Yeniliğe doğru

"Çok belli ki artık yeni liderlere, yeni isimlere, yepyeni bir siyasi oluşuma ihtiyacımız var. Merve Dizdar’ın başarısı bu ihtiyacın da bir işareti olsun."

Shakespeare tragedyaları, taraflardan biri için yıkımla sonlansa da, yeni bir düzenin kurulmasına en elverişli yerde biter. Tarih sahnesinden kimin silindiği belliyken, kurulacak olan yeni düzende sahneye kimlerin geleceği aşikardır. Yaşamın kimin hikayesi üzerinden devam edeceği, gücü kimin eline geçireceği bellidir. Bu sürekliliği oyun konularının tarihi olaylardan alınmasına dayandırarak açıklamak mümkün, ancak yetersizdir.

Tiyatro tarihinin en ünlü kalemi bunu yarattığı karakterlerle yapar. Zaafları, güçlü yanları, hayalleri, zayıf noktaları belli olan bu oyun kişilerinin yönelişlerini tahmin etmek iyi bir okur için zor değildir. O nedenle Shakespeare tragedyalarının finali bir kısım insanlar için bir son iken, bir diğerleri için başlangıçtır. Bu sonlarda acı, üzüntü bir yana, hayatın kendi dengesi içinde yeni başlangıçları sezdiren bir yanı vardır.

Seçimin ikinci turunu geride bıraktığımız bu günlerde bizler böyle bir netliğe henüz sahip değiliz. Bu konuda söylemek istediğim birkaç şey var ancak siyasi analizden aşınmış halimizi dikkate alarak, bu konuya yazının sonunda birkaç cümle ile değineceğim. Şimdi başka bir konudan, birlikte sevinememekten bahsetmek istiyorum.

BAŞARIYI CEZALANDIRMA

Türkiye toplumu siyasi olarak kutuplaşmanın ötesinde, birlikte sevinmeyi beceremeyen, başarıda buluşamayan bir yapı haline geldi. Bunun son örneğini seçim gecesinin arifesinde, Merve Dizdar’ın Cannes Film Festivali’nde, En İyi Kadın Oyuncu Ödülü’nü almasıyla yaşadık. Tartışmasız büyük bir gurur ve sevinç olması gereken bu haber, bazıları için Merve Dizdar’ı yaptığı konuşma sonrası hedef tahtasına oturtup olmadık sözler sarfettikleri bir olay halini aldı. Merve daha vatana dönmeden dış basın bu homurtuları dünyaya duyurdu. Bir gece önce not aldığı konuşmasını kağıttan okumasına laf edenler, kağıdı eline kimin tutuşturduğu konusunda senaryolar yazanlar, sözlerine bozulanlar, Cumhuriyet tarihimizde bir kadın oyuncu tarafından elde edilmiş bu en büyük başarısının üzerinde özensizce tepindiler. Böylesi bir ahlaksızlığın, saygısızlığın bu derece yaygın olması, her ne kadar artık aşina olsak da hepimiz için üzerinde düşünülmesi ve tepki verilmesi gereken tehlikeli bir durum.

YENİ HEDEFLER; YENİ HAYALLER

Geri dönüp düşündüğümde milletçe hep beraber sevinebildiğimiz olay olarak aklıma Sertab Erener’in Eurovision birinciliği geliyor. Yirmi yılı aşkın AKP İktidarının hemen başlarında, 2004 yılında yaşadığımız bu başarı öyle görünüyor ki, birlikte sevinebilme tarihimizin ilk ve sonu olmuş. O tarihten sonra Eurovision’a katılmayı bırakan, giderek içine kapanan, festivallerin yasaklandığı, sonra müziğin sustuğu bir topluma dönmenin bedellerinden biri de sonraki nesillere ilham verecek rol modellerin ortaya çıkamaması.

Merve Dizdar’ın başarısı bu bakımdan da çok anlamlı ve takdir edilesi. Oyunculuk gibi neredeyse her aşaması ayrı bir mücadele gerektiren, gücünü çoğu zaman oyuncunun sadece kendinden aldığı, emek suistimallerinin, kayırmacanın bolca olduğu bir zemin var olabilme gayretinin böylesi önemli bir ödülle taltif edilmesi; yeteneğinin, emeğinin görülmesi liyakatsizliğin dibine vurmuş, hayal kurmayı çoktan bırakan bu toplumun gençleri ve çocukları için uzun zamandır almadıkları büyüklükte bir armağan.

Bizler ülkenin boğuntu veren gerçekleri ile uğraşaduralım, Merve Dizdar’ın adını duyduğunda yüzündeki o tatlı şaşkınlık, o kocaman gülümseme, özgüvenle sahneye doğru gittiği anlar ve heyecan dolu konuşması inanıyorum ki Türkiye’nin bir yerlerinde pek çok genç kızın hayallerini süslemeye başladı bile. Neredeyse bir neslin öykünüp hayal kuracağı bir rol modelleri olmadan büyüdüğü topraklara Merve’nin getirdiği bu başarı bu açıdan da çok kıymetli. Ona laf edenler gençlere böyle bir armağan vermediler. Kötü örneği bol bir toplumda üzerine titrememiz gereken başarıların çar çur edilmesine göz yumacak değiliz. Zira bir hayali, hedefi olan, kendine inanan gençlere çok ihtiyacımız var. Onların inancı geleceğimizi şekillendirecek.

Şimdi yazının başına, seçimin ikinci turunun ardından Shakespeare tragedyalarının sonundaki o meydana geri dönelim. Seçim süresince kaleme aldığım yazılarım, satırlardaki buluşmalarımız bu konudaki düşüncelerimi ifade etmemi gerekli kılıyor. Kendi adıma geldiğimiz bu noktada değişimin muhalefet kanadındaki mevcut siyasi partiler üzerinden sağlanacağını düşünmüyorum. Çok belli ki artık yeni liderlere, yeni isimlere, yepyeni bir siyasi oluşuma ihtiyacımız var. Merve Dizdar’ın başarısı bu ihtiyacın da bir işareti olsun. ‘Türkiye’de hak ettiği güzel günleri yaşamayı bekleyen mücadeleci ruhları’ bunu eninde sonunda başaracağız. Yeter ki yeniye yol açalım, yeni bir yola cesaret edelim.

Etiketler
Merve Dizdar