100. Yılında Lozan: Neden siyasete alet edilmemeli?

Savaşın adı Kurtuluş, barışın adı Lozan oldu. Atatürk, işte o nedenle bugün hala Atatürk ve ilelebet de Atatürk olarak Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu lideri olarak manevi liderliğini hep hissedeceğiz.

100. yılı için pekçok spekülasyonlara konu olan Lozan Barış Antlaşması'nın 100. yılı başta Kurtuluş Savaşı'nın ilk kurşunu ile başlayıp sona erdiği yer olan İzmir olmak üzere İstanbul, Ankara ve yurdun dört bir yanında yerel yönetimler ve sivil toplum örgütlerince, halk tarafından kutlanıyor.

YENİDEN "LOZAN BARIŞ BAYRAMI" YA DA "LOZAN GÜNÜ"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da bir tweet atarak Lozan'ın yeniden milli bir bayram olmasını hedef olarak önlerine koyduğunu şöyle belirtti:

"Ülkemizin tapu senedi Lozan’ın mimarı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, İsmet İnönü’yü ve milli mücadele kahramanlarımızı saygı ve minnetle anıyor, #LozanBarışAntlaşması’nın 100. yılını kutluyorum. Bu zaferin; mutlaka ama mutlaka, resmi bayram olarak kabul edilmesini sağlayacağız!"

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer de Lozan’ın yeniden bayram olarak kutlanmasına güçlü vurgu yaptı Lozan programlarında. Soyer, bu vurgunun içini de birbirini izleyen önemli etkinliklerle doldurdu.

Atatürk döneminde önce Lozan Barış Bayramı olarak kutlanan 24 Temmuz, 1935'teki düzenlemeler sonucunda Lozan Günü olarak kutlanmaya devam edilmiş, 1950'deki DP iktidarından itibaren ise neredeyse yok sayılarak hatta itibarsızlaştırma sürecine sokulmuştur. Kuşkusuz bunun nedeni siyasi; çünkü Lozan Kahramanı İsmet İnönü, o sırada ana muhalefette olan CHP'nin genel başkanıdır. Fakat ulusal bir gurur olan ve Türkiye Cumhuriyeti'nin olan, bütün ulusun olan bir özel günü siyasete kurban etmek hiç de şık olmadı! Nitekim AK Parti iktidarında baştacı edilen ve Atatürk'e hakaretten mahkum olan malum "Fesli", Lozan’ı hiç utanıp sıkılmadan 'hezimet' olarak anlatan sözde kitap kaleme almıştır! Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın gerek belediye başkanlığında gerekse başbakanlığında dibinden hiç ayırmadığı birisi de malum kitabın önsözünü kaleme almıştır! Kısacası, bendeniz de Lozan Barış Bayramı ya da Lozan Günü olarak 24 Temmuz’un yeniden yasal düzenleme ile kutlanmaya başlanmasından yanayım. İnönü kompleksinden sıyrılıp, tarihi şartlar ve gerçeklerden uzak müsabakalara tabi tutulan bu önemli milli günün hakkını vermek gerek.

Oysa Lozan Barış Antlaşması, Sevr'i yırtıp Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti'nin önünü açarak dünya milletler topluluğuna kabul ettiren; 100 yıl sonra da geçerliliğini koruyarak Anadolu ve Trakya'yı, ayrıca Akdeniz'i tamamlayan Karadeniz ve Ege'yi kesintisiz bir barış coğrafyası yapan bir belgedir. Atatürk'ün sağlığında 1936'da bağırlanan ve Lozan’ı tamamlayan Montrö Antlaşması da keza bugün kapı gibi Türkiye’nin ve barışın teminatıdır.

100. Yılında Lozan: Neden siyasete alet edilmemeli? - Resim : 1

LOZAN'IN 100. YILINDA İZMİR

İzmir'de 24 Temmuz'da gün boyu hatta gece yarısına uzanan ve "Kayıtsız Şartsız, İlelebet Bağımsız!" belgisiyle İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin düzenlediği Lozan’ın 100. Yılı etkinliklerine katıldım ve o coşkuya ortak olmaktan onur duydum. Soyer, Kordon'da Lozan fotoğraf sergisini açtı. Sonra fuarın Lozan Kapısı girişindeki ünlü Atatürk ve İnönü'yü hasbihal ederken tasvir eden heykele çelenk sundu ve hep birlikte saygı duruşunda bulunduk. Ardından yine fuarda Lozan Kahramanı İnönü'nün adını taşıyan İsmet İnönü Sanat Merkezi’nde tarihçi Pelin Batu’nun yönettiği; tarihçi akademisyenler Prof. Dr. Tülay Alim Baran, Doç. Dr. M. Emin Elmacı ve Sinan Meydan'ın konuşmacı olduğu "Lozan Antlaşması Yüzüncü Yılına Girerken" başlıklı paneli çok da yararlanarak dinledik. O gün hepsi bu kadar değildi Lozan programlarının; en önce Foça'daki gençlik kampında Tunç Soyer’in de katılarak konuştuğu etkinlik ve günün sonunda akşam 21.00'de Sahne Tozu Tiyatrosu'nca Konak'taki Haldun Dormen Sahnesi'nde Ataol Behramoğlu'nun yazdığı, Haluk Işık'ın yönettiği "Lozan" oyunu... Müzikal bir oyun olan Lozan, tarihi gerçeklere sadık olmakla birlikte oldukça eğlenceli. Oyun, dünya premiyerinde seçkin izleyici topluluğunca beğenildi ve alkışı hak etti. Müzikler Timur Selçuk'a aitti. İzmir Büyükşehir Belediyesi desteğiyle gerçekleşen yapım Lozan’ın 100. yılına gerçekten de yakıştı. Kendisi de AST'ta sahne tozu yutan Soyer'in tiyatroya desteği de kıymetli. Lozan’ın tiyatroya uyarlanması da çok anlamlı. Oyun sonrasında Ataol Behramoğlu ve Timur Selçuk'un eşi Handan Hanım ile hasret giderip sohbet etmek güzeldi. Ayşe Emel Mesçi, Orhan Aydın gibi tiyatro simaları, Salih Güney gibi oyuncular ve daha pekçok kültür sanat siması ile gece renklendi ve anlam kazandı.

