AA’nın gayreti, AKP’nin çaresizliği

Ortaya çıkan tablo Türkiye’de kamu yayıncılığının geldiği noktayı göstermesi açısından çarpıcı olduğu gibi AKP’nin çaresizliğinin de bir örneği olarak kayda geçti. Belli ki seçime kalan 33 günlük sürede iktidar gücünün tüm olanakları ‘devleti ve kurumları yıpratma pahasına’ sahaya sürülecek.

Türkiye 33 gün sonra yapılacak kader seçimi gün sayarken AKP iktidarı ‘eşitsiz bir yarış’ ile avantaj kazanmak için elindeki tüm güçleri seferber etmeye başladı.

Erdoğan’ın hayata geçirdiği ‘tek adam’ sisteminde ilk olarak seçim süreçlerinde bakanlıkları propaganda aygıtı haline getirilecek düzenlemeye imza atıldı. 16 Nisan 2017 öncesini kadar Anayasa’nın 114. Maddesi’nin birinci fıkrası uyarınca seçim sürecinin başladığı tarihten itibaren Adalet, İçişleri ve Ulaştırma bakanları görevlerinden ayrılıyor, yerlerine tarafsız isimler atanıyordu.

Bu düzenleme ile amaçlanan kilit bakanlıkların imkanlarının iktidar lehine kullanımının önüne geçilmesi ve kamunun seçimlerde tarafsız kalmasının sağlanmasıydı.

Ülkeyi tek adam rejimine taşıyan 16 Nisan 2017 Referandumu ile birlikte Anayasa’dan bu düzenleme çıkarıldı. Böylece, açılış, temel atma töreni adı altında tek adamın ‘atadığı’ seçilmemiş bakanların seçim süreçlerinde parti propagandası yapmasının yolu açılmış oldu.

Türkiye, 2018 seçimlerinde, AKP’li bakanları sahada, devletin, yani hepimizin cebinden çıkan paralarla siyasi propaganda yapıp resmi törenlerde kendilerine oy vermeyen milyonları yerden yere vururken izledi. AKP’li olmayanlar olarak, parasını verip, AKP’ye oy isteyen, muhalefeti eleştiren ‘bakanlara’ baktık hep birlikte.

DEVLET AÇILIŞI MI, PROPAGANDA TOPLANTISI MI?

Bu süreçten sonra da artık Erdoğan’ın ve bakanlarının katıldığı törenlerin, düzenlediği etkinliklerin resmi bir tören mi, AKP’nin propaganda toplantısı mı olduğunun belirsizleştiği bir süreç başladı. Toplu açılış, temel atma töreni adı altında, kamu çalışanlarının katılımının zorunlu olduğu etkinliklerde AKP’nin ‘yığma’ kalabalıkları buluşuyor, Erdoğan’ın ‘parti devleti’ özlemi meydanlarda vücut buluyordu.

Fakat bunlar da yetmedi AKP’deki kan kaybını gidermeye.

Erdoğan, hızla yoksullaşan, hak ve özgürlüklerin askıya alındığı, kutuplaşmanın arttığı ülkeye, -Anayasaya aykırı olmasına rağmen- kendisini bir kez daha dayatarak, üçüncü kez cumhurbaşkanı olabilmek için seçim sürecini başlattı.

Kamuoyu araştırmaları, sokaklardaki hakim hava, 2023 seçimlerinin Erdoğan için yarışacağı en zor maraton olacağını ortaya koyuyor. Her ne kadar iktidar cephesinde farklı bir hava yaratılmaya çalışılsa da deprem bölgesindeki trajikomik temel atma görüntüleri, miting alanlarında toplanan kalabalıklardaki azalmayı gizleyebilmek için yapılan teknik manevralar, kamera oyunları, yandaş TV’lerdeki ‘yanıtlara hazırlanmış sorularla’ yapılan programlar AKP’deki kan kaybını görünür kılıyor.

Çaresizlik saklanamaz hale gelince ‘eldeki silahlar’ yani kamu gücü daha sorumsuzca kullanılır hale geliyor.

AA’NIN PARTİZANLIĞI

Bunun son örneğini bugün, Anadolu Ajansı’nın haber servisinde gördük.

CHP lideri ve Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile birlikte Çanakkale’de bir dizi etkinliğe katıldı. AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise Ankara’da partisinin seçim beyannamesinin açıklanması ve milletvekili adaylarının tanıtım toplantısı etkinliğine katıldı.

Kamu yayıncılığı yapmak üzere kurulan, bu nedenle tüm siyasi partilere eşit mesafede durması gereken Anadolu Ajansı, iki iddialı Cumhurbaşkanı adayının etkinliklerinin haberleştirilmesinde takındığı tavırla nasıl bir propaganda aracı haline getirildiğinin örneğini gözler önüne serdi.

Anadolu Ajansı, Kemal Kılıçdaroğlu’nun Çanakkale’de yağmura rağmen on binlerce yurttaşın katıldığı mitingi önemli bulmamış olacak ki, sadece bir haber yapmakla yetindi. Mitingin üzerinden yaklaşık üç saat geçmişken etkinliğe dair bir de 9 dakikalık video paylaşımı yapan AA, Kılıçdaroğlu’ndan önce konuşma yapan Yavaş ve İnce’ye haberinde sadece şu kadar yer ayırdı: "Millet Buluşması’nda, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş da katılımcılara hitap etti.”

İki Büyükşehir Belediye Başkanı, iki Cumhurbaşkanı Yardımcısı adayı ve bir tek cümle…

Bu arada ‘sorumlu yayıncılık’ faaliyetini sürdüren AA, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın ‘medya bizi görmezden geliyor’ eleştirilerinden ders çıkarmış olmalı ki, Özdağ’ın İstanbul’da düzenlediği basın toplantısını da haberleştirdi aynı saatlerde.

İlginçtir, Özdağ bu toplantıda Millet İttifakı’nın milletvekili aday listelerini eleştiriyor, ‘FETÖ ve terör bağlantısı’ suçlamaları yönelttikten sonra Kars ve Iğdır’da seçime girmeyeceklerini açıklıyordu. Belli ki Özdağ, AA editörlerinin dikkatini şu sözleriyle çekmeyi başarabilmişti: "Çünkü burada HDP'nin milletvekili çıkartmasına yardımcı olmak istemiyoruz ve vatansever aday çıkartan ittifakı, ittifakın isminden bağımsız olarak destekleyeceğiz."

Kılıçdaroğlu’nun mitinginin hemen ardından Ankara’da, Erdoğan’ın partisinin etkinliği başladı. AA, asıl ‘maharetini’ ise işte burada sergiledi. Erdoğan’ın kürsüye çıkmasından saatler öncesinde Ankara Spor Salonu’nda gerçekleştirilen AKP etkinliğine dair peş peşe haberler yapıp servis etmeye başlayan kurum, saatler 17.30’u gösteren kadar, aralarında AKP’nin seçim şarkısının videosunun, tek cümlelik seçim vaatlerinin de yer aldığı 70’e yakın içerik sundu abonelerine.

Ortaya çıkan tablo Türkiye’de kamu yayıncılığının geldiği noktayı göstermesi açısından çarpıcı olduğu gibi AKP’nin çaresizliğinin de bir örneği olarak kayda geçti. Belli ki seçime kalan 33 günlük sürede iktidar gücünün tüm olanakları ‘devleti ve kurumları yıpratma pahasına’ sahaya sürülecek.

Etiketler
AKP Türkiye Seçim