Gözde Karavit yazdı: Siyatik ağrıları ve dinamitler üzerine: Yüz yaşında camdan atlayıp kaybolan adam

Bir şeyleri patlatma arzusu Allan için adeta bir yol haritası olur. Çocukluğunda akıl hastanesi ile başlayan yolculuğu, İspanya İç Savaşı’na, oradan Oppenheimer’ın atom bombası araştırmalarına ve Kremlin’de Stalin’in toplantılarına katılmasına olanak sağlar.

Allan Karlsson için hayatta en önemli şey kedisi Molotov’du. Bir kış günü onu karlar üstünde ölü halde buldu. Biricik dostuna zarar verenin bir tilki olduğunu fark etti ve basit bir düzenek hazırlayarak, onu havaya uçurdu. Bu olaydan sonra huzurevine alınan Allan, yaşadığı haksızlık karşısında daha fazla dayanamadı ve doğum günü pastasına yüzüncü mum konulmadan, camdan atlayıp, gözden kayboldu.

Jonas Jonasson’un aynı adlı romanından uyarlanan Yüz Yaşında Camdan Atlayıp Kaybolan Adam, 2013 İsviçre yapımı bir film. Yazarın diğer romanlarına baktığımızda, komik ve absürt temaların ön plana çıktığını görüyoruz. Fakat Jonasson’un çizdiği en sosyal ve gezgin karakterin Allan Karlsson olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü Allan’ın, Franco, Oppenheimer, Harry Truman ve Stalin ile olan karşılaşmaları, onu sıra dışı bulamamız için yeterli bir neden. Tabi Allan’ın özgünlüğü bunlarla sınırlı değil.

Gözde Karavit yazdı: Siyatik ağrıları ve dinamitler üzerine: Yüz yaşında camdan atlayıp kaybolan adam - Resim : 1

“SONUÇTA ARTIK DOKSAN YAŞINDA DEĞİLİM”

Bir şeyleri patlatma arzusu Allan için adeta bir yol haritası olur. Çocukluğunda akıl hastanesi ile başlayan yolculuğu, İspanya İç Savaşı’na, oradan Oppenheimer’ın atom bombası araştırmalarına ve Kremlin’de Stalin’in toplantılarına katılmasına olanak sağlar. Fakat İspanya’da devrimcilere destek olurken, tesadüfen de olsa General Franco’nun hayatını kurtarır. Oppenheimer’ın atom bombası çalışmalarına katkı da sunarken, aynı formülü Stalin’e de aktarır.

Hiçbir siyasi amaç gütmeden KGB ve CIA’ya aynı anda ajanlık yapan Allan, artık yaşlanmıştır. Yine de her zamanki sakinliği ile ortalığı karıştırarak dünyayı dolaşırken, kendisini bir fil, tanımadığı insanlar ve 50 milyon dolar ile Bali’de bulur.

Annesinin “Olması gereken olur” sözünü düstur edinerek yıllarca her şeyi tepkisiz karşılayan Allan, zamanla çevresindekileri de kendine benzetir. Fakat onun seçtiği terapi yöntemi, piromani ihtimalini akla getirir. Diğer ismiyle “yangın çıkarma hastalığı” olarak bilinen piromani genellikle çocukluk çağında başlar ve bir şeyleri patlatarak ya da ateşe vererek rahatlayan kişilerin, bunu herhangi bir siyasi amaçla yapmadıkları söylenir.

NEREYE GİDİYORSUN?

Bu ilginç karakter ile Jonas Jonasson, yaşlılığa dair kalıplaşmış düşünceleri kırarak, insanın her yaşta değişmeyen kişilik özelliklerini eğlenceli bir dille betimlerken, tarihin destansı anlatımlarını da yıkmayı başarır. Allan, yalnızca patlatmaktan zevk alırken, birileri bu silahları binlerce insanın ölümüne yol açacak olsa bile, bilimsel bir keşif olarak görüp, ayakta alkışlar. Dolayısıyla çocukluğunda olduğu gibi “oyun oynayan” Allan, bütün hadiselerde parmağı olsa da olayın çok dışında bir tavır sergilediğinden, daha masum kalır.

Felix Hergngren’in yönettiği ve başrolünde Robert Gustafsson’un yer aldığı Yüz yaşında Camdan Atlayıp Kaybolan Adam, oyuncu-yönetmen işbirliğiyle güzel bir uyum yakalıyor. Canlandırdığı karakterden kırk yaş daha genç olan Gustafsson, şaşkın, genç, ihtiyar, sarhoş halleri ile bu rol için belki de en doğru tercihin kendisi olduğunu gösteriyor.

Hikayenin başından itibaren Allan, “Nereye?” sorusuna hep aynı cevabı veriyor: “Neresi olursa.” ve zamanla çevresindekileri de aynı akıntıya çekmeyi başarıyor. Hayatın gidişatına kapılmış gibi görünürken, kendisini alıp götüren dalgaya yön verebiliyor. Bu yüzden nereye giderse gitsin onun için, deniz aynı deniz savaş aynı savaş oluyor ve yaşananlar pek de şaşırtıcı gelmiyor.

Etiketler
Film Kremlin İspanya