Depremle imtihanımız; bu sefer ders alır mıyız?

Bakalım seçim sonrasında iktidara gelenler Türkiye’nin deprem gerçeği karşısında hangi adımları atacak? 1939-1999-2023 gerçeğini dikkate alıp radikal adımlar atacaklar mı? Yoksa yine 20 yılı aşkındır “mış” gibi mi yapacaklar? İşte bu seçmenin en başta takip etmesi gereken bir konu…

HATIRLAMALAR…

30 Ekim 2020 depremini İzmir’de yaşadım. İçinde olduğum üç katlı zayıf bir binanın yıkılmadığına nasıl şaşırmıştım anlatamam! O anda yanımda bir emekli deniz albayı arkadaşım vardı, “Bitti,” dedim içimden o anda, “her şey bitti…” Çünkü müthiş sarsılıyorduk, ve çatır çutur sesler çıkıyordu binadan. Bir şey olmadı. Binada hasar da olmadı şaşırtıcı şekilde.

Depremin kalbi olan Bayraklı’nın tam merkezindeki dört mahalleyi ve havaya yükselen toz bulutunu bulunduğum yerden görebiliyordum. Önce yangın sandım. Meğer yıkılan binalardan çıkan toz bulutlarıymış!

Depremin tam da kalbindeki bir apartmandaki daireye taşınıyorduk az kalsın depremden kısa süre önce. Ben taşınmak istemiyordum, eşim ille taşınmak istiyordu. Onu zor ikna etmiştim taşınmamaya. Apartmanı ve daireyi ertesi gün gittik görmek için yıkılan ve ağır hasara uğrayan binaların arasından geçerek. Eşimi göreceği olası manzarayı alıştırmak istiyordum! Dört blokluk site havasındaki apartmanın girişindeki mermerler dökülmüş, alt kattaki bir dükkanda duvarda çatlak oluşmuştu. Sonuçta, anlaşıldı ki “hafif hasarlı” olmuş apartman. Şaşırdık tabii… Onca yıkılan ya da ağır hasarlı binanın arasında nasıl olmuş da bizim dairenin olduğu bina depremi hafif hasarla atlatmıştı?

İzmir depreminden dolayı yakından tanıdığım bir aile ile bir genç kadın geldi gözümün önüne bugün. İlkokul öğretmeni karı-koca 1992 Erzincan depreminde evleri yıkılınca yeni bir hayat kurmak için İzmir’e, Bayraklı’ya gelirler ve yıllar sonra bir de burada evleri başlarına yıkılır. Çok şükür sağ çıkarlar evden. Genç kadın ise depremde emekli eğitimci anne ve babasını kaybedip hayatta yalnız kalmıştı. Onun kimsesi İzmir’de benim artık. Ve kuşkusuz benden de önce İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer. O genç kadın, bugün bu yazıyı kaleme aldığım saatlerde arkadaşlarıyla yeni deprem için yardım malzemesi tedarik edip toplama merkezine götürmek için buz gibi havaya karşın sokaktaydı telefonla aradığımda. Canım benim.

1999 depremine de Moda’daki evimizde yakalanmıştık! Gecenin o vaktindeki depreme gece 02.00’de birinci köprüden geçerek eve gelmiş ve yattıktan bir saat kadar sonra çok derin bir uykuda yakalanmıştım. 45 saniye süren depremin ışığını görmüş şaşkınlıkla ve eşimle tartışmıştık; çarşafları birleştirip üçüncü kattan aşağıya mı sarksak, merdivenleri kullanarak aşağıya mı insek diye…. Sonuçta salondaki yemek masasının altına girmeyi yeğlemiş ve beklemiştik sarsıntının bitmesini. Doğrusu o zamana kadar ben de ve eminim ki pek çok kimse de fay hatları hakkında da, deprem hakkında da pek bilgili değildik. Aşağı indiğimizde bir araba radyosundan Avcılar’ın yıkıldığını öğrenince “Eyvah,” demiştim, “Avcılar yıkıldıysa İstanbul genelinde çok yıkım olmuştur.” Meğer, Avcılar’ın yıkılmasının nedeni fay hattında olmasındanmış! Günlerce Moda Parkı’nda, Burun’da çocuklar ve kadınlar arabalarda, erkekler, yere bir battaniye vb. sererek kaldırımlarda yatarak sabahı bulduk.

