Türkiye AB'yle yeni ve güçlü bir başlangıç yapmalı

Son yıllarda Türkiye ile AB’nin ilişkilerinin koptuğunu görüyoruz. Bu iki taraftan da kaynaklanıyor. AB, Türkiye’yi neredeyse düşman resmi olarak görüyor ve yaptırımlar hazırlıyor. Bunun yanında Türkiye’ye karşı hiçbir sorumluluğunu yerine getirmiyor. Fasıllar açılmıyor, Gümrük Birliği Anlaşması iyileştirilmiyor, Schengen Vizesi’nin kaldırılması ortaya çıkmıyor.

Türkiye artık Avrupalı politikacılarla dalaşmamalı. Macron’u bu kadar düşman resmi haline getirmememiz lazım. Macron’nun hakkından nede olsa Fransa halkı 2022’de yapılacak seçimlerde hakkından gelecek.

Bu çerçevede Türkiye, AB ile yeni bir başlangıç yapmalı. İhracatımızın önemli bir kısmının AB’ye olması, ülkemize gelen turistlerin birçoğunun AB’den gelmesi, bizim birbirimizle nasıl iç içe geçtiğimizin iyi bir örneğidir. Ayrıca benim AB sınırları içerisinde yaşayan 5,7 milyon Türk kökenli göçmenimde vardır.

Türkiye, 1960’ların Almanya’sı, Fransa’sı gibi önemli bir göç ülkesi haline geldi. Birazda istenmeden gerçekleşen bu göç nedeniyle, ülkemizde 5,4 milyon Suriyeli geçici sığınmacı yaşarken, Afganistan’dan, Türkmenistan’a, Özbekistan’dan, Afrika ülkelerine kadar birçok insanın da ülkemizde kaçak bir şekilde yaşadıklarını görüyoruz. Türkiye’de diğer gruplara karşı Suriyelilere olduğu kadar büyük bir tepki yok. Çok kültürlülüğü benimsemiş bir ülkeyiz. Bunun bir diğer nedeni de 623 yıl boyunca Osmanlı İmparatorluğu’ndayken ülkemizde 47 ayrı etnik ve dinsel grubun yaşaması ve bizimde onların torunları olarak bu konuda toleransımızın artmasından kaynaklanıyor.

AB’yle Karma Parlamentolar Komisyonunu (KPK) çalıştırıp müzakerelere hız vermemiz lazım. 2018-2020 yılları arasında AB’nin Türkiye’ye ödemesi gereken 9 milyar €’luk bir fonun Türkiye’ye yönlendirilmesi lazım. Ayrıca, Gümrük Birliği’nin iyileştirilmesi iki tarafında yararına, son olarak da Schengen Vizesi’nin kalkması şart. Türkiye artık AB’ye tam üye olma şansını maalesef kaçırdı, fakat özel statülü üyelikle hem kendi ülkesinin ekonomi için önemli bir adım atmış olur, hem de AB’ye birçok yönden önemli katkılar sağlayacaktır.