Okyanus yarışı OGR'ın Türk yelkencileri

Gelin üç mevsim ve beş okyanus sürecek bu büyük macerada onları yalnız bırakmayalım. Denizcilerin dediği gibi, ‘Pruvaları neta, yolları açık olsun.’ Bu yazı hepimizden onlara bir nazar boncuğu olsun. Kalplerimiz onlarla olacak.

Hayaller insanı bilmediği kendi ile buluşturan önemli araçlardan biri. Bilinmeyen, henüz deneyimlenmemiş bir yaşamın kapısını aralamaya yarayan hayal ülkemizde giderek zorlaşan bir şey. Ancak ne mutlu ki bu zorluğa kafa tutan cesur insanlarımız var. Bu yazıda size onlardan üçünü tanıtıp, hayallerine ortak olmaya davet edeceğim: Deniz Derin Bınaroğlu, Ezgim Mıstıkoğlu ve Ebru Yaral. Dört yelkencimiz dünyanın en uzun ve zor yelken yarışlarından Ocean Globe Yarışı’a (OGR) katılmaya hak kazandı. Yarışa katılacak dördüncü Türk yelkenci, yarışın tek İspanyol teknesinin kadrosunda yer alan Metin Balcı. Ne yazık ki ben bu görüşmeleri yaparken o henüz Southampton’a gelmemişti. Bu nedenle kendisiyle tanışamadım. Sizi Ezgim, Ebru ve Derin ile tanıştırmadan önce, nasıl bir hayali büyüttüklerini anlamak için biraz bu özel yarıştan bahsedelim.

OCEAN GLOBE RACE

Yazılarımı takip edenler Nisan ayında bahsettiğim Golden Globe yelken yarışını (GGR) ve efsanevi birincisi Kirsten Neuschäfer’i hatırlayacaklardır. Yine bir retro yarış olan OGR, bu yarışın daha büyük teknelerle, takım halinde yapılanı. OGR, 1973 yılında yapılan Whitbread Round The World yarışının 50. Yılı anısına düzenleniyor. Yaklaşık sekiz ay sürmesi beklenen yarış 1973 koşullarında gerçekleşecek. Bilgisayar, GPS, elektronik seyir cihazları, bilgisayar gibi modern navigasyon aletlerinin kullanılmadığı yarışta denizciler yollarını sekstant adı verilen, yerküre üzerinde bulunan yerin enlem ve boylamını bulabilmek için güneş, ay veya yıldız gibi bir gök cismi ile ufuk çizgisi arasındaki açısal mesafeyi ölçerek yol alacaklar. Buna ek olarak yarışmacıların cep telefonları da bir ambalaja konup mühürlenmiş halde yanlarına verilecek.

10 Eylül günü İngiltere’nin Southampton limanından yola çıkacak olan yarışmacılar, Atlas, Hint, Güney ve Pasifik okyanuslarında 27 bin deniz milinin kat ederek, Ümit Burnu (Afrika), Cape Leeuwin (Avusturalya) ve üzerine belgeseller çekilen dünyanın en zorlu burunlarından Cape Horn’u (Güney Amerika) geçecekler.

Dünya çevresini dolaşan bu yarış dört ayaktan oluşuyor. Bunlardan ilki Southampton – Cape Town (Güney Afrika) ayağı. Bunu Cape Town – Auckland (Yeni Zelanda), Auckland – Punto del Este (Uruguay) ayakları izleyecek. Yarışın son ayağı ise Punto del Este – Southampton.

Her etapta belli bir süre karaya çıkılacak. Bu sürede bir sonraki etap için gerekli malzemeler yüklenip, hazırlıklar yapılacak. Bu hazırlıklara yarış ekibi değişiklikleri de dahil. Zira bazı yelkenciler yarışın her etabına katılırken, bazıları sadece belli etaplara seçilmiş durumda.

