Lut Kavmi'nin ülkesinde

Bu Pazar kutsal kitaplardan, dini inanışlara, sanattan edebiyata, müzikten sinemaya jeolojiden astronomiye, turizmden tarıma biraz gezelim, ne dersiniz?

"Lut Kavmi'nin torunlarııı..." diye sık sık azarlanıyor ya bu ülkede bir kesim; işte binlerce yıl önce bu kavmin yaşadığına inanılan topraklar, bugün Ürdün turizminin en önemli bölgelerinden biri. Bu Pazar kutsal kitaplardan, dini inanışlara, sanattan edebiyata, müzikten sinemaya jeolojiden astronomiye, turizmden tarıma biraz gezelim, ne dersiniz?

Önce bir konum bildirelim: Ürdün'ün batısındayız. Burası Rift Vadisi. Önümüzde dünyaca bilinen adıyla Ölü Deniz var. Tam karşımızda Batı Şeria var, yani Filistin. Ölü Deniz'in can damarı da Ürdün Nehri, yani kutsal Şeria Nehri.

Şimdi konumumuzu sabit tutarak tarihsiz zamanlara doğru yola çıkalım. Kutsal kitaplara göre bu topraklarda bir kavim yaşarmış. Buradaki insanlar Sodom, Gomore, Adma, Tseboim ve Bela adlarında 5 şehre yayılmışlar. Hayvancılıkla geçinen Lut, göçebe bir hayattan sonra Erden havzası denen bu çok verimli bölgeye yerleşmiş. Aslında Yahudi ve Hıristiyan kaynaklarına göre böyle. İslam kaynaklarına göre ise buradaki yaşamı doğru yola getirmek için peygamber olarak gönderilmiş. Lut'un, Hz. İbrahim'in peygamberliğini kabul eden ilk kişi ve akrabası olduğu söyleniyor.

ASLA GERİYE BAKMA

Kutsal kitaplar ve efsaneye göre Sodom ve Gomore halkı eşcinsel ilişkiler yaşayan günahkarlardı. Tanrı bu kavmi cezalandıracaktı ve bunu da haber vermek üzere 3 tane insan görünümlü melek gönderdi. Melekler şehirde iyi insan olup olmadığına bakarken şehrin kapısında oturan Lut, onları evine davet etti. Rivayete göre melekler çok yakışıklı/güzel artık her ne ise çok cezbediciydiler ve Sodom halkından bazıları Lut’un evini sararak misafirlerini istedi ama Lut misafirlerini asla vermedi. Bunun üzerine Melekler Lut’a kendilerini tanıtıp şehrin "altüst" edileceğini, bu nedenle ailesini alıp burayı terk etmesini söylediler. Lut, karısı ve iki kızını aldı. Melekler onları şehrin dışına bırakırken, ne duyarlarsa duysunlar arkalarına asla bakmadan dağa kaçmalarını tembih ettiler. Aile yolda iken geride büyük bir gürültü ile altüst oluş başladı. Lut hepsini bakmaması için uyarsa da karısı merakını yenemeyip dönüp baktı.

Lut Kavmi'nin ülkesinde - Resim : 1

SANATTA LUT EFSANESİ

Ve işte sanat burayı resmetti. Bu efsane çok sayıda ressam tarafından resmedildi. Albrecht Dürer 1498, Benjamin West 1810, John Martin 1852, Jean Baptiste Camille Coro 1857 yıllarında ve daha nice ressamlar çeşitli zamanlarda bu anı tuvallerine aktardı. Ve tabii her resimde altüst edilen Sodom'dan başlarını öne eğmiş arkalarına bakmadan kaçan Lut ve iki kızı ile, onlardan biraz uzakta, dönüp baktığı için taş kesilmiş karısını seçebilirsiniz.

