Akşener'in Kılıçdaroğlu hamlesi: 'Ne umdu ne buldu'

İYİ Parti’nin tutumu nedeniyle kendi solundaki partilere mesafeli davranan Kılıçdaroğlu, TİP ve Sol Parti liderleriyle görüşerek onları da bir şekilde sürece dahil edecek bir yol açmış oldu.

“Meral Akşener masayı dağıttı” haberi geldiğinde bir doktor muayenesindeydim. Ne yalan söyleyeyim, çok şaşırdım. Doğrudur, İYİ Parti aylardır Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığını engellemek için türlü girişimlerde bulunuyordu. Özellikle sosyal medya videoları ve paylaşımları ile CHP liderini epeyce hırpalamışlardı. Ancak bunun masadaki pazarlık gücünü arttırmak, daha çok ve etkili bakanlıklar almak ve Akşener’i diğer dört parti lideri arasında ‘primus interpares’ hale getirmek amacı taşıdığını düşünüyordum. Yanılmışım diyeceğim ama oraya da bir mim koyayım.

Zira “13. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ortak Cumhurbaşkanı adayımız ve geçiş süreci yol haritası konusunda ortak bir anlayışa ulaşmış bulunuyoruz” cümlesi yazan bir metnin altına imza koyan bir parti lideri, bu kağıdın üzerindeki mürekkep kurumadan, yaptığı açıklamada, “Bu vesileyle anlamış olduk ki şahsi hırslar, Türkiye’ye tercih edilmiştir. Anlamış olduk ki kişisel ajandalar uğruna, mübah sayılan kuyruklu yalanlar milletin kazandığı bir büyük hakikate tercih edilmiştir. Anlamış olduk ki yenilgi yenilgi büyüyen küçük hesaplar, 85 milyonun kazandığı kutlu bir zafere tercih edilmiştir” ifadelerini kullandı.

Dahası bu sert cümleler yüreğini soğutmamış ki peşinden, “Milletin ortak iyiliği için iyi niyetlerle oturduğumuz 6'lı masa, artık potansiyel adayların tartışıldığı bir ortak akıl platformu olmaktan çıkmıştır. Tek bir adayın tasdiki için çalışan, bir noter masasına dönüşmüştür. Ne kumar masasında ne de noter masasında olmayacağız” diyerek geçtiğimiz günlerde Ankara’da kadın gazetecilerle bir araya geldiği sohbet toplantısında dile getirdiği, “Ben o masadan kalksam, bazıları kurban keser. O masada arıza çıkmaz, çıkarmaya uğraşanlar çok. Ya bir şeye razı etmeye çalışıyor olabilirler bizi. Masanın dışından bahsediyorum yalnız, yanlış anlaşılmasın” görüşünden ziyadesiyle uzaklaşmış olduğunu gösterdi.

Meclis’te bugün 14 partiden milletvekili var. Bunlar arasında siyasette en deneyimli üç siyasetçiden -diğerleri Recep Tayyip Erdoğan ve Temel Karamollaoğlu- biri Akşener. 30 yıldır aktif siyaset yapan Akşener’in, rızalarını almadan Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ı cumhurbaşkanı adayı olarak sunması da anlaşılamaz bir politik yanlış. Zira televizyonlar saatlerce bu iki başarılı belediye başkanının potansiyel adaylıklarını tartışırken sosyal medyada darağaçları kuruldu, herkes birbirini kılıçtan geçirdi. Ve akşam saatlerinde her iki başkan da CHP Genel Başkanı’na tam desteklerini ortaya koydu.

2 Mart’ta mutabakat metninin altına imza atan Meral Akşener’in bu zehir zemberek açıklamasının ardındaki esrar perdesi ne zaman aralanır bilinmez. Ancak yine de çeşitli ihtimaller ve senaryolar üzerinde durabiliriz.

İYİ Parti kurmaylarında ‘HDP alerjisi’ oldukça güçlü. Hepsinde olmayabilir ama ağırlıklı kesim böyle. Bu isimlerin özellikle Selahattin Demirtaş’ın cezaevinden yaptığı açıklamalarla öne çıkmasından, memleket siyasetinde etkili olmasından rahatsız oldukları biliniyor. Ancak matematik ortada; HDP’siz bir zafer hele hele ilk turda mümkün değil. Seçimlerden önce Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılması sürpriz olmayacak HDP’nin (Emek ve Özgürlük İttifakı’nın) cumhurbaşkanı adayı açıklayacağı yönündeki çıkışı, deprem öncesi seçim hesaplarını bir kez daha herkesin gözden geçirmesine neden olmuştu. Ancak depremden birkaç gün sonra, Pervin Buldan ile Kemal Kılıçdaroğlu’nun Diyarbakır’da ortak bir fotoğraf vermesi, CHP liderinin adaylığı halinde HDP’nin olası adayını seçimlere çeyrek kala çekeceği ya da hiç göstermeyeceği yorumlarına neden oldu.