Yarışa üç ayrı dalda toplam 14 tekne katılıyor. Adventure dalında Galiana WithSecure (Finlandiya), Outlaw (Avusturalya), Sterna (Güney Afrika), Triana (Fransa), Godspeed (ABD) adlı teknelerin olduğu yarışın Sayula dalında White Shadow (İspanya), Explorer (Avusturalya), Spirit of Helsinki (Finlandiya) ve Evrika (Fransa) yarışacak. Flyer dalında yarışacak tekneler ise L’Esprit d’Équipe (Fransa), Pen Duick VI (Fransa), Neptune (Fransa), Translated 9 (İtalya) ve tamamı kadın denizcilerden oluşan Maiden (Birleşik Krallık). Yarıştan bu kadar bahsetmek yeter, gelelim bizim çocuklara.

Okyanus yarışı OGR'ın Türk yelkencileri - Resim : 1

(Ezgim Mıstıkoğlu ve Deniz Derin Bınaroğlu)

OGR ekibinden gelen medya daveti üzerine Nisan ayından beri takip etmeyi beklediğim ancak kendi hayatımın akışı içinde ekipleri detaylı inceleme fırsatı bulamadığım yarışı birden mercek altına aldım. Dört Türk yelkenci ile karşılaşmanın benim için heyecan verici bir sürpriz olduğunu söylemem gerek. Southampton’a bu heyecanla gittim. İlk olarak yarışın en gençlerinden pırıl pırıl enerjileriyle beni karşılayan Ezgim Mıstıkoğlu ve Deniz Derin Bınaroğlu ile tanıştım.

Okyanus yarışı OGR'ın Türk yelkencileri - Resim : 2

(Ezgim Mıstıkoğlu)

Ezgim ve Derin, Translated 9 teknesindeler ve baştan sona yarışın her etabında yarışacaklar. Derin, ilk etapta da yarışacağını üç hafta önce öğrenmiş. Bunun duyunca aklıma gelen ilk şey haliyle vize meselesi oluyor. Yaşadığı süreci ‘çok zor bir mental müdadele’ diye özetleyen Derin, İstanbullu bir yelkenci. İstanbul Yelken Kulübü’nden. Boğaziçi Üniversitesi Uluslararası Ticaret 4. Sınıf öğrencisi. Yarışa katılabilmek için okulunu bir yıl dondurmuş.

Okyanus yarışı OGR'ın Türk yelkencileri - Resim : 3

(Deniz Derin Bınaroğlu)

Her ikisi de 2002 doğumlu. Derin, Ezgim’den üç ay büyük. Bu üç aylık fark sayesinde yarışın sonunda Derin, ‘bir yarışta dünyayı dolaşan en genç Türk yelkenci’ olacak. Söyleşirken, gülüşmelerimiz arasında bu üç aylık farkı özellikle belirtmemi isteyen Ezgim’i ise yarış tamamlandığında dünyayı dolaşan en genç Türk kadını olarak karşılayacağız.

Ezgim Antakyalı. İskenderun Yelken Kulübünden. Maastricht Üniversitesi, Psikoloji ve Nörobilim bölümünden bu haziran mezun olan Ezgim de Derin gibi uzun yıllar yelken yapmış bir yelkenci. Onu dinlerken içindeki azme hayran olmamak imkânsız. Aynı şey Derin için de geçerli.

Ezgim ve Derin bu yarış için araştırma yaparlarken önce Instagram’dan Translated 9 teknesini, daha sonra da birbirlerini bulmuşlar. Translated 9’un 10 kişilik ekibine seçilmek için 1500 kişi başvurmuş. Özgeçmişler üzerinden yapılan değerlendirmeden sonra yelkenciler üç günlük seyir etaplarına davet edilmişler. Bu etaplar sonunda 200’e inen adaylar bu defa okyanus etaplarında mücadele etmiş. Sonunda her ikisi de yarışın tüm etaplarına kabul edilmiş. Muazzam bir başarı.

AŞK-I MEMNU, ZEKİ MÜREN, TARKAN

Modern cihazların yasak olduğu yarışta yelkenciler sadece eski usul walkman’ler kullanabiliyor. Hal böyle olunca walkman’e hayli uzak bir kuşaktan olan Ezgim ve Derin de birer walkman edinmiş. Bu sefer iş kaset bulmaya gelmiş. Derin yanına Zeki Müren, Tarkan ve Kayahan kasetleri almış. Teknedekilerin Tarkan şarkılarına aşina olması güzel bir hoşluk. Konuştuğumuz gün Ezgim’in kasetlerini birkaç gün sonra annesi getirecekti. ‘Sezen Aksu olur mutlaka’ dese de asıl tercihi klasik müzikten yana.

