Özel'den Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Yeni Anayasa Çağrısına Yanıt! Şartını Açıkladı
Silivri'de Ahmet Özer'in duruşmasından çıkan ve tutuklu bulunan Ekrem İmamoğlu ile görüşen CHP Genel Başkanı Özgür Özel, cezaevi çıkışında açıklamalarda bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'Yeni Anayasa' çağrısına yanıt veren Özel, tek şartını açıkladı: "Önce bir normal böyle müzakere edilebilir bir zemine getirsinler bakalım Türkiye'yi. Bütün Anayasa Mahkemesi kararlarına uysun, AİHM kararlarına uysun."
Cumhuriyet Halk Partisi lideri Özgür Özel, bugün Silivri'de tutuklu bulunan Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer'in duruşmasına katıldı. Ardından Ekrem İmamoğlu'nu ziyaret etti. Cezaevi çıkışında açıklama yapan Özel, İBB'ye yönelik gerçekleştirilen operasyonlara tepki gösterdi. İmamoğlu'na ait ikinci telefonun aktif olarak kullanılmadığını tekrarladı. Özer'in duruşmasıyla ilgili de konuşan Özel, "Deyim yerindeyse iddianameyi uçak yaptı yolladı" dedi.
Yeni anayasa tartışmalarına da değinen Özel, Erdoğan’la masaya oturmayacaklarını söyledi. Özel, “Anayasaya uymayanla müzakere edilmez. Önce hukuk, sonra anayasa. Ben Erdoğan’ı seçenlerle yaparım demokratik anayasayı, Erdoğan’la değil.” ifadelerini kullandı.
Özel'in açıklamalarından satır başları şöyle:
"Bugün sabahleyin de İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne yönelik operasyonlarda yeni bir dalga gerçekleşti. Onu da yakından takip ediyoruz. Öncelikle şunu söylemek isterim. Ekrem Başkanımızın Özel Kalem Müdürü değerli arkadaşımız Kadriye Hanım'ı bir kez daha sabahın köründe oğluyla birlikte yaşadığı konutundan gelip gözaltına yapıyorlar. Kadriye Hanım daha önce gözaltına alındı ve 4 gün kaldı. Artık, artık emniyette verecek bir ifadesi yok. Usul böyle, kural böyle. Bu davadan artık savcıya ifade verebilir, yeni ifadeler verebilir. Onun için de savcılığa çağrıldığında gidecek zaten.
Bakın bırakmışsınız kaçmamış. İşinin başında. Çağırsa savcı, "Şunu da soracağım." dese sorar, öyle olması lazım. Bütün Türkiye'de hukuk fakültelerinden aldıkları diplomalarıyla mesleklerini yapan birçok sayın savcı daha önce gözaltına alınmış, emniyet sorgusu yapılmış, savcılığa gelmiş, şu anda serbest olan kişilere yeni bir şey soracaksa çağırıp soruyor.
'DÜŞMAN HUKUKU'
Bu nedir ya düşman hukuku? Sabahın köründe küçücük oğluyla yaşadığı evden yalnız bir kadını gidip polisle almak. Kardeşinin şehir dışından yetişmesine bile imkan yok. Evladı başkalarının yanında kalıyor şimdi teyzesi yetişecek. Bu kadar vicdansızlık olmaz. Daha önce de 4 gün tutulmuş olan Genel Sekreterimiz Akın Bey'i bu yöntemle bir daha alıp 4 gün daha tutup sonra yine savcılıktan serbest bıraktılar. Bu zulme ne diyorsunuz şimdi? Ne bekliyorsunuz? Ne yapıyorsunuz yani ne, bunu yapmanın size faydası ne? İçiniz mi soğuyor? İntikam mı alıyorsunuz? Bu hırs kime? Bu kin kime? Kadriye Hanım gibi görevi Ekrem Başkan'ın özel kalemi olmak birisine zulmedince ne oluyor? Ne oluyor evladını üzünce, ailesini ağlatınca? Sana ne faydası var? Hukuka ne faydası var? Erdoğan'a ne faydası var? Ne faydası var o çocuğun gözyaşlarının Erdoğan'ın siyasi kariyerine?
