Selahattin Demirtaş’tan ‘Terörsüz Türkiye’ Tarihi Öneri: ‘Türkeş'in mezarı ziyaret edilmeliydi’

Edirne Cezaevi’nden sürece ilişkin dikkat çeken bir yazı kaleme alan Selahattin Demirtaş, “Terörsüz Türkiye” döneminde atılmayan adımları sıraladı. “Türkeş’in, Menderes’in, Doğan’ın mezarları ziyaret edilmeliydi” diyen Demirtaş, “Kardeşliğin yasası önce yüreklerde yapılmalıydı” ifadelerini kullandı.

Selahattin Demirtaş’tan ‘Terörsüz Türkiye’ Tarihi Öneri: ‘Türkeş'in mezarı ziyaret edilmeliydi’
A+ Yazı Boyutunu Büyüt A- Yazı Boyutunu Küçült

Terörsüz Türkiye’ süreci kapsamında Terör örgütü PKK feshini duyurmuş ve Türkiye’deki tüm faaliyetlerini geri çektiğini açıkladı. Sürece ilişkin tüm gelişmeler yakından takip edilirken, Edirne F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan Eski HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş sürece ilişkin, önerilerini kaleme aldı.

Tutuklu Demirtaş T24'te yayımlanan köşe yazısında, süreçte 'Keşke bunlar yapılsaydı' dediği önerilerini sıraladı. Bu önerileri yapılmış olsaydı İmralı'ya gidip gitmemenin bir krize dönüşmeyeceğini belirten Demirtaş, yazısında CHP'nin hedef alınması ile de ayrışmanın derinleştiğini ifade etti.

Selahattin Demirtaş’tan ‘Terörsüz Türkiye’ Tarihi Öneri: ‘Türkeş'in mezarı ziyaret edilmeliydi’ - Resim : 1

'TÜRKEŞ'İN MEZARINI ZİYARET EDİP ANITKABİR'E GİTSELERDİ'

Süreç boyunca yapılan uygulamalar ile Türk ve Kürt kardeşliğinin pekişmesinden ziyade Türk-Türk ayrışmasının eklendiğini söyleyen Demirtaş, şu önerileri sıraladı: "....Neler yapabilirdik ya da yapabiliriz? Ben aklıma ilk gelenleri sıralayayım, siz ekleyin, genişletin lütfen. Mesela Meclis Komisyonu aylarca “dinleme” adı altında top çevirmek yerine şunları yapsaydı çok daha etkili olmaz mıydı? Hatta siyasi parti liderleri de bu etkinliklerde yer alsalardı sonuç çok daha yapıcı olmaz mıydı? Neler mesela?

• Liderler ve komisyon üyeleri; Adnan Menderes’in, Alparslan Türkeş’in, Orhan Doğan’ın ve Mehmet Sincar’ın mezarlarını ziyaret edip oradan Anıtkabir’e gitselerdi.

• Konya’da Mevlana’yı, Doğubayazıt’ta Ehmedê Xanî’yi ziyaret etselerdi.

'TRABZON VE AMEDSPOR ARASINDA KARDEŞLİK MAÇI ORGANİZE ETSELERDİ'

• Diyarbakır’da Amedspor ile Trabzonspor arasında bir kardeşlik maçı organize etselerdi. Tüm Diyarbakır, Trabzonspor ve Amedspor bayraklarıyla donatılsaydı. Karadeniz’den akın akın gelen kardeşlerimiz Diyarbakırlıların evlerinde misafir edilselerdi, stadyuma maçı izlemeye birlikte gitselerdi. Vanspor, aynı şekilde Kayserispor’a konuk olsaydı ve Kürt kardeşlerimiz akın akın Kayseri’ye gidip evlerde misafir olsalardı.

• Milli futbol takımı, bir maçını Diyarbakır Stadyumu’nda oynasaydı ve Diyarbakırlılar Milli Takım’a canı gönülden sahip çıksalardı.