Gelelim kitaplara… Derin yanına Halid Ziya Uşaklıgil’in Aşk-ı Memnu’su ile, Oğuz Atay’ın Tehlikeli Oyunlar’ını almış. Bunun yanı sıra bolca Sudoku aldığını ekliyor. Ezgim’in tercihi ise Platon kitapları ile Elif Şafak’tan yana. Teknede ağırlıklı olarak İtalyan yelkencilerin olması nedeniyle İtalyanca öğrenmelerine yardımcı olacak kitapları da eklemiş.

İLHAM VERENLER

Bu şahane yelkencilerimize son olarak ilham kaynağı denizcileri sormadan demedim. Sadun Boro’yu saygı ile anıp söze devam ederken Ezgim’den yeni bir şey öğrendim. Kendisinin Özkan Gülkaynak’tan çok etkilendiğini söyleyen Ezgim, Gülkaynak’ın teknesi Kayıtsız’dan bahsetti. Benim gibi bu dünyaya uzak olanlarınız için Özkan Gülkaynak ismi yabancı gelebilir. Gülkaynak, 2006 – 2009 yılları arasında Kayıtsız III adlı teknesi ile GPS kullanmadan dünyayı dolaşan değerli bir denizcimiz. Bu yazı vesilesi ile kendisine buradan selam gönderiyorum.

Derin’in bu soruya cevabı ise yine bilmediğim bir isim: ‘Sir’ ünvanı da alan ünlü İngiliz yelkenci Ben Ainslie.

Yakın gelecekte bu soru sorulduğunda pek çok gencimizin onların adını vereceğini düşünerek heyecanlarına ortak olmanın mutluluğu ve gururla yanlarından ayrılıp Ebru Yaral ile görüşmeye Sterna’ya doğru gidiyorum.

Okyanus yarışı OGR'ın Türk yelkencileri - Resim : 4

(Ebru Yaral, yarışa katılacağı Sterna teknesi önünde)

KENDİ HAYALİNİ YARATAN BİR KADIN: EBRU YARAL

Ebru Yaral 43 yaşında genç bir kadın. Kuşaklar boyu İstanbullu olan bir ailenin Hamburg’da doğup orada okuyan kızı. Konuşmamızın başında sadece Türk pasaportu olduğunu söyleyen Ebru Hamburg’da doğup büyümüş olmasına rağmen aksansız Türkçesiyle kendine hayran bırakıyor. Onunla olan sohbetimizin konularından biri de tahmin edersiniz ki vize meselesi. Heyecandan çok gerilim unsuru taşıyan bu konuyu hızlıca geçip Ebru’yu tanımaya devam edelim.

Türkiye’de geçirdikleri yaz tatillerinde gördüğü yelkenliler ile dünyayı keşfetme merakı zaman içinde birleşen Ebru için deniz çok yönlü bir varoluş alanı. On sekiz yaşında dalış ile başlayan tutkusu üniversite yıllarında almaya başladığı yelken kursları ile devam ediyor. Üniversite sonrasında bir süre bu spora ara vermek durumunda kalan Ebru, 30’lu yaşlarda kendi gibi yelken tutkunu bir çevre ile karşılaşınca düzenli olarak yelken yapıp yarışlara katılmaya başlıyor.

Bu süreç içinde yelken dünyasını giderek daha da yakından takip eden Ebru, günün birinde OGR’a katılacak teknelerden birinin kadın yelkenci aradıklarını belirten ilana denk gelmesiyle OGR ile tanışmış. ‘Yarış hakkında bilgileri okur okumaz benim buna muhakkak katılmam lazım’ demesinin ardından kendini hummalı bir süreçte buluyor. Birden fazla tekneye başvuran, ancak eleme süreçlerinde yaver gitmeyen şansı, Güney Afrikalı Sterna ekibi ile tanışmasıyla değişiyor. Olumlu geçen ilk görüşme ve deneme seyirleri sonrası bu sene Mart ayında Ebru’nun Sterna ile yarışa katılacağı kesinleşiyor.

