“Erdoğan gitsin” diyenlerin hata lüksü yok

"İnanıyorum ki böylesi bir buluşma cumhurbaşkanlığı seçimini de ilk turda garantiler, meclis çoğunluğunu da… Değişim isteyen seçmen de adeta şahlanır. İktidar blokunda da çözülme başlar."

Seçim sath-ı mailine çoktan girdik de cumhurbaşkanı adayları belli olduktan sonra seçim tabii daha çok hissedilir oldu. Milletvekili aday listeleri de hafta sonu belli olduğunda seçim atmosferi iyice kendisini hissettirecek. Tabii kaçınılmaz olarak bir liste depremi de yaşanacak hafta sonu. Bu depremin artçıları da olabilir. Artçıları olmasa da deprem en az iki gün sürer. En geç pazar günü listeler YSK’ya verilecek ama Millet İttifakı henüz kaç seçim çevresinde ortak adayla seçime girecek; İYİ Parti ayrı CHP ile dört parti birlikte mi tek liste ile mi ile girecek ortak adayla girilmeyen illerde belli değil. Otoritelere göre Millet İttifakı’nın altı partisinin tek listeyle seçime girmesi avantajına. Ancak İYİ Parti buna sıcak bakmıyor. Öyle gözüküyor ki Millet İttifakı cephesinde İYİ Parti kendi logosuyla, beş parti ise CHP logosu altında seçime katılacak. Otoritelerin arkasına saklanacak değilim; iyi kötü bir siyaset bilimi yalamış birisi olarak açıkça belirteyim; değişen seçim yasası sonrasında küçük partilerin ittifaktaki esprisi azaldı ve bu yüzden Millet İttifakı’nın tek liste ile seçime girmesi lehine olur. Ancak şimdi olmasa da ilerisi için “birinci parti” iddiası taşıyan İYİ Parti için seçime kendi logosu altında girmek kaçınılmaz.

İKTİDAR BLOKUNUN TEK ÇARESİ!

Denilebilir ki, “Cumhur ittifakı partileri de seçime Hizbullahçıların legal devamcısı HÜDA-PAR dışında kendi logoları altında seçime giriyor”… Millet İttifakı’na sadece şunu hatırlatayım; Cumhur İttifakı, Millet İttifakı en optimal liste ile seçime katılmadığı takdirde yüzde 41,5-43 arasında oy aldığı takdirde mecliste çoğunluğu sağlayabilir. Bütün araştırmalar bunu işaret ediyor. İşte o yüzden Millet İttifakı’nın da, diğer muhalefet unsurlarının da hata yapma lüksü yok. Yuvarlak olarak muhalefetin oy potansiyeli yüzde 60, iktidarın yüzde 40 civarında. Ancak bu tablo muhalefetin hata yapmaması halinde geçerli. Zaten o yüzden iktidar blokunun tek çaresi muhalefet bölmek için azami gayret sarfetmek ve hataya zorlamak. Çünkü yapabilirlik sınırı görüldü, artık yönetemediği ve tıkandığı da… O yüzden de önceleri açılım üzerine açılım yapan Erdoğan’ın aklına şimdi HÜDA-PAR ve YRP’ye sığınmaktan, dinsel argümanlara abartarak yaslanmaktan başka birşey gelmiyor. Muhtemelen Erdoğan’dan habersiz ve ona rağmen “Erdoğan’ın devamını isteyen bazı illegal görünmez mahfillerin” bulduğu bir çare ise Millet İttifakı’nın iki büyük partisinin en büyük il örgütlerinin binasına kurşun sıktırmak! Maksat seçim ortamını paralize etmek. Erdoğan’ın bu iki olayı en yüksek tonda kınaması gerekmez miydi? Ne tesadüf! İYİ Parti ve CHP İstanbul İl Başkanlıklarına kurşunlar!

CUMHURBAŞKANLIĞI YARIŞINDA SON DURUM

Dün Gerçek Gündem’in de içinde olduğu medya kuruluşlarında haber olan Yöneylem araştırmasında muhalefetin ve iktidarın röntgen filmi verili koşullar-tarih itibarıyla açıkça görülüyor. Ki, kamuoyuna açıklanmayan ve sadece abonelerine gönderilen fakat araştırmalarında doğruya hep en yakın sonuçları bulan bir araştırma kuruluşunun verilerini de record-off kaydı şartıyla gördüm ve aşağı yukarı Yöneylem’inkiyle benzeşiyor. Hatta Yöneylem’inki muhalefet açısından daha iyimser, o kadarını not edeyim.

Yöneylem araştırmasına göre Erdoğan’ın gitmesin isteyenler verili koşullara göre cumhurbaşkanlığı seçimini ilk turda kazandıramıyor. Buna göre ilk turda cumhurbaşkanı adaylarından KK yüzde 46.4, RTE yüzde 41.6, Mİ yüzde 9.1 ve SO yüzde 2,9 alıyor. Böylelikle seçim ikinci tura kalıyor.

İkinci turda ise KK yüzde 51,5 (kararsızlar dağıtılınca yüzde 55,1), RTE yüzde 41,9 (kararsızlar dağıtılınca yüzde 44,9) alıyor. Çünkü Mİ cephesinin bu turda yüzde 60,7’lik oyu KK’ya gidiyor.