O sevinen troller, AK Partili sözde yazar çizer tayfası, 'Ekrem İmamoğlu'nun gizli telefonunu bulduk' ona seviniyor. Çok üzülecekler ama WhatsApp yok. Kuvvetli ihtimal Dilek Hanım'a yazdığı mesaj var, 'hakkımızda hayırlısı seçimi aldık' mesajı olabilir. Avucunuzu yaladınız, boşuna sevindiniz. Ama bir şeyi itiraf ettiniz, o telefondan bir şey çıkması dışında bir umudunuz yok. Bir şey bulamadınız. Rezil oldunuz.
Bugün alınan arkadaşlarla 'Orada da yolsuzluk yapmışlar' algısı yapıyorlar. Şu anda üzülerek söylüyorum ki raylı sistemlerle ilgili iddia ettikleri dosyanın İBB tarafından o ihalenin iptalini Danıştay onaylamış. Mahkeme kararıyla sabit yapılan işlemin doğru olduğu. O yüzden fasarya işlerle uğraşıyorlar. Mustafa Bey'i tutukluyorlar, gözaltına alıyorlar. "İşte koruma müdürünü aldık." Ne yapmış Mustafa Bey? Ne bulursanız bana yazın iki katını, hadi. Bu kadar söylüyorum. Devletin polisinden, devletin memurundan, geçmişin başarılı emniyet müdüründen, yıllardır Ekrem Bey'in bir adım yanından ayrılmayan arkadaşa, Ekrem Bey'e koyduğum kefaleti koyuyorum.
'YARGILAMA KEŞKE YAYINLANSAYDI'
Sadece algı yönetimi, başka hiçbir şey yok. Ve bugün Silivri'de neye tanık olduk?
Silivri'de neye tanık olduk? TRT talebimizi, nerede TRT? Nerede? Anadolu Ajansı'n burada da TRT nerede? Biz TRT'den ne bekliyor, o zona yapıyor. Neredesin TRT de, neredesin? Biz diyoruz ki: "Gel şu davaları canlı ver." Erdoğan'a diyorum ki: "Ben başkanlarıma güveniyorum. Gel, yargılamaları canlı verelim." diyorum TRT'den. Anadolu Ajansı canlı versin, ona da razıyım. Cepheden haber versin diye atamın kurduğu ajans bu. Kimin yönettiğine bakma. Bütün çalışanları çok kıymetli. O yönetenlerin neler yaptığına bakmayın. Böyle TRT'nin, Anadolu Ajansı'nın marka değerini Tayyip Erdoğan bile düşüremez. O itibarlı günlerine geri dönecekler.
Bakın, Ahmet Özer'in yargılaması keşke, keşke yayınlansaydı da millet artık nelerin olduğunu gözüyle görseydi. 4 ay iddianame bekledi, mahkeme günü bekliyor. 7 ayın sonunda hakim karşısında ve her konuştuğu kelimede "Bu kadar da olmaz." dedirtti ya. "Bu kadar da olmaz." dedirtti. İddianame böyle tel tel döküldü. İzleyen heyet için hiçbir şey diyemem, mutlaka onlar da çok şaşırdı ama iddia makamındaki savcının santim santim çünkü biri yazmış o da kabullenmiş ya o iddianameyi savunacak şimdi o. Santim santim makama gömülüyor. Arkasında durulamayacak bir durum ne biliyor musunuz arkadaşlar? Lütfen okuyun Ahmet Özer'in savunmasını. Diyor ki Ahmet Özer savunmasında: "Birilerine para yollamışsın." diyorlar. Terör örgütüyle ilişkili isimler. Tek tek çıkardı. İsim bu, damadımız. Parayı yolladım, dekont bu. Altında yazıyor, kurban parası. İki kurban parası yollamış. "Bir eşim için, bir benim için kurban kes." diye. 1600 lira yollamış birisine. "Terör örgütüne yardım mı yaptın?" diyor. O birisi Van'ın Beko bayisi, işte sana faturası, almışım elektrik süpürgesi. Çıldırır insan. Birisine yüklü miktarda para yollamış. 2500 liradan 4 aylık aidat birikmiş. Ev sahibi olduğu sitenin profesyonel yöneticisi. Tek tek ispatlıyor. Teker teker teker koydu. Böyle yani deyim yerindeyse iddianameyi böyle uçak yaptı, attı savcıya doğru. Böyle başının üstünden geçti. Fiilen değil. Yapılan iş o. İddianameyi uçak yaptı yolladı, gemi yapsa yüzmez batar.
