Siyasi yelpazede İYİ Parti'nin yeri ne olmalı?

12 Eylül Darbesi sonrasında Türkiye Siyaseti bir türlü demokratik istikrar içinde olamadı. ‘’Temsilde adalet ilkesi’’ yerine ‘’yönetimde istikrar ilkesi’’...

12 Eylül Darbesi sonrasında Türkiye Siyaseti bir türlü demokratik istikrar içinde olamadı. ‘’Temsilde adalet ilkesi’’ yerine ‘’yönetimde istikrar ilkesi’’ uygulanmaya başlandı. ‘’Temsilde adalet ilkesi’’ seçmen eğilimlerinin ‘’adil bir biçimde yasama meclislerine yansımasını’’ öngörürken; ‘’yönetimde istikrar ilkesi’’ ise, ‘’istikrarlı hükümetlerin kurulması için seçmen tercihlerini seçim barajı konulmak suretiyle kısıtlamasını’’ öngörmektedir. Bu sistem Özal’ın Anavatan Partisi’ni 10 yılı aşkın iktidarda tutarken, AKP’yi %34,28 oy oranı ile TBMM’nin %67’si oranında temsilini sağladı. Çünkü; seçim barajı %10’du. Oyun kurucular iki parti esasına göre sistemi kurgulamışlardı. Öyle de oldu. Böylece merkez sağ ve sosyalist sol tamamen kayboldu. Gelinen noktada İYİ Parti’ye önemli bir görev düşmektedir. MHP ile milliyetçilik yarışına gireceğine boşta kalan merkez sağı toparlamak olmalıdır.

12 EYLÜL ANAYASAL VE YASAL DÜZENLEMELERİ AKP’YE YARADI

Anayasa’mızın 67’nci maddesine 23 Temmuz 1995 tarihinde 4121 sayılı Kanunun 5’nci maddesi ile eklenen ek fıkra ile; ‘’ Seçim kanunları, temsilde adalet ve yönetimde istikrar ilkelerini bağdaştıracak biçimde düzenlenir.’’ Şeklinde yasalaşmıştı.

Ama uygulama ‘’yönetimde istikrar’’ yönünde devam etti. Mesut Yılmaz, Tansu Çiller politikalarının enkazını devralan Sayın Ecevit hiç hak etmediği şekilde 2001 krizi ile karşı karşıya kaldı. Halkın politikacılara sarsılan güveni kimi eski politikacılara karşı halkta olumsuz eleştiriler yükselmeye başlamış, ekonomi de son derece bozulmuştu. Fırlatılan ‘’Anayasa Kitapçığı’’bir anda füze gibi ekonomik krizi başlatmıştı.

28 Mayıs 1999 -18 Kasım 2002 tarihleri arasında görev yapan 5’nci Ecevit Hükûmeti birikmiş ekonomik ve siyasal mirası devraldı.

Kemal Derviş’in hazırladığı ekonomik politikalarla Ülke tam da düze çıkmıştı. Bankacılık sistemi, kamu ihale düzenlemesi ve Avrupa Birliği müktesebatı düzenlemeleri yapıldı. Enflasyon %180’lerden %30 indirildi. Şu günlerde 19 liraya doğru yelken açan Dolar 1 lira 42 kuruştan işlem görüyordu.

BAHÇELİ’NİN SEÇİM TALEBİ AKP’Yİ İKTİDARA GETİRDİ

2002'de Başbakan Bülent Ecevit'in sağlık durumu kötüleşmişti. Başbakan yardımcısı Devlet Bahçeli 7 Temmuz 2002'de bir yayla şenliğinde seçim ateşini harladı ve 3 Kasım 2002'de seçim yapılmasını istedi.

8 Temmuz 2002'de, Ecevit'in sağ kolu olarak nitelendirilen Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan ve bazı milletvekilleri istifa etti. 128 olan DSP milletvekili sayısı 64’e düşmüştü. DSP’den ayrılanlar İsmail Cem Başkanlığında Yeni Türkiye Partisini kurdular

Bu olay üzerine 31 Temmuz 2002'de, 3 Kasım 2002 tarihinde genel seçimin yapılması için TBMM'de yapılan oylama sonucunda 62 DSP’li milletvekili dışında kalan 449 milletvekilinin kabul oyu ile Türkiye 3 Kasım 2002'de seçime gitti.

Yapılan seçimlerde iktidarda bulunan ve seçim isteyen MHP %8,35, ANAP %5,12 ve DSP %1,22 oy alarak tamamen Meclis dışında kaldılar.

AKP %34,28 oy oranı ile 363, CHP %19,38 oy oranı ile 178 milletvekili çıkardı. Bağımsızlar ise sadece 9 milletvekili çıkarmıştı.

12 Eylül Darbesinin tam da dediği olmuştu. Çoğunluğu İslami referans görünümlü, Batılı Küresel Güçler ile barışık ‘’istikrarlı bir hükümet’’ oluşumu meydana gelmişti. AKP %34,28 ile TBMM’nin %66’sını almıştı! Yani ‘’yönetimde istikrar’’ sağlanmıştı!

2001 krizinin etkisi, Amerika’nın Irak’a müdahalesine Ecevit’in ‘’olmaz demesi’’ AKP’nin arkasına Amerika ile Avrupa Birliği’nin tam desteğini almasına neden olmuş ve AKP iktidar olmuştu.

İlerleyen zamanda FETO desteği ve iktidar olmanın sağladığı olağanüstü olanaklar AKP’yi 20 yılı aşkın bir zamanda iktidarda tuttu.

KÜRESEL GÜÇLER ILIMLI İSLAM DERKEN İSLAMDAN GEÇİNENLERİ İKTİDARA TAŞIDI!

Yukarıda anlattığımız olağanüstü koşullar nedeniyle eskilere güvenin kalmadığı, umutsuz, bıkkın halk kitleleri yeni kurulan AKP’yi umut olarak görmeye başlamıştı. Demokrasi diyorlardı, Avrupa Birliği’ne tam üyelik diyorlardı, yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklarla mücadele edeceklerdi. Kendileri yoksullukla mücadele edemedikleri gibi, yolsuzluk ve yasaklarla da şampiyon oldular!

İYİ PARTİ MERKEZ SAĞI BLOKE ETMELİDİR

Bütün bu koşullar nedeniyle islamdan geçinen, islami değerleri alabildiğine istismar eden AKP merkez sağı mecbur ve mahküm olarak blok olarak yanında tutmayı becerebiliyor!

Merkez sağı bloke edecek İYİ Parti ise MHP ile milliyetçilik yarışı içinde bir türlü merkez sağı birleştirme konusunda umut olamıyor.

Türkiye merkez sağın elitleri CHP ve İYİ Parti’ye oy vermelerine rağmen, geçmişte merkez sağa oy veren kırsaldaki seçmen hala AKP’ye oy vermeye devam ediyor. Bu seçmeni merkez sağa oy vermeye ikna edecek İYİ Parti bu misyonu gerçekleştirmekten uzak olduğu için AKP hiç de hak etmediği halde ve dinden geçinen bir parti olmasına rağmen merkez sağı da hala bloke edebilmektedir.

Sosyal demokrat CHP’nin, yanında din istismarcıları yerine; sağında merkez sağı ve liberaller; solunda ise demokrat sosyalistler olmalı. Çünkü demokrasi böyle bir şeydir.

Etiketler
İYİ Parti