Eğitimde 'Her Şey Çok Daha Güzel' Olsun…

Okullarımız artık çocuklarımıza bir şey kazandırmıyor

31 Martta Yerel Yönetim Seçimleri tamamlandı. Bu yerel seçimlerde halk 14 büyükşehir belediye başkanlığında yetkiyi muhalefet partilerine verirken, 16 büyükşehirde ise iktidar partisi ile onun destekçisi olan partiye verdi. Ekonomik kriz hemen her kesimin kapısını çalmış durumda. İşsizlik, yoksulluk, petrol ve enerji, ısınma, barınma ve gıda ürünlerine yapılan zamlar dur durak bilmiyor. Ardı arkası kesilmeyen zamlar, sağlık ve ulaşım başta olmak üzere bütün kamusal hizmetleri etkiliyor. Kamu hizmetlerinde süreğenleşen aşırı fiyat artışları nedeniyle emeği ile geçinenlerin günlük yaşamda ayakta kalmaya zorlandığı bir Türkiye tablosu ile karşı karşıya bulunmaktayız. Yaşanmakta olan bu ekonomik kriz ve YEP ile uygulamaya konulan tasarruf politikalarından eğitim alanı da kendi payına düşeni fazlasıyla almaktadır. Yapılması planlanan birçok proje ile verilen vaatler ertelenmektedir. Tüm bunları ve daha fazlasını eğitimin tecrübeli bir ismi eğitimci Alaaddin Dinçer ile konuştuk.

Değerli hocam yerel bir seçimi geride bıraktığımız şu günlerde ülkemizdeki yerel yönetimlere bakışınız nedir?

Günümüz Türkiye’sinde TBMM’nin işlevsizleştirilmesi nedeniyle yerel yönetimlere büyük görev ve sorumluluklar düşmektedir. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde yerel yönetimler, eğitim alanında yurttaşların yaşadığı sorunlara ilişkin mevcut mevzuatın elverdiği ölçüde ve bütçe olanaklarını sonuna kadar zorlayarak ya da yeni kaynak alanları oluşturarak pratik çözümleri de içeren eylem programları uygulamaya koymalıdır. Bu eylem programlarının uygulanma süreçlerinde uyulması gereken en önemli ilke; bilginin metalaştırılmasına, hizmetlerin ticarileşmesine, çocukların tüketim öznesi yapılmasına izin vermemek olmalıdır. Çocuk, gençlik, kadın ve eğitim eylem programlarının uygulanma süreçlerinde özellikle önceliği, işçi sınıfının, kent yoksulu dar gelirlilerin, işsizlerin ve güvencesizlerin oluşturduğu toplumsal proleterya ya da kent proleteryası olarak ta tanımlanan insanların yaşadığı mahallelere verilmesi gerekmektedir.

Yerelden yönetim, genel anlamda; merkezi iktidar tarafından yerine getirilen hizmetlerin bir bölümünün yerel iktidar/yönetimler tarafından yerine getirilmesi olarak tanımlanmaktadır. Bir şehirde yaşayan yurttaşların, diğer hizmetlerin yanında eğitim hizmetine de gereksinimi bulunmaktadır. Bu temel ihtiyaçlardan biridir. Bu hizmetlerin sunulabilmesi için de, gerekli altyapıyı sağlayacak sistemlerin kurulması gerekir. Bu nedenle; eğitim hizmetinin karşılanmasında yerel yönetimlerin aktif tutum alması için görev, yetki ve sorumluluklarının daha da artırılması gerekmektedir. Bu kurumlar hizmetleri yurttaşlara; süratli, nitelikli ve uygun olan çözümlerle sunmalıdır. Bunun için de yerel halkın seçimi ile oluşmuş yönetim ve karar organları kamu yaptırımı gücüne sahip olmalıdır. Özellikle; içinde yaşadığımız bilgi çağında, bilginin stratejik bir güç olduğu gerçeği nedeniyle, eğitim hizmetinin aksamadan düzenlenmesi ve sunulmasının önemi gittikçe artmaktadır.

Siz yerel yönetimler ve eğitim arasında önemli bir bağ kuruyorsunuz. Peki, bunun dünyada gelişmiş ülkelerde uygulamaları nasıl?

