Türkiye'de hiçbir dönemde partiler üstü bir eğitim politikası oluşturulamamıştır

Eğitimimizi Millileştiremememizin Altındaki Neden De Budur

Herkesin ağzına pelesenk olmuş bir cümledir; aman efendim, eğitim partiler ve siyaset üstü olmalıdır, diye başlanır… Ama maalesef, ülkemizde hiçbir dönemde partiler üstü üstü ortak bir akla dayalı bir eğitim politikası oluşturulamamıştır. Her kim iktidara gelirse gelsin, ama az, ama çok eğitim politikaları siyasi ve ideolojik olmuştur. Ve her gelen, kendi dünya görüşüne uygun müdahalelerde bulunmuştur eğitime. Ve tüm bu müdahalelerin doğal bir sonucu olarak da eğitimdeki karmaşa ve problemler hep süregelmiştir. Mesleki eğitimden katsayı problemlerine pek çok problem hep devam etmiştir.

Hangi İktidar Ya da Dönem Olursa Olsun, Eğitim Siyasetten Ya da İdeolojilerden Mümkün Mertebe Uzak Tutulmalı

Oysaki ana problem kaynaklarından birinin siyaset üstü eğitim politikaları uygulamama olduğu bir türlü idrak edilememiştir. Ama eğitim sistemimizdeki pek çok sorunun ana kaynaklarından biri halen bu bakış açısıdır. Durum böyle olunca, her gelen iktidar, eğitimi önce bir kadrolaşma yeri olarak görmekte; eğitimle ilgili ilgisiz, uzman ya da olmadığına bakmaksızın kadrolaşılmaktadır. Oysaki eğitim tarihimiz içinde ki eğitimle emniyeti karıştırmış olsalar gerek, polisler bile eğitim sistemimizde üst görevlere getirilmişlerdir. Talim Terbiye Başkanlığı gibi çok önemli bir kuruma üye yapılmışlar, Din Öğretimi Genel Müdürlüğü’ne daire başkanı yapılmışlar ve sözde, bakan başdanışmanı olmuşlardır. Ve bu uygulamalar en çok da o dönemki iktidara ve dinimize zarar vermiştir.

Bakanların dini ya da ilahi korumaya mı ihtiyacı var ki. Bide bu yetmiyormuş gibi adamlar hem polis hem eğitimden anlamıyorlar hem de akrabalar birde. Bu tip sözde siyasi uygulamaların elle tutulur hiçbir yanı yoktur yani. Ee durum böyle olunca kimi zamanda bir lise mezunu bile bakan başdanışmanı olmuş ve bu eğitimle uzaktan yakından alakası olmayan tipler kendilerince küçük krallıklar kurmuş ve koca bakanlığı kafalarına göre dizayn etmişlerdir. Şaka gibi değil mi, ama gerçek… Polis nasıl Talim Terbiye Kurulu Üyesi, daire başkanı veya bakan başdanışmanı yapılabilir? Doğal olarak bu adamların kendilerini bakan zannedip neler yapabileceği bir başka eğitim yönetimi yazısı olarak kalsın. Ayrıca bakanlar, polise eğitim anlamında ne danışıyorlar başdanışman olarak çok merek ediyorum. Ve yine bu maaşların halkın vergileriyle ödendiği unutulmamalıdır. Ülkemizin eğitim sorunlarına da insan şaşırmıyor doğal olarak kafa bu olunca. Bu kafanın diğer eğitim sorunlarına ne kadar derinlikli bakabileceğini varın siz düşünün. Diğer taraftan dinimize bundan daha büyük bir zarar veya saldırı olabilir mi? Din öğretimi gibi önemli bir alanda bir polisin ne işi var üstelik daire başkanı düzeyinde. Ve diğer taraftan MEB’in aklı kalbi yani en önemli karar organı olan Talim Terbiye Kurulu Başkanlığında üye olarak polisin ne işi var. Bu kadarına el insaf bide akraba polis… İşte eğitim tarihimizde böyle örnekler var. Tüm bu nedenlerle hangi iktidar ya da dönem olursa olsun, eğitim siyasetten ya da ideolojilerden mümkün mertebe uzak tutulmalı ve sürdürülebilir bir devlet politikası olarak uygulanmalıdır.

Eğitime İdeolojik Yaklaşılınca Uzmanlardan Da Yararlanamaz Mısınız?

Eğitimi bir devlet politikası olarak götüremezseniz, beraberinde eğitime ideolojik yaklaşımın bir sonucu olarak, uzmanlardan yararlanmama problemi de baş gösterecektir. Yani teknik ve uzmanlık gerektiren alanlara, burayı yönetecek insanlar getirilmeyecektir. Yine bu ideolojik ve siyasi yaklaşımların sonucu olarak; eğitimin millileştirilememesi sorunu da gündeme gelecektir. Ve bu sorunlar bir silsile şeklinde eğitim yönetiminde, öğretim programlarının oluşturulmasında, öğretmen yetiştirilmesi politikalarında, vb.’ de de görülecektir.
Tüm bunlardan dolayı, ülkemizin eğitim politikalarına yön verirken siyasi tercihler ön plana çıkarılmamalıdır. Bunun yerine, siyaset üstü ortak bir devlet aklıyla, eğitimin tüm paydaşlarının katılımcı süreçleriyle, MEB’in ve eğitimimizin öncelikli sorunları akla ve bilime uygun olarak belirlenmelidir. Çözümler ise sürdürülebilir, veri temelli, tüm sistemi bütünsel olarak görebilecek şekilde oluşturulmalıdır. Eğitim politikalarımıza yön verenler, aynı zamanda tüm Türkiye’nin kaderini kurguladıklarını unutmamalıdır; bunun için de eğitimimizi millileştirip, partiler üstü bir devlet politikası haline getirmelidirler. Türkiye Hepimizin, Eğitim Hepimizin…

Etiketler
Türkiye