Grand Kartal Otel Davası 6. Gününde! Otel Faciasında Oğlunu Kaybeden Danıştay Üyesi İsyan Etti: 'Turizm Bakanı Ne Yapmak İstiyor?'

Bolu Kartalkaya’daki Grand Kartal Otel’de meydana gelen facia davasının 6. gününde müştekiler dinlendi. Oğlu Yiğit Gençbay’ı kaybeden Danıştay 9. Daire Ceza Başkanı Abdurrahman Gençbay, “Kamu görevlilerinin birinci derecede sorumlu olduğu gerekçesiyle 'Turizm Bakan Yardımcısı’na soruşturma izni istiyorum’ denildiği noktada Turizm Bakanlığı, ‘bunlar benim kıymetlilerim’ demeye getiriyor ve soruşturma izni vermiyor" ifadelerini kullandı.

Grand Kartal Otel Davası 6. Gününde! Otel Faciasında Oğlunu Kaybeden Danıştay Üyesi İsyan Etti: 'Turizm Bakanı Ne Yapmak İstiyor?'
A+ Yazı Boyutunu Büyüt A- Yazı Boyutunu Küçült

Bolu Kartalkaya’daki Grand Kartal Otel’de meydana gelen ve 78 vatandaşımızın hayatını kaybettiği yangın faciasına ilişkin 32 sanıklı davanın ilk duruşmasında 6. celse bugün görüldü.

İlk 5 günde 32 sanığın tamamının savunması alınırken, bugünkü duruşmada müştekilerin dinlenmesine geçildi.

Grand Kartal Otel Davası 6. Gününde! Otel Faciasında Oğlunu Kaybeden Danıştay Üyesi İsyan Etti: 'Turizm Bakanı Ne Yapmak İstiyor?' - Resim : 1

İşte duruşmadan dakika dakika gelişmeler şöyle:

'TURİZM BAKANI NEDEN İZİN VERMEDİĞİNİ HUZURDA ANLATSIN'

Bolu Kartalkaya’da bulunan Grand Kartal Otel’de meydana gelen ve 78 kişinin yaşamını yitirdiği yangına ilişkin davanın altıncı gününde konuşan yangında oğlu Yiğit Gençbay’ı kaybeden Danıştay 9. Daire Ceza Başkanı Abdurrahman Gençbay, “Kamu görevlilerinin birinci derecede sorumlu olduğu gerekçesiyle 'Turizm Bakan Yardımcısı’na soruşturma izni istiyorum’ denildiği noktada Turizm Bakanlığı, ‘bunlar benim kıymetlilerim’ demeye getiriyor ve soruşturma izni vermiyor. Soruyorum, Turizm Bakanlığı koltuğunda oturan bu kişi ne yapmak istiyor?” dedi. Gençbay ailesinin avukatı Mehmet Eren Turan da “Turizm Bakanı’nın tanık olarak dinlenmesini talep ediyoruz, bu izni hangi gerekçelerle vermediğini anlatmasını talep ediyoruz huzurda. Kendisi seçilmiş değil, atanmış olduğu için de bunun önünde bir engel yoktur” talebinde bulundu.

Duruşmada yangında doktor oğlu Yiğit Gençbay’ı kaybeden Danıştay 9. Daire Ceza Başkanı Abdurrahman Gençbay dinlendi. Gençbay, şunları söyledi:

"Beş gün boyunca duruşmayı izledim. Gördüğüm tablo zaten yüreğimiz yanmış ama daha da canımız acıdı. Biz buraya mahalle kavgası için gelmedik. Biz bize emanet edilen canlar için buraya geldik. Sanıklar, sanık müdafiileri ve müştekilerden bu anlayış doğrultusunda hareket etmelerini beklerdim. Otelde kalan misafirler, ev sahipleri tarafından uykularında katledildiler. Müşteki yakınlarının insani tepkilerine bile tahammül edemediler. Sanık yakınları ağza alınmayacak küfürler ettiler. Oysa bu insanları anlamaya çalışmak gerekiyor. Bakıyorum sanıkların tamamı kendilerini suçsuz görüyorlar, damat, kızlar sanki.

