Araç Sahiplerine Çifte Fatura! Trafikte Bunu Yapan Fena Yandı, Rekor Seviyeye Ulaştı
Sigorta sektöründe maliyetler, dövizdeki dalgalanma ve yüksek enflasyonun etkisiyle tırmanışa geçti. Araç parça fiyatları ile işçilik ücretlerindeki artış, trafik kazalarına bağlı tazminat yükünü de katladı. Özellikle son dönemde devreye giren "değer kaybı tazminatı" uygulamasıyla sigorta şirketlerinin ödediği tutarlar iki katına ulaşırken, sigorta primleri ise tarihin en yüksek seviyelerine çıktı.
Kaynak: Haber Merkezi

Enflasyon ve döviz kuru nedeniyle artan maliyetler, sigorta şirketlerini trafik sigortası branşında zorlarken, poliçe düzenleme oranları düşüşe geçti. Trafik kazalarında tazminat bedellerinin rekor seviyelere ulaşmasına rağmen, tahsil edilen primler bu artışa paralel seyretmedi. Bu dengesizlik nedeniyle şirketler, zarar etmeme adına çeşitli gerekçelerle poliçe kesmekten kaçınıyor. Ancak poliçe düzenlememeleri halinde devlet tarafından ceza uygulamasıyla karşı karşıya kalıyorlar.

DEĞER KAYBI TAZMİNATI MALİYETİ İKİYE KATLADI
Yeni sistemde, kazaya karışan araçta kusurlu olan tarafın trafik poliçesinden sadece tamir masrafları değil, aynı zamanda araçta meydana gelen değer kaybı da karşılanıyor.

Uzmanlara göre, kimi durumlarda bu değer kaybı ödemeleri, asıl hasar tazminatını bile geçebiliyor. Mevcut poliçelerde kişi başına 2 milyon 700 bin lira, kaza başına ise 13 milyon 500 bin liraya kadar tazminat ödemesi yapılabiliyor. Bu yük, sigorta şirketlerinin mali dengesini zorluyor.

ZORUNLU POLİÇEYE EK ÜRÜN DAYATMASI
Sigorta şirketlerinin bu zararı telafi edebilmek adına başvurduğu yöntemlerden biri de zorunlu trafik sigortasına ilave ürünler sunmak oldu. Vatandaşlara, ferdi kaza, çekici hizmeti, düşük teminatlı sağlık sigortası, kullanılmayan konut veya iş yeri poliçeleri gibi ek ürünleri alma zorunluluğu getirilerek, düşük maliyetli bu ürünlerden yüksek primler tahsil ediliyor. Uzmanlara göre bu uygulamalar, bazı durumlarda trafik sigortası priminin kendisi kadar maliyet yaratabiliyor.

Sigortalı açısından zorlayıcı bulunan bu yöntem, vatandaşları ya yüksek prim ödemeye ya da sigortasız kalma riskiyle yüzleşmeye zorluyor. Sigorta sektöründe ise bu dengesizliğe karşı yapısal bir düzenleme ihtiyacı her geçen gün daha fazla dillendiriliyor.