Hablemitoğlu davası karanlığa sürükleniyor: Savcıya karşı çıkan Kazak tanık kim, deliller işkenceyle mi karartıldı?

Cumhuriyet tarihinin en kritik faili meçhul cinayetlerinden, Necip Hablemitoğlu’nun öldürülmesine yönelik açılan davada tutuklu sanık kalmadı. Sanık avukatları, soruşturma ve yargılama sürecindeki kritik noktalara dikkat çekti. Dava üzerindeki şüphe ise, işkence raporu, tanık beyanları üzerine arttı

Hablemitoğlu davası karanlığa sürükleniyor: Savcıya karşı çıkan Kazak tanık kim, deliller işkenceyle mi karartıldı?

Cumhuriyet tarihinin en kritik faili meçhul cinayetlerinden, Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu’nun öldürülmesine yönelik açılan davada, tutuklu sanıkların “mevcut delil durumunun sanıklar lehine değişmesi ihtimali nedeniyle” tahliyesine karar verildi. 18 Aralık 2002’de uğradığı suikast sonucu yaşamını yitiren Hablemitoğlu cinayeti davasında böylelikle tutuklu sanık kalmadı.

20 yıl sonra açılan davada, uzun zamandır toplanan delil ve 364 sayfalık iddianameye rağmen sanıkların tahliye edilmesi, dosyadaki noksanları, savcının soruşturma aşamasındaki eksikliklerini gündeme getirdi.

Savcı Zafer Ergün’ün soruşturmasını yürüttüğü ve iddianamesini yazdığı dava sürecinde, duruşmalarda dinlenen tanıklar, çapraz sorgularla ortaya çıkanlar, MİT’in sanık Nuri Gökhan Bozkır’a yaptığı işkenceye dair rapor, davanın üzerindeki soru işaretlerini artıran noktalardı.

Davanın sanıklarından Levent Göktaş'ın avukatı Hüseyin Ersöz, soruşturma sürecindeki eksikliklere vurgu yaparken, bir diğer sanık Mehmet Narin'in avukatı Vural Ergül ise Gerçek Gündem’e yaptığı açıklamada, iddianamenin dayanağı haline getirilen ifadeleri veren Nuri Gökhan Bozkır’a yapılan MİT işkencesinin seyri değiştirdiğine dikkat çekti.

İDDİANAMEDE KİM NE İLE SUÇLANDI?

Hablemitoğlu iddianamesi, 2022 Kasım ayında tamamlandı. Savcı Zafer Ergün’ün yazdığı iddianamede, İddianamede, FETÖ lideri Fethullah Gülen, FETÖ’cü Mustafa Özcan, eski MİT’çi Enver Altaylı, Hablemitoğlu'nu tasarlayarak öldürmeye azmettirmekle suçlandı. İddianamede, firar ettikten sonra Bulgaristan’da tutuklanan ve hakkında iade talebi bulunan emekli Albay Levent Göktaş, emekli Yüzbaşı Ahmet Tarkan Mumcuoğlu ve emekli Binbaşı Fikret Emek'in Hablemitoğlu'nu "tasarlayarak öldürdükleri" öne sürüldü. Sanıklar tutuklandı ve yargılamalar başladı.

Türk Silahlı Kuvvetleri’nden ihraç edilen eski Yüzbaşı Nuri Gökhan Bozkır ile FETÖ firarisi Serhat Ilıcak'ın da "tasarlayarak kasten öldürmeye yardım" suçundan 20 yıla kadar hapsi istendi.
Hablemitoğlu suikastının eski Özel Kuvvetler Komutanlığı mensubu Tarkan Mumcuoğlu tarafından gerçekleştiği iddia edildi.

İDDİANAMEYE DAYANAK GÖSTERİLEN İSMİN, MİT TIR’LARI İTİRAFLARI

İddianamede öne çıkan isim ise Nuri Gökhan Bozkır’dı. Bozkır, soruşturma sürecinde verdiği savcılık ifadelerinde, FETÖ kumpası Ergenekon davasında “Ergenekon’un 1 numarasını tanıdığını” ileri süren ve tanık da olan Zihni Çakır’ın telkinleriyle hareket ettiğini belirtti.