'OĞLUM VE ARKADAŞI GÖZLERİNİ KIRPMADAN ALEVLERİN İÇİNE GİRDİLER'

Benim oğlum ve oğlum gibi sevdiğim oğlumun çocukluk arkadaşı, bu iki çocuk hiç tanımadıkları insanlar için Emine Hanım sizin karşı odanızda yatıyorlardı. Onlar da sizin gibi çıktı odalarından. Benim evladımın odasında da sizin odanızda da duman bile yoktu. Odalarında kalsalar belki hiçbir şey olmayacaktı. Dışarı çıktılar evet ama çocukların haykırışlarını duyunca gözlerini karartmadan ateşin içine girdiler. Görenler anlatıyor, kendilerini parçalamışlar orada insanları kurtarmak için. Bu iki insan öyle soylu ruhlara sahipti işte. Bizim evlatlarımız hiç tanımadığı insanlar için canlarından vazgeçmişler. Benim oğlum intörn doktordu, 2 ay önce arkadaşları mezun oldu hepsinin mezuniyetini izledim kahrolarak.

Ben herhalde bunu yaşasam gidip otelin en üst katından kendimi atardım, gidip meyve yemezdim karşı otelde.

'ORGANİZE KÖTÜLÜĞÜ AŞÇI YAMAĞINA BAĞLAMAKTAN ÇEKİNMİYOR'

Ben Halit Ergül’ü dinledikten sonra bu harami düzeni kuranın Halit Ergül olduğunu anladım. Ben hayatta böyle bir otel işletmesi görmedim. Genel müdür, ben genel müdürüm diyemiyor, ‘silah ruhsatı’ için diyor. Burada aynı zamanda organize bir vergi kaçakçılığı var. Buradan çıkınca Hazine ve Maliye Bakanlığı’na suç duyurusunda da bulunacağım. Herkes suçu birbirine atıyor. Bu kadar organize kötülüğü bir aşçı yamağına bağlamaktan çekinmiyor. Vicdanı bile sızlamıyor. Bunu heyetinizin takdirine bırakıyorum. Burada yargılanması gereken Turizm Bakanlığı, Çalışma Bakanlığı, valiler gibi bu olayın hesabını vermesi gereken çok isimler var.

Grand Kartal Otel Davası 6. Gününde! Otel Faciasında Oğlunu Kaybeden Danıştay Üyesi İsyan Etti: 'Turizm Bakanı Ne Yapmak İstiyor?' - Resim : 2

'BU DAVA CEZASIZLIK ALGISININ ORTADAN KALDIRILDIĞI DAVA OLACAKTIR'

Bu dava her yönüyle tarihe geçecek bir davadır. Bu dava cezasızlık algısının ortadan kaldırıldığı, yapanın yanına kar kalan anlayışın paramparça edildiği bir dava olacaktır. Bu yargılama sonunda verilecek karar hukuk tarihinde altın bir sayfa olarak geçecektir. Mahkeme dışı faktörlerin de yargılamayı engellememesi, yargılamanın önünü açması gerek. Dünyada kayıtlara geçmiş en büyük 6’ncı otel yangını. Burada otel sahipleri, belediye özel idare yetkilileri, özellikle Turizm Bakanlığı denetimden ve gözetimden sorumlular şüphelilerin başında gelmektedir, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı yetkilileri de aynı şekilde.

'TURİZM BAKANLIĞI KOLTUĞUNDA OTURAN KİŞİ NE YAPMAK İSTİYOR?'

Bolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nın istemine rağmen Turizm Bakanlığı yetkililerine soruşturma izni verilmedi. İtirazlara rağmen izin verilmedi. Bu ülkenin Cumhurbaşkanı 12 Mayıs 2025 tarihinde Danıştay’ın 157’nci kuruluş yıl dönümünde 'Son dönemde milletimizi en fazla rahatsız eden cezasızlık algısının önüne geçecek kapsamlı düzenlemeleri kamuoyumuzla paylaştık. Şu konuda son derece kararlıyız. Yapanın yanına kar kalıyor türü ön kabullerin her ne sebeple olursa olsun toplumda yerleşmesine müsaade etmeyeceğiz' dedi. Daha geçen hafta Adalet Bakanı ‘kamu görevlileri dahil herkes denetime tabiidir’ dedi.