• Bir otobüs dolusu genç Edirne’den, bir otobüs genç de Hakkari’den yola çıksaydı, Anıtkabir’de buluşup Türkçe ve Kürtçe bir kardeşlik bildirisi okusalar, bildiriyi Anıtkabir defterine de yazsalardı.

• Bir otobüs dolusu genç İzmir’den, bir otobüs de Kars’tan yola çıksa ve Çanakkale Şehitliği’nde buluşup kardeşlik bildirisini Türkçe ve Kürtçe okusalar, oradan beraberce Ankara’ya, Meclis’e gelip bildiriyi Meclis Başkanı’na teslim etselerdi.

• Kültür Bakanlığı’nın girişimiyle yedi bölgede kardeşlik konserleri düzenlense ve TRT sanatçıları ile Mezopotamya Kültür Merkezi (MKM) sanatçıları aynı sahnede Türkçe ve Kürtçe kardeşlik türküleri, şarkıları söyleselerdi.

'TÜRKÇE- KÜRTÇE SÖZLÜK BASILSAYDI'

• Milli Eğitim Bakanlığı’nın girişimiyle Kürtçe - Türkçe ve Türkçe - Kürtçe sözlük ile gramer kitabı basılsaydı ve tüm öğrencilere ücretsiz dağıtılsaydı.

• Bursa Ulu Camide ve Diyarbakır Ulu Cami’de aynı anda Türkçe ve Kürtçe kardeşlik hutbesi okunsaydı.

• Evlatlarını çatışmalarda kaybetmiş Türk ve Kürt anaları kol kola girip beraberce mezarlıkları ziyaret etselerdi, akşamına da Beştepe’de Cumhurbaşkanı tarafından ağırlansalardı.
Bunlar yapılmadı ama

Yazmaya devam etsem sayfalar yetmez ama derdimi anlatabilmişimdir umarım. Yani kardeşliğin hukuku, yasaları önce yüreklerde yapılmalı ki geri kalan normatif adımlar atılırken, yasalar yapılırken yeni kırılmalar, ayrışmalar olmasın. Eğer bu belirttiğim gibi çalışmalar yapılmış olsaydı Meclis Komisyonunun İmralı’ya gitmesi konusu da bir krize dönüşmezdi.

Bunlar yapılmadı ama başta da belirttiğim gibi bol bol dinleme yapıldı. Orada burada gereksiz yere sloganlar atıldı, televizyonlarda konuşanlar ağızlarının ayarını tutturamadılar; hakaretler, tehditler, şantajlar, ekranlardan halkın üstüne boca edildi.

Yetmedi, muhalefete yönelik ve özellikle CHP’yi hedefe koyan “mutlak butlan, iptal, tutuklama, kayyım, casusluk, rüşvet” operasyonlarıyla ayrışma iyice derinleştirildi. 30 yıllık hapis cezalarını bitirmiş siyasi mahpuslar, hasta mahpuslar bile cezaevinden çıkamadılar. Kayyım atanmış tek bir belediye bile halka iade edilmedi. Kürt – Türk kardeşliği pekiştirilmeden, üstüne Türk – Türk ayrışması eklendi.

'BARIŞ VE KARDEŞLİK MUTLAKA KAZANACAK'

Sonuç olarak;

Dost acı söyler, ben barışın ve kardeşliğin dostu olarak bunları 12 metrekarelik hücremden görüyor ve üzülüyorum. Hücredeki tek arkadaşım ve yerine kayyım atanarak altı yıldır suçsuz yere hapiste tutulan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Başkanı Dr. Adnan Selçuk Mızraklı’ya ve onun dik duruşuna bakıp bakıp bu yazıyı yazarken umudumuzu koruyor, mücadele kararlılığımızı diri tutuyoruz.

Biliyoruz, inanıyoruz ve çabalıyoruz. Barış ve kardeşlik mutlaka kazanacak"

Etiketler
Selahattin Demirtaş Terörsüz Türkiye