Bozkır, Zihni Çakır ile tanıştıktan sonra, FETÖ üzerine konuştuklarını, Hablemitoğlu cinayetiyle ilgili bilgisinin olduğunu ve Çakır’ın kendisini İstanbul TEM Şube Müdürlüğü’ne yönlendirdiğini ifade etti. Zihni Çakır’ın yönlendirmesiyle İstanbul TEM Şube Müdürlüğü’ne dört defa giden Bozkır, dönemin İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili İrfan Fidan ve dönemin İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Mustafa Çalışkan ile görüştüğünü anlattı. Bozkır bu görüşmelerinde, MİT TIR’ları ve Hablemitoğlu cinayetiyle ilgili önemli bilgilerinin olduğunu söylediğini fakat resmi bir ifadesinin alınmadığını öne sürdü.
İddianamenin kabul edilmesinin ardından Ankara 28. Ağır Ceza Mahkemesi’nde duruşmalar görülmeye başlandı. 10 sanığın yargılandığı davada tutuklu sanıklar ile tanıklar dinlendi.

SAVCI, ARACI KULLANDI, ŞÜPHELİLERE DOSYA GÖNDERDİ: SABAH YAZARLARI BU İŞİN NERESİNDE?

İddianameye dayanak olarak gösterilen Nuri Gökhan Bozkır savcılık ifadelerini yalanlayan beyanlarda bulundu. SEGBİS aracılığıyla ilk duruşmalara katılan Bozkır, Zihni Çakır’ın kendisini yönlendirdiğini söyledi ve “Zihni Çakır beni sürekli aradı. Sürekli irtibat halindeydik. Ukrayna’ya kaçan FETÖ’cüleri yakalatmak istediğimizi söyledi” dedi. Zihni Çakır ile iddianameyi yazan savcı Zafer Ergün ile sık sık görüştüğünü öne süren Bozkır, “Zihni Çakır dosya içindeki evrakları bana gönderip sorular sorardı. Bal köpüğü renkte bir aracın fotoğrafını da gönderip sanıklardan Tarkan’ın gönderip göndermediğini sormuştu” dedi.

Berat Albayrak’ın ağabeyi Serhat Albayrak’ın başında bulunduğu Turkuvaz Medya’ya bağlı Sabah gazetesinin haber koordinatörü Abdurrahman Şimşek’in, Ukrayna’dayken kendisini ziyaret ettiğini söyleyen Bozkır, “2020 yılı şubat ayında Abdurrahman Şimşek yanıma geldi. Benim şoförüm aldı onu havaalanından. İş yerime geldi. Elinde soruşturma dosyasından bilgiler vardı. Bana gösterdi. Bana ‘2 yıl yatarsın çıkarsın’ dedi” diye konuştu.

“FERHAT ÜNLÜ VE ABDURRAHMAN ŞİMŞEK’İN DE BU KONUDA YAZDIKLARINI BANA SÖYLEYEN ÇAKIR’DIR”

Bozkır’ın ilk duruşmalardaki, Abdurrahman Şimşek ve Zihni Çakır ile ilgili sözleri dikkat çekiciydi. Bozkır, iktidara yakın olan ve geçmişteki birçok siyasi davada ismi geçen Şimşek ile Çakır’ın soruşturma savcısıyla görüştüğüne yönelik ifadeleri ilerleyen duruşmalarda kanıtlandı. Sabah gazetesinin haber koordinatörü Abdurrahman Şimşek ve Sabah yazarı Ferhat Ünlü’ye dair son duruşmalarda konuşan Bozkır, verdiği bilgilerin daha önce Ferhat Ünlü ve Abdurrahman Şimşek tarafından söylendiğini ve haber olduğunu söyledi.

SAVCI İLE KUMPASÇI İSMİN YAZIŞMALARI ORTAYA ÇIKTI: İŞKENCE RAPORUNDA NE YAZIYOR?