İddianamede görüştüğü, 17 yıl boyunca görüştüğü kişileri taramışlar. 610 tanesinin hakkında adli işlem varmış. 14 tanesi milletvekili çıktı. Neymiş? Zeynel Emre ile görüşmüş, falancayla görüşmüş, önceki dönem milletvekilleriyle, Mahmut Tanal'la görüşmüş. Hakkımızda fezleke oluyor ya bizi de suçlu sayıyorlar. Onun gibi teker teker görüştüğü isimleri söyledi, hesap veremediği hiç yok. En çok söyledikleri... Ne yapıyor bu şu an? Sizin adınız neydi? Temize çektim ben onu. Başkan taslak notu ilave veriyor. En çok görüştüğü Remzi Kartal. 14 kez. Terör örgütü yöneticisi. Ne çıktı? İki kez görüşmüş, 12'si yanında sıfır yazıyor, savcı bey görmemiş. O şu demek: Aradığında bağlantı kuramayınca sıfır yazıyormuş. Dıt dıt dıt yapıyor ya ya da çalarsa açmazsa. Remzi Kartal'la o hiç aramamış. Remzi Kartal anlaşılan onu aramış. İki kez görüşmüş ama ilk görüşme 3-5 saniye, yine düşmemiş. İkincide görüşmüş. Remzi Kartal'la 14 görüşme bire iniyor. O bir görüşmenin yapıldığını da Ahmet Özer bilmiyor. "Tut ki yapıldı." diyor. "Tut ki yapıldı." Çünkü aramıştır beni. "Hocam ben falanca bir konuda bir şey söylemiştir, davet yapmıştır, şunu yapmıştır, hatırlamıyorum." diyor kim olduğunu. 10 yıl önce bir görüşme. 12 kere arıyor düşmüyor, dıt dıt dıt, 13'üncüde birkaç dakika bir şey söylüyor ama bu kişiyle AK Parti aktif milletvekili Hüseyin Yayman oturmuş, yemek yemiş. Hüseyin Yayman'ın savunması şu: "Evet, oturduk yemek yedik ama ben o dönem siyasetçi değildim, akademisyendim." diyor. E Ahmet Özer de o görüşmenin yapıldığı gün akademisyendi. Sen doçentsin, o profesör. Ahmet Özer'in 10 yıl önce akademisyenken yaptığı görüşmeyi soruyorlar. Bunun dışındaki bütün görüşmeleri tel tel döktü. Ben o iddianameyi yazan savcı olacaktım vallahi billahi her şeyi bırakırdım, her işi bırakırdım. Hukuk diplomasını bana veren hocalılarımdan özür dilerdim. Gider başka bir iş yapardım."
ANAYASA SORUSUNU YANITLADI
Daha sonra gazetecilerin sorularını yanıtlayan Özel, "Özgür Bey, şimdi bir demokratik anayasa, bir sivil anayasa tartışması var. Cumhurbaşkanı Erdoğan özellikle size seslendi. 'Gelin beraber yapalım.' dedi. Şimdi içerideki sanırım Ahmet Bey'in sözünü hatırlattınız, 'Kürt olduğum için yargılanıyorum.' dedi. Bu topraklarda halklar var, farklı halklar. Kürtler var, Aleviler var, azınlıklar var. Onların da böyle bir anayasaya ihtiyacı olduğunu düşünürsek, eşit halklar, eşit yurttaşlar talebiyle yeni anayasaya destek verebilecek misiniz acaba?" sorusuna şöyle cevap verdi:
Soruyu sahiplenmeden söylüyorum çünkü Kürtler azınlık değil, Aleviler azınlık değil. Azınlıklar anayasal bir tanım ve o kanun çıktığında kimler azınlık sayılıyorsa azınlıklar onlar ama şunu söylemek isterim: Anayasaya uymayan biriyle, anayasa tanımayan biriyle, kendi iktidarı için anayasayı ayaklar altına almaktan çekinmeyen biriyle, bekar, gencecik, yalnız bir annenin bebeğinin gözünün yaşına bakmayan biriyle, acıması olmayan biriyle, müzakere edilemeyen biriyle, yani oturup da şu arkada yarattığı hukuksuzluğu içine sindirebilen biriyle, Vera'yı 3 yıldır babasız tutan biriyle, kendisinin annesine edilen küfrü elleriyle silmiş Osman Kavala'yı halen daha "Anneme küfür etti, küfür yazdı." diye Ahmet Hakan'ın köşesinde yalanlandığı halde aylar önce, yıllar önce, yıllar önce şahidi akademisyenler söylediği halde sırf kendi iktidarını sağlamlaştırmak için burada insanları tutan biriyle... Siz diyorsunuz ki: "Demokratik bir anayasa yapar mısın?" Bakın, onu seçenlerle yaparım. Geçmişte bir hata yapmış, Erdoğan'ı seçmiş. Gelecekte o insanlarla Türkiye'nin en demokratik anayasasını, en sivil anayasasını yaparım. Dezavantajlı grupları da kayıran anayasa da yaparım. Hepimiz yaparız bunu.
