Kıraç'ın çocuklarına nasıl İngilizce öğretebiliriz?

Yabancı Bir Dil İçin Önce Türkçe İyi Bir Şekilde Öğretilmelidir Şarkıcı Kıraç’ın “Ben bir vatanseverim; İngilizce eğitim kalkmalı. Dünya ve hayatla ilgili...

Yabancı Bir Dil İçin Önce Türkçe İyi Bir Şekilde Öğretilmelidir

Şarkıcı Kıraç’ın “Ben bir vatanseverim; İngilizce eğitim kalkmalı. Dünya ve hayatla ilgili kaygılarım var. Çocuklarım okulda İngilizce sıkıntısı yaşıyorlar. O dili zorla öğretmeye çalışıyorlar. Çok çalışkanlar ama İngilizce dersinde mutsuzlar…” şeklindeki açıklamalarından sonra sosyal medya üzerinden ciddi bir tartışma yaşandı. Bu açıklamaların “Çocuklarım okulda İngilizce sıkıntısı yaşıyorlar.” kısmından hareketle ironik bir yazı başlığıyla, yabancı dili nasıl öğretiriz, konusunun pedagojik olarak ele alınmasının uygun olacağını düşünüyorum.

Dünyanın geldiği noktada çocuklarımıza en az bir yabancı dili iyi bir şekilde öğretmek büyük bir önem taşımaktadır. Okulunu bitirip, meslek sahibi olan bir öğrenci artık uluslararası iş arama ve iş yapma zorunluluğu içindedir. Diğer taraftan bilim yapabilmenin ve bu anlamda dünyadaki gelişmeleri takip edebilmenin yolu da evrensel ve dünyada kabul gören bir dili iyi bilmekten geçiyor. Ama burada gerçekçi olup, duygusal davranmamak gerekiyor ve devletin maddi ve manevi enerjisi boşa harcanmamalıdır. Hangi dillerin nasıl ve hangi yöntemlerle öğretileceği iyi belirlenmelidir.

Dünyadaki Hâkim Diller Planlanarak Öğretilmelidir

Bir kişinin bir başka dili öğrenebilmesi için kendi dilini de iyi bilmesi gerekmektedir. PISA sonuçları ortadadır. Öğrencilerimiz Türkçe okuduğunu anlamada sıkıntı yaşamaktadır. Bu anlamda Türkçe’yi merkeze alarak iyi bir planlama yapıp; dünyadaki hakim dilleri dikkate alarak birden çok yabancı dilin öğretimi yapılmalıdır.

Önemli Olan Yabancı Dil Dersi Almak Değil; Aldığımızı Gösterebilmek

Kıraç’ın söylemlerinden de anlıyoruz ki ülkemizde yabancı dil öğretiminde problemler yaşıyoruz. Mesele epeyce İngilizce dersi, yani nicelik olarak çok ders almak değil; nitelikli ve doğru bir yabancı dil dersi almak ve bu derslerde öğrenilenleri yaşamda uygulayabilmek. Bu anlamda ülkemizde yabancı dil öğretimine ayrılan süre AB ve OECD ülkelerine göre kötü bir durumda değildir. Demek ki sorunumuz yabancı dili doğru öğretememek ve öğrenilenlerin günlük hayatta da uygulanabilir olmaması. MEB dil öğretimi için, özelde de İngilizce için programlar geliştirmelidir. Bu programlarda yabancı dil eğitimimizin sorunları iyi analiz edilip bu programlara yansıtılmazsa, ders saatlerini arttırmanın ve havanda su dövmenin ötesine geçemeyiz.

Okullarımızdaki Yabancı Dil Ortamları Fiziksel ve Teknolojik Olarak İyileştirilmelidir

Daha iyi bir yabancı dil öğretiminin yapılabilmesi adına okullarımızdaki yabancı dil öğrenme ortamları fiziksel ve teknolojik olarak iyileştirilmelidir. Yabancı dil öğrenme materyalleri, öğrenen grubun seviyesine uygun olmalı, öğrencilerin dinleme ve konuşma becerilerini geliştirebilecek şekilde olmalıdır. Hepsinden önemlisi; öğrencilerimizin yabancı dil öğrenme motivasyonlarının arttırılması, bunun için de öğrencilerimize yabancı dil öğrenmenin öneminin ve bilincinin kazandırılmasıdır.

E tabii konu gelip nitelikli öğretmene dayanıyor. Tüm bunları yapacak ve uygulayacak olan yabancı dilleri iyi bilen ve bu dilleri etkili öğretim yöntem ve teknikleriyle öğretebilen yabancı dil öğretmenleridir. Yabancı dil öğretmenlerinin yetiştikleri fakültelerde eğitim bilimleri kadar yabancı dilleri de iyi öğrenmeleri gerekmektedir. Pratiğe baktığımızda yabancı dil öğretmenlerimizin yabancı dil yeterlilik düzeylerinin yüksek olmadığı görülmektedir. Bunun için de eğitim fakültelerinin ilgili bölümleri yabancı dil öğretmenlerinin yetiştirilmesinde, dil öğretimini daha fazla önemsemelidirler.

Yabancı Dil Öğretiminde Gramer Kadar Konuşup Uygulama Yapılmalıdır

Dil öğretiminde eski hatalar tekrarlanmamalı, gramer öğretimi kadar, konuşma ve pratik yapmak da önemsenmelidir. Tüm bu yaşanan tartışmalardan ülkemizin önemli bir yabancı dil öğretimi sorunu olduğunu anlıyoruz. Bu sorunla ilgili farklı yöntem ve modeller uygulanmış olmasına rağmen bir türlü istenilen başarıyı yakalayamadık.

Yabancı dil öğretimi için topyekûn aile, öğretmen ve öğrenciler işin içine katılarak bir yabancı dil öğrenme bilinci ve motivasyonu oluşturulmalıdır. Tüm bunlar yapılırken daha önceki süper liseler, kolejler, hazırlık sınıflı Anadolu liseleri, müfredat laboratuvar okulları uygulamalarındaki tecrübelerden gerekli dersler çıkarılarak hareket edilmelidir.

İnanıyoruz ki bu tartışmalardan hareketle MEB bir devlet politikası olarak istikrarlı bir politika ortaya koyabilirse, yabancı dil öğretiminde öğretmen niteliğini arttırırsa, öğrencilerde gerekli bilinci ve motivasyonu oluşturursa, onlara teknolojiye dayalı öğrenme ortamları sunarsa yabancı dil öğretiminde daha fazla pozitif yönde çıktılarımız olacaktır. Türkiye Hepimizin, Eğitim Hepimizin…