Şöhret olma tutkusu ve harabiyet bizi bok etti

KAYDA GEÇSİN Şöhret olma tutkusu en tehlikeli haptır derler . Atlıkarıncanın üstünde dön baba dönerken insanlar hissetmez ama atlıkarınca durunca...

KAYDA GEÇSİN

Şöhret olma tutkusu en tehlikeli haptır derler .

Atlıkarıncanın üstünde dön baba dönerken insanlar hissetmez ama atlıkarınca durunca ayakta kalmaları mümkün değil , yere yapışırlarmış .

Judy Garland’dan , Michael Jackson, Whitnet Huston’a dünya starları başlarına gelenler itibariyle hep bu şöhretin kurbanları , kendilerine zararlıları .

Şükürler olsun bizde kendine zarar veren yok denecek kadar az ama bilerek bilmeyerek kamu yayıncılığına , topluma zarar veren yok mu takdirlerinize bırakıyorum .

Bizde ünlü çeşitleri arasında ‘sosyal Sorumluluk’ gönüllüleri bir alem !

Dizilerde mafia kültürünü aksiyonla birleştirip savunacaksın sonra hukuk devletine saygıdan bahsedecek dahası kendini sosyal sorumluluk projeleriyle iyiliksever yapacaksın , kimsenin yuttuğu yok tabii ama devam ediyorlar, bu derneklerde artık para toplayacağız, ‘farkındalık yaratacağız ‘ ayaklarına ‘dizi şöhretleri’ nin kıçına takılmaktan vaz geçseler iyi olur.

Halkın hiç mi kabahati yok ? Var elbette ama bu konuda bir uyanış olduğu gerçek ve ;

Halkın tapınması için önüne konulan ‘ Ünlü kişiliklerle ’ ‘Gerçek kişilikleri ’ ayırd etmesi düşünülemez hele palavrası bol medya buna izin vermez, medya kahraman kadrosundan artık ne ikram ederse !

Ve fakat halk çaresiz olsa da aptal değil , şifreleri çözüyor ,

Fransa halkı gibi yollarda değil belki ama koyun da sanılmasın ,

Fransa Notre Dame’ın önünde giyotinle kafa kesmekten Notre Dame müzikalini yapma yeteneğine , dünyaya dinletme noktasına kültür ile hemde popüler kültürle geldi , böylece yüzleşebiliyorlar geçmişle Victor Hugo , Notre Dame basit bir iş değildir uzun hikaye . Bizde hala dahi sosyolog ne kakaladıysa çabalama kaptan gidiyoruz.

Bizim Şöhretlerin esiri oldukları şöhretlerinde bağlandıkları zincirin nerelere uzayabileceği meselesi ise hiç dokunulmayan bir konu .

Beni aşar .

‘Ünlü Kişilikle’ ‘Gerçek Kişilik’ leri arasında yaşamaya çalışan bazı ünlülerin hayatta kalmak için şöhretlerine hiperaktif biçimde sarılışları , bu uğurda akıl almaz açıkgöz ve düşüncesiz davranışları onları oyuncak dükkanı vitrinindeki oyuncaklardan farksız yaparken değerli işler üretmeleri mümkün mü ?

Böyle bir izinleri yok , Rubikon’ dan öteye gitmek yok .

Bazılarını da izleyince itiraf edeyim iyi ki izin yok diyor insan, azıttırdılar mı ne noktaya gelebileceklerini görüyoruz.

Benim üzüntüm arada heder edilen gerçek değerler ve ülkemin bu sersemlerle kaybı yoksa dükkan hepsinin olsun .

Ekranlarda izlediğimiz cinnetin arkasındaki neden ise herkesin şöhret olmak istemesi , ‘ neden şöhret değilim ‘ üzüntüsü ‘elit’ imizi yiyip bitirirken şifa niyetine 2. Sahifeler imdada yetişmedi mi …

Davetlerde , şölenlerde neydi o pozlar , şimdi bu davet , ödül törenleri, etkinliklerin müdavimleri ‘sosyete’ , sponsorlanan seçilmiş ‘Sanata İzdüşüm’leri şahsiyetler Müslüman Mahallesindeki tek taşlı bebek, vaftiz kıyafetli yeni doğmuşların mevlut balolarını ‘Görgüsüzlük’ olarak görmesinler mi, kendileri pek görgülüdürler ya !

