Bebek patlaması kuşağını deli etmenin yolları

“Bebek Patlaması” kuşağı diye dilimize çevrilen bu kuşağı Türkiye’de neredeyse kimse bu isimle anmıyor. Herkesin dilindeki tanım Baby Boomer...

Bence bizi yönetenlerin hepsi İngiliz! Asrın liderimizden tutun, sırma saçlı kıvırcık kel olan mafyayla fotoğraf çektirmekten sorumlu eski bakanımıza ve hatta hala yıllardır ordunun başında olmadığı kendisine söylenmemiş eski genelkurmay başkanına kadar. Bence tümü İngiliz.

Geçen yıl Türkiye’deki seçimlere az bir zaman kala bir İngiliz arkadaşımla bizim evde oturuyorduk. Tesadüf o ki bizim ev İngiltere’de. İngiltere’de İngiliz biriyle oturmak çok şaşırtıcı bir şey değil. O zaman şöyle söyleyeyim: Yine sıradan bir gün evde bir arkadaşla oturuyorduk. Adı Mark ama ben ona Bartolomeo diyorum çünkü diyalektiğe inanıyorum. Nasıl uzun isimler kısaltılıyorsa kısaların da uzatılması gerektiğine inanan biriyim. Belki de diyalektiği yanlış anladım, bilemiyorum.

Mark’la televizyonda YouTube izliyoruz. Seçimlerle ilgili konuşmalar, miting görüntüleri falan. Mark gram Türkçe bilmiyor desem yeri. Sadece benim öğrettiğim üç beş laf. Bunları sizlerle paylaşamıyorum maalesef. Mark televizyona bakıp bakıp kafasını sağa sola sallıyor. “What work?” (Ne iş?) dedim Mark’a. Konu, farklı ülkelerin politikacılarından açıldı böylece. Ben Türkleri anlatırken o da İngilizlerden bahsetti. Arada öyle bir laf söyledi ki benim zihnimde bir sürü çağrışım oluşturdu. “Biz İngilizlerin en iyi yaptığı şey, kendi yarattığımız sorunları çözmektir. Yani bizimkiler çok meşguldür her zaman. Çok meşgul ve çok başarılı.” Bunu söyledikten sonra yaptığı ironiden memnun olarak müstehzi bir gülümseme attı.

İktidar partisinin bizi nelerden “kurtardığını” düşündüm sonra. FETÖ’den kurtardığını söylüyor ama FETÖ’yü kim güçlendirdi? Depremde yıkılan usule uygun olmayan konutlara ve o konutların yapıldığı alanlara imar izni verdi ve şimdi depremzedelere konut yapıyor. Suriye’nin iç savaşına müdahil oldu ve hatta savaşta taraf oldu, sonra da o savaşın mağdurlarına kapıları açtı. Ülkeye yedi düvelin mafyasını doldurdu, şimdi de yeni İçişleri Bakanı her gün bunlara operasyon düzenliyor. Bu örnekler sürer gider… Bizim iktidar çok meşgul her daim.

Bu yazdıklarımın başlıkla ne alakası olduğunu sorarsanız hemen söyleyeyim, yok. Zaten bir süredir yazılarımı takip ediyorsanız bileceksiniz ki bende bir konuyla ilgili başlık atamama sorunu var. Bu iş kronikleşti artık ve ben de saldım gitti açıkçası. Ama madem böyle bir başlık attım, bir de bu kuşaklar arasındaki gerilime değineyim. Ya da vazgeçtim, değinmeyip doğrudan Z kuşağına yalakalık olsun diye konuya onların tarafını tutacak şekilde kafa göz gireyim.

“Bebek Patlaması” kuşağı diye dilimize çevrilen bu kuşağı Türkiye’de neredeyse kimse bu isimle anmıyor. Herkesin dilindeki tanım Baby Boomer. 1946 ile 1964 yılları arasında doğan yani İkinci Dünya Savaşı sonrası yaşanan doğum patlamasında dünyaya gelen kuşak. “Savaşma, Seviş” sloganından önce bunu hayata geçirmiş ve bunun bir haliyle cılkını çıkarmış bir neslin çocuklarından bahsediyorum. Bu arkadaşlar artık 80’lerine yaklaştılar. En genci bile 60 yaşında. Ben bile çok yaşlı olmama rağmen bu kuşaktan daha gencim, gerisini siz düşünün.

