Gerçeklerin Ölümü, Propoganda veya 'Alternatif Gerçekler'

KAYDA GEÇSİN ‘Tarihte 2x 2 dört eder deme cesareti gösterdiği içi ölümle cezalandırılmış çok insan var . Mesele onların bu düşüncelerinden dolayı ...

KAYDA GEÇSİN

‘Tarihte 2x 2 dört eder deme cesareti gösterdiği içi ölümle cezalandırılmış çok insan var . Mesele onların bu düşüncelerinden dolayı ödüllendirilmeleri veya öldürülmeleri değil , mesele 2x2 nin dört edip etmediği .’ Albert Camus alternatif gerçeği bence böyle anlatmış.

Derin bir durum , oturup yalan dolan imalatıyla,

propaganda yapmakla aynı şey değil tabii, malum ekranlarda zırvalarına felsefi , sosyolojik kulp takan çok .

Yalanı devletler söylemeye başladığında evrenselleşiyor, bu durumda ne yapacağız yalan globalleşti diye sevinecek miyiz , of eski hikaye .

ABD ekonomik depresyonda iken insanlar camdan atlarken Başkan Hoover durumu ‘Panik’ kelimesiyle izah edince ekonomik krizin yeni adı ‘panik’ olmuş , ‘otoritenin yalanı’ böyle olur diyorlar , çok artistik.

Yalan insani, ancak resmisi farklı , resmi yalanların babası sayılan Lord Northcliffe I.dünya savaşında Alman’lardan bu ünvanı almış , Kaiser’in üzerlerinde askeri üniformaları 6 oğluyla yürürken fotoğrafının altına ‘Savaşta thiç bir bir üyesini kaybetmemiş tek aile’ diye yazmış.

Malum Almanlar 1918 yenilgilerini askeri bir yenilgi olarak görmeyip İngilizlerin kendilerini arkadan vurdukları şeytani bir propaganda sonucu zayıflatılmış , moralleri çökertilmiş olmaları olarak görüyorlar ,düşmanın istediği gibi düşünmek mahvetmiş onları , işin özü bu !

İşte tam bu noktada Hitler basit ve kitleleri harekete geçiren kendi propogandasını devreye sokuyor. Ancak propaganda etkili olması için ortamını istiyor, berbat ekonomi değil sanki politik durum sorunun başıymış gibi harekete geçiyor .

Hitler gücü ele geçirince bu uğurda modern teknoloji ve devletin bütün kaynaklarını Alman Halkının zihnini ele geçirmeye kullanıyor . Temerküz kampları birer ‘Terör Tiyatrosu’ olarak gerçek bir trajediyle korku salarken milyonlarca insan ölüor.

Radyo , sinema dolaysız hypnotize araçları haline geliyor.

En korkuncu sanatın propagandaya çevrilmesi , derin acı bir konu.

Halk kütüphanelerine ‘entelektüel kerhane’diye ad takıp işine gelmeyen kitapların yakılması , Kilisenin korkutulması , Akademinin Hitler disiplini karşısında dayanamayıp pes edip yenilmesi dur durak tanımayınca ‘aryan byoloji’ dersleri filan öğretilmeye başlıyor !

Stalin’in de gerçeklerle savaşı bundan beter, grotesk , milyonlarca vatandaşı açlıktan ölürken tahıl ihraç etmeler , yoo herkesin karnı tok demeler,

Güneş lekeleri üzerine çalışmaları markxist çizgiye uymuyor diye astronomları ölümle cezalandırmalar , derken gözden düşenleri resimlerden silmeler (Yagoda) , faydalı aptallar diye adlandırdığı gelen turistlere komünizm başarısı diye yutturmacalar , dahası batılı bazı gazetecileri propaganda amaçlı parayla yazar hale getirmeler (Walter Duranty) açlık yok aşırı beslenmeden ölenler var demeler, iş bir gazetecini Rus sansürcübaşının ağzından ‘Bunu yazamazsınız çünkü

yalan değil ‘sözlerine dayanıyor (Malcolm Muggeridge ) , velhasıl dünyanın yalanı bitmiyor ve bedeli hep savaş, hep ölüm ama değişim oluyor demiyorlar mı tepem atıyor savaş çıkarmadan değişim olmuyor mu , her gün çamaşır değişiyorsunuz önce savaş mı veriyorsunuz .

Propogandaya gelince , kendini kötülüyen ülke olmaz , hem eleştiri yasak hem kötüleyen filimler serbest .

Allahtan bizim , şuurlu ,şuursuz utanmadan yabancıların propaganda filimleri yapanlarımız doğru dürüst etkileyici filim yapamıyorda halk etkilenmiyor böylece beyinler yıkanmamış oluyor onlar da tükrükle boğulmaktan kurtuluyorlar.

18 Mart , Çanakkale O büyük Savaşımızda 490.000’e yakın askerle gelen işgalci kuvvetler, 300.000’den fazla kayıp verdi.

Buna karşılık Osmanlı tarafının 315.000 askerinin 250.000 tanesi ana yurdunu korurken şehit oldu. O tarihe kadar eşi görülmemiş bir cephe olan Çanakkale, sonucunda toplamda yarım milyondan fazla insan genç yaşta hayatını kaybetti. Bu rakamlarda yalan yok .

Bizim kahramanlarımızı anlatan binlerce filim çekilmeyi bekliyor, Anzak, İngiliz kahramanlıkları anlatan filimlerden bu sene hiç olmazsa vaz geçildi ,bunları izleyen meth eden salaklardan ses yok , kimileri kıvırdı zaten .

Hamasetten uzak bizim fedakarlıklarımızı , kahramanlıklarımızı anlatan filim yapmadan vatansever, cumhuriyetçi, Atatürkçü nasıl olunur ?

Kendi yalancılarımızı , savaştığımız insanların propogandasını yapanları ıslah etmeden şehidler rahat uyur mu ?

İşimiz bu gerçekler olmalı , alternative gerçekler, ekran , dizi, filim palavraları yetti.

Gerçek Kahraman sıkıntısından mı yoksa kahramanlar yazamamak , nedir bu sefalet , sorumlusu kim ?

Gerçek kahraman düşünmeden mecali yokken bile ayağa kalkandır , yapılması gerekeni yapar, söylenmesi gerekeni söyler, mazeret filanda aramaz, kahramanlarımız tükenmez elbette varlar, göremeyenler doğru yere bakmıyorlar herhalde, Kayda Geçtik elimizden gelen budur , saygıyla efendim . necefugurlu@gmail.com