Bir Osmanlı padişahının Avrupa’ya yaptığı ilk ve son geziden notlar: Sultan Abdülaziz’in ingiltere günleri

Geçen hafta ziyaret ettiğim National Portrait Gallery’nin Victoria Dönemi’ni konu alan ikinci katındaki ‘Şöhretler Duvarı’nın 53 numaralı fotoğrafından geriye bunlar kaldı. Dilerim bu kısa gezinti sizin için de keyifli olmuştur.

Londra’daki önemli kültür merkezlerinden olan National Portrait Gallery (NPG), üç yıldır kapalı olan kapılarını geçtiğimiz hafta halka açtı. 127 yıllık müzenin tarihinde gördüğü en kapsamlı çalışma olan 35,5 milyon £ değerindeki yenileme projesi sonucunda ortaya muazzam bir iş çıkmış. Tudor Hanedanı’ndan başlayıp günümüze kadar gelen ve Birleşik Krallık’ın siyaset, bilim ve kültür tarihinin önemli kişilerine yer verilen müzeyi kronolojik olarak gezen meraklı bir izleyici ada tarihi hakkında hatrı sayılır bilgi sahibi olabilir. Ancak NPG’nin sundukları bununla sınırlı değil. Açılışını uzun zamandır beklediğim müzenin benim için hazırladığı sürpriz ikinci katta, Victoria Dönemi’nin önemli kişilerinin fotoğraflarının dizili olduğu Şöhretler Duvarı’nın 53 numaralı fotoğrafından geldi.

Bir Osmanlı padişahının Avrupa’ya yaptığı ilk ve son geziden notlar: Sultan Abdülaziz’in ingiltere günleri - Resim : 1

Padişah Abdülaziz’in ayakta durup bir elini çalışma masasına dayadığı çatık kaşlı fotoğrafını görünce beklenmedik yerde bildik biriyle karşılaşma hissine kapıldım. Bu karşılaşma beni önceden bildiğim bazı tarihi bilgilerle, cevabını bilmediğim yeni sorulara yöneltti. Bu hafta, NPG gördüğüm o küçük siyah beyaz fotoğraftan yola çıkarak, Abdülaziz’in İngiltere seyahatine kısaca bakalım istedim.

AVRUPA’YI ZİYARET EDEN İLK OSMANLI SULTANI

Abdülaziz’e ilk davet Fransa’dan gelir. 3. Napolyon’un, 1867 yılında Paris’te düzenlenecek olan Uluslararası Sergi’ye Padişah Abdülaziz’i onur konuğu olarak davet eder. Bunu duyan Kraliçe Victoria bir mektup göndererek Paris sonrası ziyaret etmesi için Abdülaziz’i Londra’ya davet eder. Bu davetler üzerine İstanbul’da heyecanlı günler yaşanmaya başlanır. Osmanlı tahtının otuz ikinci sultanı olan Abdülaziz’den önce hiçbir Osmanlı hükümdarı Avrupa’ya gezi amaçlı seyahat düzenlemediğinden bu tarihi davetlerle ilgili prosedürler Osmanlı’nın aşina olduğu şeyler değildir. Dahası pek çok konuda ortada bir kafa karışıklığı vardır. Ancak her şeyden önemlisi Abdülaziz kendinden önce hiçbir padişahın atmadığı bu adımı atmaya pek de gönüllü değildir.

Hal böyle olunca Fuat ve Ali Paşalar, padişaha Fransa’ya gitmesi yönünde ısrarcı olurlar. Dönemin politik ajandası da bu seyahati zorunlu kılmaktadır. Kırım Savaşı sonrası Batılı müttefiklerle kurulacak ilişkilerin Rus tehdidine karşı önemini, Çarlık Rusya'sı hükümdarı İkinci Alexander’ın çıktığı Avrupa turunda Osmanlılar aleyhine yürüttüğü kara propagandayı etkisiz hale getirme fırsatını ve hepsinden önemlisi hazineye para bulmanın gerekliliğini öne sürerler. Baskılar olumlu sonuç verir. Abdülaziz’in daveti kabul ettiği Fransız elçisi Bourée’ye bildirilerek yol hazırlıklarına başlanılır. Ancak aşılması gereken önemli bir problem vardır.

İSTANBUL AYAKLARIMIN ALTINDA

Padişah Abdülaziz’in aynı zamanda halife olması Hıristiyan topraklara adım atması konusunda hoşnutsuzluk yaratır. Bunu gidermek için bulunan çözüm hayli ilginçtir. Padişahın ayakkabılarının tabanı açılarak araya İstanbul toprağı serilir ve yeniden yapıştırılır. Böylece Abdülaziz, ayakkabıları ayağında olduğu sürece Hıristiyan toprağına basmayacak, nereye giderse gitsin İstanbul’u beraberinde taşıyacaktır. Problemlerden biri böyle zihni sinir bir projeyle çözülür. Ancak Abdülaziz’i huzursuz eden asıl konu başkadır.