CHP ile HDP arasındaki dirsek temasının görünür hale gelmesi, ‘müesses nizam’ ile ‘en azından’ gönül bağlı güçlü olan İYİ Parti’nin hassasiyetlerini kabartmış olabilir. İyi de büyükşehir belediyeleri kazanılırken -özellikle de İstanbul’da- HDP’nin desteğinin yaşamsal olduğunu sağır sultan bile duymadı mı? Peki ‘Yeni Türkiye’yi mümkün kılmak için çıkılan yolda Kürtlerin, sosyalistlerin, solcularının toplandığı Emek ve Özgürlük İttifakı’nı yok saymak bu ideali nasıl mümkün kılabilir?

İYİ Parti kurmayları ve partiye yakın stratejistler oy oranları henüz test edilmeyen Gelecek ve Deva ile oyları yüzde 1’i bile bulmayan Demokrat Parti ve Saadet Partisi ile İYİ Parti’nin eş tutulmasının yanlışlığını aylardır yazıp çizip söylüyor. Aday açıklamaya ramak kala bu çıkışın gelmesinde öteden beri bu konuda devam eden rahatsızlığın payı da yabana atılmamalı. Hatırlayın, belki de mevcut dengeyi bir nebze olsun değiştirmek için Akşener’in yaptığı Büyük Türkiye Partisi’ni (BTP) masaya dahil etme planı kabul görmemişti. Belli ki Akşener her toplantıda kendisini biraz daha yalnız hissettiği bu yapıya daha fazla tahammül etmek istemedi.

Neredeyse beş yıllık bir mazisi olan CHP-İYİ Parti tandemi artık kalıcı olarak bozuldu, kıymetli vazo kırıldı diyebilir miyiz?

Görünürde vazo tuzla buz oldu. Bir Japon yapıştırıcısı ile kırık parçalar yapıştırılsa da bir daha eski güzelliğinde olamayacağı muhakkak. Bazı kurmaylarının “biz masadan kalmadık” dediği Akşener, masaya geri dönse bile eski gücünde ve ağırlığında olamayacak. Çünkü maalesef büyü bozuldu. Başta yazdığım, Kılıçdaroğlu dışındaki dört parti arasındaki primus interpares -eşitler arasında birinci- konumu zedelenmiş olacak. Nitekim daha dün “İYİ Parti bir kıskaca alınmış; bir dayatmaya, mecbur bırakılmış; ölüm ve sıtma arasında, bir tercihe zorlanmıştır. Ve elbette, buna boyun eğmeyecektir. Kişisel ikbal hesapları için üretilmiş, devşirme bir siyasetin, hınk deyicisi olmayacaktır” demiş bir lider, salı günü böyle bir manevrayı nasıl yapar, ‘bu masanın kurucu iradesi zaten benim’ diyebilir?

Akşener’in geri dönme ihtimali bu çerçevede kendisi ve partisi bakımından zedeleyici olacağından ‘sepetler koluna herkes kendi yoluna’ stratejisine dönerse ‘kazanacak aday’ kim olacak? Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu’ndan başka bir kazanacak aday tarifi yapılmadığına göre elde ne bir uzun ne de kısa liste olmadığı düşünülebilir. İlk akla gelen hamle, 2018 seçimlerinde Erdoğan ile birlikte yarıştığı Muharrem İnce’ye destek vermek olabilir. İnce o seçimde yüzde 30,64, Akşener yüzde 7,29 almıştı ki bu iki adayın toplam oyunun, “Ekmek için Ekmeleddin” sloganıyla tarihe geçen Ekmeleddin İhsanoğlu’nun 2014’de aldığı oy oranının (yüzde 38,44) gerisinde kaldığını hatırlatayım. İnce’ye daha önce desteğini açıklayan Zafer Partisi lideri Ümit Özdağ ile bir araya gelmek İyi Parti için doğru ve istenen bir strateji olmayacaktır.

