İktidarın HDP ile imtihanı

Cumhur İttifakı’nın yönelimlerinin tek nedeni, HDP’ye oy veren seçmenin son yerel seçimlerde Millet İttifakı’nı desteklemiş olması ve önümüzdeki cumhurbaşkanlığı seçiminde de benzer bir tablonun güçlü oluşma ihtimali.

Cumhur İttifakı’nın küçük ortağı HDP’nin kapatılması için iki yıldır bastırıp başvuru hazırlıklarından söz ederken, büyük ortak da mutfaktaki çalışmalarını sözcüleri vasıtasıyla televizyonlarda dile getirmeyi sürdürüyordu. Nitekim HDP’nin kapatılması için seçimler yaklaştığında düğmeye basıldı ve dava açıldı. Son olarak da HDP’nin hazine yardımı hesabına bloke konuldu. Bir tür rehin alma diyebiliriz buna. Seçimlerde iktidarı memnun edecek pozisyona kayarsanız partiniz de kapatılmaz, hesap blokajı da kalkar! Seçimin eli kulağındayken ‘demokrasi adına’ ne güzel adımlar! İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na siyasi kelepçe, kayyum tamtamları, HDP’ye yönelik atraksiyonlar… (R.T.Erdoğan RP adayı olarak 1994’te seçime girmiş ve sadece 973.704 oy alarak yüzde 25,19 ile İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olarak seçildiğinde kimse bir şey dememiş ve sandığın sonucunu benimsemişti. Oysa Erdoğan, siyasi baskıyla 31 Mart 2019’da 4.169.765 oy alarak yüzde 48,80 ile İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olan İmamoğlu’nu içine sindiremeyip seçimi tekrarlatmıştı. Neymiş? 13 bin oy farkla başkan mı seçilirmiş! Bir oyla seçilebiliyor, hatta kura ile seçilebiliyor ama 13 bin oyla seçilemiyor! Tekrar seçimde İstanbullu Erdoğan ve partisine güzel bir ders verdi sandıkta; İmamoğlu bu kez çok daha büyük bir fark attı AK Parti adayı Yıldırım’a; 4.742.082 oy alıp oy oranını yüzde 54,22’ye yükseltti. Aradaki fark 13 binden 805 bine çıktı! Burada bir soru Erdoğan ve peşinden gidenlere: Yıldırım, 13 bin oyla değil, 200 oyla seçilse seçim iptal olup tekrarlanacak mıydı?) Demokrasiyle iktidara gelenlerin demokrasiyi rafa kaldırma girişiminden başka bir şey değil bunlar. Muhalefetin yeri göğü ayağa kaldırmasının tam da zamanı değil mi şimdi? Muhalefet kasaba boynunu mu uzatacak kurbanlık koyun gibi? Muhalefet çabucak silkelenip yedi bölgede yedi büyük demokrasi mitingiyle cevap vermelidir hükümetin demokrasiyi delik deşik etme adımlarına… Şimdi değilse ne zaman?

Şimdiye kadar Anayasa’nın 14. Maddesinde yer alan “Temelli kapatılan bir parti başka bir ad altında kurulamaz” hükmüne karşın laiklik karşıtı odak olduğu için ya da ayrılıkçı değerlendirmelerle yargı kararlarıyla partiler kapatıldıktan sonra başka isimlerle açıldı. Ve kapatılıp başka adlarla açılan partiler daha büyüdü!

Anayasa Mahkemesi, bugüne kadar 25 siyasi partiyi kapattı. Kapatılma gerekçeleri arasında bir dönem “irticayı teşvik” ve “komünizm propagandası” vardı. “Bölücülük” ve “laiklik karşıtı odak olmak” ise son dönemin başlıca parti kapatma ya da cezalandırma nedeni oldu.

27 Mayıs 1960’ta kapatılan Demokrat Parti (DP) taraftarları daha sonra Adalet Partisi’ni (AP) kurdu ve bu parti CHP ile Türkiye’deki ilk ortak hükümeti (koalisyon) kurdu. MNP ise MSP oldu. Bu parti daha sonra MSP, RP ve Fazilet oldu. AK Parti ise Fazilet sonrasında kuruldu. MNP-MSP-Refah-Fazilet çizgisi bugün SP olarak varlığını sürdürüyor. MSP de CHP ile koalisyon kurarken, SP de şimdi Altılı Masa’da. AK Parti ise hem de iktidardayken “laiklik karşıtı odak” olmaktan dolayı Anayasa Mahkemesi’nce para cezasına çarptırıldı. Ancak ne oldu? Oyunu arttırarak yine iktidara geldi!

