Müsavat Dervişoğlu’ndan İktidara 'TÜSİAD' Çıkışı: Hatası Konuşmak Değil, Geç Kalmak
Partisinin grup toplantısında konuşan İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu TÜSİAD YİK Başkanı Ömer Aras'a yönelik açılan soruşturmaya tepki gösterdi. Dervişoğlu “TÜSİAD bütün bunları söyleme hakkına sahiptir. TÜSİAD'ın hatası konuşmak değil, geç kalmaktır. Umuyorum ki cesaretle dile getirdikleri doğruların cesaretle arkasında durmaya muvaffak olabilirler” dedi.
This is a modal window.
İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu partisinin grup toplantısında konuştu. Dervişoğlu, kürsüde teğmenlere, TÜSİAD'a, ekonomik şartlara ve rüşvet operasyonlarına değindi.
TÜSİAD'a açılan soruşturmaya tepki gösteren Dervişoğlu “Burada yanlış yok. Aksine söylenecek çok şey var. TÜSİAD bütün bunları söyleme hakkına sahiptir. Bence sorun, bunları söylemek için çok geç kalmış olmaları” dedi.
Dervişoğlu’nun konuşmasında öne çıkan başlıklar şöyle:
'TÜRK MİLLETİ SUSTURULAN SENSİN'
Gün geçmiyor ki yeni bir soruşturma başlatılmasın yeni tutuklamalar yaşanmasın. Gün geçmiyor ki Türk milletinin başına atanan kayyum ve onun istibdat rejimi, böl-parçala-yönet siyasetini uygularken, yeni iddia makamları ve medyasıyla, yeni suç isnatları, yeni suç uydurmalar ve yeni suçlular ilan etmesin.
Türk milleti iyi bil ve emin ol ki, susturulan sensin! Senin dertlerin, acıların, yokluğun, yoksunluğun ve isyanlarındır susturulan! Ve susmanın nafile olduğunun bütün emareleri de apaçık gözler önündedir. Susarak daha da dibe çekilmek, daha da yaşanmaz hale gelen bir düzene mahkum olmaktır.
'HESAP SORULACAK KİMSE YOK'
Çünkü gerçek tablo şudur: Hukukun Üstünlüğü Endeksi’ne göre Türkiye, 142 ülke arasında 117. sırada yer almaktadır. Rakiplerimiz Honduras, Kongo, Gabon, Mali, Nijer’dir. Peki, bu ne demektir? Yediğinden zehirlendiğinde, içtiğinden öldüğünde, hesap sorulacak kimse olmaması demektir. Otele gittin yandın… Adamını bulup denetim raporunu iç edenler, yangın merdivenini ve alarmını “maliyetli” diye yaptırmayanlar, taammüden seni öldürdükleriyle kalacaktır demektir.
'SINAVA GİRDİN MÜLAKATTA ELEDİLER'
Deprem oldu, bina öldürdü… Kolonları kesenler, 7 yerine 17 kat dikenler, demirden, betondan çalanlar, çaldığıyla kalacak demektir. Nitekim 6 Şubat depreminde yıkılan binaların müteahhitlerin bu sahte gündem fırtınasında, tek tek salıverilmeleri de bundandır. Sınava girdin, mülakatta elediler. Dükkan açtın mafyalar, çeteler çöktü. Madende işçisin, madenin denetimsizlikten çöktü. Çayırhan’da işçisin, madenine çöktüler, sanayide işçisin, zam vermediler. Sendikalısın diye gözaltına aldılar, bir de üstüne emeğinin hakkını aradın diye sana “bir yevmiyelik adamsın” dediler, yetmedi tutuklama kararı verdirdiler.
'ZALİMLERİN ÜSTÜNLÜĞÜ VAR'
Emeklisin, 35 sene çalıştın, emekli oldun 35 yıllık alın terini iç ettiler, yani senden 35 sene kestiklerini, sana geri ödemek yerine, sana sadaka bağladılar, seni fitre listesine alıp, bir de sana hakaret ettiler. Kısaca, hukukun üstünlüğü yoksa zalimlerin üstünlüğü var demektir.