Bozkır 15 Mayıs’taki duruşmada, “Altaylı ve Mustafa Özcan ismini bana veren Çakır’dır. Ben bu isimleri bilmiyordum. Bana o verdi hatta Ferhat Ünlü ve Abdurrahman Şimşek’in de bu konuda yazdıklarını bana söyleyen Çakır’dır” dedi. Duruşmada, Nuri Gökhan Bozkır’ın, Zihni Çakır ile yazışmaları gösterildi. Savcı Zafer Ergün ile irtibatlı olduğunu itiraf eden Çakır, savcının kendisine gönderdiği araç fotoğrafını Bozkır’a ilettiğini kabul etti. Çakır ile Ergün’ün yazışmaları ise duruşmada gösterildi.

Öte yandan, Necip Hablemitoğlu cinayeti davasının sanıklarından Nuri Gökhan Bozkır'ın, MİT tarafından uğradığını iddia ettiği işkenceye dair Ankara Barosu İnsan Hakları Merkezi tarafından hazırlanan rapora mahkemeye sunuldu. Bozkır, günlerce çıplak bırakılıp dövüldüğünü, ailesiyle tehdit edildiğini anlattı. Raporda, Bozkır’ın ağır işkence gördüğünün tespit edildiği belirtildi.

CİNAYETİ İŞLEDİĞİ ÖNE SÜRÜLEN İSİM İÇİN KAZAK ASKER TANIK OLDU: O TARİHLERDE KAZAKİSTAN’DAYDI

16 Mayıs’ta devam eden duruşmada ise cinayeti işlediği öne sürülen Tarkan Mumcuoğlu’nun, cinayet tarihinde Kazakistan’da görevde olduğuna dair sürpriz tanıklar ifade verdi.

İddianamede, savcı tarafından Mumcuoğlu’nun Kazakistan’da görevde olduğu sırada gizlice Türkiye’ye gelerek cinayeti işlediği iddia edilmişti. Son duruşmada, Mumcuoğlu’nun avukatları tarafından Türkiye’ye getirilen Kazak bir asker, savcıyı yalanlayan bir ifade verdi. Emekli albay olan Kazak, cinayet tarihinde Mumcuoğlu tarafından bizzat ders aldıklarını ve eğitim çalışmalarının başında da Mumcuoğlu’nun olduğunun söyledi.

Tarkan Mumcuoğlu ile beraber Kazakistan’a giden Özel Kuvvetler’de görevli askerler de Mumcuoğlu’nun Kazakistan’dan ayrılmadığını ifade etti. Cinayeti işlediği öne sürülen Mumcuoğlu’nun Türkiye’ye geldiği kanıtlanamazken, söz konusu tarihlerde Kazakistan’da eğitim verdiğine dair tanıkların ortaya çıkması, davanın seyrini değiştirdi.

MAHKEME TAHLİYE KARARI VERDİ, “ASIL FAİLLER BULUNSUN” DİYEREK SAVCILIĞA SUÇ DUYURUSUNDA BULUNULACAK

Son duruşmada, iddianameyi hazırlayan savcı Zafer Ergün, Abdullah Gül’ün dinlenilmesi talebini mahkemenin takdirine bırakırken, Tuncay Özkan’ın ise beyanlarının dosyaya kazandırılmasından sonra dinlenilmesine ilişkin karar verilmesini, sanıkların tutukluluk halinin de devamını talep etti.
Verilen 4.5 saatlik aranın ardından mahkeme, tutuklu sanıkların “mevcut delil durumunun sanıklar lehine değişmesi ihtimali nedeniyle” tahliyesine karar verdi.

Ancak mahkemenin kararında dikkat çeken bir nokta vardı. Mahkeme, Mumcuoğlu'nun olayın meydana geldiği tarihte Türkiye'de olduğuna dair şüphelerin sanık lehine değiştiği kanaatine varıldığını belirtti. Devamında ise olayda “tetiği çeken asli failin kim olduğunun tespiti, bu fail tespit edilir ise dosyadaki sanıklar ile veya olayda başkaca şahıslar var ise bu şahıslar ile tespitinin yapılması hususunda Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunulmasına” karar verildiğinden bahsedildi.

