13 yaşında- 1977 Taksim 1 Mayıs’ında: İlk katliam, ilk cenaze töreni

1977. 13 yaşındayım, Hasköy Ortaokulu’nda ikinci sınıf öğrencisiyim. Ülkede büyük bir sol dalga var ve onun bir parçası olduğumu sanıyordum, galiba öyleydim...

1977. 13 yaşındayım, Hasköy Ortaokulu’nda ikinci sınıf öğrencisiyim. Ülkede büyük bir sol dalga var ve onun bir parçası olduğumu sanıyordum, galiba öyleydim de. Devrimci, sosyalist olarak görüyordum kendimi.

Müsaade ederseniz 1 Mayıs 1977’ye gelmeden önce bir arka plan anlatmalıyım iki üç paragrafta. Nasıl becerebilirsem…

Tam da doğduğum yıllarda yani 60’lı yılların başında Türkiye’de sol hareket ‘ete, tırnağa bürünmeye’ başlamıştı. Bir grup sendikanın öncülüğü ve teşvikiyle kurulan Türkiye İşçi Partisi (TİP) parlamentoya girmiş, Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) kurulmuş, artık 1968 kuşağı diye anılan dünyadaki gençlik hareketlerine neredeyse paralel gençlik hareketleri doğmuştu. Egemen sınıflar ve iktidar önce işçi sınıfını bastırmayı denedi. DİSK’in önünü kesmek için düzenledikleri yasa tasarısı ülke tarihinin en büyük işçi direnişine neden oldu: 15-16 Haziran 1970!

Küba devriminin de etkisiyle tüm dünyada kapitalist/emperyalist düzenin silahlı mücadeleyle değiştirilebileceğine ilişkin kanı yaygındı. TİP’in içinden çıkan gençlik hareketleri de bu düşüncedeydi. Ama açıkçası ne silahları ne sayıları karşı çıktıkları düzeni değiştirebilecek güçteydi. Sanırım onların bir bölümü de farkındaydı bunun. Yol açıyorlardı sadece. Ömürleri uzun sürmedi. Bir muhtıra ile askeri darbe dönemi başladı (12 Mart 1971) devrimci liderlerin önemli bölümü katledildi.

BÖLÜNEREK ÇOĞALAN SOL

Solun önünün kesileceği hesaplanmıştı ama tam tersi oldu. Mahirlerin katli, Denizlerin idamı, İbrahim’in işkencede öldürülmesi sola sempatiyi artırdı. Abartarak söyleyeyim dağ taş solcu oldu. O solculardan biriydim, daha orta okulda. Okmeydanı’nda gittiğim kitapçıdan Devrimci Gençlik dergisi alıyordum mesela… Abim Dev Genç’liydi; belki ben de ona özeniyordum.

Sol bölüne bölüne çoğalıyordu. Esas felaket Sovyetik ve anti Sovyetik gruplar arasında zaman zaman silahlı çatışmaya dönüşen gerilimdeydi. 1 Mayıs 1977 öncesi DİSK, Maocu grupların alana alınmayacağını açıkladı. 1 Mayıs’tan çok önce bir provokasyon söylentisi kulaktan kulağa yayılmıştı. Söylenti işçi babamın kulağına kadar gelmişti.

MUAZZAM KALABALIK

1 Mayıs sabahı ablamın ve benim evden çıkmama izin vermedi. Abim zaten gece eve gelmemişti. Muhtemelen bir yerlerde pankart yazıyordu. Öğleden sonra baba yasağı yumuşadı. Artık nasıl olsa gitmeyeceğimizi düşünüyordu. Top sahasına çıkma bahanesiyle çıktım evden. Arkadaşım Orhan’la Hasköy’den minibüsle Şişhane’ye çıktık. İstiklal Caddesi’nden Taksim Meydanı’na ulaştık. Mahşeri bir kalabalık vardı. Pankartlara bakıyor, her çocuk gibi ünlü şahsiyetleri görmenin heyecanını yaşıyorduk.

