Sisi'yle görüşen Erdoğan: "Yaptığı gayretler takdire şayandır"

İslam İşbirliği Teşkilatı'nda daha önce sert ifadelerle eleştirdiği ve görüşmeyeceğini söylediği Sisi'yle görüşen Erdoğan, "Şu ana kadar yaptığı gayretler takdire şayandır. Sürekli irtibat halinde kalacağımızın teyidini yaptık" dedi

Sisi'yle görüşen Erdoğan: "Yaptığı gayretler takdire şayandır"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suudi Arabistan’da gerçekleşen İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Birliği ortak toplantısından dönüşte, uçağa davet edilen gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Filistin’de yaşananları ve kendilerinin pozisyonlarını aktaran Erdoğan, “7 Ekim’den bu yana diplomasi ve diyalog kulvarlarını kullanarak insani ateşkesin tesisi için yoğun çaba sarf ettik. Temaslarımızda, ateşkes sağlanmasının, çatışmaların sona erdirilmesinin ve insani yardımların Gazze’ye kesintisiz şekilde ulaştırılmasının önemine vurgu yaptım. Şimdiye kadar 10 uçak dolusu, yaklaşık 230 ton insani yardım malzemesini, Gazze’ye ulaştırılmak üzere Mısır’a gönderdik” dedi.

ABD Başkanı Biden'la görüşüp görüşmeyeceğine ilişkin soruya Erdoğan, "Herhalde bizi bundan sonra Biden ağırlar. Benim Biden'ı aramam şık olmaz" yanıtını verdi.

BM'deki oylamada çekimser kalan ülkelerle diplomasi trafiğini sürdüreceklerini belirten Erdoğan, bu ülkeleri de kendi yanlarına çekme hedeflerinin olduğunu aktardı.

Mısır Devlet Başkanı Sisi'yle yaptığı görüşmeye de değinen Erdoğan, “Mısır Devlet Başkanı'nın özellikle Refah Kapısı’nı bütün olumsuzluklara rağmen işletmesi, burayı devreye sokması çok büyük önem arz ediyor. Bu konuda da şu ana kadar yaptığı gayretler takdire şayandır. Kendileriyle de irtibatlarımızı gerek dışişleri bakanlarımız gerek istihbarat başkanımız, onlar sürdürüyorlar ve biz de sürekli irtibat halinde kalacağımızın teyidini yaptık. Türkiye olarak varılacak bir çözümün uygulanması aşamasında, garantör sıfatıyla sorumluluk almaya hazır olduğumuzu tekrar dile getirdik” dedi.

Erdoğan'a yöneltilen sorulardan bazıları ve yanıtları ise şöyle:

AB'YE HAMAS YANITI: FİLİSTİN'DEKİ SEÇİMLERİN GALİBİ BİR SİYASİ PARTİ OLARAK BAKIYORUM HAMAS'A

SORU: Sizin de bahsettiğiniz gibi bir Almanya ziyaretiniz var. Bu ziyaretin öncesinde Avrupa Birliği Komisyonu 2023 raporunu açıkladı. Bu raporda özellikle Hamas'la ilgili bir bölüm vardı. Çünkü Avrupa Birliği, yaşanan bu süreçte Hamas'la ilgili, Türkiye'nin açıklamalarından çok ciddi derecede rahatsızlık duyduğunu dile getiriyor. Avrupa Birliği Hamas konusunu, Türkiye-Avrupa Birliği ilişkileri denkleminin içerisine sokmaya mı çalışıyor? Son komisyon raporuna bunun yansımasını nasıl değerlendirirsiniz? Ayrıca 7 Ekim öncesi ve 7 Ekim sonrası yapılanlara hiç değinmiyorlar. Sadece 7 Ekim’de İsrail’e yapılan saldırıdan bahsediyorlar. Bu tutumlarını da nasıl değerlendiriyorsunuz?