'ARKADAŞLARIM BURADAYKEN NE KONUŞACAĞIM?'
Biz sivil bir anayasa istiyoruz. Biz herkesin tam eşit olduğu bir anayasa istiyoruz. O anayasaya uygun kanunlar olsun, o kanunlar herkese eşit uygulansın istiyoruz. Kimse geride kalmasın istiyoruz. Ben geride İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin 3 kez üst üste Tayyip Erdoğan'ın adaylarını yenmiş cumhurbaşkanı adayımı geride bırakacağım. Sonra gideceğim Tayyip Erdoğan'la.
Arkadaşlarım buradayken ne konuşacağım? Bu kadar Can Atalay seçilmiş milletvekili buradayken ne konuşacağım? Anayasa Mahkemesi kararları varken ne konuşacağım? AİHM kararları varken ben bunlarla ne konuşacağım? Önce bir anayasaya uysunlar. Ben 31 Mart'ta seçimi kazandım. Mayıs ayının 6'sı mıydı neydi, Sayın Erdoğan'la görüştük. Dedim ki: "Bu zehirli dilden Türkiye'yi kurtaralım. Birbirimize bağırmakla, çağırmakla emeklinin de karnı doymuyor, asgari ücret de artmıyor, insanların demokratik talepleri de olmuyor, cezaevleri de boşalmıyor. Gelin hukuka ve anayasaya uyalım." Yanımdaydı Namık Bey. Satır satır not tuttu. Tarihin önünde utanacak değil, övünülecek bir görüşme yaptık orada bizim açımızdan. O gün dediklerimizi söyleseler bugün yaşanan bunca olumsuzluğun hiçbirisi yaşanmayacak. Ne bu kadar yoksulluk ne bu kadar haksızlık ne bu kadar adaletsizlik ama neyi tercih ettiler? Kavgayı tercih ettiler, zulmü tercih ettiler.
'ÖNCE AİHM VE AYM KARARLARINA UYSUN'
İstanbul İl Başkanlığı'nın önündeydik beraber, ne dedim o gün? Bu yaptıklarını sordunuz. "Savaş ilanı kabul ediyorum." dedim. "Siz ne yapacaksınız?" "Savaş ilan edilmiş bir parti ne yaparsa onu yapacağım, mücadele edeceğim." dedim. Mücadele ediyorum arkadaşlar, mücadele ediyoruz hep beraber. Mücadele edeceğiz. Bunlarla müzakere edilmez. Bu kadar vicdansız, acımasız, hukuk tanımayan adamlarla neyini müzakere edeceğim? Önce bir normal böyle müzakere edilebilir bir zemine getirsinler bakalım Türkiye'yi. Bütün Anayasa Mahkemesi kararlarına uysun, AİHM kararlarına uysun. Desin ki: "Ben tamamım." E ben de tamamım o zaman. Oturup bir bakalım ne yapabiliriz diye. Bir anayasa çiğnemenin müeyyidesini konuşmak lazım ilk önce bu ülkede. Anayasaya ilk onu yazmak lazım böyle alnına. Anayasaya uymayana ne müeyyide yapılacak? Çünkü bu müeyyidesizlik şımarttı bunları bu kadar.
Kaynak: Haber Merkezi
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Yeni Anayasa Çıkışı: Yeniden Aday Olacak mı?Güncel
Tutuklu Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer 205 Gün Sonra Hakim Karşısına Çıktı: 'Hakim Savcılar Yetiştirdim, Şimdi mi Terörist Oldum'Güncel
DEM Parti'den Çarpıcı Çıkış: Türkiye'nin Yeni Bir Anayasaya İhtiyacı VarSiyaset