17 Ağustos 1999 03.02 depremi ile ilgili bir de kitap kaleme almıştım Çınarcık’ta depremi yaşayarak kızkardeşiyle kurtulan ama annesini, babasını, bütün yakın akrabalarını aile apartmanında kaybeden Çağdaş’la konuşarak. Çağdaş’ı rahmetli CHP Kadıköy ilçe başkanı Türer Ercan getirmişti bana.

30 Ekim 2020 İzmir depremi sonrasında İzmir’deki deprem geçmişi ve fay hatlarıyla ilgili üç dört yazı kaleme almıştım aydınlatıcı olması için. Ünlü bir deprem uzmanı arkadaşım da olduğu için konu hakkında bilgim oldukça ilerlemişti. Hatta o deprem uzmanı arkadaşımla birlikte Erzincan’ın yöneticilerinin çağrısı üzerine 2013’te atalarımın memleketi Erzincan’a da gitmiştik bu deprem kentinde depremle ilgili farkındalık etkinlikleri için. Çok da yararlı olmuştu o gezi ve etkinlikler. Erzincan, Cumhuriyet tarihinin en büyük (7,9) ve en çok kayıp verilen depremini yaşamıştı 1939 kışında aralık ayının 26’sını 27’sine bağlayan geceleyin. Kent merkezi ve Refahiye ilçesi yerle bir olmuş, 32 bin can toprağa girmişti. İkinci dünya savaşının başladığı o dönemdeki imkansızlıklar içindeki o büyük felaketi bir getirin gözünüzün önüne… Şimdi Erzincan Vilayeti’nin önündeki İsmet İnönü’lü deprem anıtı o felaketi simgeliyor. Erzincan o yüzden mahzundur. O yüzden iyi insanların kentidir. O yüzden Erzincanlı herkes birbirini sever, çünkü aynı büyük acıyla yoğrulmuşlardır. Ve o yüzden hep birleştiricidir Erzincanlılar her yerde. Kentte 40 yıldan fazla basit deprem konutlarında yaşanmıştır. Ve o felaketin üzerine bir de 13 Mart 1992’de bir felaket daha gelmiştir! 6,8 şiddetindeki deprem alüvyon ovada kurulu kent merkezinde yıkıma yol açtı ve 653 yurttaş hayatını kaybetti.8 bini aşkın bina yıkıldı veya hasar gördü.

17 Ağustos 1999’da 03.02’de yaşanan Gölcük merkezli 7,4 şiddetindeki depremde ise kayıtlara göee 18,373 yurttaş hayatını kaybetti. 48,901 kişi yaralandı. Tsunami yaşandı. Yıkımın haddi hesabı yoktu! 350 bine yakın ev ve işyeri yıkıldı ya da hasar gördü.

GÖZ GÖRE GÖRE GELEN, ÇOK FENA GELEN 6 ŞUBAT FELAKETİ

Ve şimdi de 6 Şubat’ta aynı gün gece 04.17 ve izleyen saatlerde öğleyin yaşanan, ilkinin merkez üssü Pazarcık (7,7), ikincisinin Elbistan (7,6) olan depremler… Cumhuriyet tarihinin üçüncü büyük felaketi… 1939, 1999 ve 2023… Arada başka önemli felaketler de var, yıkımlar, yüzlerce kayıp olan depremler de var… Ancak üçü farklı.

Önceki gün yaşanan büyük felaket daha önce görülmemiş olan bir deprem… Peşpeşe aynı gün iki farklı fay hattı kırılıyor ve üstelik 10 ili neredeyse aynı şekilde etkiliyor. Büyük bir yıkıma yol açıyor. Hatta 10 ayrı ülkeden de hissediliyor. Dahası, komşu Suriye’de de büyük yıkıma ve ölümlere neden oluyor.