İncelenen ülkelerde; yerel yönetimlerin kamuya ilişkin hizmetlerin yerine getirilmesinde önemli ölçüde görev, yetki ve sorumlulukları olduğu, merkezi yönetimin, finansman tahsisi ve eğitime ilişkin bazı temel politikaları belirleme dışında müdahalede bulunmadığı görülmektedir. Yine bu ülkelerde yerelleşme konusunda farklı uygulamalar olduğu ve ülkenin genel politikasına göre şekillendiği dikkati çekmektedir. Örneğin; İtalya‟da belediye başkanı, meclis üyeleriyle birlikte halk tarafından seçilirken, Hollanda‟da, içişleri bakanının teklifi üzerine kraliçe tarafından atanmaktadır. Bir kısım Avrupa ülkelerinde ise; yerel yönetimlerin oluşturulmasında ekonomik düşünceler ön plana alınarak daha az sayıda yerel yönetim birimi oluşturulurken, diğerlerinde vatandaşa yakın olma temel ölçüt olabilmektedir.

Söz konusu ülkelerin farklı bölgelerinde, farklı modellerin de uygulandığı görülmektedir. Bir kısım ülkelerde, okul öncesinden itibaren ilk ve ortaokul düzeyindeki eğitimler ile mesleki ve teknik eğitimler tümüyle yerel yönetimlerin sorumluluğunda iken, Tokyo gibi şehirlerde, ön lisans ve lisans eğitimlerinin dahi yerel yönetimlere verilebildiği dikkati çekmektedir. Ancak, incelenen ülkelerde yükseköğretim çoğunlukla merkezi yönetimin sorumluluğundadır. Gelişmiş ülke kentlerinden Londra, Roma, Tokyo gibi şehirlerde belediyeler genel eğitim üzerinde oldukça yetkili iken, diğer ülkelerde genellikle ilk ve ortaöğretimden sorumludurlar. Bu şehirlere örnek olarak; Amsterdam, Kopenhag, Paris ve Viyana verilebilir.

İncelenmiş olan gelişmiş ve sanayileşmiş ülkelerde; eğitimde yerelleşme konusunda oldukça başarılı örnekler olduğu tespit edilmiştir. Dikkati çeken husus; bu ülkelerin yerel yönetim birimlerinin; yapısal olarak güçlü, sistemlerini kurmuş, demokrasi kültürünü yerleştirmiş, yasal görev, yetki ve sorumluluklarının bilincine sahip, yerel yönetim hizmetleri konusunda uzmanlaşmış ve güçlü bir deneyime sahip olduğu dikkati çekmektedir. Eğitimin, ülkenin kalkınmasına sağladığı katkı görülmeye başladıkça, ekonomik olarak güçlenen yerel halkın eğitime ilgisinin arttığı, yerel yönetimlerin eğitimle ilgili faaliyetlerine daha fazla katkı sağladığı görülmüştür.

AB ülkelerindeki yerel yönetimler; başta eğitim olmak üzere, konut, ulaşım vb. gibi kamuya yönelik hizmetlerin önemli bir bölümünü üstlenmiş, özellikle örgün eğitimin okul öncesi ve temel eğitim aşamasında önemli ölçüde sorumluluk alırken, yaşam boyu öğrenme ve yaygın eğitim hizmetlerinin tamamına yakınında da tam sorumluluk almıştır.

Dünya örneklerinden sonra ülkemizde yerel yönetimlerin eğitim eylem faaliyetleri için neler öneriyorsunuz?

Büyükşehir Belediyeleri MEB’in Yerel Kurumları ve Okullar ile ortak olarak veya sadece belediye olarak MEB Sosyal Etkinlikler Kılavuzunda yer alan sosyal etkinlik önerilerini belli bir plan dahilinde yürütebilir. Ana başlıklar şeklinde şunlar önerilebilir:

Bilimsel Etkinlikler İçin Öneriler;
Aşağıda yer alan bilimsel etkinlik önerilerinin tamamı ya da uygun olanı seçilerek uygulanabilir.
Bilim merkezlerinin açılarak sıralı kategorilerin tamamının ya da aralarından seçim yapılarak Uygulanması,Bilim Olimpiyatları,Bilim Şenlikleri,Bilim Fuarları,Bilimsel Proje Yarışmaları,Patent Sahibi Olma,Faydalı Model Sahibi Olma,Bilimsel Toplantılar,Bilimsel Araştırma Yarışmaları,Zekâ Oyunları,Bilişim Teknolojilerine Yönelik Uygulamalar,Fen-Teknoloji-Mühendislik-Matematik Alanlarına Yönelik Uygulamalar

