Ekrem İmamoğlu, Necati Özkan ‘Bana Bir Kahraman Göster, Sana bir Trajedi Yazayım’ F.Scott Fıtzgerald

KAYDA GEÇSİN Ünlü Amerikan edebiyatçı , öykücü F.Scott Fitzgerald Notebook E adlı eserinin bir yerinde ‘Bana bir kahraman gösterin , bende size bir trajedi ...

KAYDA GEÇSİN

Ünlü Amerikan edebiyatçı , öykücü F.Scott Fitzgerald Notebook E adlı eserinin bir yerinde ‘Bana bir kahraman gösterin , bende size bir trajedi yazayım’ der.

Necati Özkan biraz erkenci mi davrandı bilemem Ekrem İmamoğlu’nun mağduriyetten kahramanlık dönüşümünün zamanını ayarlamakta , böyle takdir etmiş , ne yaptığını bilen bir insan , kendinden çok emin bir insan , markalarla işi ! Benim insanlarla , insan markalarıyla değil .

Fitzgerald’ın demek istediği elbette okuyucunun yorumuna kalmış .

Bu cümle kahraman olmak için önce trajedinin olması gerekiyor anlamında mı yoksa her kahramanın arkasında trajik bir öykü vardır anlamında mı ,

öyle veya böyle kahramanlık mutlaka fedakarlık istiyor , ‘zaman , olgunluk , sorumluluk’ sahibi olmayan kahramanlarla dolu Kahramanlar Piyasası.

Zaten kahraman olmanın zamanını kollamak işe samimiyetsiz bir boyut getiriyor , dur şimdi zamanı , ben bir kahraman olayım çok PR kokuyor .

Öte yandan Milli Mücadele kahramanları, fedakardılar idealleri için ölüme yürüyen hesabı kitabı memleket olan cesur , kararlı , inanan insanlardı .Gayet de güzel anlattılar maksatlarını PR olmaksızın , ne der işin sonunda Atamız ‘Mesudum çünkü Muvaffak Oldum’ .

Ekrem Bey’in üzerinden dönen Kahraman’lık tartışmalarında bu bağlamda hangi fedakarlık söz konusu pek anlaşılmadı .

Beylikdüzü’nü bırakıp İstanbul Belediye başkanı olması mı fedakarlık , yoksa ticarete ara verip politikaya atılması mı , bilmediğimiz bir fedakarlık mı var henüz açıklanmamış Necati Bey’in düşündüğü bilemeyiz , sadece bu ikiliye dikkat diyebiliriz.

‘Kahraman’ kelimesi topluma mal olmuş polis, ordu mensupları , siyasetçiler veya popüler kültür ünlüleri için kullanılırken çok dikkat isteyen bir kelime çünkü halkın algısında çarpıtmalara neden olabilir ve ters tepebilir , yani öyle kolay kullanılacak bir kelime değil .

Sayın İmamoğlu baştan beri popüler kültürle elele olmayı seçti bunun sakıncaları da olacak elbette .

Retorik olarak kahramanlığın kimden nereden gelirse gelsin demokrasiyi yavaş yavaş öldürdüğünüde görüyoruz , Canan hanım bu bakımdan haklı.

‘Kahraman ‘ olarak etiketleme aslında entelektüel sığlık ortamlarında

kahramanlığı sıradanlaştırma olarak aynı zmaanda faydalı bir tutum ;

nasyonalizm, şövenizm, otoriterizm, totalitarizm Allah ne verdiyse bütün bu insanlığın öcülerinin kutsalına ihanet eden bir olgu olması bakımından aslında hiç de fena fikir değil !

Sıradan fiyakası bozulmuş kahramanlar etkilerini kaybettikçe bu demokrasi adına gelişimdir diyebiliriz.

Öte yandan kırılgan , narin demokrasi olan ülkelerde ne kadar çok ‘kahraman’ olursa o kadar iyi , diye de düşünülebilir .

İnsanları kahramanlaştırınca insandan öte oluyorlar , cesur, onurlu sıfatları onlara mahsus olduğu gibi ve zamanla dokunulmazda oluyorlar , bilhassa pop ve top dünyasında çok sık rastlanan bir durum , ‘Tartışmasız , sevilen ‘ filan gibi sıfatlarla taçlandırılıyorlar ancak ‘kahraman’ların her insan gibi hata yapmaları kaçınılmaz ve çoğu evrensel ölçeklerle bakıldığında epey tırışka .

Ya görgüsüzlük, arsızlık gibi insani hataları ya da gündemi kaybetmemek için rıza gösterdikleri PR kurguları zamanla başlarına dert oluyor , bir seks skandalı mesela , bir boşanma, bir ihanet , sanat severim diye gösteri yapayım derken aldıkları tablolar, arabalar , çocuklarına pahallı oyuncaklar o sırada pek çok ciddi toplumsal olaylardan spotları ‘kahraman’ ların üstlerine çeviriyor ama bunları yapan insanların kahramanlıkları filan da kalmıyor , işte buna trajedi deniyor ama Fitzgerald’ın edebi değer verebileceği bir trajedi değil, Great Gatsby’yi hatırlayın. (Bülent Kahraman melodrama olarak görür eseri ve Kerime Nadir, Muazzez Tahsin ile mukayeseye girer ama dönüp dönüp tutkuyla okuduğunu anlarız , aynı tutkuyla Kerime nadir , Muazzez Tahsin okumakta mıdır bilmiyoruz )

Ölümünün 81. Yılında daha da Güçlenen Kahramanımız Atatürk’ümüz arkasından söylenen, yazılan, 10 kasım 1938 , saat 9’u 5 gece başlayan karşı devrim hareketlerine rağmen dimdik ayakta bir kahraman .

Gerçeküstü bir durum gibi görünüyor , ve fakat Atatürk ve silah arkadaşları gerçektiler. PR filan henüz icat edilmemişti , Nur içinde yatsınlar hepsi muhariptiler , evet muharip askerleriyle kazandı Atatürk , kolay iş değil yaşadıkları savaş acıları , onun için ‘Yurtta Sulh Cihanda Sulh’ !

Atamız ve silah Arkadaşları Nur İçinde yatsınlar, Işıklar İçinde de olabilir yanlız sanki lamba yakmış gibi oluyor ama olsun.

Sayın Necati Özkan Ticari, Siyasi iletişim alanında sayısız marifetleri ABD’de itibarı olan Obama after election gecesine VİP davetli olmuş, Bilgi’de strateji dersleri veren, kitapları , ödülleri olan askeri lise ve kara harp okulundan topçu subay olarak mezun olmuş 12 Eylül’de emekli edilmiş , Ankara Hukuk ,sonra ODTÜ İşletme MBA’i olan birikimli bir insan.

Asker kökenli ama diğer kahraman askerler gibi muharip asker değil, PR asker , Belediye Başkanımız Sayın İmamoğlu’nun ifadeleriyle ‘Organik ‘ bir tanışmaları olan ve 6 yıldır birlikte oldukları bir süreç sonu bu kitap .

‘Organik’ burada ne anlama geliyor çözemedim hormonsuz desem o da olmuyor , organizmayla ilgili hangi organizma onu da anlamadım .

Ama Necati Özkan akıllı bir adam ancak muharip olmayan kahramanlarla nereye kadar bilemem konum değil .

Siyaset ise işim değil, analiz yapacak halim hiç yok , zaten konunun ilgimi çekecek edebi niteliği yok, ama milleti iyi sinir ettiler bu kısmı eğlenceli.

Eğlence Saygıyla Kayda Geçsin necefugurlu@gmail.com

Etiketler
Necati Özkan Ekrem İmamoğlu