“Devlet gücünün hukukla sınırlandırılmasında” ise neredeyse en dipte, 135. sıradayız. Rakiplerimiz yine aynı, kabile devletleri ve muz cumhuriyetleri. Peki bu ne demektir? Derdini anlatacak kadı kalmadığı gibi bundan sonra da hiç olmayacak demektir. İzlediğin televizyona ceza verecekler, okuduğun gazeteyi kapatacaklar demektir. Oy verdin, belediye başkanı seçtin, içeri atacaklar demektir. Senin verdiğin oyu çöpe atacaklar, senin fikrine, düşüncene hakaret edecekler, siyasetçiler tutuklanacak, gazeteciler hapse tıkılacak, Tweet atanlar gün doğumunda gözaltına alınacak demektir.
'GEZİ'DEN DARBE SENAERYOSU ÇIKARILAR'
Darbe korkusu, darbeci zihniyete yatkın olanların aynaya baktığında gördükleridir. Korktukları şey aslında kendi suretleridir. Genç teğmenler bir yemin eder, darbe korkusu sarar. Sanatçılar açıklama yapar, darbe korkusu sarar. Depremzede vatandaş ‘Nerede bu devlet?’ der darbe korkusu sarar. Futbol maçlarında taraftarlar, teröre lanet okur bunları darbe korkusu sarar. 12 senelik Gezi olaylarından darbe senaryosu çıkartırlar. Bunu uydurtacak marifetleri adamları da bakan yapar.
'NE DEMİŞ TÜSİAD?'
TÜSİAD açıklama yapar, darbeden ve vesayetten bahseder bu beyler. Ne demiş bu TÜSİAD? 'Hukukun üstünlüğünün yok edilmesi yatırım ortamını olumsuz etkiliyor… Enflasyonla mücadelede tüm kesimlerle sosyal mutabakat sağlanmalıdır... Merkez Bankası’nın bağımsızlığından taviz verilmemelidir... Kamu harcamalarının verimsiz kullanımı ve kayıt dışı istihdam bütçe açıklarını artırıyor ve gelir adaletini bozuyor...
'TÜSİAD BUNLARI SÖYLEME HAKKINA SAHİP'
Şimdi ben size soruyorum. Bunların hangisi yanlış? Burada yanlış yok. Aksine söylenecek çok şey var. Peki TÜSİAD, bunları deme hakkına sahip mi? TÜSİAD tüzüğünde rekabetçi piyasa ekonomisi sürdürülebilir kalkınma ve katılımcı demokrasi anlayışının benimsendiği bir toplumsal düzenin oluşmasına katkı sağlamaya amaçlar diyor. Bu tüzük, resmi kayıtlarda yer alıp ilgili makamların denetiminden geçtiğine göre TÜSİAD bütün bunları söyleme hakkına sahiptir.
'SORUN GEÇ KALMIŞ OLMALARI'
Peki o zaman sorun nedir? Bence sorun, bunları söylemek için çok geç kalmış olmaları… Kısa dönemli karlılıkları için uzun dönemli demokratik ve sosyal düzenin yıkılıp tarumar olmasını oturup beklemeleridir.
TÜSİAD'ın hatası konuşmak değil, geç kalmaktır. Umuyorum ki cesaretle dile getirdikleri doğruların cesaretle arkasında durmaya muvaffak olabilirler. Adalet ve Kalkınma Partisi’nin iktidar döneminde yolsuzluk ve rüşvet arttı. Yoksulluk yolsuzlukla kardeştir. Türkiye’de vergi cehenneminde yaşıyoruz. Bu cehennemler birileri için rant cennetidir.
'TÜRKİYE’DE YAŞANANLAR PARDON FİLMİ GİBİ'
Pardon filmi gibidir Türkiye’de yaşananlar. Tüm hayatınıza kast edilir, hayatınız karartılır da, Pardon deyip geçiştirilir. Gerçi artık pardon diyen bile kalmamıştır. Pardon bile eski Türkiye’de kalmıştır. Yeni Türkiye’de nedamet, vatandaştan beklenir.
Kaynak: AA-ANKA