Sandım ki Moda'dayım...

Konser boyunca sanki Moda'daydım. Evden çıkıp Moda Caddesi'nde yürürken biraz sonra müdavimi olduğu zamane kahvesinde ya da Gaziantepli hemşerisi hepimizin müdavimi olduğu Colombo'da karşılaşacakmışız gibiydim Edip Akbayram ile...

Edip Akbayram'ın orkestra ekibinden bağlama virtiözü Yolcu Bilginç aradı geçenlerde; "konserimiz var" dedi, "Kültürpark Açıkhava'da, bekliyoruz..."

YOLCU

Yolcu, bir bağlama virtiözü olmanın ötesinde İzmir'deki lezzetli arkadaşlarımdandır. Berlin'de 1960'larda Altın Ayı'yı alan ünlü "Susuz Yaz" filminin çekildiği Urla'nın Bademler köyündendir. Izmir'in müzik serüveninde önemli bir yeri vardır.

Moda'da iken sıklıkla karşılaştığımız, komşumuz ağabeyimiz Edip Akbayram'ın sahnesini de özlemiştim. Yolcu'nun davetiyle Simten ve arkadaşımız Arzu Hanım ile soluğu Açıkhava'da aldık geçen gün o güzel yaz akşamı.

Aslında Türkiye’nin üzerine bir hüzün bulutu çökmüştü değişim fırsatının heba edilmesiyle. Toplumsal bir travma yaşanıyordu, seçimin ikinci turundan birkaç gün önce çıkılmıştı.

EDİP AKBAYRAM'IN YAŞI 74 AMA ONDA DAHA ÇOK İŞ VAR

Fakat Edip Ağabey öyle bir repertuvar hazırlamıştı ki ve öyle mesajlar verdi ki Açıkhava'yı dolduranlar hem nefis bir ziyafeti yaşadılar hem de adeta terapi olup umut tazelediler.

Büyük yorumcu 74 yaşına karşın nefis bir performans sergiledi. "Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz" ile başladı konsere... Arkasından Kuruluşun ve Kurtuluşun önderi Mustafa Kemal Atatürk'e uzun övgü sözleri gelince Açıkhava'da "Mustafa Kemal'in Askerleriyiz" belgisi yükseldi uzun süre. Edip Akbayram, aralarda da, finalde de mesajlarını çağıldayan duru bir su gibi akıttı.

"Uyuşturucu baronlarının olmadığı, kadın cinayetlerinin olmadığı, yapanın yanına kar kalmadığı bir memleket..." özlemini dile getirdi. Müzikal olarak, duygu olarak, felsefe olarak beslenme kaynaklarını da anlattı yer.

Edip Akbayram, 1 saat 50 dakika süren konserin eslerle beraber yaklaşık 35 dakikasında güzel replikler verdi. Yorulduğu yerde sahnedeki iki vokalistinden birisi olan ve yetişip boynuza yaklaşan kızı Türkü Akbayram'a bıraktı sahneyi ama arkasında oturup da dinledi. Bir şarkıda ise düet yaptı kızıyla. Piyano ve iyi bir müzik altyapısı da olan, gırtlağını belli ki babasından ajan Türkü ile gururunu doyasıya paylaştı büyük usta.

Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz sonrasında klasikleşen şu şarkılar geldi ustadan:

"Hasretinle yandı gönül", "Ben ölürsem akşamüstü ölürüm", "Boşu boşuna", "Aşk olsun", "Bekle bizi İstanbul", "Ateşlere küllere...", "Hava nasıl oralarda", "Şu Metris'in önü".

TÜRKÜSandım ki Moda'dayım... - Resim : 1

Sonra sahnede ışıldayan Türkü Akbayram geçti orta yere ve dört eser seslendirdi:

"Beni bekleme kaptan", "Tutuşur yanarım", "Haram geceler", "Salkım söğüt"

Sandım ki Moda'dayım... - Resim : 2

DEV KORO İLE DEVAM

Ardından usta geldi ve şu eserlerle devam etti ama dev bir koro da devredeydi Açıkhava'da:

"Haberin var mı?", "Merdo", "Gönül dağı", "Sen benden gittin gideli", "Güzel günler göreceğiz", "Aldırma gönül".

Evet, usta "başın öne eğilmesin" diyerek ayrıldı alkışlar arasında sahneden.

Konser boyunca sanki Moda'daydım. Evden çıkıp Moda Caddesi'nde yürürken biraz sonra müdavimi olduğu zamane kahvesinde ya da Gaziantepli hemşerisi hepimizin müdavimi olduğu Colombo'da karşılaşacakmışız gibiydim Edip Akbayram ile... Aklımın Moda'da olmasının bir nedeni de konserden kısa süre önce Moda'dan değerli komşum, ağabeyim, bir süre Cumhuriyet'te de aynı çatı altında olduğumuz Deniz Kavukçuoğlu'nu kaybetmemizdi. Onunla son öğle rakısını da İzmir'den bir gidişimde pandemiden hemen önce yine Moda'da, Colombo'da içmiştik. Deniz Kavukçuoğlu'nu ayrıca yazmak istiyorum.

BÜYÜK USTAYI İLK GÖRDÜĞÜM O AN

Bitirirken Edip Akbayram'la ilgili yakası açılmadık bir anı... Yıl 1977 veya 1978 olsa gerek. O zaman İstanbul'da siyasi şube henüz Sansaryan Han'da. Edip Akbayram, yanılmıyorsam Altın Mikrofon ödülü de alan ve ünlenen bir müzisyen olmaya başlamıştı. Emniyet bizi fakülteden toplayıp İkinci Şube'ye, Sansaryan Han'a götürdü. Müteferrika'nın önünde bir de baktık ki Edip Akbayram! Meğer, nişanlısı Ayten de gözaltına alınmış ve onu takibe gelmiş. Yıllar geçti, Moda'da komşu olduk, ahbap olduk. Nişanlısı Ayten Hanım ile evlendi tabii Edip Akbayram ve Türkü adlı kızları oldu. Bir de Ozan var oğulları. Türkü'den şimdi dünya tatlısı torunu Lavin var. Lakin, gençlik aşısı gibi geldi ustaya.

Sandım ki Moda'dayım... - Resim : 3

Güzel konser anısıyla teşekkürler büyük usta Edip Akbayram, teşekkürler Yolcu... Teşekkürler Türkü, Özge ve güçlü-güzel orkestra.

×××

Not: Moda'da olmasam da İstanbul'a gittiğimde vaktimin önemli kısmını orada geçiriyorum, dost ve arkadaşlarla, komşularla buluşuyoruz. Ayrıca semtteki gelişmeleri günlük olarak çeyrek asır muhtarlığımızı yapan ve şimdi Moda Bülten sayfasını yöneterek büyük bir hizmette bulunan Oğuz Sarıcaoğlu sayesinde izliyorum. Semtin gölgede kalmayı yeğleyen önemli değerlerinden Ahmet Arzık'ın ve başka üyelerin fotoğraflarını görünce de semtteymiş gibi hissediyorum. Gerçi, Moda eski Moda değil ama yine de Moda'dır ve eski, orijinal halini içimize çekmişiz diye avunuyoruz. Ve yine de özlüyoruz. En çok da insanlarını, sakız ve mis gibi kokan ıhlamur ağaçlarını, geceleri ortaya çıkan kirpileri, lodostaki iskeleyi, Kemal'in Yeri'ni, Aile Çay Bahçesi'ni, Ali Usta'nın Santa Maria'sını ve daha neler neleri...

Etiketler
Gaziantep Konser Edip Akbayram