İlk seçimde millet sizi o saraydan kovacak

Cumhurbaşkanına hakaret suç da cumhurbaşkanın hakaret etmesi suç değil mi? Bugün Türkiye'de yaşanan olayların gerçeği işte bu hukuksuzluk bu...

Cumhurbaşkanına hakaret suç da cumhurbaşkanın hakaret etmesi suç değil mi? Bugün Türkiye'de yaşanan olayların gerçeği işte bu hukuksuzluk bu adaletsizliktir.

05 Mayıs 2018'de cumhurbaşkanı ve cumhurbaşkanı adayı Recep Tayyip Erdoğan, Muharrem İnce'ye şu ağır ağır sözlerle saldırdı:

- "Eşeğe altın semer vursan eşek yine eşektir…"

Bu dili unutmadık, unutturmayacağız da ne yapacağız?

Dokunulmazlığı var… Ama kalkacak.

Evet, bilin ki ilk seçimde millet sizi o saraydan kovacak…

Sonra da dokunulmazlıklar kalkacak ve hesap sorulacak…

Elbette bağımsız ve tarafsız yargı huzuruna çıkacaklar…

Dün evinin önünde katledilen canım ağabeyim Uğur Mumcu'nun şehit edilişinin 29. yılı idi. Ruhu şad olsun…

Mumcu kendini şöyle tanımlardı;

- "Ben Atatürkçüyüm...

- Ben, cumhuriyetçiyim...

- Ben lâikim...

- Ben antiemperyalistim...

- Ben tam bağımsız Türkiye'den yanayım...

- Ben insan hakları savunucusuyum...

- Ben, terörün karşısındayım...

- Ben, yobazların, hırsızların, vurguncuların, çıkarcıların düşmanıyım."

Evet, ben de çaylak gazetecilik yıllarımda canım ağabeyim, ustam; Uğur Mumcu'dan ders alan bir gazeteci olarak bu ilkelerinin izindeyim.

Mumcu'nun Cumhuriyet gazetesindeki 11.6.1987 tarihli şu yazısını da unutamıyorum:

- "Tevhidi Tedrisat Kanunu'nun 4. maddesi din adamı yetiştirmek için ayrı okullar kurulmasını öngörmektedir.

İmam-Hatip liseleri, İlahiyat Fakülteleri ve Yüksek İslam Enstitüleri din adamı yetiştirmek amacıyla kurulmuşlardır.

Son yıllarda İmam-Hatip liselerini bitirenlerin sayılarında büyük artış oluyor. Ancak İmam-Hatip mezunları eğitim gördükleri din eğitimi ile ilgili alanda değil, başka görevlerde sorumluluk üstleniyorlar.

Bir yandan imam kadroları, hiçbir sınav yapılmaksızın ilkokul mezunlarına teslim ediliyor, öte yandan İmam Hatip liselerini bitirenler başka alanlarda görevlendiriliyorlar.

Savcı oluyorlar, yargıç oluyorlar, mimar oluyorlar, mühendis oluyorlar, bakanlıklarda daire başkanı ve genel müdür oluyorlar.

Bu bir rastlantı mıdır? Hayır. Bu düpedüz bir kadrolaşma eylemidir.

O zaman Türk İslam Sentezi ideolojisinin, orta öğretimde, üniversitelerde, ticaret odalarında, bakanlıklarda bu kadar yayılmasına neden şaşırıyorsunuz?

Adamlar, kadrolarını kurmuşlar, işlerini tıkır tıkır yürütüyorlar…

Bu uzun vadeli eğitim ve bürokratik yerleşim projesini kimler planlıyor?

Cemaatlere, tarikatlara giren çocuklar 30 sene sonra general olacaklar, Cumhuriyete karşı ayaklanacaklar."

AKP'nin kucakladığı, devletin içine "paralel yapı" olarak yerleştirdiği, şerefli Türk askerlerine "kumpas" kurdurduğu şerefsiz Fethullah Gülen Cemaati, 15 Temmuz'da hain darbe kalkışması yaptı.

- Uğur Mumcu haklı çıktı mı? Çıktı…

Savcı da oldular, general de oldular ve 15 Temmuz'da;

- Cumhuriyete karşı ayaklandılar…

Ya bugün?

Tarikatlar, cemaatler öğrenci yurtlarında, evlerinde Atatürk düşmanları, laik demokratik sosyal hukuk devleti düşmanları yetiştirmek için pırıl pırıl zekâya sahip gençlerin beyinlerini yıkıyorlar.

- Dur diyen var mı? Yok…

- Denetleyen var mı? Yok…

- Teşvik var mı? Çok…

İşte örnek;

Ankara Melike Hatun Camisi İmam Hatibi Halil Konakçı, Bursa'da bir camide verdiği vaazda hilafet çağrısını şöyle yaptı.

"Söyleyin bana İslam'ın merkezi neresi? İslam'ın söz sahibi, makamı kim? Anladınız mı şimdi niye kaldırdılar, niye lağvettiler o makamı 100 yıl önce?

Çıksın bir şarkıcı parçası Âdem Aleyhisselam'a 'cahil' diyebilsin diye bu makamı kaldırdılar. Eğer o makam bugün kaim olsaydı bir kimse bile bugün konuşup Allah'ın indinde imam bile olsa söz sahibi olamazdı.

Allah o makamı geri getirsin bize. Bunun için çalışacağız. Ah İslam kaim olsaydı, ah bu dinin bir başı bir sahibi olsaydı...

Bu dini sahipsiz bıraktılar, kafalarına göre at koşturmaya başladılar. İşte o sahip olsaydı çıkıp da ne Hz. Meryem'e, ne Âdem'e ne Havva'ya, ne Resullullah Aleyhisselam'a, ne şeriata, ne Kur'an'a, ne başörtüsüne, ne çarşafa, ne sarığa, ne minareye kimse konuşamazdı.

Biz o makamı geri istiyoruz arkadaş. İslam adına istiyoruz."

Anayasanın laiklik ilkesinin kaldırılmasını ve hilafetin getirilmesini isteyen bu meczup için AKP'liler tek bir tepki koymadılar.

Sessizler çünkü AKP, Anayasa Mahkemesi tarafından, "Laiklik karşıtı odak" olduğu gerekçesiyle mahkûm olan hükümlü bir partidir.

- Eline mikrofonu alıp cami içinde siyaset yapan Erdoğan'dır…

Türkiye Büyük Millet Meclisi, 3 Mart 1924 günü çıkardığı kanunla halifelik makamını kaldırdı.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk, devletin laikleştirilmesi yolunda siyasi bir devrim yaptı...

Hâlâ Atatürk'ten ve devrimlerinden intikam almak istiyorlar ama bilsinler ki bunlar da hesap verecekler…

Etiketler
Saray Seçim