Kültürel Etkinlikler İçin Öneriler;
Kültürel etkinlikler için aşağıda yer alan sosyal etkinlik önerilerinin tamamı ya da bir bölümü uygulanabilir.
*Müze /Ören yeri Gezileri*Tarihi Mekân Gezileri*Sanat Galerisi Gezileri*Doğa Gezileri*Meslekî Alanlara Yönelik Tanıtım Gezileri*Sözlü Gelenekler ve Anlatımlar*Gösteri Sanatları*Toplumsal Uygulamalar Ritüeller ve Şölenler*Doğa ve Evrenle İlgili Bilgi ve Uygulamalar*El Sanatları Geleneği*Meslekî Alan Etkinlikleri

Hocam siz bu bağlamda sanatsal ve sportif etkinlikler içinde önerilerde bulunuyorsunuz. Ama ben asıl toplum hizmeti çalışmalarına yönelik önerilerinizi merak ediyorum.

Aşağıda maddeler hâlinde verilen toplum hizmeti alanlarından uygun olanların öğrenciler tarafından seçimi yapılarak çalışma başlatmaları sağlanabilir.
*Toplumsal Refah ve Eşitliği Sağlamaya Yönelik Çalışmalar*Toplumsal Bilinci Geliştirmeye Yönelik Çalışmalar*Velilerin ve Diğer Bileşenlerin Okulla İş Birliğini Artırmaya Yönelik Çalışmalar*Tarihi ve Doğal Çevrenin Korunması ve Geliştirilmesine Yönelik Çalışmalar*Dezavantajlı Bireylerin Toplumsal Entegrasyonuna Yönelik Çalışmalar*Spor ve Sağlık Kültürünün Geliştirilmesine Yönelik Çalışmalar
*Sivil Toplum Kuruluşları ile Sosyal Hizmetlere Yönelik Çalışmalar*Sanat, Kültür ve Bilim İmkânlarının ve Kültürünün Geliştirilmesine Yönelik Çalışmalar*Trafik Kuralları ve Güvenliğine Yönelik Çalışmalar

Günümüz kentlerinin ve eğitimin en önemli unsuru çocuk ve gençlerle ilgili neler yapılabilir?

Büyükşehir belediyesinin yerel birimlerinde öğrencilere yönelik ücretsiz etüt ve destek çalışmaları yapılmalı, etütlerle destekli olarak, çocuk ve gençler tiyatro, sinema ve konserlere götürülmelidir. Öğrencilere; kaynak kitaplar, okuma kitapları, testler, çözümlü örnek uygulamalar, internetten ücretsiz yararlanacakları hizmetler sunulmalıdır.Felsefe atölyeleri düzenlenmelidir. (Belediyeye ait olan merkezlerde gönüllü öğretmenler ya da hizmet alımıyla)Okullarda/ parklarda tiyatro oyunları gösterimi yapılmalıdır.Çağdaş çocuk ve gençlik edebiyatı kitapları dağıtılmalıdır.Okumayı ve yazmayı özendirecek/sevdirecek ödüllü yarışmalar düzenlenmelidir.
Web üzerinden çalışacak eğitim portları devreye sokulmalıdır. (Belediyenin bire bir çocuk ve ailelerine ulaşmasını sağlar)Satranç kulüpleri oluşturulacak bu konuda turnuvalar düzenlenmelidir
Gönüllü öğretmen ve akademisyenlerle çağdaş eğitimin önemi konusunda mahalle forumları gerçekleştirilmelidir.