DAYANIŞMANIN GÖZÜNÜ SEVEYİM

Hükümetin bir hafta ulusal yas ilan etmesi, TBMM’deki grubu olan partilerden ortak bir dayanışma bildirisi çıkması iyidir. Türkiye’nin her yanından destek, dayanışma yükseliyor. İzmir’de de bu konuda adeta seferberlik var. Akşamüzeri eve geçerken baktım Güzelyalı Parkı’nda bir kalabalık bir hareket… Meğer İYT’li üniversiteli gençler satın aldıkları ihtiyaç malzemelerini parkta toplamış, Göztepe Gürsel Aksel Stadı’ndaki ara toplama alanına nakli için belediyeden gelen araçları bekliyorlarmış... Bütün İzmir bu şekilde ayakta. Oğlum ve arkadaşları da Fuar İzmir’e geçiyordu yardım malzemesi bırakmak için. İzmirliler, hepimiz umuthareketi.izmir.bel.tr adresinden ihtiyaç malzemesi satın alıyoruz. Ayrıca, İzmir depreminde olduğu gibi birkirabiryuva.org üzerinden dayanışma yükseliyor. Açıkta kalan olabildiği kadar depremzedenin yerleşeceği evlerin kiraları için fon oluşuyor. Soyer de bugün Hatay’daydı CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ile birlikte. İzmir’den uçaklar, gemiler yardım malzemesi taşıyor bölgeye. Ekipmanlar, araç, gereçler, kadrolar da çoktan vardı deprem bölgesine. Kızılay’a kan verme merkezlerinin önünde uzun kuyruklar var. Dayanışmanın gözünü seveyim.

SORU-YORUM VE ÖNERİ-YORUM

Biraz da sorgulayalım olayı. Yaşananları… 99 felaketinden ders almadığımız ortada! Bari bu büyük felaketten ders alırız diye sorgulayalım. İncitmeden… Ama sorgulamazsak da olmaz. Hem sorgulayalım hem de önerilerde bulunalım…

1)1999’da getirilen deprem vergisi neden sadece depremle ilgili olarak kullanılmıyor da başka yatırımlara aktarılıyor? Lamı cimi yok! Bundan böyle deprem vergisi şeffaf olarak aylık olarak açıklanmalı, yurttaşlara hesap verilmeli ve birikim sadece depremle ilgili harcamalarda kullanılmalıdır.

2)Kanal İstanbul gibi çok zorunlu olmayan yatırımların durdurulduğu derhal açıklanarak kaynaklar hem büyük felaketi yaşayan 10 ile hem de tehdit altındaki İstanbul ve İzmir’deki 99’dan önce yapılan çürük yapı stokunun yenilenmesine ve fay hattı üzerindeki yapıların nakledilmesine yöneltilmelidir.

3)10 il ivedilikle afet bölgesi ilan edilmelidir.

4)Kamuya işe alımlarda öncelik bu 10 ildeki ailesinden kayıp verenlere ve hem evini hem işini kaybeden apartman görevlilerine verilmelidir.

5)AK Parti iktidarı maalesef askeriyenin etkisini kırma adına felaketlerde oynadığı rolü de alabildiğine azaltmıştır. 2. Ordu Malatya’da olmasına karşın askeriye 6 Şubat’ta yaşanan depremlerin hemen ardından harekete geçememiştir. Oysa önceden bütün askeri birlikler arama kurtarma eğitimi de alıyor ve Gölcük depreminde olduğu gibi süratle devreye giriyordu. İstihkam birlikleri gibi birliklerin devreye girmesi de çok önemlidir. Bugün depremin üzerinden bir buçuk sonra ancak askeri birlikler devreye girebilmiştir. Çünkü inisiyatif kullanamamışlardır. İskenderun limanındaki yangına bile askeri yangın söndürme helikopterleri ancak ikinci gün müdahale edebilmiştir. Keza birçok yerleşim biriminde vinç, ekskavatör vb. iş araçları ihtiyacı varken askeri birliklerin ekipmanları atıl beklemiştir. Ki, depremde ilk saatler, ilk günün çok önemli olduğu açık. Soğuk ise hayat kurtarmak için zamanı daha da kısaltmaktadır.