HDP’DEN ÖNCE ONLAR VARDI

Ağırlıklı olarak Kürt yurttaşlara hitap eden partilerin ilki HEP’ti. Kapatılınca DEP ve ÖZDEP çıktı sahneye. Sonra HADEP, DEHAP ve DTP dönemi geldi. Sonrasında Demokratik Bölgeler Partisi (BDP) kuruldu ve bu partinin milletvekilleri 2012’de kurulan Halkların Demokratik Partisi’ne (HDP) geçti. HDP, 9 yıldır bu cenahta en uzun süre ile faaliyetteki bir parti. HDP 2015 Kasım tekrar seçiminde yüzde 13,12 oyla en yüksek oya ulaştı. Ancak şu sıralar HDP de “kapatılma” kuşatmasında…

Şimdi Türkiye’nin suni bir gündemi de “HDP’nin kapatılıp kapatılmaması”. HDP’li birçok milletvekilinin fezlekesi de meclis genel kurulunda. Selahattin Demirtaş’ın mahkumiyet olmaksızın aşırı sürede tutukluluğu ayrı bir boyut. Cumhur İttifakı’ndaki MHP’nin ve VP’nin daha yüksek perdeden “kapatma” moduna girmesine karşın AK Parti daha temkinli bir tutum içinde. Hatta parti içinde farklı ve çatallaşan görüşlerden söz etmek mümkün. Bir kesim eskisi gibi olmayacağını, kapatılacak HDP’nin yeniden açıldığında belini doğrultamayacağını ve bu kapatmanın “ülke güvenliği için sorun oluşturmayacağını” öne sürse de bir kesim kapatmanın çare olmayacağı gibi bir kargaşaya da yol açacağını öngörüyor. Bu kesim, aynı zamanda kapatılacak HDP’ye önceden oy veren seçmenin iktidarı “cezalandırarak” muhalefete oy vereceğini de dikkat merkezine getiriyor.

YARGI ELİYLE SİYASET MÜHENDİSLİĞİ ÇARE DEĞİL

İktidar, bu doğrultuda Anayasa’nın 14. Maddesini bazı geçici “maddelerle” güçlendirmeyi masaya almış gözüküyor. Buna göre kapatılan bir partinin başka bir ad altında açılmasının zorlaştırılması, hatta olanaksız hale getirilmesi öngörülüyor. Anayasadaki ki ilgili hüküm şöyle:

“Anayasada yer alan hak ve hürriyetlerden hiçbiri, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve insan haklarına dayanan demokratik ve laik cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler biçiminde kullanılamaz.”

İktidar, kapatılan bir partinin başka adla açılamayacağı kartını açıp açmamayı tartışırken, kapatılan bir partinin yöneticilerine getirilen yasağı “ömür boyu”na çevirmeyi de öngörüyor.

Tabii Cumhur İttifakı’nın yönelimlerinin tek nedeni, HDP’ye oy veren seçmenin son yerel seçimlerde Millet İttifakı’nı desteklemiş olması ve önümüzdeki cumhurbaşkanlığı seçiminde de benzer bir tablonun güçlü oluşma ihtimali. Ancak, Cumhur İttifakı HDP’ye oy veren seçmen kitlesinin HDP kapatıldığı takdirde tepki olarak muhalefete destek vereceğini de unutmamalı. Bunu neden not ediyorum? Çünkü iktidarın derdi gücü Millet İttifakı ile HDP’ye yakın seçmenin ilişkisini kesmek, en azından azaltmak.

HDP’YE VE İKTİDARA ÖNERİM

Bu bahsi bitirirken şu iki noktanın da altını çizeyim:

1)HDP, Anayasa ve yasaları dikkate aldığı gibi, Türkiye’nin hassasiyetlerini de dikkate alarak politika yapmalıdır. Üzerindeki malum vesayet görüntüsünü ortadan kaldıracak adımları atmalıdır. Bunun çok kolay olmadığını biliyorum ama denemeli, küçük adımlarla başlamalıdır.

2)İktidar, HDP gibi siyasi sistem içinde olan bir parti kapatılırsa ne gibi gelişmelerin ortaya çıkabileceğini hesaba katmalıdır.

TÜRKİYE, İSPANYA DEĞİL

O yüzden en doğrusu iktidarın da muhalefetin de HDP’deki sağduyu sahibi kesimlerin de HDP’ye yardımcı olmasıdır. Batasuna vb. örnekler Türkiye’ye çok yabancı. İspanya’da ne komşu ülkelere ve batı başkentlerine uzanan PKK gerilimi var ne de uzun sınırlarında ayrılıkçılığı özendirecek aparatlar, garnizon devlet denemeleri. Özellikle bu paragrafı İYİ Parti kurmaylarının, Akşener’in ve aslında Cumhur İttifakı kurmaylarının da altını çizerek okumasında yarar görüyorum.

İktidar unsuru iktidardan çok memleketini ve milletini sevmeli ve düşünmelidir. “Önemli olan her koşulda iktidar, memleket ve millete sonra bakarız,” diyen bir iktidardan Tanrı Türkiye’yi esirgesin. Cemil Çiçek’lerin, Oktay Vural’ların kulağına küpe olsun bu son paragraf.

Etiketler
Cumhur İttifakı Cumhurbaşkanlığı HDP İttifak