Padişah, kendisi Avrupa seyahatindeyken İstanbul’da bıraktığı şehzadelerden birinin darbe yaparak tahtı ele geçirmesinden korkmaktadır. Fuat ve Ali Paşalar bu soruna da dahiyane bir çözüm bulurlar. Tehdit olarak gördüğü herkesi maiyetine almasını önerirler. Bunun üzerine Sultan Abdülaziz 11 yaşındaki oğlu İzzeddin’in yanı sıra olası taht adayları Veliaht Murad Efendi ve yeğeni Abdülhamid’i de maiyetine dahil eder. Yolculuk sırasında başlarına bir şey gelmesi halinde Osmanlı tahtını nasıl bir karmaşanın bekleyeceğini hesaba dahi katmazlar. Bu son pürüz de giderildikten sonra yola çıkmak için bir sorun kalmamıştır.

İSTANBUL’DAN AYRILIŞ

Takvimler 21 Haziran 1867’yi gösterdiğinde Sultan Abdülaziz ve beraberindeki 59 kişi Pertevniyal vapuruna binerler. Yol boyunca onları koruyacak Aziziye ve Orhaniye zırhlı fırkateynleri eşliğinde birbiri ardına patlayan top sesleri ile Boğaz’dan Marmara’ya doğru yola çıkarlar. İstanbul, tarihinde ilk kez bir padişahı sefere değil de bir Avrupa seyahatine yolcu ediyordur.

Top atışları ile uğurlanan padişah Fransa’da yine top atışları ile karşılanır. Abdülaziz ve beraberindekiler 28 Haziran günü Fransa’nın Toulon şehrine yaklaşırken padişah şerefine 101 pare top atışı yapılır. Burada açılan Paris Uluslararası Sergisi’ni gezen Abdülaziz, çeşitli temasların ardından gezinin Fransa ayağını 11 Temmuz’da tamamlar.

LONDRA’DA BİR OSMANLI SULTANI

Padişah Abdülaziz, 12 Temmuz 1867’de 3. Napolyon’un kendisi için tahsis ettiği kraliyet yatı Reine Hortense ile İngiltere’ye doğru hareket eder. Dover'a vardığında Kraliçe Victoria’yı temsilen Galler Prensi Edward tarafından karşılanıp trenle resmi karşılama töreninin yapılacağı Londra’nın Charing Cross İstasyonu'na doğru yola çıkarlar. Burada kendisini karşılayanlar arasında Lord Chamberlain, Lord Steward ve diğer parlamento üyeleri bulunmaktadır.

Abdülaziz, kendisini selamlamak için yol boyu dizilen Londralılar arasından askeri kortej eşliğinde geçerek konaklayacağı Buckingham Sarayı'na doğru yol alır. O gece dinlenir. İki hükümdarın tarih sahnesindeki ilk karşılaşmaları ertesi gün öğle saatlerinde Windsor Kalesi’nde gerçekleşir. Bir süre baş başa görüşmenin ardından Kraliçe Victoria’nın Sultan Abdülaziz onuruna verdiği öğle yemeğine geçilir. Kraliçe Victoria, bu ağır konuğu için en ince detaylarına kadar düşünülmüş görkemli bir program hazırlamıştır. Bu programın öne çıkan etkinlikleri arasında, müziğe ilgisi bilinen ve kendisi de bir besteci olan Abdülaziz onuruna verilen konserler dikkat çeker.

ABDÜLAZİZ’İN LONDRA GÜNLERİ

Londra’da Abdülaziz onuruna verilen ilk müzik etkinliği 15 Temmuz akşamı Covent Garden’da bulunan Kraliyet Operası’nda sahnelenen Auber’in ‘Masaniello’ operasıdır. Bu davette Osmanlı heyetine, Galler Prensi ve Cambridge Dükü eşlik ederler. Burada Abdülaziz’i bir sürpriz beklemektedir. Temsilde İtalyan şef Mösyö Kosta’nın padişah onuruna bestelediği bir gazel okunur. Kendisi için yapılan bu jest karşısında çok etkilenen Abdülaziz, Mösyö Kosta’yı beşinci derece Mecidiye Nişanı ile ödüllendirir. Ancak Abdülaziz için yapılan jestler bununla sınırlı kalmaz.

16 Temmuz günü gündüz saatlerinde Galler Prensi eşliğinde Woolwich’e giden Abdülaziz, İngiliz Ordusu Başkomutanı tarafından karşılanır. Çeşitli toplantılar ardından cephane fabrikasını ziyaret ederek Londra’ya geri döner. Akşam Kristal Saray’da (Crystal Palace) onuruna verilen konsere katılacaktır.