Kamu görevlilerinin birinci derecede sorumlu olduğu gerekçesiyle 'Turizm Bakan Yardımcısı’na soruşturma izni istiyorum’ denildiği noktada Turizm Bakanlığı, ‘bunlar benim kıymetlilerim’ demeye getiriyor ve soruşturma izni vermiyor. Soruyorum, Turizm Bakanlığı koltuğunda oturan bu kişi ne yapmak istiyor? Mahkemenin yargılamasına gölge düşürecek her türlü baskı ve işlemlerden kaçınılması gerek.

'PARTNERLERDEN BİRİ İŞİNİ DÜZGÜN YAPSAYDI...'

Bu olayda herkes payına düşen doğrultuda ceza almalı. Partnerlerden biri işini doğru yapsa belki zincir kopacak ve bu facia yaşanmayacak. Bu yüzden organize kötülük diyorum ben. Üç perdeli bir tragedya bu. Burada ilk bölümde, bir bölümüne itfaiye aracı giremeyen bir binaya belediye birden fazla yangına uygunluk belgesi veriyor. Otelde afet yönetim planlamasının temel aşamaları bile bulunmuyor. Lüks otomobillerin çıkartılması için otoparkın kapıları sonuna kadar açılarak yangının hızlanmasına ve zehirli gazların otelin her yanını sarmasına neden oluyor. Otelin kibrit kutusu gibi olduğu itfaiye tarafından bilinmesine rağmen bitişikteki kafeye ‘yangına uygunluk’ raporu verilerek ikinci yangının çıkmasına sebep olunmuştur.

Otel işletmecilerinin kimin yaşayıp kimin yaşamayacağına karar verdiği 10 dakikanın olduğu altın zaman bölümü var. Otel sahipleri, yakınları ve ayrıcalıklarının tahliyelerinin yapıldığı, hiçbirinin kılına zarar gelmeden kurtarıldığı, görsel ve işitsel tahliye uyarılarının çalıştırılması yerine bireysel kurtarılma eylemlerinin gerçekleştiğini görüyorum. Otelde bulunan uyarıların bilinçli olarak kapatıldığı görülmüştür. Yangın çıktığında 10 dakikalık altın zaman varken bütün bunların yapılmadığı, sesli panik uyarısıyla insanlar yangından haber edilebilecekken bunun yapılmadığı açıktır.

'ÇALIŞMA BAKANLIĞI YETKİLİLERİ HAKKINDA HENÜZ İZİN VERİLMEDİ'

Yargı yolu kapatılan diğer kamu görevlisi olan şüphelilerle ilgili süreci takip ediyoruz. Bu otelin kuruluşundan bugüne kadar görev almış tüm valiler neden bu soruşturmaya dahil edilmemiş? İçişleri Bakanlığı, belediye görevlilerini soruştururken onları soruşturmamıştır. Biz valiler ile ilgili iddiamızın peşindeyiz ve İçişleri Bakanlığı’na müracaatımız devam etmektedir.

Bu oteli denetlemeyen, soruşturmayan Çalışma Bakanlığı yetkilileri hakkında da soruşturma izni istenilmiş ama buna henüz bir yanıt verilmemiştir. Biz tüm bu isimlerin yargılanması için elimizden geleni yapacağız. Bolu Belediyesi, itfaiye aracına uygun nitelikte uygun yol ve alan, yangına uygunlu belgesi vermesi aşamasında sorumluluğu kendisindedir. Bolu İl Özel İdaresi ve Valisi, yangın tedbirlerini denetlememiştir. Otelin kurulduğu tarihten bu yana tüm görev almış Valiler de sorumludur. Sonuç olarak yangına engel olmak için pek çok kamu kurumunun sorumluluğu olduğu açıktır. İdarenin varlık sebebi olan görevlerini yerine getirmemiş olmaması, geç yerine getirmiş olması cezai yaptırıma sebebiyet vermektedir.

