Sonunda bir ABD polisi suçlu bulundu

ABD tarihinin en büyük protestolarından birine sebep olan George Floyd cinayetinin zanlısı polis memuru Derek Chauvin kendisine yöneltilen tüm suçlamalardan...

ABD tarihinin en büyük protestolarından birine sebep olan George Floyd cinayetinin zanlısı polis memuru Derek Chauvin kendisine yöneltilen tüm suçlamalardan suçlu bulundu. Davanın sonucu açıklanmadan önce hem cinayetin işlendiği Minneaopolis şehri hem de ülkenin geneli adeta patlamaya hazır barut fıçısına döndü.

Öncelikle şunu söyleyelim. Göz göre göre cinayet işleyen bir polis memurunun sonunda suçlu bulunmuş olması sevindirici olsa da davanın aşırı derecede politikleşmesi bize geleceğe dönük iyi işaretler vermiyor.

Savunma ne dedi?

Chauvin’in tarafı savunmasını Floyd’un kanında bulunan uyuşturucu üzerine kurmuştu. Savunmaya göre Floyd’un ölümüne Chauvin’in uyguladığı şiddet değil kanında ölümcül miktarda olabilecek Fentanil maddesi sebep olmuştu. Fakat savunmanın yanıldığı nokta bulunan miktarın normal bir insan için ölümcül olabileceğiydi. Floyd’un ise uyuşturucuyla ilk deneyimi değildi ve muhtemelen maddeye karşı bağışıklık kazanmıştı.

Bu durumda bilirkişiler Chauvin’in boyuna uyguladığı baskının polisin genel prosedürlerinin dışında olduğuna kanaat getirdiler. Davanın kalanıyla sizi sıkmak istemiyorum. Ancak davanın siyasileşmesi sonucu iki tarafın da oluşturduğu kamuoyu baskısı birbirinden ilginç oldu.

Muhafazakarlar bir siyahi vatandaş polis tarafından öldürüldüğünde hemen kişinin sabıkasına koşarlar. Daha önce işlediği bir suç bulurlarsa “bak hak etmiş işte” diyerek kendilerini avuturlar. Neredeyse her cinayette gerçekleşen bir ritüeldir bu.

Bu sırada ülkenin liberalleri ise davanın yargıcını ve jüri üyelerini açık açık tehdit ediyorlardı. Kişisel tehditlerin yanı sıra “şehri yakarız” gibi cümleler de bolca havalarda uçuştu. Peki ortaya çıkan karar artık yeni bir başlangıcın habercisi mi? Tüm bunlar ABD polislerinin kullandıkları orantısız güç yüzünden hesap verecekleri anlamına mı geliyor?

Davanın siyasileşmesi

Maalesef hayır. Çünkü ABD’nin ülke çapında patlak verecek protestolara ihtiyacı kalmadı. Komplo teorisyeni diyebilirsiniz ancak Black Lives Matter’ın (BLM) her 4 yılda bir seçimlerden birkaç ay önce akla geliyor olması tesadüf olamaz. Hakkında bu kadar gürültü çıkarılan bir cinayette polis memuru suçlu bulunmasaydı kıyamet kopardı. Ve Trump’dan yeni kurtulmuş ABD’nin artık protestoya ihtiyacı kalmadığı gibi küresel boyutta rakipleriyle girdiği mücadelede iç karışıklığa tahammülü de kalmadı.

Bu Black Lives Matter bitti anlamına gelmiyor tabii. Dünyanın belki de en büyük sivil toplum hareketinden bahsediyoruz. Twitter fenomenlerinin “iyi çocuk puanı” toplayacağı sosyal medya sloganlarına, şirketlerin ürün satışlarını arttıracak logolara siyasilerinse yaptığı hataları örtecek kimlik politikalarına ihtiyacı var. Bu durumda BLM gibi bir örgütün yok olması söz konusu olamaz. Ancak siyahi topluluklar için büyük hayal kırıklığı olduğunu söylesek yanılmış olmayız.