KRİSTAL SARAY KONSERİ

Victoria döneminin en görkemli ve en büyük konser salonu olan Kristal Saray, 1851’deki Büyük Sergi için Hyde Park’a kurulur. Sonrasında genişletilerek Londra’nın güneyindeki Sydenham’a taşınır. 3500 kişilik koro, 500 kişilik orkestra alabilen ve 30 bin kişilik seyirci kapasitesi olan bu konser salonu Victoria dönemi sanat yaşantısının en görkemli yapılarındandır.

Bir Osmanlı padişahının Avrupa’ya yaptığı ilk ve son geziden notlar: Sultan Abdülaziz’in ingiltere günleri - Resim : 2

Konserde İtalyan şef Luigi Arditi tarafından Abdülaziz için bestelenen ‘Sultan’a Kaside’ adlı eser yaklaşık 2 bin kişilik bir koro tarafından Osmanlı Türkçesi ile seslendirilir. Bunu yapabilmek için kasidenin Türkçe kelimeleri, Latin harfleri ile fonetik olarak doğru sesi çıkaracak şekilde yazılıp korodaki sanatçılar tarafından çalışılmıştır. Nasıl büyük bir iş yaptıklarını daha iyi anlamak için burayı biraz yakından incelemekte yarar var. Önce kasidenin günümüz Türkçesi ile yazılmış haline bakalım:

‘Neşeye bürünmüş halde, neden ey Londra, böyle parlaksın?

Gelinlik kuşanmış bir gelin gibi taze ve güzelsin bu gece

Neden, ey elmaslardan yapılmış saray, hoş kokulu çiçeklerle bezenmiş halde,

Neden sesler seni titretiyor – yoksa kudretli bir misafirin mi var?

Sultan Abdülaziz geliyor, selam olsun neşemizin vesilesine!’

Kasidenin son iki dizesinin Osmanlı Türkçesi ile yazılmış hali şu şekildedir:

‘Afitab-ı nermi doğdu kim zihi nur-i celil, zıll-i şemsi ki onu lerzana acep sebep nedir?

Teşrif-i Abdülaziz Han şadumanedir sebep.’

Koronun çalıştığı metin ise aşağıdaki gibi düzenlenmiştir:

‘Afitabi nermi doğdu kim zehi nouridjelil, zoulli chemsi ki oou lerzare Adjeb nedir sebep,

Techirifi Abdoul Aziz Han, Chadoumaredir sebep.’

Ertesi gün yayınlanan İngiliz gazetelerinden birine Kristal Saray’daki konserden bahsedilirken ‘İki bin kişilik korodan yükselen ve orada bulunan 20 bin kişinin tek kelimesini anlamadığı sesler Sultan Abdülaziz’in kulağına nasıl gitti bilinmez. Kendi dilinde olan bu kelimeleri seçebildiğini ve kendisi için yapılan hazırlıklara ne denli özendiğimizin farkına varmasını diliyoruz.’

Dilekleri gerçekleşir. Abdülaziz gördüğü bu özel ilginin farkında ve bundan son derece hoşnuttur. Kristal Saray konseri sonrasında müzisyenler arasında paylaştırılması için 200 £, kış aylarında yangın geçiren binanın tadilatı için 1000 £ bağışta bulunur.

Konser sonrasında havai fişek gösterisi yapılır. Seyircilerin bir kısmının bu gösteriyi izlemeden trenlere giderek Londra’ya geri dönmesi beklenirken durum böyle olmaz. İnsanlar yaklaşık altı saat süren konser sonrası son fişeğin boş kovanı yere düşene kadar oradan ayrılmazlar. Dönüş yolunda Londra’ya giden trenler tıklım tıklım doludur. Son seyircileri alan tren yola çıktığında gün ağarmaya başlamıştır. Doğan bu yeni günün Sultan Abdülaziz için ayrı bir önemi olacaktır.

KRALİYETİN EN BÜYÜK NİŞANI: ORDER OF THE GARTER

17 Temmuz günü Sultan Abdülaziz ve beraberindeki heyet Portsmouth yakınlarındaki Spithead’e giderler. Burada İngiliz Donanması’nın düzenlediği geçit töreninin ardından, iki hükümdar kendileri için hazırlanan ‘Victoria and Albert’ yatına geçerler. Bir süre deniz manevralarını izledikten sonra Kraliçe Victoria, bir İngiliz hükümdarının verdiği en yüksek nişan olan, Order of the Garther nişanını Sultan Abdülaziz’e takdim eder. O gün Abdülaziz bu nişanı alan 756. kişi olarak ‘Knight of the Garter’ (şövalye) olarak tarihe geçer. Tören anı İngiliz ressam George Housman Thomas tarafından resmedilir. Thomas’ın tablosu bugün Royal Collection Trust’ın koruması altında.

