Kimsenin sormadığı sorular

CHP'nin en büyük sorunlarından birisi Baykal'la birlikte başlayan ve Kılıçdaroğlu’nun son sekiz yılında da artarak süren "genel başkan partisi" görünümü. Haliyle değişim-yenilenme atmosferine giren CHP'nin önceliklerinden birisi de program ve tüzük partisi olması yönünde güçlü adımlar atılmasıdır

İzmir adeta satranç tahtasına dönüştürüldü. 2024 Mart'ta yapılacak yerel seçimlere hemen hemen altı ay var. Buna rağmen "81 ilde kendi adaylarıyla yerel seçimlere girme" kararı alan İYİ Parti, muhalefetin elindeki 11 Büyükşehir'in içinde sadece İzmir’in adayını açıkladı. Zaten Akşener geride kalan hafta içi İzmir’e gelerek Özlale'nin elini kaldırmadan önce müstakbel aday çoktan kendi elini kendisi kaldırmış ve adaylığını ilan etmişti bile.

İZMİR NEDEN PAS GEÇİLDİ?

Buna karşılık, 11 Büyükşehir'in içinde sadece Aydın, Ankara ve İstanbul'da mevcut belediye başkanlarını aday olarak açıklayan Kılıçdaroğlu İzmir’i pas geçti.

Gerek Akşener’in İstanbul ve Ankara'yı pas geçerek İzmir’i açıklaması, gerekse Kılıçdaroğlu’nun İzmir’i pas geçerek Ankara ve İstanbul'u açıklaması satrançtaki karşılıklı hamleleri akla getiriyor. İşte o yüzden diyorum ki İzmir adeta satranç tahtasına dönüştürüldü.

Soru şu: Akşener ve Kılıçdaroğlu İstanbul, Ankara ve İzmir'de birlikte hareket etmek için bir oyun planı mı geliştiriyor?

Daha önce yerel yönetimler bağlamında "Bir dönem az, iki dönem karar, üç dönem fazla" başlıklı bir yazıda yeni seçilen bir belediye başkanının çok önemli bir handikapı olmadığı sürece ikinci dönem de seçildiği takdirde göreve devam etmesinin yerinde olacağını gerekçeleriyle kaleme almıştım. Bu bağlamda İzmir’in, Türkiye’nin üçüncü büyük kentinin İstanbul ve Ankara'dan ayrılmasını doğrusu yadırgadım. Evet, İzmir’den başka açıklanmayan 7 Büyükşehir daha var CHP'li belediye başkanlarının ancak İzmir’i kategorik olarak İstanbul ve Ankara'dan ayırmak doğru değildir.

Yeniden soruya geleyim... CHP yönetimi, İYİ Parti'nin İstanbul ve Ankara'da CHP adayını desteklemesi karşısında İzmir’i de İYİ Parti'ye mı bırakmak istiyor? Kimse bunu aklından bile geçirmemelidir.

SOYER GENEL SEÇİM SONRASINDAKİ TEPKİYE RAĞMEN DESTEĞİNİ KORUYOR

Açıkça not edeyim; 2002'de iktidara gelen AK Parti'ye direnerek sosyal demokrasinin bayrağını yere düşürmeksizin 2004-2009-2014-2019 seçimlerinde de 1999'da olduğu gibi dik tutan İzmir, bu yönelimden hazzetmez. Olası bu adım tarihi bir hata olur ve iktidarın iştahını kabartır.

Tunç Soyer, İzmir’in 35. başkanı ve en yüksek oyla seçilen Başkanı. 14-28 Mayıs seçimleri sonrasında Temmuz'un son haftasında yapılan memnuniyet anketinde Soyer'in seçmen nezdindeki desteği yüzde 58. Yani seçildiği oranda desteğini koruyor başkan. Üstelik CHP seçmeninin genel seçimlerdeki derin hayal kırıklığı ve parti yönetimine dönük yer yer öfke boyutundaki tepkisine karşın. Kılıçdaroğlu’nun Soyer’i de İmamoğlu ve Yavaş ile birlikte açıklamaması, AK Parti ağzıyla konuşup hareket eden Özlale'yi satranç tahtasındaki bir figür olarak görme eğilimi İzmir Duruşu'na takılır.

PEKİ NEDEN BU ACELE?

Öteyandan yadırgadığım birşey daha var. CHP'nin yakında madem 38. Olağan Kurultayı var, yeni bir parti meclisi seçilecek... CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu adayların belirlenmesini neden yeni oluşacak PM'ye bırakmıyor? Seçime 6 aydan fazla varken kurultayı beklemeden aday açıklıyor? Ve neden MYK'dan ve PM'den kimse çıkıp bu tabloya itiraz etmiyor? CHP hakikaten bir program ve tüzük partisi mi, "genel başkan partisi" mi? CHP'nin buna bir karar vermesi gerekiyor.

CHP'nin en büyük sorunlarından birisi Baykal'la birlikte başlayan ve Kılıçdaroğlu’nun son sekiz yılında da artarak süren "genel başkan partisi" görünümü. Haliyle değişim-yenilenme atmosferine giren CHP'nin önceliklerinden birisi de partinin bir program ve tüzük partisi olması yönünde güçlü adımlar atılmasıdır.