Görgüsüzün feriştahı bunlardı ve medya kültür kuramını belirleyen görgüsüzlüğü esas yapan, marka bilmekle kültürü karıştıran hep bunlar ve ekürileriydi ve ne yazık ki Zengin Olan Müslümanlar ala ala bunları örnek aldı , elbette edebi terbiye görgüsü olan insanları tenzih ederim.

Popüler kültür hafife alınacak bir olgu değil ama ne yazık ki bizde popüler kültür , belirleyicisi uyduruk armada , gemilerin önünü göremeyenlerin komutasında bodoslama gidip herşeyi paramparça ederken mesleğinde iyi olmak gibi bir önceliği yok etti , istisnalar elbette var bizi ayakta tutanlar onlar ve çoğu ekranlarda yoklar.

Velhasıl sitcom medyasının insanları getirdiği nokta ortada , etkileme gücünün zehir akıttığı günlerden etkisizleşme günlerine dayanmamız elbette olumludur , ama yetmiyor hala ortalarda dolaşan virüsler var ve mutasyona uğradıklarından her siyasi iktidara yapışabiliyorlar.

Şöhretin olumsuz yan tesirleri arasında zenginliğin cazibesine kapılma, ayrıcalıklı muameleye , kamunun tapınmasına alışma yani bir nevi Exclusive Club’a ait olma durumlarını gerçek zannetme olurmuş .

Ünlüler tutkuya dönen şöhretlerini devam ettirebilmek için kendilerini şöhret makinası denilen girdabın içinde kalmaya zorunlu hissederlermiş .

Durdurak yok yani , özellikle oyuncuların , ve kimi yazarların mesleklerine kafa yormak için belki bu yüzden vakitleri olmuyor.

Bu çok acıklı girdap içinden çıkmak için sıkı irade ister, bazen de bu girdaptan çıkarsa bir hiç olma olasılığı olanlar var , ne yapsınlar .

Ne var ki yurdumuzun ünlülerinden nerede ise çoğunluğu aynı zamanda milli kahraman,

aynı zamanda karşı çıkan isyankar,

aynı zamanda asıl işlerinde dünyaya dilini yutturan olmak istiyorlar .

Daha fenası , aklıbaşında olması gereken, popüler kültürün var etmediği bilimadamları , akademisyenler , aydınlar da bunlara heves eder oldular ,

kendi kendini dünyanın 22. En büyük iktisatçısı ilan edenden ,

her konuda konuşan bilimadamlarını her gece izliyoruz, hepsi doktoralı zaten doktorası olmayana kız vermiyorlar herhalde.

Popülarite uğruna mahkemelere kamu vicdanı çerçevesinde nasıl ceza vermesi gerektiği hususunda tavsiyede bulunanlar sosyologundan psikiatrına her meslekten hukukçularla karşı karşıyayız , uzmanlık alanları sapıklara ne ceza verilmesi .

Son faciadaki sapığa teşhis koyup hüküm verenlerde dur durak yok .

Her yere döşenen kameraların takip ettiği güzelim kız hunharca öldürüldü , o kameralar kızı ve sapığı dakikalarca takip etmiş ve hiç bir şey dikkat çekmemiş , demek kimse bu kameraları izlemiyor sadece olup bittikten sonra bu görüntüler delil oluyor , henüz bir kişi bile bu durumu sorgulamadı , bu kameralar ne boka yarar diyen yok , muhayyele durunca paslanıyor herhalde.

Şimdi gel de ‘Person Of Interest’ in neden devam etmediğini düşünme , hani şu Jonathan Nolan’ın CBS’de 5 sene yayınlandıktan sonra ‘ ne oluyor ‘ diyerek büyük izleyici kitlesine rağmen kaldırılan dizisi , hatta oyuncular aldıkları paraların yarısını almaya razı oldular sırf dizi devam etsin diye .

Bizde durum kadınlar öldürülürken Dilek Ağacı dizisinde İmamın pazarlık ettiği şeytan kırmızı tuvaletli sefil makyajlı vamp bir kadın tarafından canlandırılmıştı , ne yorum ama değil mi, akşamları sapığa ceza biçen akademisyen aydınlar bu filmi izleyin ve önce şeytanı kadın yapanlarla ne yapacaksınız buna karar verin !

Şöhret Delisi toplum olmadık ama Şöhret olacağım diye kendini her gece harap edenlerle harap olduk .

Yıkkınlık , zillet ve sefalet böyle şöhret olmaz olsun dedirten cinsten.

Harabiyet Kayda Geçsin , elimizden Gelen Budur efendim