Gülriz Sururi

Toplumsal meseleleri dert etmeyen sanatçılar yeteneklerini yormak istemiyor olabilirler ama zaten yeteneği olmayanlar için böyle bir mazeret yok. Bazı...

Toplumsal meseleleri dert etmeyen sanatçılar yeteneklerini yormak istemiyor olabilirler ama zaten yeteneği olmayanlar için böyle bir mazeret yok.

Bazı köreltilmiş toplumların sanatçılarında ise meydan okuma aramayın, kurallara uyarlar zengin, imtiyazlı, rahat ama tatsız bir hayat yaşarlar çünkü sanatta işin eğlencesi, özü, fark yaratan yaratıcılık kurallara kafa tutmaktır.

Gülriz Sururi böyle bir ortamda nerede ise bir asıra yakın yaşamında meydan okudu, üstelik yetenekliydi. Neye, kime meydan okudu tam anlamadım ama bildiğini okudu , ki bu elbette çok önemli ve değerlidir.

Sanat eleştirir , herşeyi ve en başta kendini.

Bizde sanat eleştirisi yok denecek kadar az.

Ve birbirinden bağımsız olması gereken disiplinler içiçe girdiğinden eleştiri sıkıntılıdır , mesela dramaturg - çevirmen oturur apartma oyun yazar sonra utanmadan entelektüel iddiası olan gazetede oyununun eleştirisini köşesinde methiye şeklinde yazabilir , aynı şey televizyon için de geçerlidir.

Bunlar olmuş olaylardır.

Gülriz Sururi böyle bir ortamda yaşadı.

Eleştirinin hakaret addedildiği toplumlarda sanatkar iddiası olan herkesi beğenme zorunluluğu dünyaya zor anlatabileceğimiz bir şey, tıpkı insan anatomisi çizemeyen ressamların varlığı gibi.

Eleştirmekten ve daha iyiye uyarmaktan ziyade yanlışı savunmak , ve kabahatli aramak genlerine işlemiş insanlar ; babalarına, analarına, kardeşlerine, okula, okuldaki öğretmenlere hatta devlete kabahat bulurlar ama kendilerini asla suçlamazlar.

Halbuki bütün bunlara susmak değiştirmemek kendi suçudur.

Gülriz Sururi kabahati nerelerde aradı , doğru muydu yanlış mı adresler bilemem, ama gidişatı gayet açık net değiştirmek istedi.

Bir kadın gibi yaşamanın zor olduğu bir toplumda sağ kalmak için bir erkek gibi mücadele gerekir, yenilmemek için .

Gülriz Sururi yenilmedi.

Herkesin pişmanlıkları vardır , pişman olmayan aptaldır .

Kimse göründüğü gibi cesur filanda olmayabilir , ‘Hiç hiç mi hiç pişman değilim ‘ diye Edith Piaf’ın şarkısını söylediğine bakmayın , mutlaka pişmanlıkları olmuş olmalı , çünkü Gülriz Sururi akıllı bir kadındı .

O bizim Gülriz’imizdi , Zilli Zarifeden, Keşanlı’nın Zilhasına, Teneke’ye , hatta Kabare’dyi oynarken de hep ama hep bizim Gülriz’imizdi .

İnsan yaşamında , hele artistlerin yaşamında sınırlar , o sınırların ötesine gitmek aşmak için lazımdır.

Gülriz Sururi Meydan Okudu ama sınırları aşmadı .

Cumhuriyet tiyatrosunun efsane oyuncusu Gülriz Sururi artık seneye bikinisiyle poz veremeyecek , Mekanı Cennet Olsun .

Yetenekli , meydan okuyan , müdanası olmayan , bildiğini okuyan bir efsaneydi.

Onun hakkında yazacakları olanların en başında Selim İleri gelir , umarım yazar çünkü tiyatro oyuncularının sonrası ancak Selim İleri gibi değerli bir edebiyatçı yazarsa kalır , işin doğası böyle acımasız.

Anılarında yazdığı gibi Kalamış’ta sahilde Amcası Ali Sururi ve en yakın arkadaşı Kızıltopraklı Kuvvet Orhan şimdi başka bir yerde , boyutta onu kendi elleriyle yaptıkları Tomruk adlı teknelerine tıpkı çocukluğundaki gibi bindirip gezdirecekler, güle güle , Ali Amcaya ve babama selam söyle cici , Kalamış’ın yok olduğunu istersen söyleme .

Gülriz Sururi’ye Saygıyla, Sevgiyle , Rahmetle …..

KAYDA GEÇSİN