İstanbul’dan sekiz, İzmir’den sıfır olursa…

Bir önerim de büyük bir camia, sivil toplum unsuru Göztepe’ye; taleplerinizi anlatın aday adaylarına ve onlara İzmir sporu adına vaatlerini sorun kapınıza geldiklerinde. Ağlamayana meme yok derler, bilirsiniz.

Avrupa’nın altıncı büyük profesyonel futbol ligi olan Türkiye Süper Ligi’nde bu sezon İstanbul’dan tam sekiz takım varken Ankara’dan bir, Türkiye’nin üçüncü büyük şehri İzmir’den ise hiç yok! 18 takımlık Süper Lig’de takımların yüzde 45’i İstanbul’dan iken, bu lige “Türkiye Ligi” demek mümkün mü? Mümkün, ama sadece kağıt üzerinde… Düşünün, her İstanbul takımı bir sezonda bir Anadolu takımına göre yedi kez daha az deplasmana gidecek. Daha az yollara düşecek, daha az yorulacak, daha az masrafa yapacak… Öte yandan, Türkiye’nin bütün bölgelerine yayılmayan takımlarıyla bir lig “Türkiye Ligi” sıfatını nasıl taşıyacak?

Bu sezon İstanbul’dan iki veya üç takım düşse bile birinin yerine Trendyol 1. Lig’den Eyüpspor gelecek gözüküyor. Yani gelecek sezon da en az altı İstanbul takımı Süper Lig’de top koşturacak. Bir şey daha var; FB, GS, BJK dışındaki İstanbul takımlarının doğru düzgün taraftarı da yok! Maçlarını birkaç yüz kişiye, bazıları bilemediniz bir-iki bin kişiye oynuyor, oynamıyor!

İzmir’den Göztepe yedi sezon önce 14 sezon aradan sonra Süper Lig’e çıktı ve beş sezon kaldı. Keza Altay da uzun bir aradan sonra çıktığı Süper Lig’de ancak bir sezon kalabildi. İki sezon önce iki İzmir takımı böylece Süper Lig’de aynı anda oynadı. 1995-96 sezonunda Altay ve KSK oynamıştı Süper Lig’de birlikte.

GÖZ GÖZ SÜPER LİG’E ÇOK YAKIN

Göztepe, geçen sezon 1. Lig’de play-off’a kalsa da Süper Lig’e üçüncü bileti alamadı. Bu sezon ise ilk yarıyı 32 puanla üçüncü sırada tamamladı. Süper Lig’e iki takımın doğrudan çıktığı bu ligde Eyüpspor 42 puanla lider. Kocaelispor ise Göztepe’nin bir puan önünde ikinci sırada. Sakaryaspor da İzmir’in sarı kırmızılıları ile aynı puanla dördüncü sırada. Play-off hattının beşinci ve altıncı sırasında 29 puanlı iki takım, Bodrumspor ve Bandırmaspor yer alıyor. Bu sezon Eyüpspor ile birlikte Göztepe’nin doğrudan Süper Lig’e çıkarak İzmir’in makus talihini yeneceğini söyleyebilirim (16 olimpik branşta da gençlere lisanslı spor yaptıran Göztepe vitrinde olmayı hak ediyor. Hatta bir zamanlar olduğu gibi Avrupa arenasında olmayı da). Ancak Göztepe’nin hedefi birincilik olmalı, ikinciliğe fit olmamalı. Göz Göz, seneye 100. yaşında Süper Lig’de olmak istiyor. Mali ve idari yönden güçlü bir kulüp yapısı yanında taraftarı ve camiası başlıca artıları. 13. haftada göreve gelen teknik direktör Stoilov aşısı da tuttu. Aranan kan bulundu. Bulgar Hoca, tribünün de çok istediği bir futbol oynatıyor. Yüksek tempo, rakibe önde, birinci bölgede baskı ve hırslı ve çabuk oyun anlayışına uyanlar takımda forma şansı buluyor. Kendi sistemini bir kenara bırakıp çabucak adapte olduğu 3-5-2’ye devam eden Stoilov oyunun hep içinde kenarda, oyunu iyi okuyor ve hamleleri de yerinde yapıyor. Ligde çıktığı 5 maçtan 4 galibiyet 1 yenilgi ile ayrılan Stoilov, arada gelen İsveçli forvet arkası Pascal ve Brezilyalı stoper Heliton ile de güç kazanacak. Bu arada bir de forvet peşinde Göz Göz, belki de bu yazı yayına girdiğinde Süper Lig ekibi Başakşehir’den (daha önce Bandırmaspor’da 14 golle oynadı) Keny ile anlaşmış olacak. 12 gol ile ligin en az gol yiyen ekibi Göztepe, rakip ağlara 26 gol bıraktı ilk yarıda. İkinci yarıda gole daha yakın olacağını söyleyebilirim.

İstanbul’dan sekiz, İzmir’den sıfır olursa… - Resim : 1

GÖZTEPE, STADIN ÇOK YÖNLÜ KULLANIMINI DÖRT GÖZLE BEKLİYOR

Göztepe’de 12. haftadan sonra sadece yeni bir teknik direktör değil, yeni bir CEO da geldi. Aynı zamanda Sportif Direktör olan Ivan Mance’nin yerine gelen Kerem Ertan Türk futbolunun içinden birisi, daha önce de iki yıl Göztepe’de görev almışlığı var. GS ve Digitürk’te de çalışmış. Göztepe’de YK Üyesi Sepil, olimpik branşlarla ilgili. Başkan Ankersen çok büyük ölçüde yurtdışında. Haliyle kulüpte idari bir boşluk vardı ve Ertan ile bu boşluk da dolma yolunda. Yeni CEO Ertan, taraftarlarla, camia ile sıcak bir iletişim içinde. Spor basını ile de. Nitekim dün de ikinci kez bir araya geldik kahvaltıda ve sonrasında açıklamalarını dinledik.

