Çifte Cinayet: Palyaçolar/Çözüm

Oyun süresince bana iki duygu hakim oldu. İlkinde sahnedeki oyuncularla birlikte, sadece müziğin ritmine uyarak, çılgınlar gibi dans etmek istedim. Bence bu duygu seyircilerin çoğunluğuna hakimdi. Diğer duygum ise oyunun her anının kare kare fotoğraflamak isteği oldu...

Hofesh Shechter Topluluğu’nun iki perdeden oluşan Çifte Cinayet oyunu 27. İstanbul Tiyatro Festivali kapsamında seyircilerle buluştu. Bu yıl festivalin uluslararası oyunlarındaki ağırlığı dans tiyatroları oluştururken, kanımca Çifte Cinayet de bu seçkinin en önemli yapıtlarından biri olma pozisyonuna yerleşiyor.

Çifte Cinayet’in ilk bölümününün adı “Palyaçolar”, ikinci bölümünün “Çözüm”.

Çifte Cinayet: Palyaçolar/Çözüm - Resim : 1

KAÇ “ÇİFTE CİNAYET”?

Palyaçolar, yaklaşık 40-45 dakika sürüyor ve sahnedeki 10 dansçı/oyuncu tüm bu süre boyunca sahnede öyle inanılmaz bir performans sergiliyorlar ki gözünüzü bir saniye bile onlardan ayırmak istemiyorsunuz. Çok dinamik, akışkan ve en çok da coşku dolu bir dans performansının ana aksiyonunu sahnedeki oyuncularının yarısının diğerini öldürmesi, ölenlerin kalkıp katillerini öldürmesi, sıraların tekrar tekrar değişmesi sırasında kırılan boyunlar, kesilen boğazlar, kafalara sıkılan sahte kurşunlar, bedenlere saplanan sahte bıçaklar/kılıçlar/mızrakların ardı ardına sürmesi oluşturuyor. Dakikalar boyunca her bir oyuncu onlarca, hatta yüzlerce kez ölüyor ve de öldürüyor. Kollar, bacaklar en geniş, en yüksekte hareket halindeler. Bir sirkteki palyaçolar gibiler ve arka arkaya işlediği cinayetlerle eğlendirmeye çalışıyorlar. En çok da bunları yaparken kendileri eğleniyorlar. Bu eğlence sırasında kırılan boyun, patlayan silah, takılan şarjör sesleri sahneden üzerimize sıçrıyor.

Palyaçolar fragmanı

ÇÖZÜM NEDİR?

İkinci bölüm olan Çözüm’e geldiğimizde ise dansın ritmi biraz daha yumuşuyor, hatta istemsizce sizi sarmalıyor. Sahnedeki oyuncular birbirlerine karşı daha insani, daha sevecen ve kucaklayıcı. Süre ilerlerken tek tek sarılmalar, toplu kucaklaşmalara, sevgi sarmallarına dönüşüyor. Sahnede, onlardan biri değilken bile sevgi ile sarmalandığınızı, kucaklandığınızı hissediyorsunuz.

Hatta öyle ki oyunun sonunda sahnedeki dansçılar sahneden seyircilerin arasına inip, bu uzaktan sarmalama olayını gerçeğe dönüştürerek, seyircilere uzun uzun, tek tek ya da toplu halde içten sarıldılar. Tiyatro salonunda çevremizde birbirine sarılan ya da sarılanlara sarılıp bir yumak olan topluluklar oluştu. İtiraf edeyim ki gözlerim doldu.

ŞİDDETTEN SANAT OLUR MU?

Oyunun koreografı Hofesh Shechter çağdaş dansın yenilikçi devrimcilerinden sayılıyor. Oyunun ilk bölümünde şiddetin bir eğlence aracı olarak kullanılmasını ve bunun karşısındaki duyarsızlığı lirik bir biçimde ortaya koyuyor. Eğlence adı altındaki ölüm dansı ile seyircileri şok ediyor.