Yani mahkeme, eski MİT’çi Enver Altaylı’nın FETÖ lideri Fethullah Gülen’den adlığı talimatla, özel kuvvetlerden Levent Göktaş’a hazırlattığı ekiple cinayeti işlediği öne sürülen Tarkan Mumcuoğlu’nun, asıl fail olmadığına dair şüphe ve kanıtların arttığına dikkat çekti. Açılacak yeni soruşturma ile asıl fail ve cinayeti organize edenlerin ise değişebileceğine işaret edildi.

“DAVANIN EN ÖNEMLİ DELİLLERİ TOPLANMADI”

Mahkemenin son celsede verdiği kararları Gerçek Gündem’e değerlendiren, sanıklardan Levent Göktaş’ın avukatı Hüseyin Ersöz, soruşturma sürecinde savcının eksikliklerine dikkat çekti.

“Hablemitoğlu cinayeti davasında verilen tahliye kararları, aslında son celsede dinlenmiş olan tanık beyanlarına da uygun bir karar. Çünkü savcının iddianamedeki iddiası, söz konusu cinayetin Mumcuoğlu adlı sanığın Kazakistan'dan Türkiye’ye yasadışı yollarla gelerek işlediğine yönelikti” diyen Ersöz, “Oysa ki son celsede dinlenen tanıklar, Tarkan Mumcuoğlu’nun Kazakistan'da bulunduğunu cinayet tarihinde Kazakistan'da özel koruma kursu verdiğini, bu kursta ders veren Türk personeller arasında Mumcuoğlu’nun da olduğunu açık bir şekilde ortaya koydular. Öyle ki davanın bir de sürpriz tanığı vardı, Mumcuoğlu’nun avukatları tarafından Türkiye’ye getirilen Kazak bir asker Mumcuoğlu tarafından bizzat ders aldıklarını ve eğitim çalışmalarının başında da Mumcuoğlu’nun olduğunun söyledi” ifadelerini kullandı.

Ersöz şöyle devam etti:

“Cinayeti işlediği iddia edilen Mumcuoğlu’nun Kazakistan'da olduğu kesinleşmiş oldu. Böyle bir durumda modern ceza hukuku her zaman deliller çerçevesinde bir değerlendirme yapar, algılar ve olguları birbirinden ayırır ve maddi gerçekliğe ulaşmaya çalışır. Cinayeti işlediği öne sürülen kişinin, o tarihlerde Kazakistan'da olduğu ve Türkiye’ye gelmediği belliyken bu suçu azmettirdiği ileri sürülen kişilerin de tutuklu kalması mümkün değildir. Bu çerçevede mahkeme de bütün sanıklar açısında tahliye kararı vermiştir.”

Avukat Ersöz, mahkemenin savcılığa yapılmasına karar verdiği suç duyurusuna dikkat çekti ve “Mahkeme, sanıklar hakkında karar verirken aynı zamanda gerçek faillerin tespit edilmesi ve dava dosyasına bildirilmesi konusunda Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na bir suç duyurusunda bulundu. Mahkeme bu kararıyla dosyada cinayeti işlediği ileri sürülen Mumcuoğlu’nun Kazakistan olduğuna yönelik tespite atıf yaptı ve bu dosyada cinayeti işleyen kişilerin cezalandırılması için mutlak surette cinayeti işleyen kişilerin tespit edilmesi gerektiğini işaret etti” dedi.

Soruşturma sürecini eleştiren Ersöz, “Mumcuoğlu’nun Kazakistan'daki şoförünün soruşturma aşamasında dinlenmemesi sanık avukatları tarafından hazır edileceğinin belirtilmesine rağmen savcılık makamının bu tanığı dinlemeyeceği konusunda dönüş yapması bu soruşturmada toplanması gereken en önemli delillerin aslında toplanmadığını gösteriyor” diye belirtti.

