Doğan Ergün yazdı: Koç, öğretmen sandalyesi ve şeref

Tekeller Türkiye’de de, öğretmenin sandalyesini elinden alacak bir rejim, bir iktidar istedi. Önlenebilir mi? Elbette… Henüz geç de değil. Yeter ki, “Şeref”i hak ettiği yere, köşeyi dönmeye değil de öğretmenin sandalyesine verelim.

Bertolt Brecht’in “Arturo Ui’nin Önlenebilir Yükselişi” adlı oyununu bilir misiniz?

Tekellerin, ihtiyaç duydukları çetelerle kol kola faşist bir iktidar yaratmasını anlatan o destansı tiyatro oyunu. Ve Brecht’in, oyunun başlığına “önlenebilir” ifadesini ekleyerek sergilediği o devrimci iyimserlik.

Rahmi Koç’un Oksijen Gazetesi’nde yayımlanan söyleşisini okurken, nedendir bilinmez, aklıma Arturo Ui geldi. 1970’lerin sonlarından itibaren yaşadığı krizi aşmak için neo-liberal politikalara yönelen sermaye, Türkiye de dahil dünyanın dört bir yanında satılan kamu işletmeleri, özelleştirmeler, kamuya ve kamusallığa açılan savaş, işçi ve emekçi haklarının törpülenmesi, bu politikaları uygulayabilecek demir yumruklar, otoriter ve neo-faşist iktidarlar…

Ne diyordu Koç Holding Şeref Başkanı Rahmi Koç:

“Devlette 5.5 milyon kişi çalışıyor. Buna askerler dahil değil. Dolayısıyla 2 milyon kişiyle bu devlet rahatlıkla döner.”

Patron devlet dönsün istiyor. Devletteki dönüş, dönüşüm durmasın, böylece sermaye de köşeyi dönsün istiyor.

Türkiye’de kişi başına düşen kamu emekçisi sayısı zaten ortalamanın altında olsa da, ona yetmiyor. Değerli KHK’li akademisyen Hakan Koçak’ın KESK için hazırladığı rapor ayrıntılarını veriyor. Kamu istihdamı her geçen gün daha esnekleşmiş, güvencesizleşmiş.

Türkiye’de çalışma saatleri dünya ortalamasının çok üzerinde. Ortalama ücretler ve sendikalaşma oranı da aynı şekilde. Ama hedef “devlet daha çok dönüşsün, sermaye köşeyi dönsün” olunca, elbette bu veriler yetmiyor. Hep daha fazlası gerekiyor.

***

İstenmeyen 5,5 milyon kamu emekçisinin çok büyük bir bölümünü sağlıkçılar ve eğitimciler oluşturuyor. Bu iki alanda 2 milyon emekçi mevcut.

Öyleyse onların da sayısını azaltmamız lazım, öyle değil mi?

Ama Avrupa’da kişi başına düşen hekim sayısının en düşük olduğu ülke Türkiye! Hekimler bu yüzden hastalarına zaman ayıramıyor. Avrupa’da en uzun çalışan hekimler ve sağlık emekçileri Türkiye’de ama buna rağmen şiddete maruz kalıyor, öldürülüyorlar.

***

Geçen yıl bir odak grup çalışmasına tanık olmuştum. Özel okullarda çalışan öğretmenlerle ilgili bir çalışmaydı. Özel eğitim kurumlarının sayısı, AKP iktidarı döneminde 7 kat arttı. Tam da Koç’un şeref başkanının istediği gibi…

Özel okul öğretmenleri, haftada 40 ila 60 saat arasında derse giriyor. Maaş ortalamaları kamuda çalışan öğretmenlerden daha düşük. Bir buçuk asgari ücret dolaylarında. Yıllık sözleşme dayatmasıyla karşı karşıyalar. Üstüne üstlük, alınır satılır bir meta haline getirilen eğitimin emekçileri oldukları için, müşteriye dönüşen velilerin ve patron eğitim kurumu sahiplerinin yoğun baskısı altında çalışıyorlar.

Buraya kadarı bildik bir hikaye.

Ama odak grup çalışmasının sonuçlarına bakınca bu bildik hikayede hiç aklıma gelmeyen bir detayla karşılaştım.

Özel okullarda çalışan öğretmenlerin en önemli sorunlarından biri sandalyeydi…

Dersliklerde kendilerine sandalye verilmesini istiyorlardı.

Patronlar ve müşteri veliler, öğretmenlerin oturmasına imkan vermek istemiyormuş. Öğretmen oturunca performansı düşüyormuş, sandalyeye ne gerek varmış!

***

Brecht’in oyununda Arturo Ui’nin yükselişi için “önlenebilir” deniyordu.

Evet, Hitler’i simgeleyen Ui önlenebilirdi ama sermaye önlenmesini değil yükselmesini istedi.

Tekeller Türkiye’de de, öğretmenin sandalyesini elinden alacak bir rejim, bir iktidar istedi.

Önlenebilir mi? Elbette… Henüz geç de değil.

Yeter ki, “Şeref”i hak ettiği yere, köşeyi dönmeye değil de öğretmenin sandalyesine verelim.

Etiketler
Hitler Rahmi Koç KESK Kamu işçisi Öğretmen