6)Büyük bir felakette hükümet memleketin büyük inşaat şirketlerine çağrı yaparak ulusal dayanışmanın gereği olarak ellerindeki vinç ve diğer ekipmanları depremin ilk saatlerinde bölgeye sevkini istemeliydi. Bunu birçok belediye gönüllü olarak yaptı.

7)Kullanılamaz hale gelen havalimanları, otobanlar söz konusu olunca, kış şartları da ilave olunca hükümet alternatif olarak elindeki askeri ve emniyet helikopterlerini bölgeye sevkiyatta hızla ilk saatlerden itibaren kullanabilmeliydi. Bu hız arama kurtarma bakımından çok önemliydi.

8)Bir kez daha görüldü ki deprem riski olan yerleşim birimlerindeki toplanma alanlarında olası bir depremde kullanılmak üzere acil ihtiyaç malzemesi stoku bulunmalıdır. Konteynerlerde kullanım tarihi zamanı gelince yenilenmek üzere su, konserve, battaniye, hijyen malzemesi, çadırın vb. asıl yardım gelene kadar anında kullanılacak şekilde hazır bulundurulmasının çok önemli olduğu bir kez daha görüldü.

9)Bundan böyle deprem riski olan bölgelerde deprem tatbikatı sıklıkla yapılmalıdır. TV’lerde depremle ilgili eğitici kamu spotları uzak olmayan aralıklarla yayınlanmalı, okullarda depremle ilgili eğitim müfredata alınmalıdır. Deprem riski olan bölgelerde yaşayan yurttaşlar da evde belli bölümlerde su, düdük, fener, maske vb. kritik malzemeler bulundurmalıdır.

10)İlgili kurumlar, üniversiteler tıpkı gelişen meteorolojini artık hava durumunu önceden bildiği ve gerekli uyarıları yaptığı gibi sismik hareketleri de izleyip yaklaşan ve harekete geçmeye yönelen depremi haber verecek düzeye varacak çalışmalara ivme vermelidir.

11)Türkiye’nin parti ayrımı yapmaksızın deprem bölgesi dışında kalan bütün büyükşehir, il ve ilçe belediyeleri depremi yaşayan 10 ildeki büyükşehir, il ve ilçe belediyeleri ile “kardeş belediye” olarak dayanışmalarını afetin etkileri ortadan kalkıncaya kadar sürdürmelidir.

12)Cumhurbaşkanı ve yardımcısı ile bakanlar ve tüm milletvekilleri bir maaşını 10 ilin valisine aktararak depremde en ağır bedeli ödeyen ailelere, çaresizlere nakden dağıtılmasını sağlamalıdır.

13)TUSİAD, MUSİAD, TOBB ve bütün üst işveren örgütleri üyelerini depremzedelere nakdi yardımda bulunmak üzere harekete geçirmeli ve bir heyet kurarak 10 ilde sahada elden dağıtımı yapmalıdır.

BİLİME BİR KULAK VERİN ARTIK!

Prof. Naci Görür birkaç yıldır çığlık atıyor adeta ve haber veriyordu son yaşanan depremi. Hükümetler artık bilime kulak vermeli! Kaderciliği terk etmeli! Deprem ülkesi olduğumuz gerçeğini kabul etmeli. Buna göre hareket etmeli. İstanbul ve İzmir tehdit altında. Kuzey Anadolu Fay Hattı üzerinde olan yerleşim merkezleri tehdit altında. Erzincan hala tehdit altında. Ergan Dağı eteklerine, güneye doğru gelişmesi gereken Erzincan neden ovaya yayılır hala? Fethiye’de çok katlı binalara nasıl izin verilir? İzmir’de bataklıkken kuruyan, bamya tarlası olan düzlüklere nasıl olur da kuleler dikilmesine izin verilir? Depreme dayanıklı bina yapsanız da binanın zemini sıvılaştığında ayvayı yersiniz!

Bakalım seçim sonrasında iktidara gelenler Türkiye’nin deprem gerçeği karşısında hangi adımları atacak? 1939-1999-2023 gerçeğini dikkate alıp radikal adımlar atacaklar mı? Yoksa yine 20 yılı aşkındır “mış” gibi mi yapacaklar? İşte bu seçmenin en başta takip etmesi gereken bir konu…

Etiketler
Seçim Türkiye