Bir kriz sonrası iyimserlik aşılama filmi: Oz Büyücüsü
“Bir daha, en çok istediğim şeyi aramaya kalkarsam, kendi arka bahçemden öteye bakmayacağım. Çünkü orada değilse, onu zaten kaybetmedim demektir.”
Sinema tarihinin araştırmalara göre en çok izlenmiş filmi.
En iyi müzik ve en iyi şarkı Oscar’ı...
Hem Oscar hem Cannes Altın Palmiye adayı.
Hiç şüphesiz ki bir alegori
Ve her alegori gibi Oz Büyücüsü’nü anlamak için “pencereden dışarı” iyi bakmak gerekir.
Açılışta “The Wizard of Oz “ yazısı, olumsuz duyguları anlatan kahverengi tonda bulutların önünde görünür. 1939 yılında çekilen film, 1929 buhranı öncesinde, Amerikan toplumunun karamsarlığını vurgulayarak başlar.
Ancak buna eşlik eden neşeli müzik bu buhrandan çıkış umudunu da muştular.
Finali ise şu sözlerle açılır :
“Bir daha, en çok istediğim şeyi aramaya kalkarsam, kendi arka bahçemden öteye bakmayacağım. Çünkü orada değilse, onu zaten kaybetmedim demektir.”
Film, Amerikan sinemasının Amerikan halkına kendi meşrebince “ Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda var” demesidir.
Bir kriz sonrası iyimserlik aşılama filmidir.
Birlik beraberlik çağrısıdır.
Irkçılığı, cinsiyetçiliği ve yobazlığı geride bırakarak zenginleşecek Amerikan modernizminin güzellemesidir.
Filmin final sekansı defalarca“ There’s no place like home “ diyerek biter.
Amerika kadar güzeli yok...
Amerika kadar güzeli yok...
O Amerika’nın dünyaya nasıl kan, şiddet, sefalet ve terör getirdiğini görmek için dünyanın bir on, on beş yıl kadar beklemesi gerekecektir o kadar.
Great Depression’da kötü bir kabus gören Amerika uyanacak ve yeniden güzel günler görecek.
Hiç unutma Amerikan halkı, Amerika gibisi yok !...
Evim evim güzel evim.
Türkiyem Türkiyem Cennetim ,benim eşsiz milletim gibi.
Amerikam benim cennetim.
Filmin son sözü de zaten şudur : Evim gibisi yok.
Yani “Amerika gibisi yok !”
