Bir Sandviç, Bin Hatıra…

Bağdat Caddesi, İstanbul’un en hareketli ve renkli noktalarından biri. Suadiye’den Kadıköy’e uzanan bu cadde, kafe ve restoranların, butik dükkânların ve kalabalık insan seliyle dolup taşan enerjisiyle biliniyor. Gündüz ayrı, akşam ayrı bir atmosfer sunan bu cadde, İstanbullular için hem sosyal bir buluşma noktası hem de lezzet avcılarının keşif rotası.

A+ Yazı Boyutunu Büyüt A- Yazı Boyutunu Küçült

İşte bu caddenin hemen yanı başında, küçük ama sıcacık bir mekân olan Deli Deli, sandviç tutkunlarını kendine çekiyor.

Bir Sandviç, Bin Hatıra… - Resim : 1

Sandviç dediğinde aklıma önce ekmek gelir, çünkü bir sandviçin ruhu ekmeğindedir. İyi bir sandviç ekmeğinin dışı çıtır, içi yumuşacık olmalı…

Aynı zamanda içindeki malzemeleri taşıyacak kadar sağlam, ama lezzetiyle onları gölgede bırakmayacak kadar da dengeli olmalı.

Günümüzde çoğu yerde endüstriyel ekmekler kullanılıyor, bu da sandviçin ruhunu biraz solduruyor. Oysa geleneksel yöntemlerle hazırlanan, mayalama sürecine emek verilen ekmekler, sandviçi bambaşka bir boyuta taşıyor.

Bir örnek vermem gerekirse Napolitan tarzı ekşi maya ekmekleri üç günlük bir dinlendirme süreciyle hazırlanır. Bu süreç, ekmeğin hem lezzetini hem de dokusunu mükemmelleştirir.

İyi bir sandviç ekmeği, sadece bir taşıyıcı değil, lezzetin tamamlayıcısıdır.

Ben sandviçlere oldum olası bayılırım. Çocukluğumda, annemin mutfakta hazırladığı o basit ama doyurucu sandviçlerin tadı hâlâ damağımda.

Ne yazık ki yıllar geçtikçe o tatları bulmak zorlaştı. Kaliteli malzemelerle, özenle seçilmiş ekmeklerle yapılan sandviçler sanki birer hatıra oldu.

Çoğu yerde servis edilen sandviçlerin ya ekmeği bayat ya da içindeki malzemeler birbirine uymuyor. Bu yüzden, iyi bir sandviç bulduğumda içimdeki o çocuk yeniden uyanıyor.

Bir Sandviç, Bin Hatıra… - Resim : 2

Deli Deli’nin ardındaki isim Hakan Özfırıncı, bu özlemimi dindiren bir usta. 2014’te Fransa’da düzenlenen Délifrance Dünya Sandviç Şampiyonası’nda birincilik kazanan ilk ve tek Türk.

Mutfakta geçirdiği 12 yılı aşkın sürede hem aşçı hem de danışman olarak deneyim kazanmış. Türkiye’de işletmecilikle başlayan yolculuğu, mutfağa olan tutkusunun peşinden Paris’e uzanmış.

Orada aldığı pastacılık ve ekmekçilik eğitimi, onun sandviç anlayışını şekillendirmiş.

Fransa’dan Türkiye’ye döndükten sonra akademilerde ders vermiş, profesyonel mutfaklarda çalışmış ve tütsü etler üreten bir imalathane kurmuş. Şimdi ise kardeşi Gökhan ile birlikte Şaşkınbakkal’da Deli Deli’yi hayata geçirmiş.

Bir Sandviç, Bin Hatıra… - Resim : 3

Bu küçücük ve sempatik mekânın, adeta onun lezzet hikâyesini anlatan devasa bir sahne olduğunu söyleyebilirim.

Deli Deli Cadde’nin kalabalığından birkaç adım ötede samimi bir mekân. İçeri adım attığınızda sizi sıcak bir atmosfer karşılıyor.

Sandviçler, taş fırında pişen ve üç gün dinlendirilmiş ekşi mayalı Napolitan hamuruyla hazırlanan ekmeklerle servis ediliyor. Sandviç ekmekleri tam çocukluğumdaki gibi…

Bir Sandviç, Bin Hatıra… - Resim : 4

Dışı çıtır, içiyse yumuşacık; sadece bu ekmek için bile buraya gelirim. Ekmekler her gün büyük bir emekle hazırlanıyor, ama yoğun ilgi yüzünden bazen tükeniyor.

Sipariş verdikten sonra ekmeğin fırından çıkmasını beklemek, sabırsız bir tatlı telaşa dönüşüyor. Bu bekleyiş, sandviçin lezzetine lezzet katıyor.

Geçtiğimiz günlerde Deli Deli’yi ziyaret ettim ve üç sandviç denedim.

İlk olarak tattığım “Pastrami Burrata” hardal, pastrami, burrata, soğan turşusu ve rokanın uyumuyla damağımda hoş iz bıraktı.

Pastrami’nin yoğun lezzeti, burrata’nın kremamsı dokusuyla dengelenmiş; soğan turşusu ise hafif ekşi bir dokunuş katıyor.

“Pesto Mozarella”nın ise ev yapımı pesto sosunun ferahlığı, taze mozarella ve domatesin uyumuyla hafif ama doyurucu bir seçenek olarak öne çıktığını söyleyebilirim. Balzamik glaze, sandviçe zarif bir tatlılık ekliyor.

“Trüf Mantar Frikase” ise tam bir gurme seçeneği; üç çeşit mantar, trüf aioli sos ve dilim mozarella ile zengin ve aromatik bir deneyim sunuyor.

Bir Sandviç, Bin Hatıra… - Resim : 5

Her üç sandviç de ekmeğin dokusu ve malzeme dengesiyle öne çıkıyor. Hiçbiri diğerini gölgede bırakmıyor; her lokmada uyum hissediyorsunuz.

Deli Deli’nin menüsünde klasik Amerikan “deli” kültüründen esinlenen sandviçlerin yanı sıra İtalyan usulü tarifler ve vejetaryen seçenekler de var.

Her biri, “Delicious Delicatessen” mottosuna yakışır şekilde, lezzetli ve keyifli bir deneyim vadediyor.

Deli Deli, sadece bir sandviç dükkanı değil; bir lezzet hikayesi. Çocukluğumdaki o basit ama unutulmaz sandviçlere özlem duyan biri olarak, burada kendimi evimde hissettim.

Sandviç sever biriyseniz, Bağdat Caddesi’nde bir mola verip Deli Deli’yi keşfetmenizi öneririm.