Lut Kavmi'nin ülkesinde - Resim : 2

Bugün Lut Gölü'ne bakan sahil yolunda ilerlerken Sodom Dağı diye bilinen yerde kafasında bir testi taşırmış gibi taşlaşmış bir kadına benzeyen bir figür görünse de bunun sembolik olduğunu biliyoruz. Zira taşlaşmış Sodom şehrini görmek için epey zahmetli bir yolu çıkmanız gerek. Biz çıkmadık. Ayrıca o altüst ediliş için gölün bir noktasını gösteriyorlar. Yani "Lut Kavmi işte buraya gömüldü" deniyor. Bu da biraz turistik.

Lut Kavmi'nin ülkesinde - Resim : 3

Bu arada efsanenin devamı da biraz değişik; bunu da daha çok Paul Rubens'in resimlerinde görüyoruz. Lut ve kızları arasındaki ilişki üzerine anlatılar var ki, biz yalnızca tarihçi Muazzez İlmiye Çığ'ın kutsal kitap hikâyelerini eski mitolojilerle karşılaştırdığı çalışmalarında bu konuda büyük paralellikler tespit ettiğini belirtmekle yetinelim ve Sodome ve Gomore'ye aslında ne olduğuna bakalım:

ASLINDA NE OLDU?

Sodom'daki insanların da tuzdan heykellere dönüştüğünü, taşlaştığını biliyoruz. Peki neydi işin aslı? Kuran'ın pek çok yerinde geçen bu felaket hakkında ayetlerden de anlaşıldığına göre şehrin üstüne ardı ardına kor gibi ateşten kaya parçaları, taş parçaları yağmış.

Yaklaşık 3.600 yıl önce, Tall el-Hammam yani efsanedeki adıyla Sodom, Ölü Deniz yakınlarındaki Ürdün Vadisi'nde canlı bir şehir devletiydi. 1.500 yıl boyunca gelişim gösterdi. Ta ki yıkıcı bir olay şehri yok edene ve çevredeki tarım arazilerini tuzla kaplayana dek. Bir zamanlar son derece verimli olan bölge, bir gecede tamamen çorak hale geldi. İnsanlar bölgeyi terk etti. Yüz yıllar sonra jeolojik kalıntıları inceleyen araştırmacılar, son derece yüksek enerjili, yüksek sıcaklıklı bir olaya işaret ettiler: Kozmik hava patlamaları sonrası yüksek ısılı meteor yağmuru. Bilim adamları, Tall el-Hammam'ın başına gelenin bu olduğunu düşünüyor. Bunun dünya merkezli bir olay olmadığı, herhangi bir krater de bulunmadığına göre bir göktaşı değil, kozmik bir hava patlamasının sonucu meteor yağmuru olduğu söyleniyor.

EDEBİYAT, SİNEMA, MÜZİK

Tahmin edersiniz ki bu efsane yüz yıllar boyunca her alanı etkiledi. Çok sayıda kitap yazıldı ama iki tanesinden söz etmek istiyorum. Bunlardan biri Yakup Kadri Karaosmanoğlu'nun Sodom ve Gomore isimli kitabı. Hayır, Karaosmanoğlu efsaneyi anlatmıyor. Bir yoldan çıkma ve yozlaşmışlık hikayesi anlatırken bu benzetmeyi yapıyor. Karaosmanoğlu Kurtuluş Savaşı sırasında İstanbul’da yaşayan bir zümreyi ve bu zümre içindeki insanların ilişkileri ile ahlak ve toplum değerlerini sorguluyor.

Lut Kavmi'nin ülkesinde - Resim : 4

Diğeri ise erotik hikayeleri ve yaşam tarzı ile ünlü Fransız yazar Marquis de Sade'ın 1785'te yazdığı Sodom'un 120 günü adlı cinsel şiddet içeren erotik romanı. Bu roman faşizm dönemine uyarlanan bir şekli ile 1975 yılında Salo ya da Sodom'un 120 Günü adıyla filme çekildi.

Lut Kavmi'nin ülkesinde - Resim : 5

Ancak bu efsaneyi anlatan esas film 1962 yapımı olan Sodom ve Gomore.