Öğrencilere tarih/kent gezileri düzenlenmeli, ücretsiz ulaşım olanakları sağlanmalıdır. İzcilik faaliyetleri yapılmalıdır. Deney seti/matematik seti dağıtılmalıdır. (Bilime ilgi ve merak uyandırmak için)
Devlet okullarındaki yoksul çocuklara kırtasiye ve kıyafet desteği sağlanmalıdır.Kadın hakları, şiddet, ayrımcılık, çocuk ve insan hakları konusunda kolay anlaşılır broşür ve kitapçıklar basarak öğrenci ve velilere ulaştırılmalı, bu konularda konferanslar düzenlenmelidir.Yaz okulları ve kent enstitüleri düzenlenmelidir (drama, dans, görsel sanatlar, tarım, spor gibi alanları içeren)Spor okulları oluşturulacak, çocuk ve gençlik spor kulüplerinin kurulması teşvik edilecek, okul bahçe ortamları uygun olup spor salonu bulunmayan okullara spor salonlarının kurulmasına hız verilmelidir.Kadınlar için spor merkezleri kurulmalıdır.Semtlerde/parklarda çocuk, gençlik kütüphaneleri oluşturulmalıdır.Kreş açılmayan mahallelerde kreşler açılmalı, var olanların geliştirilmesi sağlanmalı, çalışanlara verilmekte olan kreş yardımı artırılarak ödenmeye devam edilmelidir.Gençlik Merkezleri açma uygulaması sürdürülmelidir.Öğrencilerin barınma sorununu çözmeye yönelik mekanlar/misafirhaneler açılmalıdır.

Hocam diğer eğitim hizmetlerine ilişkin çalışma önerileriniz nelerdir?

Temel eğitim ve ortaöğretime ilişkin tüm altyapı hizmetleri, bakım ve onarımlar büyükşehir belediyesi ile ilçe belediyelerinin koordinasyonu sağlanarak yürütülmelidir. Büyükşehir, il ve ilçe belediyeleri bünyesinde yaygın eğitim ve mesleki ve teknik eğitimle ilgili görevleri yürütecek eğitim birimleri kurulmalıdır. Eğitim kurumlarının sağlık ve sosyal hizmet giderleri tümüyle büyükşehir belediyesi tarafından karşılanmalıdır. Belediye; eğitimin finansmanında kullanılmak üzere çeşitlendirilmiş çok seçenekli gelir getirici sosyal faaliyetler düzenlenmelidir. Büyükşehir belediyesine aktarılan bina ve arazi vergilerinden belli bir yüzde eğitim için kurulacak burs ve kredi fonlarına aktarılmalıdır.

Büyükşehir belediyesinin bünyesinde merkezde ve bölgelerde “Eğitim Bölgeleri Danışma Kurulları” oluşturulmalı, görev, yetki ve sorumlulukları kurulun oluşturulduğu bölge halkının yerel düzeyde doğrudan katılımı ile belirlenecek, büyükşehir belediyesi tarafından o yerelde kurullar eliyle yürütülmekte olan eğitim faaliyetlerinin tamamı halkın denetimine açık olacak şekilde sürdürülmelidir
*Kaldırılan il özel idarelerinin eğitime ilişkin görev, yetki ve sorumlulukları ile merkezi olarak sağlanan bütçelerinin büyükşehir belediyelerine ve diğer yerel yönetim birimlerine aktarılması için yasal düzenleme yapılması sürekli gündem yapılmalıdır.

Hocam biz Köy Enstitüleri gibi zengin ve özgün eğitim modelleri yaratabilmiş bir eğitim tarihine sahibiz. Bu noktada günümüz eğitimine ve belediyelere nasıl bir model önerirsiniz?

Nüfusun %80’nin köylerde yaşadığı 1940’li yıllarda kurulan Köy Enstitüleri eğitim modeli, eğitimin, toplumun ve ülkenin gelişmesinde/modernleşmesinde ve çağı yakalamasında çığır açan çok önemli katkılar sağlamıştır. Günümüzde ise nüfusun %90’ı kentlerde yaşamaktadır. Köy enstitülerinin bugüne uyarlamasını kentlerde “kent enstitüleri/akademileri” kurarak sadece çocuklara ve gençlere değil, yetişkinlere de ulaşacak yeni bir örnek model yaratabiliriz.

Yukarıda yer alan önerilerin gerçekleştirilmesi için yerel yönetimler, kent enstitüleri/akademileri benzeri özgün eğitim projelerini/yapılarını bilimsel yöntemlerle günümüze uyarlayan modellerini ortaya çıkarmalı, yeni özgürlükçü, katılımcı ufuklar açmalıdır. Örneğin, Köy Enstitüleri felsefesini kent enstitüleri ya da akademileri olarak günümüze uyarlamaya karar verildiğinde temel yaklaşım “insan, sanat, demokrasi merkezli, laik, demokratik bilimsel eğitim”, yoksullara ve kadınlara yönelik “pozitif ayrımcı” yaklaşımlar, “liyakata” dayalı bir organizasyon ve genel anlamda da “eğitim hakkı, sağlık hakkı, çevre hakkı” olmalıdır.