-Her meselede malum Avrupa Birliği’nin, bir defa Türkiye’ye bakışı ne yazık ki ters. Burada da yine o tersliği görüyoruz. Biz Avrupa Birliği’nin bu tuzağına kesinlikle Türkiye olarak düşmeyiz, düşemeyiz. Avrupa Birliği, İsrail’in katliamında insanlık onurunu acaba görebildi mi, buna saygısı oldu mu? Bunları bizim tersten Avrupa Birliği’ne sormamız lazım. Ben Avrupa Birliği üyesi ülkelerden maalesef şu ana kadar bir tavır ortaya koyabilen göremedim. Yeni yeni şimdi çıkmaya başladılar. İşte Macron’un yaptığı son açıklamalar gibi. Ama Almanya Cumhurbaşkanı ve Başbakanı her ikisi de acaba ne gibi bir tavır içindeler? Bunu Almanya ziyaretinde çok daha net göreceğiz. Ama şu ana kadar onlarda da bir netlik henüz yok.

Avrupa'ya göre uluslararası hukuku kimin ayaklar altına aldığı çok önemli. Şu an itibarıyla Avrupa Birliği'ndeki yaklaşım tarzı, ne yazık ki bizim yaklaşım tarzıyla örtüşmüyor. Fakat Almanya ziyareti birçok şeyleri deşifre edecek diye düşünüyorum.

Hamas’la ilgili Avrupa Birliği, aynen İsrail gibi düşünüyor. Ama biz onlar gibi düşünmedik, düşünmüyoruz, düşünemeyiz. Çünkü ben Hamas’a Filistin’deki seçimlerin galibi bir siyasi parti olarak bakıyorum. Onların bakışıyla aynen bakmıyorum. Şimdi oradaki seçimi kazanan bir Hamas var, o zaman bir siyasi parti, öyle bakılıyor. Şimdi ise bizi öyle bir yere getirmek istiyorlar ki “Hamas bir terör örgütüdür” diyelim istiyorlar. Hayır arkadaş terör örgütü değildir. Tam aksine topraklarını koruma mücadelesi veren, müdafaa eden, vatanları için savaşan insanlardır. Aramızdaki bakış açısı bu kadar farklı.

Şunu söyleyeyim, dün de söyledim. Malum Charlie Hebdo olayı. Orada ne oldu, bütün dünya liderleri, cumhurbaşkanları, başbakanları Paris’te yürüdüler. İçinde Müslüman ülkelerin liderleri de vardı. Bugün Gazze’de çocuk, kadın, yaşlı hepsini bir araya getirdiğinizde 13 bin’e ulaştı şu anda ölenlerin sayısı. Böyle bir tablo ortada. Ama şu anda dünya liderleri özellikle Filistin’deki bu olaylarda hiç sesini çıkarıyor mu? Kalkıp da İsrail’e yükleniyorlar mı? Hayır. Niye? Arkadaşlar şunu artık tespit etmemiz lazım. Burada akan kan, ölenler, şehitler, bunlar Müslüman. Ama orada ölenler, Fransız’dı veya başkalarıydı ama her şeyden önce orada da ölenler insandı. Yani onu da biz değerlendirirken, insan olması açısından bakarak değerlendirdik. Fakat burada dünya liderleri niye olaya “bu kadar insan öldü” diye bakmıyorlar? Bunların içerisinde yavrucuklar, çocuklar var ya! Çocuklar var. Bakıyorsun, beyaz kefene sarmış baba, anne almış kucağına bir taraftan öpüyor, bir taraftan çocuğunu mezara götürüyor. Sıra sıra dizmişler. Bunları gördük. Anneleri gördük, çocuğunun cesedini koklayarak, öperek onu mezara götürmeye gayret edenleri gördük. Ya bunlar sizin vicdanınızı sızlatmıyor mu? Bunlardan size bir nasip yok mu? Yok. Çünkü bunlar nasipsiz.