Sterna’nın yarışa katılan diğer teknelerden farkı sponsorunun olmaması. Bu da yarışmacıların hiç de az olmayan katılım ücretlerini kendilerinin karşılaması anlamına geliyor. Hayalini sonuna kadar kovalamaktan vazgeçmeyen Ebru, çalışma hayatında elde ettiği bütün birikimini bu yarışa yatırdığını söylüyor.

Böylesi sıra dışı bir maceranın bir diğer tarafı da aileler. Ebru, uzun bir zaman önce kaybettiği babasını ‘hayatta olsaydı en çok o sevinirdi’ diye anıyor. Bir babanın ölümden sonra bile kızına böylesi güç erebilmesi çok özel. Annesinin hemen her anne gibi endişe duyduğunu ancak sonuna kadar desteklemesinin kendisi için ne kadar özel olduğunu belirten Ebru, 1.5 ve 3.5 yaşındaki yeğenlerinden bahsederken gözleri doluyor. İleride yeğenlerine müthiş bir hikâye armağan etmenin heyecanı, onlardan ayrı kalmanın hüznünü de barındırıyor.

Ezgim ve Derin’den farklı olarak Ebru vaktinde kullandığı kendi walkman’ini ve kasetlerini yanına almış. ‘Hala çalışıyor olmasına çok sevindim’ dediği walkman’ininde okyanusları geçerken ona Mor ve Ötesi, Athena ve Sertab Erener eşlik edecek.

Kendine örnek aldığı denizciyi sorduğumda aklına ilk gelen isim okyanus yelken yarışına katılan Alman yelkenci Boris Herrmann oluyor. Herrmann’ın kendini bilen yanı, soğuk kanlı tavırları ve sakinliğinden bahseden Ebru da bu tavırlardan uzak bir insan değil. Herhangi bir sorunla karşılaştığında kafasındaki diğer şeyleri durdurup tamamen onu çözmeye odaklandığını belirten Ebru tekneye uğur olarak bir nazar boncuğu getirmiş. (Buraya bir parantez açarak Translated 9’un nazar boncuklarını Ezgi’nin getirdiğini eklemeliyim). Ailesinin Ebru için hazırladığı ve ucuna bir nazar boncuğu iliştirdiği küçük uğur yastığının yeri onun için çok özel.

Sohbetimizin sonunda Ebru’ya ‘bu yarışı bitirmenin ondaki önemini’ soruyorum. Aldığım cevap hayallerini kendi yaratan ve bunları gerçekleştirmekten vazgeçmeyen bir kadına yaraşır şekilde oluyor. ‘Tamam ben belki çok genç değilim, ama çok geç bir yaşta da değilim. Yine de hayalimi gerçekleştirmek için elimden geleni yapıyorum’ diyen Ebru, hangi yaşta olurlarsa olsunlar Türk kadınlarına hayallerinden vazgeçmemeleri konusunda örnek olabilmenin kendisi için ne denli önemli olduğunun altını çiziyor. Kendi hikayesinden yola çıkıp başkalarına da yol açmak bu olsa gerek.

Ebru, Ezgim ve Derin’e bu çok özel yarışta bol şans ve başarılar diliyorum. GGR’ı takip ederken şahsen tanıdığım kimse yoktu. Bu sefer benim için de durum farklı.

YARIŞI NASIL TAKİP EDECEĞİZ

OGR, yelkencilerin dünyayla ilişkisinin kesildiği ancak bizim onları 7/24 takip edebileceğimiz bir yarış. Bunun için Ocean Globe Race’in web sayfası, YouTube, Facebook, X ve Instagram hesaplarından takip edilebilirsiniz. Buna ek olarak YB Races adlı ücretsiz uygulama üzerinden Ocean Globe Race’i seçerek dünya üzerinde o an nerede olduklarını ve anlık bilgilerini takip etmek mümkün.

Bugüne kadar yelken ile hiç ilgilenmemiş olanların bir süre sonra yarışı ne kadar ilgiyle takip ettiklerini kendi deneyimimden biliyorum. Gelin üç mevsim ve beş okyanus sürecek bu büyük macerada onları yalnız bırakmayalım. Denizcilerin dediği gibi, ‘Pruvaları neta, yolları açık olsun.’ Bu yazı hepimizden onlara bir nazar boncuğu olsun. Kalplerimiz onlarla olacak.