Fedakarlık günü: Mamma Roma

"Çünkü zihnimiz yargılar oluştursa da kalbimiz güvenli bir alan aramaktadır. Bütün Mamma Roma ve Ettore’lerine... Anneler günü kutlu olsun."

Pier Paolo Pasolini 1922’de, faşizmin İtalya’da iktidara geldiği yıl Bologna’da dünyaya geldi ve 1950 yılında “annesi ile bir bavul” Roma’ya taşındı. Sık sık annesinin ne kadar fedakar ve çalışkan bir insan olduğundan söz eden yönetmen, Anneme Dua adlı şiirinde “Sen yerine geçilmez olansın” diyerek ona olan sevgisini dile getirdi. 1962 yapımı olan Mamma Roma, karakter ve hikayenin geçtiği coğrafya açısından Pasolini’nin hayatına dair otobiyografik ögeler barındırmaktaydı.

“Ben ölüme mahkum edilmiş bir kişinin

Yaşayabileceği gibi yaşadım orada…

Onursuzluk, işsizlik, sefalet:

Annem bir süre sonra hizmetçi olarak çalışmaya başladı.

Ve ben bu illetten bir türlü kurtulamadım.

Çünkü ben bir küçük burjuvayım,

Ve bilmem gülümsemeyi Mozart gibi…” Pier Paolo Pasolini

Fedakarlık günü: Mamma Roma - Resim : 1

MAMMA ROMA

Mamma Roma yıllarca seks işçiliği yapan bir kadındır. Bu durumu gizlemek için oğlundan uzak bir yaşam sürer. Tek hayali, geri dönüp evladını almak ve sıfırdan yeni bir hayata başlamaktır. Hayalini gerçekleştirir. Birikmiş parasıyla Roma’da yeni bir ev tutar. Pazarcılık yaparak geçimini sürdürürken, oğlu Ettore’nin hayatındaki bütün dinamikleri kontrol altında tutmaya, ona taşradan kent yaşamına geçmesinde yardımcı olmaya çalışır. Dans etmeyi öğretir, motor alır, iş bulur, kafasına taktığı kızın onu sömürmesini engellemek için başka birini ayarlar. Sanki uzakta geçen günlerin telafisini yapmaya çalışıyor gibidir.

Fakat Mamma Roma’nın bu aşırı fedakarlığı aynı zamanda kişisel dertlerini ve yaşadığı üzüntüleri arka plana atmasına sebep olur. Sürekli güçlü kalmaya çalışmasını, neşeli halleriyle perdelediği acıları zaman zaman dışarı vurur. Anna Magnani’nin son derece başarılı bir performans sergileyerek canlandırdığı Mamma Roma, alaycı tavrıyla kendini dünyaya karşı korumaya alıyor gibidir. Onu sömüren ve eski işine dönmesi konusunda tehdit eden Carmine çıkagelir ve Mamma Roma’nın tüm uyum sağlama sürecini sabote eder. Mamma Roma üzerinden parazit bir yaşam sürdüren Carmine, geçmişin simgesi gibi bir görünür bir kaybolur.

Sokaklara döndüğü bir gece o neşeli hali gidiverir Mamma Roma’nın. Şöyle söyler; “Karnım ağrıyor”. “Sanki yüreğimi yemiş gibiyim.” İlk defa gerçek hissini görürüz. Üstünü örtmediği, görmezden gelemediği acısı ortaya çıkar. Ettore ise annesinin geçmişini öğrenir ve kabullenemez. Gittikçe asileşen Ettore, tehlikeli bir yolun içine girer. Zatürre benzeri bir hastalığın başlangıcında olduğunu düşündüğümüz genç, arkadaşlarının uyarılarını da dinlemeyerek hırsızlık yapmaya kalkar ve suçüstü yakalanır. “Anneciğim daha fazla dayanamayacağım. Ölmek üzereyim.” Hapiste sağlık durumu daha da ciddileşir. Bu durum topluma tekrar entegre olma gayretinin ve mücadelesinin sonuçsuz kalışını tesciller niteliktedir. Mamma Roma kötü haberi aldığında aynı çaresizlik ve keder içindedir.

Bütün yaşam amacını çocuğunun mutluluğuna bağlayan, bu uğurda kendini feda eden Mamma Roma, hem emeklerinin hem de umutlarının yok oluşu ile yapayalnız kalır. Sunduğu özgürlük ve getirdiği kurallar ile koşulsuz sevginin en dinamik halini sergileyen Mamma Roma; toplumsal normların, duyguların yanında anlamsız kaldığını gösterir. Zihinlerdeki ideal anne imajından uzak oluşu, onu ve çocuğunu bir çıkmaza sürüklerken, aynı zamanda bu çıkmaz birbirlerine olan ihtiyaçlarını da apaçık ortaya serer. Bu açıdan ekonomik durum, eğitim seviyesi, dış görünüş, kültür düzeyi gibi faktörler kamusal bir tarif oluştururken, duygusal ihtiyaçlarımıza bütünüyle cevap veremez. Çünkü zihnimiz yargılar oluştursa da kalbimiz güvenli bir alan aramaktadır. Bütün Mamma Roma ve Ettore’lerine…

Anneler günü kutlu olsun.

Etiketler
Netflix Film Anneler Günü Roma