Lut Kavmi'nin ülkesinde - Resim : 6

Bir de şarkı var; Dead Sea, The Lumineers grubu söylüyor. Diyor ki şarkıda;

Ölü Deniz gibi

Bana Ölü Deniz gibi olduğumu söyledin

Benimleyken asla batmayacaksın

Tanrım, Ölü Deniz gibi

Whoa, Ölü Deniz gibiyim

bana söylediğin en güzel sözler

tatlım göremiyor musun

Senin Ölü Denizin olmak için doğdum

BATILMAYAN GÖLDE YÜZEMEMEK

Müslümanlar'ın Lut Peygamber'in adıyla andığı Lut Gölü ya da içerisinde yaşamın olmadığı varsayımıyla Ölü Deniz, deniz seviyesinden 427 metre aşağıda oluşmuş bir tektonik göl. Tuz oranı yüzde 34. Karşılaştırmak gerekirse, ABD'nin Utah eyaletindeki Büyük Tuz Gölü'nün oranı yüzde 5 ile 27 arasında değişiyor. Dünya okyanuslarının ortalama tuzluluğu yüzde 3,5. Ölü Deniz'in kıyıları billurlaşmış tuz kümeleriyle kaplı. İslâm ansiklopedisinde İslam coğrafyacılarının Lut Gölü'nden “el-Buhayretü’l-müntine” (fena kokulu göl) ve “el-Buhayretü’l-maklûbe” (altüst olmuş göl) gibi adlarla bahsettikleri belirtiliyor. Evliya Çelebi de Lut Gölü'nü hac dönüşünde görmüş ve gölün sahillerinde yerleşim olmadığını, sadece bir kenarında bir cami ile bunun kıble yönünde 200 evli bir köy bulunduğunu söylemiş.

Doğrudur, gölün çevresinde yerleşim yok ama bugün çok önemli bir turizm merkezi. Ölü denizin kıyılarında çok sayıda tatil köyü var. Bu tatil köylerine gelenler hem ölü denizin batılmayan suyunda yüzememenin deneyimini yaşıyorlar, hem de bölgenin şifalı çamuruna bulanıp sağlık buluyorlar. Malum bu çamur tedavisinden Afyon'da, Balıkesir'de, Denizli'de ve Muğla'da da var. Ritüel şöyle oluyor: Gelenler önce bir güzel çamura bulanıp 20 dakika bekliyor, sonra da rehberlerin yardımıyla göle giriyor. Zaten dubalarla çevrili büyükçe bir havuz kadar yerde kalıyorsunuz. Zira akıntı sizi alıp Batı Şeria'ya vurabilir. Tuz oranı yüzünden gerçekten sırt üstü kalıyor ve batmıyorsunuz. Yüzüstü dönmeye kalksanız ayakla havada kalıyor, olmuyor. Bir de gözleri korumak gerekiyor. Duştan sonra cilt gerçekten farklı bir pürüzsüz hal alıyor. Ürdün turizminde ölü deniz kozmetiklerinin de yer tuttuğunu tahmin edersiniz. Ölü Deniz'in Ürdün tarafına gelen turist sayısı, resmi rakamlara göre Aralık 2017'de 1.416.000 kişi imiş.

Lut Kavmi'nin ülkesinde - Resim : 7

ERDEN'E DÖNER Mİ YİNE

Akabe yolu boyunca Ölü Deniz ve devamındaki tuzlaları görüyorsunuz. Bir de hurma plantasyonları çok sık karşınıza çıkıyor. Ve tabii zeytinlikler var her yerde. Zaten bölgede tarımın ve kooperatiflerin desteklendiği belirtiliyor. Bölgedeki su, tarım için uygun hale getirilerek sebze bahçelerinin çoğalması sağlanmış. Özellikle de patlıcan tarlaları. Ürdün'de patlıcan çok yaygın yeniyor, hatta kahvaltıda bile.

Lut Kavmi'nin ülkesinde - Resim : 8

Yani 3.600 yıl önceki Erden Havzası'nın verimli topraklarına yeniden kavuşmak için hummalı bir çalışma sürüyor. Biz de haftaya anlatacağım yeryüzündeki Mars Gezegeni, yani Wadi Rum'a doğru yol alıyoruz.

Etiketler
Melda Onur Sinema Turizm