Onun için de burada büyük bir trajediyi, büyük bir dramı yaşıyoruz. Bu dram, bu trajedi karşısında sessiz kalmak, eli kolu bağlı kalmak mümkün değil. Çok çalışacağız, gayret edeceğiz ve belki bu olay daha başka gelişmelere vesile olabilir. Bu akşam arkadaşlara, Sisi ile yaptığım görüşmeden sonra dedim, şimdi herhalde bir başka kapı açılacak bize. Mısır ziyareti ve bu adımla beraber bölgede neler yapabiliriz? Bunları inşallah yerinde konuşmak, görüşmek noktasında bu adımı da inşallah atarız.

"HERHALDE BİZİ BUNDAN SONRA BIDEN AĞIRLAR BENİM BIDEN'I ARAMAM ŞIK OLMAZ"

SORU: İki gün önce Amerikan Bloomberg’de bir yazı yayımlandı. “Gazze krizini çözmenin anahtarı Türkiye'de” yazıyordu. “Biden, bu krizin çözümü için Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı aramalıydı, bunu yapmamış olması diplomatik bir hataydı diye ifade ediliyordu ve şimdiye kadar aramadı ama bundan sonrası için ne kadar erken ararsa o kadar iyi diye belirtiliyordu bu yazıda. Siz de az önce söylediniz, zaten sürecin en başından bu yana yoğun bir diplomasi trafiği yürütüyorsunuz. Bundan sonra da hız vereceğinizi ifade ettiniz. Bu kapsamda başlayacağınız bu diplomasi trafiğinde Biden'la görüşme de var mı? Görüştüğünüzde ona ne mesaj vereceksiniz?

-ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken daha yeni buradaydı. Herhalde bizi bundan sonra Biden ağırlar. Benim Biden'ı aramam şık olmaz. Ortadoğu’da, Doğu Akdeniz’de, bölgemizde kilit ülke konumunda olduğumuzu sadece biz söylemiyoruz. Bu coğrafyada Türkiye’ye rağmen bir girişimde bulunmak, plan yapmak mümkün değil. Bizim durduğumuz yer, takındığımız tavır, değerlerimiz ve ilkelerimiz bellidir. Bizim çabamız insan hayatını korumak, barışı sağlamak, savaşları sonlandırmak ve masumların gözyaşlarını silmek içindir.

Tüm kriz bölgelerine yönelik bir çözümümüz, hamasi söylemlerden tamamen arındırılmış, derde derman reçetelerimiz mevcuttur. Dinlemek isteyenlere anlatıyor, bizi anlayabileceklere ulaşıyoruz. Bizim durduğumuz yerin kıymetini anlayabilecek herkese kapımız açıktır. Samimi çözüm için bizimle irtibat kurmak isteyen herkesle bugüne kadar olduğu gibi konuşmaya ve insanlığın itibarını kurtarmak için çabalamaya devam edeceğiz. Sorunun çözümü için en uygulanabilir önerileri sunan ülke Türkiye. Bölgedeki krizlerin, sorunların çözümü için kilit ülke Türkiye.

Coğrafyamızdaki tüm ülkelerle görüşebilen, çatışan, savaşan tarafları aynı masada toplayabilen tek ülke Türkiye.

İRAN'LA ORTAK ADIM MESAJI: ÖYLE ADIMLAR ATALİIM Kİ HEM NALINA HEM MIHINA OLMASIN

SORU: Büyük Filistin Mitingi’nde oradaki konuşmanızda İsrail'e, Gazze'ye yönelik saldırıları üzerinden durumu hilal ve haç savaşı haline sokmayın uyarısında bulunmuştunuz. Bu uyarınız Batılı medya organları tarafından yakından takip edildi ve gündemde oldukça yer aldı. Böylesine kritik bir dönemde siz Ekonomik İşbirliği Teşkilatı'nın 16’ncı Zirvesi dolayısıyla Özbekistan'da İran Cumhurbaşkanı Reisi'yle de bir araya geldiniz. O görüşmede önemli vurgularınız vardı. İslam dünyasının ortak tutum alarak İsrail üzerindeki baskıyı arttırması gerektiğini vurguladınız. 28’inde de Reisi’nin buraya geleceğini şimdi sizden öğrenmiş bulunduk. Dolayısıyla bu kapsamda Gazze konusunda İran'la ortak adımlar atılabilir mi?