Ertan, satır başları ile şu bilgileri verdi: Kulüpteki idari reorganizasyon tamamlandı. Taraftarlar ve camia ile daha entegre bir ilişki oluştu. Ticari gelirlerin zor da olsa marka değeri sayesinde artırılması için önemli mesafeler alındı. Stadın isim hakkının satılmasıyla ilgili ciddi bir temas trafiği sürüyor. Göztepe Müzesi de Güzelyalı’daki kulüp binasından stada taşınıyor. Projesi hazırlanan müzenin 19 Mayıs’ta açılması planlanıyor. Stadın ticari alanlarının kulübe devri konusunda yapılan istişarelerden üç ay içinde mutlu sona ulaşılacağı beklentisi söz konusu. Göztepe’nin arzusu stadın 52 hafta boyunca çok yönlü faaliyet için açık olması.

İstanbul’dan sekiz, İzmir’den sıfır olursa… - Resim : 2

TORBALI ADIMI KÜÇÜK AMA GÖZTEPE VE TÜRK FUTBOLU İÇİN BÜYÜK BİR ADIM

Kısacası, CEO Ertan, Göztepe’nin marka değerine, şanına yakışır bir tablo oluşturmaya çalıştıklarını ifade etti. Ancak bir de serzenişi var; koskoca 12 bin kilometrekarelik İzmir’de akademi kurulması için bir arazi bulmadıklarından yakındı. Evet, bir arazi olsa, Sepil ve Sport Republic bir altyapı tesisi, Göztepe Akademisi kurup Süper Lig’e, Milli Takımlara, Avrupa piyasasına futbolcu yetiştirecek ama bir türlü tesis yapılacak arazi sorunu çözülemedi. İzmir’in engebeli yapısı düz arazi bulmada zorluk oluşturuyor. Torbalı’daki 104 dönümlük arazinin durumundan ise Sepil ve Göztepe artık oldukça sıkılmış durumda. Hakikaten de yılan hikayesine döndü ve çıkmaza girdi Torbalı meselesi. Aslında bu iki parçalı arazi (bir kısmı İzmir Büyükşehir’de, bir kısmı Milli Emlak’ta) için merkezi hükümet ve İzmir Büyükşehir daha önce İzmir’de birlikte işbirliği içinde ortaklaşa hayata geçirdikleri İZBAN projesi örneğinde olduğu gibi bir araya gelerek akademi için elverişli araziyi Göztepe’ye kazandırabilirler. Bana kalırsa kazandırmalılar. İzmir için, büyük hedefleri ve arzusu olan Göztepe için değer. Türk futbolu için değer. Fillerin tepişmesinden çimenler zarar görmemelidir. Yerel seçimler sonrasında İzmir’in en büyük sivil toplum örgütlerinden birisi olan Göztepe camiası merkezi ve yerel yönetim yine farklı partilerden olursa gücünü gösterip iki kesimi bir araya getirerek İZBAN modelini örnek göstererek Torbalı meselesine neşter vurmalıdır. Ki, Torbalı adımı İZBAN’a göre çok daha küçük, ancak Göztepe ve Türk futbolu için büyük bir adımdır.

YAZMAKTAN, HATIRLATMAKTAN BIKTIM

Ben yazmaktan, hatırlatmaktan sıkıldım artık. Futbol sadece futbol değil. Türkiye’nin, Akdeniz’in incisi İzmir için merkezi ve yerel yönetim (Büyükşehir ve ilçe belediyeleri), İZTO, EBSO ve diğer iş dünyası kuruluşları, sivil toplum, üniversiteler ne yapsa az. İzmir’e ne yapılsa az, ne yapılsa değer. Ve İzmir’e önce ve en çok İzmirliler sahip çıkmalı. Yazının başlığına dönelim; İzmirliler Süper Lig’de İstanbul’dan sekiz takım varken İzmir’den hiç takım olmamasından memnun mu? Antalya bile Süper Lig'de iki takımla temsil ediliyor. Göztepe’nin çığlığını bu çerçevede değerlendirmek gerekiyor. Elbette Altay, Altınordu, Karşıyaka da var. Onlar da asırlık camialar olarak desteği, ilgiyi hak ediyor. Kerem Ertan’ın çığlığı, Göztepe’nin üst hedeflere en hazır, en yakın kulüp olması anlamına geliyor. Bitirirken Bornova, Konak, Karabağlar, Balçova, Narlıdere, Güzelbahçe, Urla için kolları sıvayan belediye başkan aday adaylarına bir çağrı yapayım; hanginizin vaatleri arasında 16 olimpik branşta faaliyet gösteren Göztepe’ye kapalı bir salon için yer göstermek (inşaat demiyorum, sadece yer tahsisi) var? Bir önerim de büyük bir camia, sivil toplum unsuru Göztepe’ye; taleplerinizi anlatın aday adaylarına ve onlara İzmir sporu adına vaatlerini sorun kapınıza geldiklerinde. Ağlamayana meme yok derler, bilirsiniz.