Grand Kartal Otel Davası 6. Gününde! Otel Faciasında Oğlunu Kaybeden Danıştay Üyesi İsyan Etti: 'Turizm Bakanı Ne Yapmak İstiyor?' - Resim : 3

'BOLU'DA HAKİMLERİN OLDUĞUNU GÖSTERİN'

Bu organize kötülük de belki de en büyük pay, oteli Avrupa kriterlerine uygun hale getirmemek. Bu olay sonrasında bana Marmaris’te bir otel sahibi yazdı, 'Benim oteli denetlemeye Turizm Bakanlığı gelmez, uğramaz bile. İngiliz tur şirketi gelir denetler ve yapmam gereken 13 maddeyi sıralar öyle misafirlerini getirir. Senin evladının yandığı otele müşterilerin yüzde 35’ini getiren ETS tur şirketidir. O yapmış mı hiç denetim?' diye sordu. Turizm Bakanı’nın tur şirketi olan ETS, neden denetim yapsın ki. Yüce mahkemeye burada çok büyük bir iş düşüyor, yükünüz çok ağır. Bolu’da hakimlerin olduğunu tüm dünyaya gösterin.''

'BU ÜLKE ARTIK KOLAY ÖLÜMLER ÜLKESİ OLMASIN'

Yangında oğlunu kaybeden Ankara 11. İdare Mahkemesi Hakimi Serpil Gençbay ise şunları kaydetti:

Keşke demekten bıktık ama buradaki hiçbir sanık “yanlışlık oldu, olmasaydı” bile diyemedi. 78 kişinin öldüğü, ailelerin yok olduğu bir dava böyle olmamalı. Burada herkes “kendimi kurtarayım ama karşımdakine suç olmasın” diyor. Çünkü birindeki açık, hepsini götürecek. Otele geldiğimizde, öğleden önceydi. Dışarıda bir sürü insan siyah poşetlere konulmuştu; üzerlerinde kızarmış tavuk fotoğrafı olan kamyonların içine yerleştirilmişlerdi. Yüreği yetenlere, “gelin yakınlarınızı teşhis edin” deniliyordu. Bize herkes, “çocuklarınız çıktı” diyordu ama biz bulamıyorduk. Kendi imkânlarımızla arıyorduk. Sonra adli tıpa gittik. O anı asla unutamıyorum. Bu süreçten sonra aylarca konuşamadık. Oğlumu görenler anlattı: “O çocuklar çok gayret etti, çok insan kurtardılar” dediler.

En son yüksekten atlayan bir kızı çadıra taşımışlar. Ardından tekrar otelin içine, dumanların arasına girmişler. Başka bir tanık, Yiğit’in odaların kapılarını çalarak “yangın var” diye insanları uyandırdığını ve Yiğit ile Alp’in, konukları kendi dumansız odalarına yönlendirdiklerini söyledi. Biz burada herkes için mücadele ediyoruz.

Bu sanıkların çocukları, annesi, babası ölmesin diye mücadele ediyoruz. Keşmekeş düzen, ahbap-çavuş ilişkisi bitsin diye uğraşıyoruz. Alp ve Yiğit, hiç kimseyi tanımamalarına rağmen o çığlıklara kayıtsız kalmayıp otelin içine tekrar girmişler. Biz çocuklarımızı 10’uncu katta bulduk. “Bu toplumda artık her şey düzelsin, bu ülke kolay ölümler ülkesi olmasın” diye ders vermek istediler bize Alp ve Yiğit. Bizim çocuklarımız bize bu görevi yüklediler.

'BİZİM EVLATLARIMIZ YANGINDA BİRİLERİNİ KURTARMAK İÇİN ÖLDÜ'

Oteldeki yangın faciasında oğlu Alp Mercan’ı kaybeden müşteki Eray Mercan duruşmada söz aldı. Mercan, otelin resepsiyonistin kaçtığı halde tutuksuz yargılandığını ancak facia anında yardım için otele giren oğlunun öldüğü söyledi.

Mercan özetle şunları kaydetti:

Hastaneye gittik… Kaç tane ceset torbası açtık, “Oğlum mu bu?” diye… Bir babanın evladını morgdan alması ve yüzünü bir daha görememesi nasıl bir duygu, bilir misiniz? Bu bir kaza değil, katliam. Belgeler sümen altı edilmiş, uyarı yok, kâr var; insan yok, rant var. Yönetim kurulu üyeleri “Biz işten anlamayız, çocuk bakarız” diyor. Geçeceksin onu…

Biri gidiyor turizm okuyor, biri yönetim bilimi okuyor. Bizim çocuklarımız başkalarını kurtarmak için yeniden otele girerken, resepsiyonist oteli terk ediyor ve şu anda tutuksuz yargılanıyor.