Bu kuşak aslına bakılırsa tanısanız seveceğiniz bir sürü insanla dolu. Recep Tayyip Erdoğan, Benjamin Netanyahu, Vladimir Putin, Donald Trump gibi mümtaz değerler çıkarmış bir kuşaktır. Değerini bilmemiz gerekirken bir bakıyorum zamane gençliği bu kuşağa burun kıvırıyor.

Benim oğlum da Z kuşağı. Sürekli beni gıcık edecek bir şeyler bulabiliyor. Üstelik Boomer bile değilim. Gerçi arada bir bana “Boomer” diyor ama olsun. Beni sinir etmek için kullandığı bazı metotlara zaman içinde alıştığımdan bana fazla işlemiyor ama Baby Boomer kuşağında kesin işler. Dolayısıyla beni biraz gıcık eden ama hedef kitleyi kesinlikle deli edecek birkaç tüyo verip sonra belli bir mesafeden çekirdek çiğneyerek gümbürtüyü seyretmeyi planladım. Buyrun…

1) Dövmelerinizi gösterin. Boomer kuşağının büyük bölümü ciddi tepki gösterecektir.

2) Bu çağın müziğinin çok daha iyi olduğunu iddia edin ve hatta onların müziklerini küçümseyin.

3) Onları yalnız kredi kartı ve dijital ödeme kabul eden yerlere götürüp onlara hesap ödettirin.

4) Eski filmleri aşağılayın ve ne kadar yavaş ve ilkel olduklarını söyleyin.

5) Televizyonun çağ dışı olduğuna dair bir tartışma çıkarın.

6) Evdeki tüm ışıkları açın.

7) Yaptıkları hava tahminlerine karşı çıkın. O çağın insanları genelde kendilerini meteoroloji uzmanı olarak görürler.

8) Yanlarında sürekli cep telefonunuzla ilgilenin.

9) Bir işe girmek istemediğinizi söyleyin.

10) Onlara farklı medyalardan mesajlar gönderin. Çoğunu bilmediklerinden okumak veya mesajı açmak için canları çıkacaktır.

11) Farklı platformları (Netflix, Disney, Prime, Apple TV, falan) açmalarını rica edin. Bir Boomer’ın kumandayla sınavını izlemeye değer.

12) Yön bulma yeteneklerini sorgulayın. Karşınızda navigasyonsuz yaşamış bir nesil olduğunu unutmayın. (Sonunda büyük ihtimalle onlar kazanacaktır ama amaç zaten sinir etmek değil miydi?)

13) Sürekli emlak piyasasının içine ettiklerini söyleyin. Dünyadaki evlerin %40’ından fazlasına sahip olduklarını ve bunun da sizin yaşınızda bile ev sahibi olabilecek şartlarda yaşamaları sayesinde olduğunu söyleyin. Daha sonra dünyayı getirdikleri bu halde sizin ev sahibi olma şansınızı elinizden aldıklarını belirterek onları suçlu hissettirebilirsiniz.

14) Terapi almalarını söyleyin.

15) Onlara sürekli negatif bir ses tonuyla “Boomer” diye hitap edin. Hatta “Buuuuuu” bölümünü uzatın.

16) Her fırsatta genç olduğunuzu onlara hatırlatın.

Bu sonuncusu kesinlikle bir Boomer’ı can evinden vurur. Gerçekten de genç olmak gibisi yok. Belli bir yaşı aşmış hemen herkes gençliğini özler ve onun tekrar gelmeyeceğini bildikleri için hep içleri buruktur biraz. Belki de bu politikacıların sürekli gençlerin önünü kesmesi bir intikam alma metodudur, kim bilir...

Dikkat ederseniz bu yazıda Ajda Pekkan’dan Baby Boomer olarak hiç bahsetmedim çünkü Ajda Pekkan her daim Z kuşağıdır, bu da böyle biline.