MESEM’ler hem öğrencileri hem kamuyu sömürüyor; Bakan övünüyor

Öncelikle MESEM’lerin örgün eğitim kapsamında olması, 18 yaş altı çocuklarımızın da bu merkezlerde eğitim-öğretimden daha öncelikli ‘çocuk işçi’ olarak çalıştırılması doğru değildir.

Milli Eğitim Bakanlığı’nda olaysız bir gün geçmiyor. AKP iktidarında eğitim alanında hemen her gün yanlış kararlar alınıyor. Mesleki eğitim, ülkemizin en önemli sorun alanı olmaya devam ediyor. Bugün sizlerle Mesleki Eğitim Merkezlerinde neler yaşandığını paylaşmak istiyorum.

Mesleki Eğitim Merkezi (MESEM), eski adıyla Çıraklık Eğitim Merkezi, 2016 yılında Mesleki Eğitim Kanunu’nda yapılan değişiklik ile örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alındı.

Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü'ne bağlı olarak eğitim veren bu kurumlarda en az ortaokul mezunu olan öğrenciler kayıt olabiliyor. Eğitim süresi liselerde olduğu gibi 4 yıl. Bu okulu bitirenler hem lise diploması hem de ustalık belgesi alıyor.

34 alan ve 184 meslek dalında eğitim veriliyor. Bağımsız MESEM kurumları bulunmakla beraber Mesleki ve Teknik Anadolu Liseleri bünyesinde de MESEM Programları uygulanıyor.

11. Sınıfı bitiren öğrenciler kalfalık belgesi, 12. sınıfı bitiren kalfalara ise yıl sonunda yapılan beceri sınavında başarılı olmaları durumunda ustalık belgesi düzenleniyor.

ÇOCUK İŞÇİLİĞE ‘YASAL’ KILIF

Öncelikle MESEM’lerin örgün eğitim kapsamında olması, 18 yaş altı çocuklarımızın da bu merkezlerde eğitim-öğretimden daha öncelikli ‘çocuk işçi’ olarak çalıştırılması doğru değildir.

Mahmut Özer, Bakan olmadan önce, eski adı Çıraklık Eğitim Merkezi olan merkezlerde 159 bin öğrenci bulunuyordu. Mahmut Özer’in Bakan olması ile bu sayı 1 milyon 405 bine kadar yükseldi. Şu an MESEM’lerde 1 milyon 103 bin 428 öğrenci bulunuyor. Bu öğrencilerin bir kısmı okul yaşı çağında, çoğunluğu ise yetişkin. Hatırlarsanız Mahmut Özer, neredeyse her açıklamasında MESEM’lerdeki öğrenci sayısının artması ile övünmüştü. Ancak geldiğimiz noktada bu merkezlerin bazıları kamu kaynaklarını sömürü merkezi haline dönüştü.

SİSTEM NASIL ÇALIŞIYOR?

MESEM’lere kayıt yaptıran 9, 10 ve 11. sınıf öğrencilerine asgari ücretin en az yüzde 30'u, 12. sınıftaki kalfalara asgari ücretin en az yüzde 50'si kadar maaş veriliyor. Sadece iş kazası ve meslek hastalıklarına karşı sigorta yapılıyor. Bir örnek üzerinden anlatacak olursak. İş yerinizde 100 çalışanınız var. Bu çalışanlarınızı MESEM’lere kayıt yaptırıyorsunuz. Devlet asgari ücretin yüzde 30-50’sini bu çalışanlar için işyerlerine ödüyor. Başka bir ifade ile sizin maaş yükünüzü üzerinizden alıyor. Hatırlarsanız A101, Köfteci Yusuf gibi kurumlar da bu yöntemleri kullanmış ve basında geniş yer almıştı. Telafi eğitimi adı altında 6 ay ücret ödenmişti.

MESEM’lerde 1 milyon 103 bin kayıtlı öğrenci bulunuyor. Bunların sınıf düzeylerine göre dağılımı paylaşılmıyor. Ancak telafi eğitimleri ve sınıf bazında yaklaşık bir hesap yaptığımızda; tahmini aylık 7,5 milyar, yıllık 90 milyar lira kaynak aktarılıyor. Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2024 yatırım bütçesi 100 milyar lira. Bu merkezlere aktarılan bütçenin büyüklüğünü düşünebiliyor musunuz?