SAVCILIĞIN HATALARI

Ersöz devamında şunları ifade etti:

“Yine soruşturma aşamasında önemli eksikliklerden bir tanesi de HTS kayıtlarının da MİT’ten teslim edilmiş olması. Bir adli soruşturmada MİT’ten elde edilmiş olan HTS kayıtlarının delil olarak kabul edilmesi mümkün değil. Bu sebepten dolayı soruşturma makamının hem MİT’ten elde edilmiş olan delilleri iddianameye dayanak olarak kabul etmesi hem de Mumcuoğlu’nun Kazakistan’da olduğunu ortaya koyan tanık beyanları ve delilleri soruşturma aşamasında toplamaması soruşturma safhasındaki en önemli eksiklikler olarak nitelendirilebilir. Diğer yandan, duruşmalarda dinlenen gazeteci Zihni Çakır’ın, soruşturma dosyasının içerisindeki bir takım bilgi ve belgeleri soruşturma savcısından alıp o tarihlerde Ukrayna’da olan Nuri Gökhan Bozkır’a gönderdiği şeklindeki beyanları da soruşturma aşamasında yaşanan bir hukuka aykırılık olarak karşımıza çıkıyor. Bu durum soruşturmanın gizliliğinin yanında aynı zamanda savcılık makamının görevi kötüye kullandığı iddialarını da gündeme getiriyor.”

“MİT DELİL KARARTTI: EĞER İŞKENCE YAPILMAMIŞ OLSAYDI…”

Tutuksuz sanık Mehmet Narin'in avukatı Vural Ergül ise Gerçek Gündem’e yaptığı açıklamada, iddianamenin dayanağı haline getirilen ifadeleri veren Nuri Gökhan Bozkır’ın, duruşmalardaki itiraflarına dikkat çekti.

Hablemitoğlu davasının aradan geçen 20 yılda “sıcak bir dosya olmadığını” ifade eden Ergül, “20 senenin ardından mermi çekirdeği, silah gibi somut delil elde etmek zaten mümkün değildi. Civar deliller tek başına cinayeti kanıtlamaya yetmeyecek ama birkaçı bir araya geldiğinde muteber delil olarak değerlendirebilecek, yan delillerle çözülebilecek bir davaydı” dedi.

Bozkır’ın, Türkiye’ye getirildikten sonra 25 gün MİT tarafından işkenceye uğradığına yönelik raporu hatırlatan Ergül, “MİT tarihin en büyük faili meçhul cinayeti davasında alenen delil karartmış oldu. Bozkır, işkence görmeseydi beyanları hükme esas alınabilirdi. MİT’in müdahalesi olmasaydı adil bir yargılamayla sonuca gidilebilirdi. MİT, Bozkır’a işkence yapmış olmasaydı muteber hükme dönüşebilirdi” diye belirtti.

TAHLİYE KARARLARINA İTİRAZ

Hablemitoğlu davasında verilen tahliye kararlarına ise iddianameyi kaleme alan Savcı Zafer Ergün itiraz etti. 19 Mayıs’ta yapılan itirazın bu hafta karara bağlanması bekleniyor.

20 yıl sonra, faillerin bulunması ve gerekli cezaların verilmesi umuduyla açılan davanın, soruşturma ve yargılama süreçlerinde ortaya çıkan ifadeler, raporlar ve tanık beyanları asıl faillerin hakim karşısına çıkarılamadığına dair şüpheleri artırdı.

Soruşturma sürecinde savcının, FETÖ kumpaslarını savunan ve yalancı tanıklık yapan isimlerle, dosyada yer alan şüpheliler arasında irtibat kurdurduğu, en önemli sanığın 25 gün işkence gördüğüne yönelik rapor da artan şüpheleri daha da büyüttü.

Etiketler
Levent Göktaş - Hablemitoğlu suikastı Necip Hablemitoğlu Furkan Karabay FETÖ Dava