Rahmetli Demirel Yanılmıştı... Hem de Ne Yanılma!

Türkiye’nin en verimli tarım arazisini Japon Toyota’ya açan, “Otomobil üretmek buğday üretmekten daha önemli” diyen Süleyman Demirel, otomobilin başka yerde de üretilebileceğini, ancak buğdayın üretilemeyeceğini hesap edememişti. Ülke yönetimleri sanayiden yana ağırlığını koydu durdu. Sonuç yüksek gıda enflasyonu ve yok olan tarım arazileri oldu.

A+ Yazı Boyutunu Büyüt A- Yazı Boyutunu Küçült

1990’ların başında Türkiye zor zamanlar geçiriyordu. Yatırıma ihtiyaç vardı. Ve beklenen haber Japon Toyota’dan geldi. Türkiye’de otomobil fabrikası kurmak istiyorlardı. Firma fabrika kuracağı uygun bir yer arıyordu. Devlet devreye girdi ve Sakarya/Arifiye-Adapazarı Ovası’nı önerdi. Bu bölge Türkiye’nin en verimli tarım arazilerinden biriydi. Özellikle birinci sınıf tarım arazisi olarak işaretlenmişti.

O dönem başbakan olan Süleyman Demirel, bu yatırımı ülkeye kazandırmak için özel çaba gösterdi. Türkiye’nin doğrudan yabancı yatırım çekmekte zorlandığı bir dönemde, Toyota gibi dev bir markanın gelmesi “stratejik kazanç” olarak görülüyordu. Her şeye rağmen bu önemli tarım arazisini sanayiye açtı.
Japon Toyota hiç de kendisine yakışmayacak bir şekilde sunulan tarım arazisini kabul etti. Kendi ülkesinde bırakın yapmayı, düşünmeye bile cesaret edemeyeceği bir şekilde Türkiye’nin en önemli tarım arazisinin üzerine sanayi tesisini kuruverdi.

Muhalefet ve uzmanlar ayağa kalkmıştı.

Eleştirmenler, “Türkiye sanayileşmeli ama tarım arazisini sanayiye kurban etmemeli” diyordu.

Bazı akademisyenler, Sakarya Ovası’nın verimli yapısının bozulmasının uzun vadede gıda güvenliğine zarar vereceğini savundu.

Ayrıca fabrikanın su kaynaklarını ve yeraltı sularını etkileyeceği, atık suların ve kimyasalların bölgedeki ekosistemi tehdit edeceği yönünde raporlar hazırlandı.

DEMİREL’İN SAVUNMASI

Demirel bu eleştirilere şu mantıkla karşılık vermişti:

“Bu ülke sanayileşmeden kalkınamaz. Tarım toprağı olsa ne olur; oradan çıkan buğdaydan daha değerlisi otomobil üretmektir.”

Yani Demirel, klasik “kalkınmacı” bir yaklaşımı savunuyordu. Ona göre ekonomik büyüme, istihdam ve teknoloji transferi çevresel kaygılardan öncelikliydi.

Bu söylem, o dönem “sanayi mi, tarım mı?” ikilemini simgeleyen örneklerden biri haline geldi.

Evet fabrika kimi şeylere de yaramıştı. Binlerce kişiye doğrudan ve dolaylı iş sağladı. Sakarya ekonomisi çeşitlendi, yan sanayi gelişti. Toyota’nın kalite ve üretim süreçleri Türkiye sanayisine model oldu.

Ancak, Fabrika ve bağlantı yolları, binlerce dönüm verimli araziyi tarımsal üretim dışına çıkardı.

Bölgedeki drenaj yapısı değişti, yeraltı su dengesi etkilendi. Otomobil imalatında özellikle boya ve montaj hatlarında uçucu organik bileşikler (VOC) üretti, çevre bozuldu. Fabrikanın çevresinde yan sanayi, lojistik merkezleri, konutlar oluştu-bu da yeni tarım alanlarının kaybedilmesine yol açtı.

Sonuçta bugünlerde geldiğimiz nokta, aşırı pahalı tarım ürünleri, arzın talebe yetişememesi ve yüksek gıda enflasyonu oldu.

Bir dahaki yazı ise biz bu işi nasıl ettik de yaptık?

Etiketler
Süleyman Demirel