Buraya kadar her şey normalmiş gibi görülüyor. Ancak MESEM’lerden ve MESEM’lere kayıtlı öğrencilerin çalıştırıldığı iş yerlerinden kötü kokular geliyor.

'RANT VE SÖMÜRÜ KAPISI OLDU’ İDDİALARI

Bazı MESEM’lere aslında işyerinde olmayan kişilerin öğrenci olarak kaydının yapıldığı, başka illerde yaşayan insanların öğrenci gibi gösterildiği, bu öğrencilerin paralarının haksız bir şekilde ödendiği dedikoduları ayyuka çıkıyor. Bunun üzerine MEB, 40 Bakanlık Müfettişini bu merkezlerin denetlenmesi için kurumlara görevlendiriyor. Yine boşta gezen eş, dost, hısım, akraba ve yandaşların bu merkezlere kaydının yapılarak aslında işe gitmeden para almaları sağlandığı, eğitim kamuoyunda konuşuluyor. Tabi bu kişilere kıyak geçenler neler alıyor şu an bilmiyoruz. 22 bin öğrencisi olan MESEM’ler bulunuyor. Kişi başına aktarılan bütçeyi hesapladığınızda ciddi meblağların ortalıkta döndüğünü görebiliyoruz.

Öte yandan;

Fikir Sanat Atölyesi Derneği (FİSA) tarafından Mesleki ve Teknik Anadolu Liselerinde iş kazaları üzerine hazırlanan rapora göre, 2013-2019 yılları arasında meslek liselerinde 11 bin 196 iş kazası gerçekleşmiş. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin araştırmasına göre ise 2013-2022 yılları arasında toplamda 616 çocuk iş cinayetlerinde hayatını kaybetmiş. Hayatını kaybeden çocukların 211’i 14 yaş ve altında, 405’i ise 15-17 yaş grubunda.

Geçtiğimiz günlerde İstanbul’da 14 yaşında bir çocuğumuz çalıştığı kurumda hayatın kaybetti…

İş güvenliği, tedbir, denetim gibi konular eğitim kamuoyunda çok tartışıldı. İş yerindeki sorumlu kişi o an orada olsaydı bu kaza gerçekleşmezdi gibi derinliği olmayan sözler söylendi. Ve bu olayın üzerine birkaç kişi tutuklandı. Bizler, 19 milyon çocuğumuzu kime teslim ediyoruz? Tabi ki Milli Eğitim Bakanı’na. Peki Milli Eğitim Bakanı’nın bu iş cinayetlerinde sorumluluğu yok mu?

14 yaşında, okulda, sınıfında olması gereken çocuğumuzun ne işi var boyundan büyük makinaların arasında?

YANIT BEKLEYEN SORULAR

Milli Eğitim Bakanı, aşağıdaki soruları cevapladıktan sonra derhal istifa etmelidir.

1. MESEM’lere aylık ve yıllık ne kadar para aktarılıyor?

2. Buraların denetimleri neden yapılmıyor?

3. Bu kurumlarda ya da işyerlerinde hayatın olağan akışına aykırı bir şekilde zenginleşen insanlar var mı? Varsa hesabı soruldu mu?

4. Başka illerde yaşayan insanları kim ya da kimler bu kurumlara kaydetti? Bu kişileri kaydedenler hakkında soruşturma açıldı mı?

5. 2016 yılından günümüze MESEM’lerle ilgili hangi konularda kaç soruşturma açıldı? Kaç yönetici, öğretmen ya da işyerine ceza verildi?

6. Mesleki eğitim kapsamında hangi kurumlarla anlaşma yapılmış ve bu kurumlara toplamda ne kadar ücret ödenmiştir?

Son olarak kurumunun makinalarını sattığı iddia edilen okul müdürü ve arkadaşları nasıllar? İyiler mi? Bu arkadaşlar herhangi bir ceza aldılar mı? Yoksa üstün körü bir soruşturma yapılarak olay soğumaya mı terkedildi?

Sayın Bakan, BAKMAYIN!