Hatay'ı ihmal yıktı: İşte Saha Raporu'ndan madde madde afeti yaratan hatalar

Halk Sağlığı Uzmanları Derneği’nin (HASUDER) 6 Şubat Depremleri Hatay İli Saha Raporu’nda ilde büyük kayıplara yol açan hatalar yer aldı. Tüm kararların Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) elinde toplanmasının yarattığı sonuçlara dikkat çekildi.

Hatay'ı ihmal yıktı: İşte Saha Raporu'ndan madde madde afeti yaratan hatalar

6 Şubat'ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremler 10 ilde yıkıma neden oldu. Depremlerde can kaybı 42 bin 310'a yükselirken bölgede devam eden sarsıntılar nedeniyle kayıplar artıyor. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre ise en az 1 milyon kişi ise evini kaybetmesi nedeniyle geçici çözümler ile barınma ihtiyacını karşılamaya çalışıyor.

Depremleri afete dönüştüren ihmallerin can kaybının daha da artmasına neden olduğu yorumları yapılırken Halk Sağlığı Uzmanları Derneği’nin (HASUDER) 6 Şubat Depremleri Hatay İli Saha Raporu’ndan dikkat çeken sonuçlar çıktı.

Rapora göre Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) Hatay’da depremden sonra hızlı yanıt vermede gecikti, koordinasyonu sağlamakta özellikle erken dönemde yetersiz kaldı. İlk 48 saat yalnız kalan Hataylılar, ayrımcılığa uğradıklarını düşünüyor. Yardım gelseydi çok daha fazla insan yaşayabilirdi.

Öğretim üyeleri Prof. Dr. Pınar Okyay, Prof. Dr. Kayıhan Pala, Prof. Dr. Tacettin İnandı, Prof. Dr. Nazan Savaş, İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü Halk Sağlığı Hizmetleri’nden Uzm. Dr. Pelin Şavlı Emiroğlu, Araş. Gör. Dr. Muhsin Güllü depremin en çok can, mal kaybı ve yıkıma yol açtığı Hatay’a 12 Şubat’ta gidip, altı gün sahada incelemelerde bulundu. Kentin depremden en çok etkilenen ilçeleri Antakya ve Defne merkez ilçeleriyle Belen, Samandağ, Kırıkhan, Arsuz, Dörtyol ve İskenderun’a gidildi.

KARAR SÜREÇLERİNİN TEK ELDE TOPLANMASI BÜROKRASİYİ ARTIRDI

Birebir görüşmeler, ziyaretler, gözlemlerle elde edilen bilgilerle ortaya konan raporda önemli aksaklıklara dikkat çekildi. Rapora göre, bölgede hizmet vermeye çalışan kamu ya da sivil toplum kuruluşları (STK) yetkililerinin ortak görüşü, karar süreçlerinin birleştirilerek tek elde (AFAD) toplanması bürokrasiyi artırdı, zaman kaybettirdi ve mevcut potansiyelini kullanamadı. Raporda, “Kayıpların büyümesinin nedeni, başarılı bir risk yönetiminin olmaması” dendi.

Raporda, Sağlık Bakanlığı yetkililerinin çadır kamp alanları, buralarda konaklayanların sayısı, yaş ve cinsiyet dağılımı gibi herhangi bir bilgiye sahip olmadıkları yer aldı. “AFAD ile Sağlık Bakanlığı arasındaki koordinasyon eksikliği dikkat çekiciydi” dendi.

Raporda özetle şu tespitler yer aldı:

– Resmi çalışmalarda, Hatay’ı riske sokan en büyük doğal afetin deprem olduğu belirtilmişti. Yine bu çalışmalarda, 6 Şubat depremlerinde en çok zarar gören yerleşim alanlarının diri fay hatları veya zonları üzerinde yer aldığı belirtilmişti. 7,5 büyüklüğünde bir deprem senaryosu üzerinde çalışılmış ve Antakya’daki 57 bin 891 binanın 57 bin 475’inin çeşitli ölçülerde hasar göreceği, 52 bin 133’ününse yıkılacağı öngörülmüştü. Ayrıca 1.6 milyon Hatay nüfusunun 1 milyon 533 bin 507’sinin bu depremden etkileneceği, bunların da yaklaşık 30 binin hayatını kaybedeceği tahmin edilmişti.