100. Yılında Lozan: Neden siyasete alet edilmemeli? - Resim : 2

Bu arada dikkatimi çekti; İYİ Parti İzmir İl Başkanı Sinan Bezircilioğlu ve arkadaşları çelenk sunumunda da panelde de fuarda yer alırken gözlerim CHP İzmir İl Başkanını aradı. Oyunda da yoktu. Lozan’ın 100. Yılı, özellikle 24 Temmuz 2023 bir gün, biricik. Bir noktaya daha dikkat çekmek istiyorum; sözünü ettiğim panelle eş zamanlı olarak Konak Belediyesi'nin de İsmet İnönü'nün doğduğu ve şimdi İsmet İnönü Anı Evi olan yerde etkinliği vardı. Büyükşehir ve ilçe belediyeleri bu gibi durumlar yaşanmaması için koordinasyon içinde olsa iyi olur.

Bugün de (27 Temmuz) yine İzmir'e geçerek 18.00'de Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin tapu senedi olarak kabul edilen Lozan Antlaşması, "Yüz Yıl Önce, Yüz Yıl Sonra Lozan: Bir Diplomatik Zaferin Öyküsü..." başlıklı panelde olacağım. Ayrıca APİKAM’ın bahçesinde, “Belgelerin Işığında Lozan” sergisi gezeceğim.

Panelde İ.Ü. SBF Siyasi Tarih Anabilim Dalı Başkanı ve Tarih Vakfı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ö. Alkan ile Dokuz Eylül Üniversitesi Buca Eğitim Fakültesi Türkçe ve Sosyal Bilimler Eğitimi Bölümü Tarih Anabilim Dalı Dr. Öğretim Üyesi Erkan Serçe konuşacak.

NAFİLE ÇABALAR

Başta belirttiğim antlaşmanın 100. yılıyla ilgili safsataları canlandırmaya dönük kimi etkinliklere dikkat çekerek yazıyı noktalamak istiyorum. Daha doğrusu, değerli dostumuz E. Büyükelçi A. Süha Umar önceki gün muhalif.com'daki "100. Yılında Lozan Antlaşması Rahatsızlığı" başlıklı yazısında dikkat çekmiş de ondan aktaracağım.
"22-23 Temmuz 2023 tarihlerinde, Lozan Antlaşması’nın 100. Yıldönümü nedeniyle, İsviçre’de, Antlaşmanın imzalandığı salonda, Kürdistan Ulusal Kongresi (KNK) adı bir kuruluş öncülüğünde, bir konferans düzenlendi. Konferansın Sonuç Bildirgesi’nde, Lozan Antlaşması’nın Kürtler tarafından hiçbir zaman kabul edilmediğine; Antlaşmanın Kürtlerin haklarını yok saydığına; bu yanlışın düzetilmesi gerektiğine işaret edilerek, Antlaşmayı imzalayan devletlerden bu durumun düzeltilmesinin, Kürtlerin de azınlık olarak kabul edilmesine destek olmalarının beklendiğini ifade ediliyor.

"12-14 Haziran 2023 tarihlerinde, bu kez Yunanistan’ın başkenti Atina’da, Yunan düşünce kuruluşu ELİAMEP tarafından benzer bir Lozan Antlaşması toplantısı düzenlendi. Benim başka bir program nedeniyle katılamadığım bu toplantıya katılan bir meslektaşım, toplantının ağırlıklı konusunu 'muadiller'in oluşturduğu anlattı. Doğrusu bu konunun toplantının ağırlığını oluşturması, İsviçre’deki toplantı gibi, Atina’daki toplantının da amacı hakkında kuşku uyandırıyor. Yeri gelmişken, Anadolu’daki Rumların Yunanistan’a göçü ile sonuçlanan mübadelenin, Türkiye tarafından değil, Venizelos tarafından talep edildiğini de not etmekte yarar var."

Umar'dan aktardığım bu iki etkinlik de gösteriyor ki, Lozan’ın 100. yılı sadece bu hafta değil, yıl boyunca kutlanması, Lozan’ı her Türkiye Cumhuriyeti yurttaşının adamakıllı kavraması sağlanmalıdır. Lozan Barış Bayramı ya da Lozan Günü hayata geçirilmelidir.

100. Yılında Lozan: Neden siyasete alet edilmemeli? - Resim : 3

BARIŞ YAPMAYI BİLMİYORSANIZ SAVAŞA GİRMEYİN

Yazıyı noktalamadan Mustafa Kemal Atatürk'ümüze dönmeden olmaz. Bir söz der ki, barış yapmayı bilmiyorsanız savaşa girmeyin. Kuşkusuz, Atatürk, Kurtuluş Savaşı'na başlarken bu savaştan galip çıkacağına, iktidarı gökyüzünden yeryüzüne indireceğine ve savaştığı düşmanlarla barış yapacağına ve böylelikle Türkiye Cumhuriyeti'ni garanti altına alacağına inanıyordu. Savaşın adı Kurtuluş, barışın adı Lozan oldu. Atatürk, işte o nedenle bugün hala Atatürk ve ilelebet de Atatürk olarak Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu lideri olarak manevi liderliğini hep hissedeceğiz.