Atılmaması için hiçbir sebep yok. Tüm mesele bu ortak adımları atarken, öyle adımlar atalım ki, yani affınıza sığınıyorum hem nalına hem mıhına olmasın. Netice alıcı adımlar atalım ve bu adımları atarken duygusallıktan uzak, uluslararası diplomasiyi harekete geçirecek ve bütün bunları yaparken de gerek İran halkına gerek Türkiye halkına burada mesajlar verebilelim. Eğer bunu başarabilirsek bu tabii çok çok isabetli olur.

Şu anda ayni ve nakdi bu Filistin'deki Gazze'deki vatandaşların ciddi ihtiyaçları var. Az önce de söylendiği gibi. Burada susuzluk var. Burada acaba yakıt sıkıntısını nasıl gideririz? Jeneratörler hastanelerde çalışmıyor, böyle bir durum var. Devreye sokulması gereken en önemli ülke malum İsrail üzerinde etkisi olan Amerika. Şimdi Amerika'nın üzerine Dışişleri Bakanım muhatabıyla gidiyor. Biden'a da biz aynı şekilde bunu söyleriz. Tabii Biden'la görüşmede İran'ın devreye girmesi zaten söz konusu değil. Ancak biz Biden'la görüşmede bunları onlara iletiriz, söyleriz ve bütün bunlarla birlikte şunu ifade etmemiz lazım. Gazze bir defa Filistin halkının toprağıdır. Amerika'nın bu kabullenmesi lazım. Eğer Gazze Filistin halkının değil de kalkıp hayır bu işgalci yerleşimcilerin veya İsrail'in toprağıdır diye bir yaklaşım Biden’da varsa, zaten anlaşmamız mümkün değil.

Şimdi kuzeyden güneye sürüklediler. Kuzeye dönüş şu an itibarıyla ne yazık ki söz konusu değil ve ciddi sıkıntı var. Bunun da önünü açmak lazım. Burada bir taraftan Mısır'la görüşmeler yapıp bir taraftan Körfez ülkeleriyle görüşmeler yapıp Amerika'yı bizim baskı altına almamız lazım. Amerika'yı baskı altına alarak Amerika'nın İsrail'e baskısını artırması lazım. Batı'nın İsrail'e baskısını artırması lazım.

Hangi Batı ülkesiyle Körfez ülkeleri eğer ilişki halindeyse oraya yapacakları baskıyla İsrail üzerindeki etkilerini arttırmak lazım. Ateşkesin sağlanması bizim için hayati derecede önemlidir. İşimiz ateşkesi sağlamakla da bitmeyecek, aksine daha da yoğunlaşacak. Gazze’deki kardeşlerimize ulaşıp yaralarını sarmak için bölge ülkelerinin dayanışması çok önemli olacak. Gazze’nin altyapısının ayağa kaldırılmasından tutun, enkaza dönen yerleşim yerlerinde yeniden yaşamın başlaması için yapılacaklar bulunuyor. Akan kanın durması, sivil ölümlerinin son bulması için İran ya da başka devletlerle atılacak her adımı görüşmeye, harekete geçmeye hazırız.

Diğer yandan bu savaş, hilal-haçlı savaşına dönmeyecek. Çünkü bu savaş iyi ile kötünün, yalan ile hakikatin, mazlum ile zalimin, hak ile batılın savaşı haline gelmiştir. Nihayetinde inanıyorum ki iyiler, hakikatin yanında saf tutanlar, mazlumlar ve hakkın savunucuları yani Filistinliler ve tüm mazlumlar kazanacaktır.