– Hatay’da depremin olacağının öngörülmesine karşın, yapılan hazırlığın çok yetersiz kaldığı ortaya çıkmıştır. Depremin halinde nasıl bir yanıt verileceğine ilişkin yerel ve ulusal düzeyde geliştirildiği belirtilen politika dokümanlarında yazılanlar gerçek hayatta çalışmadı. En sağlam durması beklenen AFAD, hastaneler ve sağlık kuruluşları, belediye binaları vb. birçok kamu binası yıkıldı.

– Hatay’da depremi yaşayan herkesin dile getirdiği ortak görüş, arama-kurtarma çalışmalarının geç başladığı. Ekipler iki gün sonra sevk edildi. Çok değerli bir zaman, ilk 48 saat kaybedildi. Yalnızca bireysel çabalar, az sayıda sivil toplum örgütlerinden gelebilen gönüllüler ve bazı yerel olanaklarla arama-kurtarma çalışmalarına başlanabilmesi, enkazdan canlı kurtarılabileceklerin sayısını sınırladı.

– Arama- kurtarma çalışmaları için gelen ekiplerin de enkazlara yerleştirilmesinde bir koordinasyon sorunu vardı. Bölge sakinleri binaların yüzde 90’ında arama, kurtarma çalışması yapılmadığını, on binlerce insanın enkaz altında kaldığını ifade etti.

– Depremzedeler, kendilerinin ihmal edildiğini düşünüyor. Bunun nedeni olarak, haberleşme ve ulaşım sorunları yanı sıra, belli bir etnik, dini kimlik ya da siyasi görüşe ait olma gibi nedenler ifade edildi. Zaten mevcut olan ayrımcılığın afette de sürdüğünü dile getirenler oldu.

HASTANEYE ZAMANINDA ULAŞTIRILAMAYANLAR KAYBEDİLDİ

Raporda yaralıların tedavisi ve halk sağlığı hizmetlerindeki aksaklıklara da yer verildi:

– İlk günlerde acil sağlık hizmetlerindeki aksaklıklar kayıtlara yol açtı. Enkazdan sağ çıkarılan bazı yaralıların daha sonra tam teşekküllü bir hastaneye zamanında ulaştırılamadığı için hayatını kaybetmesi, hastanelere ulaştırılan yaralı çocuk ve bazı erişkinlerin kayıtlarının tutulmaması ve halen kendilerinden haber alınamaması gibi sorunlar sürecin başarıyla yönetilemediğini gösteriyor.

– İlk bir haftada bağışıklama(aşılama) ve suların kontrolü konusunda herhangi bir işlem yapılamadı.

– Kentteki kamu hastaneleri büyük zarar gördü (halen sadece Samandağ ve Dörtyol Devlet Hastaneleri çalışır durumda). Sağlık Bakanlığı bir hafta sonra sahra hastanesini kurabildi. Bulaşıcı hastalık ve salgın kontrolü amacıyla sahaya çıkabildi. 16 Şubat’da bulaşıcı hastalıkların sürveyansıyla (takibi) ilgili çalışmaların başlatıldığı yetkililerce belirtildi. Ancak ziyaret döneminde halk sağlığı sürveyansıyla ilgili (ölümler, doğumlar, sık karşılaşılan sağlık sorunları, potansiyel salgın hastalıklar ve sağlık hizmeti kullanımı ile ilgili bilgiler) herhangi bir bilgi bulunmuyor.

Raporda şu önerilerde bulunuldu:

– Son depremden sonra hizmet sunumuna devam edebilen sınırlı sayıda kamu hastanesi kaldığı için ivedi olarak ihtiyaca yanıt verecek ölçüde her ilçede yeter sayıda geçici hastane ve kırsal kesime de ulaşmak amacıyla sabit ve mobil birinci basamak hizmet sunan birimler oluşturulmalı.

– Yardımların uygun biçimde deprem bölgesine ulaşmasının sağlanması için ilaçlar sınıflandırılarak gönderilmeli. Kamyon ya da tırlar mümkünse tek tip malzeme taşımalı.

– Birinci basamak sağlık hizmetleri en kısa zamanda işlerlik kazanmalıdır. Mümkün olan en kısa sürede rutin bağışıklama hizmetleri ve kronik hastalıklar için (örn. diyabet, hipertansiyon, verem ve HIV) tedavinin sürekliliği sağlanmalı.

– İvedi olarak sağlık hizmetleriyle ilgili eşgüdüm sağlanmalı. Sağlık Bakanlığı, yerel yönetimler, meslek örgütleri, sivil toplum örgütleri, uluslararası sağlık kuruluşları ve gönüllü sağlık çalışanları arasında eşgüdümün sağlanması amacıyla bir örgüt yapısı kurulmalı.