Resepsiyonist ne diyor? “Odada sigara içiliyordu, alarm çalmıyordu.” Neden çalmadı o alarmlar? Neden kapatılmış? Genel müdür ise, “Ben sadece kâğıt üstünde yöneticiyim,” diyebiliyor. Resepsiyonistin olası kastla yargılanmasını talep ediyoruz. Yangın başladığı anda neden yöneticilerini aramak yerine, çakarlı bir araçla gelen siyasi partinin koruma müdürüyle vakit kaybediyor?

O yangında bizim evlatlarımız, başkalarını kurtarmak için gözlerini bile kırpmadan alevlerin içine girdi. Ama otelin personeli kaçtı.

'ÖLÜMÜ BEKLEDİK'

Yangın sırasında otelde olan 19 yaşındaki Sevgi Selvi, facia gecesini şöyle anlattı:

"Burada 78 çok büyük bir rakam. Sayının 78’den fazla olmamasının sebebi otel yöneticileri ya da çalışanlar değil. Yaşananlar tesadüfen ölmemeli. Ben 19 yaşındayım. Küçük sayılmam ama buraya gelen en küçük kişiyim. Orada çocuk olarak anılmayan da gencecik, pırıl pırıl ülkemize katkı sunacak insanlardı. Ben yangın gecesinde o otelde kalıyordum. Arkadaşımın kapıya vurması sonrasında uyandım ama çok fazla duman vardı. Kapıyı açtığımızda arkadaşımız bayılmak üzereydi. Ben uyandığımda nefes alınamıyordu ve çok karanlıktı. Benim ilk şansım buydu. Ben hep o otele gidiyorum ve oteli çok iyi biliyorum. Asla alarm çalmıyordu. Bir yağmurlama sistemi vesaire hiçbir şey yoktu. Biz ağzımızı ıslak bezle kapatmıştık.

Biz odamızda, banyomuzda ölümü bekledik. Benim oda arkadaşlarımın hiçbiri reşit değildi. Banyoda ölümü bekledik. Ben burada çok utanıyorum, Duygu Hanım'a bakmaktan utanıyorum. Doruk öldü, Allah bana ikinci bir yaşama şansı verdi. Ben annemlere, babamlara üzüntü vermeden onlara nasıl sevdiğimi söylesem diye düşünüyordum. Son kez dışarıya çıkış şansımızı denedik. Birilerinin camı kırdığını gördüm. 8027 numaralı odaya girdim. Çarşafları bağlayarak inmeye çalıştık. 10 kişi vardı, 10’umuz da hayatta kaldı. Ben artık en ufak şeyden korkar oldum. Birisi benim kapımı çaldığında o yangında kaldığımı hissediyorum, sisli havalarda duramıyorum, is kokusunda korkuyorum."

‘SİZ HİÇ ÖLEN BİRİNİ ARADINIZ MI?’

Yangında yaşamını yitiren otelin kafe çalışanı Esra Nazik’in (25) babası Süleyman Nazik, 21 Ocak’tan itibaren hayatının tamamen değiştiğini belirterek, “Siz hiç olmayan birinin telefonunu çaldırdınız mı? Siz hiç ölen birini aradınız mı, ben aradım. Bizim evimizde neşe kalmadı. Maalesef ben kızımı kaybettim. Teşekkür ediyorum hakim bey burada aklımızda soru işareti kalmayacak şekilde yargılama yaptınız. Burada bunların yalanlarını dinledik. Hepsi ihmale kurban gitti. Kimseye hakkımı helal etmiyorum. Bu işten uzaktan yakından alakası olan herkesin ceza almasını istiyorum. Şikayetçiyim ve davaya katılacağım” diye konuştu.

Duruşmaya pazar günü sabah saat 10.30’a kadar ara verildi.

Kaynak: ANKA

Etiketler
Kartalkaya Kayak Merkezi Grand Kartal Otel