"İSRAİL ARTIK BEBEK KATİLİ BİR ÜLKEDİR"

SORU: 7 Ekim’den bu yana insanlık ve küresel vicdan adına sergilediğiniz duruşunuzu ikinci bir “One minute” olarak değerlendirebilir miyiz? Sizce Ortadoğu'da bundan sonra ne olacak ne değişecek? Bir de bugün siz de belirttiniz, zirve marjında Sisi’yle bir araya gelmiştiniz. Aslında biraz siz de anlattınız ama görüşmenizin detayını biraz aktarabilir misiniz? Refah Sınır Kapısı, yaralılar, kanser hastalarının nakli ve insani yardım bağlamında Sisi ile somut bir planı ele aldınız mı?

Davos'ta İsrail tarafından o dönemde yine çocukların öldürülmesi konusu vardı biliyorsunuz. Samimiyetle oluşmuş ve insanlığın adeta vicdanı olmuştu ve ben ondan sonra dedim ki bu Davos'a son gelişimdir. Dedim bir daha ben Davos'a gitmem. O kapıyı kapattım. O zat da zaten artık ortalıktan kayboldu, yok. Ama Allah ömür verdi bu zat ise burada… Şimdi de aslında kurduğumuz her cümle, attığımız her adım insanlık görevimizi yerine getirmek için. Filistin’de yaşananları görmezden gelmek, onların çığlığını yok sayıp yüz çevirmek bizim için imkansızdır. O zaman Davos’ta da, şimdi dünyanın çeşitli yerlerinde de bu vicdan çağrısını dillendirmiyor olsaydık, bu tutum kendimizi inkar anlamına gelirdi. İsrail, son Gazze saldırılarıyla uluslararası kamuoyunun desteğini yitirmiştir. Ülke yönetimleri emperyalist çıkarları doğrultusunda İsrail yönetimiyle kucaklaşma yarışına girse de toplumların nezdinde İsrail artık bebek katili bir ülkedir. Bundan sonraki süreç içerisinde de attığımız adımlarda dikkat etmemiz gereken hususlar var. Kesinlikle yani tükürdüğümüzü yalamamak gerekir. Çünkü burada da nasıl bir vicdan çağrısını o zaman yaptıysak bugün yine aynı şekilde bir vicdan çağrısı yapıyoruz. Vicdanlara sesleniyoruz. Herhalde bu insanların tamamı vicdansız değil. Tamamı vicdansız olsa 121 ülke burada Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda bizim gibi düşünmezdi. Hatta ben çekimserleri dahi adeta yanımızda hissettim. Onun için ne yapacağız? Markajımızı devam ettireceğiz. Adam adama markaj, alan markajı yapacağız. Çünkü bu topraklarda özellikle yıllar önce atılmış fitne tohumları var. Bu fitne tohumlarını temizlememiz lazım. Bunu da yapar mıyız? Ben yapacağımıza inanıyorum ve bu güç, bu kalite, bu kapasite, bölgede diğer ülkelerde de var. Fakat hepsinde endişe var ve bu endişe ortadan kalkmalı. Türkiye böyle düşünüyorsa biz de aynı şekilde bu adımı atabiliriz dedirtmemiz lazım. Bölgemizdeki çatışmaların, savaşların, ihtilafların ve gerilimlerin tek bir panzehiri vardır, birlik. Bir olur, iri olur ve diri olursak bölgemizdeki ateşler bir bir söner. Yangın yerine dönen bu coğrafya geçmişte olduğu gibi gül bahçesi, medeniyet güneşi haline gelir. Bütün farklılıklarımızı zenginlik kabul ederek bir kenarda tutup ortak müştereklerimizi ön plana çıkartırsak emin olun bütün sorunlarımızın çözüm yoluna girmeye başladığını görürüz. Bölgemiz, on binlerce kilometre öteden gelerek burada güç devşirmek isteyen ülkelerden bir an önce kurtulmalı.

Ayrıntılar geliyor...

Etiketler
Recep Tayyip Erdoğan Abdülfettah es-Sisi