– Sağlık Bakanlığı ‘Sağlık Durumu Değerlendirmesi’ yapmalı ve belirli aralıklara güncelleyerek toplumla paylaşmalı.

– Kendi imkanlarıyla kurtulan, hafif-orta yaralı olduğu için sağlık kuruluşuna başvurmayanlar tetanos riskleri hakkında bilgilendirilmeli ve en yakın sağlık kuruluşuna başvurusu sağlanmalı.

– Risk grupları belirlenmeli, kayıt altına alınıp izlenmeli. Bunlar gebeler, bebek ve çocuklar (özellikle yalnız çocuklar), travma yaşamış çocuklar, yalnız genç kadınlar, izole kadınlar, fiziksel engeli olanlar, psikolojik engeli olanlar, yalnız yaşlılar, destekten yoksun aile reisleri, şiddet kurbanları, sosyal ve etnik azınlıklar, mülteciler.

– Yeterince temiz su sağlanmalı, su analizleri yapılmalı, klor düzeyleri saptanmalı ve sonuçları toplumla paylaşılmalı

– Geçici barınma için seçilmiş uygun yerlerde bilimsel ölçütlere uygun olarak kampların (çadır, konteyner vb.) kurulması sağlanmalı. Yeterli büyüklükte, sağlıklı ve güvenli barınak sağlanması çok önemli. Ayrıca bu alanlarda sendromik sürveyans (solunum yolu hastalıkları belirtileri, ishal, sarılık, döküntü) yapılmalı.

– Gıda güvenliğine dikkat edilmeli. İki yaşından küçük çocuklar için tamamlayıcı gıda sağlanması da dahil olmak üzere özellikle bebek, küçük çocuk, hamile ve emziren annelerin beslenmesi için destek sağlanmalı. Beş yaşın altındaki, düşük doğum ağırlıklı, yetersiz beslenen veya emzirilmemiş çocuklar ile aşırı kalabalık koşullarda yaşayanların zatürreye yakalanma riski daha yüksek. Anne sütüyle beslenmeyen altı aylıktan küçük bebeklerin zatürreden ölme riski, ilk altı ay sadece anne sütü ile beslenen bebeklere göre beş kat daha fazla. Anne sütü desteklenmeli.

– Çevre sağlığı yönetimi özenle sürdürülmeli. Yeteri kadar barınak, tuvalet, banyo ve mutfak sağlanmalı. Yeterli miktarda, kolay elde edilebilir ve temiz su önemli. Sağlık tesislerinde tıbbi atıklar dahil atıkların uygun yönetimi, genel olarak atıkların (katı/sıvı) zararsız hale getirilmesi, gıda stoklarının kirlenmeye karşı, bireylerin de vektör (fare, sıçan, sinek vs.) kaynaklı hastalıklara karşı korunmasına özen gösterilmeli.

– Sağlık hizmetlerinin normal psikolojik sıkıntı ile orta veya şiddetli ruhsal bozukluklar arasında ayrım yapması önemli. Normal psikolojik sıkıntı, psikolojik ilk yardım ve diğer klinik olmayan psikososyal müdahalelerle azaltılabilir. Ancak orta veya ağır ruhsal bozukluklar, psikososyal desteğin yanı sıra klinik tedavi gerektirir.

– Ağır ruhsal bozukluğu olan kişiler için bakıma sürekli erişim sağlanmalıdır.

– Halk sağlığı sürveyansı yapılmalı. Bu bilgi toplama toplumun önemli sağlık sorunlarını ve sağlık hizmetlerinin kullanımını içermeli.

– Enkaz kaldırma çalışmaları yaşamını yitirenlerin vücut bütünlüğü gözetilerek yapılmalı. Enkazlar asbest, toz vb. dikkate alınarak kaldırılmalı.

– Sağlık sisteminin çalışmaya devam etmesini sağlamak için, birinci basamak sağlık hizmetlerine dayalı, birinci, ikinci ve üçüncü basamak sağlık hizmetleri eşit, ücretsiz, nitelikli ve erişilebilir olarak yeniden gözden geçirilmeli

– Sağlık hizmetlerinin acil durum risk yönetiminden rutin hizmetlere ve rehabilitasyona yöneleceği göz önüne alınarak, tıbbi ve sosyal rehabilitasyon ön plana çıkartılmalı.

Etiketler
AKP CHP Deprem Recep Tayyip Erdoğan AFAD