Genç yelkencilerimiz OGR’da tarih yazıyor

Kısa bir süre sonra yarışın üçüncü ve en zorlu ayağı Auckland – Punto del Este ayağı için denize açılıp dünyanın en zorlu burunlarından Cape Horn’u geçecek olan sevgili Ezgim Mıstıkoğlu ve Deniz Derin Bınaroğlu’na bol şanş ve başarılar diliyorum.

9 Eylül günü kaleme aldığım ‘Okyanus Yarışı OGR’ın Türk Yelkencileri’ başlıklı yazımda sizlere OGR’dan ve bu yarışa katılan genç yelkencilerimiz Ezgim Mıstıkoğlu ve Derin Deniz Bınaroğlu’ndan bahsetmiştim. Dünyanın en zor ve en uzun yelken yarışı OGR’ın ilk iki ayağı olan Southampton – Cape Town (Güney Afrika) ve Cape Town – Auckland (Yeni Zelanda) etapları tamamlandı. Ezgim ve Derin’in yarıştığı Translated 9 teknesi her iki ayağı da birinci olarak tamamladı. Takım halinde gösterdikleri bu büyük başarı sonrasında onlarla yeniden görüştük.

KARADAN AYRILIR AYRILMAZ GELEN O HİS

Ezgim ile İngiltere kıyılarından ayrıldıktan kırk gün sonra Cape Town’dan görüştüğümüzde o cıvıl cıvıl, heyecan dolu sesi ile bu zorlu yarışın her dakikasına değdiğini söylediği zaman çok mutlu oldum. Daha karadayken çok iyi anlaşan bir ekip olduğu hemen belli olan Translated 9’da yarışın ilk günlerini Ezgim ‘birden 80’li yıllara döndük’ diyerek tanımlıyor.

Teknolojik aletlerin kullanımı ve ailelerle haberleşmenin yasak olduğu yarış kurallarının kâğıt üzerinden gerçeğe dönmesiyle ortaya çıkan zorluğunu hemen idrak ettiğini söyleyen Ezgim, altı saatlik vardiyalara ayrılan hayatlarında rutin oluşturmanın zor koşullara uyum sağlamada kendilerine kolaylıklar sağladığından bahsetti.

Genç yelkencilerimiz OGR’da tarih yazıyor - Resim : 1

Derin ile aynı teknede olmanın kendileri için büyük avantaj olduğunu söyleyen Ezgim, aynı vardiyada çalışmalarının her ikisine de iyi geldiğini söylüyor. Böylesi zor ve insandan sadece fiziksel değil, zihinsel ve psikolojik dayanıklılık da isteyen bir yarışta iki Türk gencinin aynı teknede olmaları büyük şans. Bu şanlarını yemek yapma sırasında da kullanarak çoğunluğu İtalyan olan arkadaşlarına birlikte yemek hazırlamışlar. Ekibin görece rahat geçen ilk etapta yaşadığı problemlerden biri de yemek konusunda olmuş. Tekneye yüklenen yemekler varış tarihinden önce tükenince karaya varmak aynı zamanda yemeğe ulaşmak anlamına gelmiş.

KİTAPLAR, KASETLER

Southampton’da yaptığımız görüşmede yanlarına hangi kitapları aldıklarını sorduğumda Derin Aşk-ı Memnu, Ezgim ise Platon’un kitaplarını aldığını söylemişti. İkinci etabın sonunda Derin’den Aşk-ı Memnu’nun sekiz metrelik dalgalara karşı koyamayıp dağılarak sayfa sayfa teknenin içine yayıldığını öğrendim. Ancak kitabın başına gelen bu hazin son İtalyan arkadaşlarının kitaba ilgi duymasına neden olmuşa benziyor. Yarışın sonunda İtalyanlar için Behlül ve Bihter tanıdık isimler olacağa benzer.

Önceki yazıda genç yelkencilerimizin müzik seçimlerinden de konuşmuş, Sezen Aksu’dan Zeki Müren’e, klasik müzik eserlerinden Tarkan’a kadar geniş bir yelpazede seçimler yaptıklarını öğrenmiştik. Yarışın ilk etabında walkman’i bozulan Ezgim, Derin’e kıyasla 80’li yılların ruhunu biraz daha yakından tecrübe etmişe benziyor. Zira Sezen Aksu dinlemek için kaseti taktığında üzerine bambaşka şarkılar kaydedildiğini görünce hayal kırıklığına uğradığından söz etti. Anlaşılan dünyanın en zor yelken yarışında Atlantik ortasında da olsanız ülkemiz bir şekilde sürpriz yapıyor.

Genç yelkencilerimiz OGR’da tarih yazıyor - Resim : 2

İKİNCİ ETABIN ZORLUKLARI

İkinci etabın ilk etaba göre daha zorlu olduğu yarışta yönlerini sekstant kullanarak bulan ekip üç hafta boyunca güneşi görmeden yol almışlar. Bu etapta akıllarına ilk hangi olayın geldiği sorulduğunda Derin, güneşi gördüğü ilk anın kafasına kazıldığından bahsederken Ezgim’i medeniyetten uzaklaşmış olma hissiyatı etkilemişe benziyor.

Dünyanın giderek daha da ıssız sularına dümen kıran yelkencilerimiz günlerce hiçbir denizciyle karşılaşmadan seyir halinde olmanın başarıyla üstesinden gelmişler. Hastalanmaların başladığı bu etapta teknenin bir köşesini hastane ilan eden ekibin en güçlü tedavi metodu ise ‘İyisin, iyisin’ diyerek hem hastanın hem de ekibin moralini yüksek tutmak.

Ailelerinden uzunca süre haber alamamanın, ülkede neler olup bittiğinin zaman zaman onları yorduğunu söyleseler de birarada olmanın gücü sayesinde sadece okyanuslarla değil, bu duyguyla da ustalıkla baş ediyorlar. Karaya ayak basma anında yaşanan mutluluk ve sallanmayan bir zeminde ayakta durmanın hazzını anlattıkları anın mutluluğu ise gözlerinden okunuyor.

Kısa bir süre sonra yarışın üçüncü ve en zorlu ayağı Auckland – Punto del Este ayağı için denize açılıp dünyanın en zorlu burunlarından Cape Horn’u geçecek olan sevgili Ezgim Mıstıkoğlu ve Deniz Derin Bınaroğlu’na bol şanş ve başarılar diliyorum.

Bu zor yarışın bir de aileler tarafı var. OGR’ın en gençleri olan Ezgim ve Derin’e verdikleri takdir edilesi destek için ailelerini yürekten kutluyor, kalan etapların kolaylıkla geçilmesi ve hiçbir tehlike yaşanmadan sağ salim evlatlarına kavuşmalarını diliyorum.

Cumhuriyetin 100. yılında zafer üstüne zafer kazanan genç yelkencilerimizi yakından tanımak isteyenler geçtiğimiz günlerde Edhem Dirvana tarafından yapılan, Ezgim ve Derin’in Auckland’dan katıldığı Instagram yayının kaydını Dirvana’nın Instagram sayfasından izleyebilirler.

Pruvalarınız neta, yolunuz açık olsun çocuklar. Kalplerimiz sizinle.