Kalabalığın arasından sıyrılıp o zamanki adı Intercontinental olan otelin önüne kadar geldik. En iyi yer olduğunu düşündüğümüz Osmanlı Bankası’nın önünden (şimdiki Garanti Bankası) kürsüyü izliyorduk. Kemal Türkler’i görüyorduk ama artık geç kaldığımızı düşünmeye başladık. Evde babalarımızdan annelerimizden azar işiteceğimizden korkuyorduk. Yavaş yavaş alandan ayrıldık, yürüyerek Şişhane’ye gittik, oradan minibüsle Hasköy’e. Eve gittiğimde endişe içindeki yüzleri gördüm.

Muhtemelen biz Tünel’e ya da Şişhane’ye vardığımızda katliam başlamış. İletişim imkanları şimdiki değil tabii. Annem ve ablamlar abimi ve mitinge katılan diğer tanıdıkları düşünüyorlar merakla. Çok sayıda ölü olduğu söyleniyor. Ne kadar sonra bilmiyorum abimle arkadaşı Ali abi geldiler eve. Kan ter içindeydiler ve çok öfkeliydiler. Kısaca olayı anlattılar, kalabalığın üzerine Sular İdaresi’nin üzerinden ve çeşitli noktalardan ateş açılmıştı. Polis panzerleri insanları ezmişti; Kazancı Yokuşu’na koşanlar ezilmişlerdi… Üstlerini değiştirip çıktılar. Muhtemelen arkadaşlarını kontrol etmeye gitmişlerdir.

KATLEDİLENLER ARASINDA BİR TANIDIK

O gece evde matem havası vardı. Ertesi gün neredeyse bütün gazeteler alınmıştı. Okula gidince (Hasköy Ortaokulu) bir şok daha yaşadık. Ticaret Bilgisi derslerimize giren hocamız Mustafa Elmas ölenler arasındaydı. Aslında Hoca İshak Efendi İlkokulu’nda öğretmendi. Ticaret derslerine dışarıdan giriyordu. Hoca İshak İlkokulu’nda Türk Bayrağı’na sarılı tabutun önündeki, ilk politik cenaze töreniydi benim için.

Mustafa Elmas, hocalarımızın çoğunun olduğu gibi TÖB-DER’liydi. Sanırım Sovyetik bir harekettendi. Bir tartışmamız sırasında bana “Sen Maocu musun” diye sormuştu.

Kayıp Bir Devrimin Hikayesi’nde kısaca anlatmıştım. Sevgili Nadire Mater’le buluştuk bir gün. 1 Mayıs’ta katledilenlerin yakınlarıyla söyleşiler yapmayı önerdi. O zaman vaktim çok uygun değildi. Genç bir gazeteci arkadaş, Tuğçe Yılmaz başarıyla yaptı bu işi. Mustafa Elmas’ın ailesiyle de görüşmüştü ( https://m.bianet.org/bianet/yasam/235864-ogretmen-mustafa-elmas-33-yasinda-taksim-de-oldu ).

Böylelikle daha önce ölenlerin fotoğraflarının arasında bir karanfille temsil edilen Mustafa Elmas’ın kim olduğuna, fotoğrafına da ulaşılmış oldu.

BİR GÜN MUTLAKA

1 Mayıs 77 büyük bir dehşet yaratmıştı toplumda. Ama bir yıl sonraki, yani 1978’deki 1 Mayıs’a daha büyük bir katılım olmuştu. Artık bir yaş daha büyümüştüm ama çocuktum hala. 1 yıl önceki kötü deneyim nedeniyle Intercontinental’e hiç yaklaşmadım Elmadağ tarafında kaldım.

77’den sonraki 1 Mayıs’larda da insanlar öldürüldü. Öldürenler hep aynıydı. Öldürülenler de. Failler hiç yargılanmadı, hatta ortaya çıkarılmadı. Katliamları yapanlar 1 Mayıs’ları kriminalize etmeye çalıştı. Bir gün 1 Mayıs alanında özgürce 1 Mayıs’ı kutlama umuduyla bayramınız kutlu olsun. Bir gün mutlaka!..

Etiketler
Taksim