Tabii bu veriler nisanın ilk haftasının verileri. Bu veriler sandık yaklaştıkça değişebilir, sabit kalmaz. Bu olası değişimde listeler de “Erdoğan gitsin” diyenlerin bir yerde toplanma dürtüsü de etkili olabilir. Eğer Mİ’ye gönül veren seçmenin (ki, yarısı genç ve ilk kez oy kullanan seçmen olduğu anlaşılıyor) Erdoğan’a tahammülsüzlüğü çok ağır basarsa bakarsınız ilk turda da KK seçilebilir. KK dahil CHP sözcülerinin olsun diğer Millet İttifakı partilerinin sözcülerinin Mİ’ye, Memleket Partisi’ne dönük pozitif dili ve mesajları da buna dönük (Bu noktada CHP-MP arasındaki görüşmelerde beklentiler neydi, ne oldu vb. tartışmalara girmiyorum, çünkü bir yararı yok. Ancak bu görüşmelerin milletin, kamuoyunun bilgisinde olması beklenirdi).

MİLLET İTTİFAKI’NIN İKİ ŞANSI

Millet İttifakı’nın bir şansı seçime yaklaşık 5 hafta kala artık iktidar blokunun kötüye giden hiçbir şeyi geriye çevirme şansının olmaması, uğradığı erozyonu YRP-HÜDA unsurlarla kapatamayacağı üstelik onların içinde sorunlar oluşturma potansiyeli… Millet İttifakı’nın bir başka şansı da 64 milyon küsür seçmenin içindeki angaje olan seçmen dışındaki seçmenin kendisini hissettiren temkinli de olsa değişim ve yeni bir deneme arzusu. Türkiye seçmeni değişime teşnedir zaten. 1980’lerden 2002’ye kadar üst üste beş ayrı partiyi birinci parti yapan bir seçmenden söz ediyoruz.

ÇANTADA KEKLİK OLAN SEÇİMİ RİSKE ETMEMELİ

Yalnız tekrar parlamento seçimine dönmek istiyorum. Millet İttifakı’nın parlamentoda çoğunluğu sağlaması, listelerini bunu göz önüne alarak şekillendirmesi çok önemli. Çünkü çoğunluğun yüzde 41,5-43 alabilecek bir şekilde mevcut iktidar blokuna kaptırılması ikinci tura kaldığında başta çantada keklik gibi gözüken cumhurbaşkanlığı seçimini riske eder.

İşte şimdi artık muhalefetin hata yapmama zamanı. Bu seçim asla hata kaldırmaz bu saatten sonra. Muhalefetin hiçbir unsuru da hatanın sorumluluğundan kaçamaz. Meseleye bu bilinçle bakmak şart.

Şimdiye kadar muhalefeti ilerletebilecek yol gösterici-yapıcı eleştirilerimi de önerilerimi de açıklıkla ve samimiyetle yaptım. 2 Mart’taki büyük krizde de 6 Mart’taki olumlu sonucun oluşması için iklim oluşturmaya çalıştım. Başka irili ufaklı krizler de olabileceğinin altını çizdim ve bu krizleri serinkanlı bir bakışla aşmak gereğini işaret ettim. Şimdi son olarak listeler kaldı. Genel merkezler liste konusunda ne kadar geçer not alacak şekilde nesnel ve sonuç alıcı olurlarsa “liste depremi” o kadar az şiddette yaşanır. Bunun altını yeniden ve yeniden çiziyorum.

MASAL GERÇEK OLSA…

Son bir notu iyimserlikle ve saflıkla kalan bir buçuk günde bir şeylerin yine de hala değişebileceği ümidiyle İnce’ye, MP’ye düşmek istiyorum. Tabii bunun bir de ikinci alıcısı olan CHP var.

Değişimi arzulayan seçmen cuma akşamı ya da cumartesi sabahı İnce’nin eleştiri rezervlerini koruyarak ve herhangi bir makam-mevki talep etmeden cumhurbaşkanlığı adaylığından Kılıçdaroğlu lehine çekildiğini (adının listede olması önemli değil), MP’den makul sayıda bazı isimlerin CHP listelerinden milletvekili adayı olacağını duysa nasıl olurdu?

İnanıyorum ki böylesi bir buluşma cumhurbaşkanlığı seçimini de ilk turda garantiler, meclis çoğunluğunu da… Değişim isteyen seçmen de adeta şahlanır. İktidar blokunda da çözülme başlar.

Bir “masal dünyası” kurdum ama gerçeğe dönüşebilecek bir masal dünyası…Masalın ötesine geçerek baktığımda gördüğüm ise şu: Mİ cephesi yüzde 3 ve üzerinde bir oy alarak hazine yardımına ulaşmak ve ilerisi için bir tutamak oluşturmak stratejisi ile hareket ediyor olabilir. İnce de cumhurbaşkanlığı seçimini ikinci tura bırakarak “Kılıçdaroğlu’nu ikinci turda seçtiren siyasi figür” sıfatını almak, bir güç merkezi inşa etmek istiyor olabilir.

O zaman şu soruyu sorarak bitireyim: Peki ya “İnce strateji” tutmaz da sadece Cumhur İttifakı ve Erdoğan’ın bir beş yıl daha almasına yararsa?..

Etiketler
Meclis Cumhurbaşkanlığı Lüks Seçim