İkinci opsiyon parti içinden bir isim aday göstermek, Oktay Vural ya da Koray Aydın gibi bir isim olabilir mi? “Kazanacak aday” tarifine uymayacak bu iki isim ya da benzerleri İYİ Parti’ye siyaseten önemli bir kazanım sağlamayacak. Başbakan olma iddiasındaki İYİ Parti lideri Meral Akşener, herhalde böyle bir opsiyonu değerlendirmeye almaz. Kimileri İYİ Parti’nin Aziz Sancar ya da Muhtar Kent gibi isimleri gündeme getirebileceğini savunuyor. Her iki ismin de, onlara benzer popülerlikteki siyaset dışı aktörlerin de bu topa girme ihtimali zayıf.

Elde kalan son opsiyon Meral Akşener’in kendisinin sahaya çıkması. Zaten tıpkı CHP Genel Merkezi gibi İYİ Parti Genel Merkezi de genel başkanlarının aday olmasının doğal bir hak olduğunu düşünüyor. Ancak dünkü çıkışıyla imajı zedelenen Akşener, 2018 seviyesinde oy alır ya da altında kalırsa tüm siyasi hedefleri yerle yeksan olmaz mı? Özdağ’ın kendisine destek vermeyeceğini tahmin etmek için müneccim olmaya gerek yok. Muharrem İnce zaten aday. Bu şartlarda bu opsiyon da çok gerçekçi görünmüyor.

İYİ Parti, Cumhur İttifakı’nın bir parçası olabilir mi? Devlet Bahçeli ve Recep Tayyip Erdoğan’ın uzun süre yaptığı çağrıları karşılıksız bırakan Meral Akşener, bugün yeni bir siyasi pozisyon alabilir mi? Normal şartlarda almaz, alamaz. Ama alırsa kurmay kadrosunda büyük fire verir. Dahası ağırlıklı kısmı anti-AKP seçmen tabanını konsolide etmesi mümkün değil. Yüzde 12-13 bandına çıkardığı oyların üçte birine kadar gerilemesi kaçınılmaz olur. Bir nevi siyasi intihar olacak bu hamlenin aklının ucundan bile geçmediğini düşünüyorum.

Akşener’in masada siyasi araştırmalar veya seçim anketleri üzerinden aday belirleme önerisi olduğu da belirtiliyor. Bu gerçekten çok absürt bir durum. 1989 Seçimleri’nde Nurettin Sözen, 1994 Seçimleri’nde Recep Tayyip Erdoğan, 2018 Seçimleri’nde Ekrem İmamoğlu seçim araştırmalarını parçalayarak sandıktan çıktı. 2016 ABD Seçimleri’nde Los Angeles Times’ın yayınladığı anketler dışında bütün anketlerde Hillary Clinton kazanırken sandıktan Donald Trump çıkarak başkan oldu. Kaldı ki 2018 Balıkesir Seçimleri’nde anketler ‘kazanacak aday’ olarak Ahmet Akın’ı gösterirken İYİ Parti ve Meral Akşener’in, bugün AKP milletvekili olan eski belediye başkanı İsmail Ok tercihinin seçimin kaybedilmesine yol açtığını da hatırlamak gerek. Araştırmalar bir çerçeve sunabilir ama bugüne kadar anketlerle aday belirlendiğine pek şahit olmadık. Kemal Kılıçdaroğlu’nun ısrarıyla aday olan Ekrem İmamoğlu o gün potansiyel rakipleri Muharrem İnce ve Gürsel Tekin’le bir araştırmada karşı karşıya gelse herhalde pek fazla şansı olmayacaktı.

Peki Akşener’in dolayısıyla İYİ Parti’nin çıkışının sonucu ne oldu? Bu saatten sonra CHP liderinin ‘yarışta ben yokum’ demesi artık imkansız. İlginçtir, Akşener’in çıkışı, CHP liderinin aday olmasına karşı olduklarını sosyal medyada açıkça beyan edenlerin bile Kemal Kılıçdaroğlu etrafında toplanmasını sağlamış oldu. Çok ilginç ama “Kılıçdaroğlu aday olmasın” çıkışı Kılıçdaroğlu’nu ‘tartışılmaz cumhurbaşkanı adayı’ haline getirdi. Üstelik ağırlıklı olarak İYİ Parti’nin tutumu nedeniyle kendi solundaki partilere mesafeli davranan Kılıçdaroğlu, TİP ve Sol Parti liderleriyle görüşerek onları da bir şekilde sürece dahil edecek bir yol açmış oldu.

Etiketler
Gerçek Gündem okurları 2023'te en çok hangi köşe yazılarına ilgi gösterdi? Hilmi Hacaloğlu İYİ Parti