Yolcu yolunda gerek: Naked

Sanki aynı yollarda gidip gelirken, bir çemberi turluyor ve her defasında yeniden başlamak zorunda kalıyorlar. Geçmişi unutamadıkça, geleceğe inanmıyorlar.

İki psikolog sokakta karşılaşmış ve biri diğerine şöyle demiş: “Bugün iyisin. Ben nasılım?“

Duygularınızı tanımlamak her zaman kolay olmayabilir. Bu tür bir çıkmazdayken çok basit sorular sizi köşeye sıkışmış hissettirebilir. Beden sinyaller verir. Karnında kasılma, başında ağrı, kalbinde sıkışma… Tüm bunların anlamı ne diye sorarsın kendine ama ruhun duymazlıktan gelir.

NAKED

Yolcu yolunda gerek: Naked - Resim : 1

1993 Yılında Mike Leigh’ın yazıp yönettiği, başrolünde David Thewlis (Johnny)’in yer aldığı Naked, Cannes Film Festivali’nden en iyi yönetmen ve en iyi erkek oyuncu ödülü ile dönüyor. Filmin çekildiği yıla baktığımızda uyuşturucu nedeniyle ölümlerin artış gösterdiğini ve artık bu ölümlerin kayıt altında tutulmaya başladığını görüyoruz. Yine aynı yıl IRA (Geçici İrlanda Cumhuriyet Ordusu) tarafından, Warrington Bombalamaları adı verilen iki saldırı gerçekleşiyor. Filmlerinde genellikle orta ve işçi sınıfının hayatlarını merkeze alan Mike Leigh, bu koşullar neticesinde yapmış olduğu sosyolojik değerlendirmelerini Naked’de de üstü kapalı bir biçimde seyirciye aktarıyor.

Manchester’dan çalıntı arabayla eski sevgilisi Louise‘in evine giden Johnny, burada fazla kalmayıp Londra sokaklarında geceyi geçirecek bir yer aramaya başlıyor. Omzundaki çantada çalıntı kitaplar, üzerinde uzun siyah bir palto, kirlenmiş saçlarıyla, üst üste sigara içerken tehlikeli mi yoksa tehlikede mi kestirmek güç. Freud “Bir kimsenin, cinsel konularda sergilediği davranışlar, onun hayattaki diğer tüm davranış kalıplarının bir ön modelidir.” der. Varoluş üzerine yaptığı sorgulamaları, düzensiz hatta riskli yaşamı, Louise hariç diğer kadınlarla şiddet içeren cinselliği, onunla ilgili bir fikir edinmemizi sağlasa da iyi ya da kötü diye kolayca tanımlayamayacağımız bir karakter. Rüzgar nereye götürürse oraya giden, gittiği yerlerde tanıdığı insanlarla kısa süreli bir ilişki kuran Johnny’in karşılaştığı manzaralar, rengi solmuş fotoğraf gibi yansıyor kameraya. Johnny o resimleri eline aldığında, yüzlerde eski duyguların kalmadığını görüyor. Yine de her seferinde farklı bir yerinden yırttığı Louise’in fotoğrafını bantlayıp cebine atıyor.

YOL ARKADAŞLARI

Tiyatro yönetmenliği ve oyun yazarlığı yapan Mike Leigh, dramatik yapıyı ana karakterin çevresinde şekillendirirken, karşısına biraz karikatürize ettiği yol arkadaşları çıkıyor. Louise, mutlu bir yuva hayâli kuran, yaşanılanlara histerik tepki vermeyen tek kişi. Koruyucu, dingin yapısı onu diğer karakterlerin yanında en makul insan olarak görmemizi sağlıyor. Ev arkadaşı Sophie ise uyuşturucu nedeniyle sağlıksız bir yaşam sürmekte. Tanıştığı erkekler tarafından kolayca istismar edilen Sophie, zamanla bunu kadersel bir plan gibi görmeye başlıyor. Sandra, titiz, düzenli, yardımsever. Filmin son on beş dakikasına kadar yalnızca ismi geçiyor ve o geldikten sonra, iç içe geçen diyaloglar ile yaşanan karmaşa oldukça teatral bir atmosfer yaratıyor.

“Başlarken neyinden hoşlandılarsa ondan nefret ediyorlar.” Naked

Başlangıçta filme eklenti gibi duran ve hakkında bir şey bilmediğimiz Jeremy, 1991 tarihli American Psyhco filminden hatırlayacağımız Patrick'e benzer bir imajla karşımıza geliyor. Dış görünümüne özen gösteren, yaşam standartları yüksek fakat kadınlara şiddet uygulayarak kendini tatmin eden karakterin, stratejik önemi sonlara doğru netlik kazanıyor. Naked'in kadın - erkek ilişkisine tuttuğu ışık, beraberinde birçok meseleyi de görünür kılıyor. Johnny ve özellikle Jeremy yetersizlik hissini, birliktelik sırasında kadınlara acı vererek gidermeye çalışırlarken, film aynı meseleye bu kez sınıfsal farklılıkların tanıdığı ayrıcalıklar ile dikkat çekiyor. Louise ve Sophie evlerine yerleşip onları tehdit eden Jeremy'den korktuklarında onu polise şikayet etmektense, çareyi aynı odada kalıp, kapılarını kilitlemekte buluyorlar.

Sözünü etmiş olduğumuz karakterler kendilerinden uzaklaşırken, bir başkasına tutunmaya çalışıyor fakat özverili davranmak yerine, beklenti ve hırslarla yine kendi kendilerini sabote ediyorlar. Bir gezgini izlediğimizi düşünürken, aslında arka planda her karakterin hikayesinde bir yolculuk temasının işlediğini ve gidilecek binlerce yer varken, kalacak bir yerlerinin olmadığını görüyoruz. Sanki aynı yollarda gidip gelirken, bir çemberi turluyor ve her defasında yeniden başlamak zorunda kalıyorlar. Geçmişi unutamadıkça, geleceğe inanmıyorlar.

Etiketler
Film