Prof. Dr. Acar Baltaş'tan yol haritası olacak kitap: Hayat En Çok İyileri Kırar

Türkiye'nin önde gelen psikologlarından Prof. Dr. Acar Baltaş'ın, 50 yıllık mesleki birikim ve hayat yolculuğunu anlattığı "Hayat En Çok İyileri Kırar" adlı kitabı yayınladı.

Prof. Dr. Acar Baltaş'tan yol haritası olacak kitap: Hayat En Çok İyileri Kırar

Prof. Dr. Baltaş'ın Kronik Kitap'tan çıkan 320 sayfalık nehir söyleşi kitabında eğitim, aile, gençler, evlilik, cinsellik, çocuklar, toplumsal sorunlar, ruh dünyamız, iş dünyası, mutluluk ve geleceğin dünyasına ilişkin geniş bir yelpazede bilgiler içeriyor.

Özellikle eğitim sistemi ve eğitim sorunlarına yönelik yaptığı çalışmalarla da bilinen Prof. Dr. Baltaş, kitapta Türkiye'deki eğitim sistemini "yamalı bohçaya" benzetirken, şu görüşleri aktarıyor: "Devlet okullarındaki müfredatın içeriği sürekli değiştiği gibi, yıllardır herkes eğitim kalitesinden de şikâyetçi... Ezbere dayalı bir anlayış ve her geçen gün kalitesi düşen devlet okulları gerçeği ortada. Aileler haklı olarak kara kara düşünüp, 'Ne yapacağız?' diye soruyor. İmkânı olan veya tüm imkânlarını seferber edenler çocuklarını özel okullara gönderirken halk çocukları bu olanaklardan mahrum kalıyor."

Prof. Dr. Acar Baltaş'tan yol haritası olacak kitap: Hayat En Çok İyileri Kırar - Resim : 1

'Çocuklara Gereksiz Ezber Bilgiler Yüklemeye Gerek Yok'

Eğitim sistemi ve müfredatın çağın şartlarına göre revize edilmesi gerekliliğine de değinen Prof. Dr. Baltaş, "Muhakeme yeteneğinin gelişmesini sağlayacak bir programa önüştürülmeli. Çocuklara temel bilgileri kazandırdıktan sonra gereksiz ezber bilgileri yüklemeye gerek yok. Artık bilgi bir tıkla elimizin altında. Önemli olan, ortadaki bilgileri toplamak ve çocuklara sorunların çözümü için bu bilgileri anlamlı bir bütün hâline getirmeyi öğretmek" diyor.

Prof. Dr. Baltaş'ın Türkiye'deki eğitim sistemine ilişkin tespitlerinden kesitler ise şöyle: "Asıl sorunumuz sistemin, sanki herkes eşitmiş gibi bir sınav çizgisi koyması... Ama mevcut sistem, farklılıkları göz önüne almamak üzerine kurulu... Oysa insanları yarıştırırken veya spor yaptırırken yaş, cinsiyet, boy, kilo gibi özellikleri dikkate alınarak kategoriler belirlenir. Bizim eğitim ve sınav düzenimizde ise herkesin eşit olduğu kabulü söz konusu. En düşük koşullara sahip olanlarla, ailelerinin imkânlarını kullanarak en üst düzeyde fırsatlara sahip olanlar bir araya getiriliyor. Dolayısıyla sistem zaten en başından yanlış temeller üzerine inşa edilmiş durumda."

"İkinci büyük sorun, eleme sisteminde kullanılan ölçek... Zekânın fonksiyonlarından biri olan ve ağırlıklı olarak hafızaya dönük ve hafızası kuvvetli olanlara imkân yaratan soru kalıpları seçiliyor. Hâlbuki zekânın hafızadan başka işlevleri de var. Dolayısıyla halk çocuklarına eğitimin tüm kapıları açık gibi görünse de istisnalar dışında nitelikli okulların kapısı bu insanlara kapalı durumda."

'Biz Üniversiteleri Açalım da Onlar Zamanla Gelişir'

Gazeteci Mert İnan'ın nehir söyleşi olarak kaleme aldığı "Hayat En Çok İyileri Kırar" isimli kitapta Prof. Dr. Baltaş'ın eski YÖK başkanlarından İhsan Doğramacı ile aralarında geçen bir anı da ilk ağızdan şöyle aktarılıyor:

"Bir konferansta YÖK eski başkanı, rahmetli İhsan Doğramacı ile beraberdik. Yeni açılan üniversitelere eleştirel bir yaklaşım getirince Doğramacı, 'Biz üniversiteleri açalım da onlar zamanla gelişir,' demişti. Öyle olmadı! Daha çok üniversite açılsa da üniversitelerin standardı geriye gitti. Bunun iki sebebi var. Esas sebep; açılan üniversite sayısına uygun nitelikli öğretim üyesi olmaması. Nitelikli hoca olmayınca niteliksiz asistanlar yetişiyor. Dolayısıyla ekonomik bir ifade kullanacak olursak, 'yoksullukta eşitlik' sağlanıyor. Daha vahimi ise niteliksiz üniversitelerde yetişen çocuklar kendilerini üniversite mezunu saydıkları için sıradan işleri yapmaya talip olmuyor."