Kraliçe Victoria’nın ziyaret sırasında gelişen bir planı daha vardır. Ancak bu plan Sultan Abdülaziz için değil, darbe yaparak tahtı ele geçirmesin diye seyahate dahil edilen Veliaht Murad Efendi ile ilgilidir.

Bir Osmanlı padişahının Avrupa’ya yaptığı ilk ve son geziden notlar: Sultan Abdülaziz’in ingiltere günleri - Resim : 3

DAMADIM OLUR MUSUN?

Tedbiren davet edildiği bu seyahat sırasında Veliaht Murad Efendi bilgisi, görgüsü, nezaketi ile gerek Fransa gerekse İngiltere’de dikkatleri üzerine toplar. Abdülaziz’de zaman zaman kıskançlık krizleri yarattığı not edilen bu ilgi boşa değildir.

Veliaht Murad Efendi, (daha sonra V. Murad), Fransızcayı ana dili gibi konuşmakta, buna ek olarak birkaç yabancı dili daha çok iyi seviyede bilmektedir. Güzel sanatlar ve tarih konularında derinlikli bilgisi olan, iyi derecede piyano çalabilen ve Avrupa salon danslarını neredeyse ustalık derecesinde bilen zarafet dolu bir adamdır. Veliaht Murad Efendi, Paris Uluslararası Sergisi’nin açılışının gala gecesinde Kraliçe Eugenie ile açılış dansını yapar. Londra’da da durum değişmez. Londra Belediyesi’nin Sultan Abdülaziz şerefine verdiği yemek davetinin açılış dansında karşısında Prenses Mary Adelaide vardır.

Büyük alkış alan dansın ardından Lord Stanley, Osmanlı devletinin Londra Sefiri ile görüşerek, Kraliçe Victoria’nın Veliaht Murad Efendi’yi çok beğendiğini ve onaylanması halinde torunları arasından tercih edeceği bir prensesle evlenmesini arzu ettiğini belirtir. Buna ek olarak, eğer Veliaht Murad Efendi kabul ederse, taht sırası kendisine gelinceye kadar İngiltere’de kalması teklif edilmektedir.

Konu Fuat Paşa’ya iletilir. Fuat Paşa, çok hayırlı olacağını düşündüğü bu teklifi Sultan Abdülaziz’e açar. Ancak Abdülaziz bu fikirden hiç hoşlanmaz. Konuyu derhal kapatır. Ortada yeni bir problem vardır. Bu reddedişin Kraliçe Victoria’ya nasıl bir cevapla iletileceği sıkıntısı yaşanmaya başlanır. Aranan bahane kısa sürede bulunur. Osmanlı Sultanları’nın çok eşli yaşadıklarına dikkat çekilerek tek eşli yaşamı halkın garipseyeceği söylenir. Karşılaşılan bir sorun daha böylece atlatılmıştır.

Bir Osmanlı padişahının Avrupa’ya yaptığı ilk ve son geziden notlar: Sultan Abdülaziz’in ingiltere günleri - Resim : 4

VEDA

Sultan Abdülaziz Londra'da geçirdiği on iki gün boyunca pek çok faaliyette bulunur. Son gününde bir rahip eşliğinde saraydan ayrılarak Charing Cross istasyonundan kalkan, emrine verilen özel trene biner ve Londra'dan ayrılır. İstasyondaki etkileyici veda törenine Galler Prensi ve Cambridge Dükü katılırlar. Abdülaziz ayrılmadan önce, Londra Belediye Başkanı’na demiryolundaki memurlar ve işçiler arasında pay edilmek üzere içinde 2000£ olan bir kese hediye eder. Kraliçe Victoria, Abdülaziz’e bir telgraf çekerek ziyaretinden duyduğu memnuniyeti belirtip kazasız yolculuklar diler.

Sultan Abdülaziz bu vedadan dokuz yıl sonra bir saray darbesiyle tahttan indirilerek öldürülür.

Yerine geçen V. Murad, 93 gün tahtta kaldıktan sonra akli dengesinin bozulduğu gerekçesiyle tahttan indirilip ailesiyle birlikte Çırağan Sarayı’na kapatılır.

İngilizlerin İstanbul ziyareti ise yıllar sonra işgal şeklinde olacaktır.

Geçen hafta ziyaret ettiğim National Portrait Gallery’nin Victoria Dönemi’ni konu alan ikinci katındaki ‘Şöhretler Duvarı’nın 53 numaralı fotoğrafından geriye bunlar kaldı. Dilerim bu kısa gezinti sizin için de keyifli olmuştur.


https://www.rct.uk/collection/450804/the-investiture-of-sultan-abdulaziz-i-with-the-order-of-the-garter-17-july-1867

Etiketler
Osmanlı