Bütün bunlar olurken sergilenen yüksek enerjiden etkilenmemek, bu hiç azalmayan dinamizmi nasıl sürdürdüklerini düşünmemek imkânsız. Bir yanıyla da müziği, ritmi, oyunculardaki devingenliği hipnotize olmuşçasına, her bir anı, hareketi, mimiği yakalamaya çalışarak izlemeye çalışmaktan da kendimizi alamıyoruz.

Kendi adıma şaşkınlıkla bu “kan banyosundan”, bu öldürülme ve öldürme eylemlerini izlemekten nasıl da gözlerimi alamadığımı düşünmeden edemedim. Tamamen reddettiğim şiddetin bir sahne performansı olarak karşıma çıkmış olmasının rahatsızlığını hissettim. Tuhaf bir çelişki duygusu ilk perde boyunca beni ele geçirdi.

Shechter’in amacına ulaşabildiği tartışma götürmez. Oyunu izleyen herkeste yarattığı bu karışık duygular, oyundan günler sonra bile devam eden çelişkiler, yarattığı ‘şiddete hayır derken onu ne kadar yansıtmalı?’, ‘şiddetin dansı, estetiği, sanatı olur mu?’ soruları doğrudan amacı olmasa da elde ettiği kazanımlar.

Şiddetin eğlence aracı olarak kullanılmasını enfes bir biçimde ortaya koyarken çözüm olarak da insaniliği, hassaslığı, kırılganlığı ve tüm bunların toplamı olan sevgiyi ortaya koyuyor.

BAŞROLDE IŞIK

Oyun süresince bana iki duygu hakim oldu. İlkinde sahnedeki oyuncularla birlikte, sadece müziğin ritmine uyarak, çılgınlar gibi dans etmek istedim. Bence bu duygu seyircilerin çoğunluğuna hakimdi.

Diğer duygum ise oyunun her anının kare kare fotoğraflamak isteği oldu. Zira oyunun görsel yanı o denli etkileyiciydi ki her anı, birer fotoğraf karesi haline gelmeyi hak ediyordu.

Buradan oyunun müziklerine ve ışığına geliyoruz. Müzikler oyunun koreografı Hofesh Shechter’e ait. Müzikler ve koreografi o kadar bütünleşmiş ki aynı kişinin elinden çıkması hiç şaşırtıcı değil. Shechter müziği elindeki dansçılardan biri gibi kullanmış, şekillendirmiş, yer yer coşturmuş, yer yer sarmalamış.

Işık tasarımı Lee Curran, Richard Godin ve Tom Visser’a ait. Oyunda beni en çok etkileyen bileşen ışık oldu. O denli başarılıydı ki başrolü olmayan oyunun başrol oyuncusu gibiydi. Işığın yarattığı atmosferle her bir dansçının tek tek ve toplu olarak sahnedeki devinimleri ışıkla beraber akıllara kazınıyordu. Devasa sahnenin bir köşesinde sürekli bir arada olan oyuncuların ince bir sis eşliğinde kırmızı ışık altındaki duruşları görsel estetiğin en güzel örneklerinden biri olabilir.

Maalesef ülkemizde Çifte Cinayet’i yakın zamanda izlemek mümkün değil. Ancak yine de dikkatimizin Hofesh Shechter Topluluğu’na açık olmasına engel değil.

Çifte Cinayet: Palyaçolar/Çözüm - Resim : 2

Oyunun müzikleri:

https://open.spotify.com/intl-tr/album/7B3oARcFmVl7N8MBZ7vk9Y?si=UvAw8FdoTsuw1SStf3r0Ow&nd=1&dlsi=68e6e06986b64fc6

Künye:

Hofesh Shechter Topluluğu

Koreografi, Müzik: Hofesh Shechter

Palyaçolar – Işık Tasarımı: Lee Curran

Palyaçolar – İlave Işık Tasarımı: Richard Godin

Palyaçolar – Kostüm Tasarımı: Christina Cunningham

Çözüm – Işık Tasarımı: Tom Visser

Çözüm – Kostüm Tasarımı: Peter Todd

Çifte Cinayet fragmanı

Etiketler
Tiyatro Şiddet