Okullarımız artık çocuklarımıza bir şey kazandırmıyor

Son yıllarda, özellikle yerel seçimler sürecinde başkan adayları Köy Enstitüleri kazanımlarından yola çıkarak projeler gerçekleştireceklerine, enstitü kazanımlarını güncele, hayata geçireceklerine ilişkin açıklamaları ve projeleriyle karşımıza çıktılar. 2019 yılında şu ana kadar yapılan sınav sonuçları gösterdi ki okullarımız artık çocuklarımıza bir şey kazandırmıyor. Eğitim sistemi yakalandığı ağır sayıltılardan kurtulamıyor. Varsıl aileler çocuklarını özel okullara yönlendirirken yoksul aile çocuklarına imam-hatip ve meslek lisesi dayatması yapılıyor. Öğrenci ve ebeveynlerin eğitimden beklenti ve umutları her geçen gün zayıflıyor. Ebeveynler, ülkenin okullarında uygulanmakta olan eğitimde yaşanan nitelik kaybı, bilimden uzaklaşma ve piyasalaştırma nedeniyle yerel yönetimlerden bu konudaki taleplerini ve beklentilerini yoğunlaştırıyorlar. Eğitim işlevselliğini kaybettikçe bu talep daha da artacak gibi görünüyor. Bu anlamda yerel yönetimlerin eğitim-kültür çalışmalarının günümüzdeki önemi daha da artmıştır. Kentlerinde yaşayan insanların hayatlarını kolaylaştırma yollarından birisinin de eğitim-kültür faaliyetleri olduğu kuşkusuzdur. Yerel yönetimler, örgün olmayan eğitimle yurttaşların eğitim ve kültür alanındaki taleplerini yerine getirmeye yönelik yeni projeksiyonlar üretmelidirler.

Siz tüm bunlarla beraber “İSMEK Modeli” nin de incelenmesi gerektiğini söylemiştiniz. Doğru mu anlıyorum?

Evet evet. Şöyle ki…İSMEK, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Hayat Boyu Öğrenme Merkezi için ilgili kurumun internet sitesinde kurumun kuruluş amacının, ”İstanbulluların; kişisel birikimlerini yükseltmek, mesleki ve sanatsal bilgilerini geliştirmek, kent kültürü ve metropolde yaşama konusunda donanımlarını artırmak, gelir elde etmelerine katkıda bulunmak, istihdam edilebilirliklerini artırmak, vb amaçlarla kurulmuş örgün eğitimi tamamlayıcı bir yaygın eğitim organizasyonu” olduğu bilgisi yer almaktadır. Aynı bilgilerde kurumun “1996 yılında dönemin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından bir sosyal doku projesi olarak faaliyetlerine başlamış olduğu” ifade edilmektedir.

Kurulduğu yıl 3 merkezde,3 branşta,141 öğrenci ile eğitim faaliyetine başlayan kurumun,2018-19 eğitim dönemi itibariyle İstanbul’un 39 ilçesinde 242 merkeze, bu merkezlerde uygulanan 302 branşta 752 program ile, 2 milyon 600 bini aşan öğrenciye ulaşarak birçok üniversitenin öğrenci sayısından daha fazla sayıda öğrenciye erişim sağladığı, aynı tanıtım içeriğinde, gerek kursların sayısı, gerekse eğitim branşlarının çeşitliliği ve bu eğitimlerde ortaya konan kaliteli ürünlerle adeta Türkiye’nin en büyük “Halk Üniversitesi” haline geldiği, ülkede ve dünyada örnek model olarak kabul edilen bir kuruma dönüştüğü ifade edilmektedir.

Siz burada İSMEK ile nasıl bir bağ kuruyorsunuz?

Yerel yönetimler, köy enstitüleri ile İSMEK örneğinden yola çıkarak/yararlanarak yeni bir enstitü sentezi oluşturup yurttaşların hayatlarında çok önemli olabilecek projeleri hayata geçirebilirler. Eğitim hakkı, yoksullara, çocuklara ve kızlara-kadınlara yönelik pozitif ayrımcı eğitim, demokratik sanat eğitimi, çevre eğitimi, bireyi özgürleştiren, üretici kılan, eleştirel düşünme yetisi kazandıran, sanat ve kitapla buluşturan yaklaşımların bu yeni enstitü üzerinden yerel yönetim projelerinde mutlaka karşılık bulması sağlanmalıdır.

Yerel yönetimlerin hayata geçirdiği yetişkinlere yönelik proje eğitimlerinde katılımcılara Köy Enstitülerindeki gibi kooperatifçilik ile ilgili her tür bilgi verilmeli, sürece katılanlara imece-dayanışma ve üretici olmanın önemi ve değeri bir kültür ve uygulamalı olarak aktarılmalıdır. Onlara bu konuda destek vermeli, yurttaşların tüketici haklarının içselleştirilmesine yönelik çalışmaların merkezinde olmalı, çalışmalarında farklı demokratik kitle örgütlerindeki gönüllülerin de katılımı sağlanarak yeni bir dayanışma kültürünün yaratılması sağlanabilir. Yerel yönetimler büyük kentin bazı bölgelerinde “dernekler yerleşkesi” yaratarak demokratik kitle örgütlerinin ayakta kalmasına katkı sağlamalıdır.

Genç ve çocuklardan sonra kadınlar için neler yapılabilir?

Son yıllarda ülkemizde özellikle kadınlara yönelik şiddete karşı kadın sığınma evleri, kreşler, yaşlı bakım merkezleri geliştirilerek çoğaltılmalı ve buralarda kalanlara yönelik her tür destek verilmelidir. Yerel yönetimlerde enstitülerde olduğu gibi yönetime katılma, süreçlerin değerlendirildiği eleştiri-özeleştiri kültürü gelenek haline getirilmelidir. Çalışmalarda kadın-erkek cinsiyet ayrımı yapılmadan eşitlikçi bir anlayışın hayata geçirilmesi ve laik–demokratik toplum gerçekliğinin yurttaşlara iş içinde aktarılması sağlanmalıdır.

Tüm bu çalışmalarda insan hakları, barış ve demokrasi eğitimi temel alınmalıdır

Tüm bu çalışmalarda insan hakları, barış ve demokrasi eğitimi temel alınmalıdır. Bu konuda orta-lise öğrencilerine, üniversite öğrencilerine yönelik ayrı programlar düzenlenebilir. Bu öneriler daha da zenginleştirilebilir. Yerel yönetimler, halka vereceği nitelikli yerel yönetim hizmetleri dışında kent yoksullarının “eğitim, sağlık, yaşam ve çevre” hakkını öne çıkararak, onların özgür ve bağımsız birey olarak ayakta kalma, yaşama tutunma, üretici kılma, kültür ve sanatla buluşmalarını sağlamayı amaçlayan çalışmalar yapılmalıdır.

Sosyal hizmet, dayanışma, destek ve demokratik katılımcı belediyeciliğini yerel yönetim politikasının başlangıç noktası kabul eden anlayışın üreteceği özgün program ve projeler; büyük mutsuzluk, umutsuzluk ve öğrenilmiş çaresizlik girdabında çırpınmakta olan tanımı yukarıda yapılmış toplumsal katmanların içine düşürüldükleri bu ruh halinden çıkmalarına katkı sağlayacaktır. Siyasi iktidara yakın çeşitli cemaat, tarikat ve vakıflar eğitim alanına ilişkin faaliyetlerini yerel yönetimlerin sağladığı destekle yürütmektedirler. Yerel yönetimler eliyle bu yapılara büyük ayni ve nakdi yardımlar yapılmaktadır. Yeni dönemin yerel yönetimlerinde uygulanacak eğitim politikasının esası “bizimkiler” ve “ötekiler” ayrıştırmasına meydan vermeyecek bir hat izlemelidir. Eğitimi, okulları ve toplumu ayrıştırmaya dönük siyaset yöntemlerini ve üslubu kullanmaktan kaçınmalı, kapsayıcı, birleştirici ve bütünleştirici bir yaklaşım benimsenmelidir. Eğitim alanında yukarıda yer verilen öneriler doğrultusunda yürütülecek eylem programları, projeler ve faaliyetler; alanında bilimsel çalışmalar yapmış, birikim, tecrübe, yetkinlik, yatkınlık, yeterlilik, deneyim ve uzmanlık kazanmış kişiler eliyle yürütülmelidir. Personel istihdamında aynı zamanda liyakat ilkeleri olan bu referanslar dışında hiç bir referans geçerli olmamalıdır. Kısacası, Eğitimde “Her Şey Çok Daha Güzel” Olsun. Türkiye Hepimizin, Eğitim Hepimizin…