BLM dendiğinde akla gelecek 3 cinayet vardır. Michael Brown, Breonna Taylor ve George Floyd. Michael Brown’un ve Breonna Taylor’un ailesi BLM hareketine ciddi tepki gösterdiler. Brown’un babası kendi alt örgütlerinin hiç destek almadığını söyledi. Taylor’un annesi yine benzer bir açıklamada bulundular ve ana gruptan ayrıldıklarını açıkladılar.

Düşünsenize her yıl onlarca siyahi polis şiddetine kurban gidiyor ve ünlülerden devasa şirketlere inanılmaz miktarlarda bağış toplayan bir örgüt kendi kurulmasına ön ayak olan kişinin ailesine bile destek vermiyor. Bu arada Brown’un ailesi kendi cebine atacağı para için bu açıklamaları yapmıyor. Kendi mahallelerindeki siyahilere gidecek yardım paralarından bahsediyorlar.

Bu sırada BLM’nin kurucularından Patrisse Khan-Cullors kendine 1.4 milyon dolarlık villa aldı. Herkesin parası kendine, kimseyi bu konudan yargılayamayız ancak BLM sonrası zenginleşip sadece beyazların yaşadığı bir mahallede pahalı bir villa alınca konunun tartışılması normal olmaz mı? Hele örgütün alt kuruluşları destek alamıyorken. Khan-Cullors kendisini “Siyah Hayatlar Değerlidir’e ben de dahilim!” diyerek savundu.

Bir düşünün, devasa şirketlerden bürokrasiye, devletin farklı katmanlarından medyaya herkes bu oluşumu destekledi ve bağışlar yağdırdı. Böylesine bir güç 1 sene içinde ciddi bir polis reformunu en azından tartışmaya açabilmeliydi değil mi?

Maalesef öyle olmadı. Tek geçen polis reformu Minneapolis şehir meclisinden geçen bütçe kesintileriydi. Şehirdeki suç oranının ciddi şekilde artması üzerine bundan da geri adım attılar.

Peki ya bundan sonra?

Ancak Black Lives Matter’ın maksadı şimdilik tamamlandı. ABD neredeyse hiçbir sorununu çözmese de yüzlerine gülen başkanları ile “milli birliklerini” sağladılar. Meksika sınırındaki mülteci çocuklar her zamankinden daha fazlalar. Daha bu hafta 3 farklı siyahi vatandaşın polis tarafından vurulması gündemdeydi. ABD’nin dış siyaset ilişkileri Trump’a göre çok daha gergin. Fakat medya böyle servis etmediği sürece ABD toplumunun büyük kısmı bundan haberdar bile olmayacak.

Bu arada, seçime az süre kala Trump’a karşı yapılan büyük bir suçlama vardı. Ruslar Afganistan’daki ABD askerlerinin başına Taliban öldürsün diye ödül koymuştu ve Trump bunu görmezden gelerek Rusya ile ilişkilere devam etmişti hatırladınız mı? Trump’a bunun yüzünden hain denilmiş, seçimlerde de ciddi kayıp yaşattığı söyleniyordu. İşte o haber yalanmış! ABD istihbaratı habere olan inançlarının düşük ila orta arasında olduğunu söyledi. Yani kibarca uydurduk dediler. Peki gördüğü herşeyi “doğrulamaya” bayılan Twitter geçmişe yönelik haberlere “bu yalandır” ibaresi düştü mü? Hayır.

ABD’nin iç sorunlarını çözmesi için gerçekten çözmek isteyen bir medyaya ihtiyacı var. Polis şiddeti sorununun bir sürü parçası varken sadece ırkçılığa odaklanılıyor. Siyahların içine düştüğü yoksulluk, bundan dolayı gelişen şiddet ve çetecilik kültürü ve sonrasında ortaya çıkan önyargılardan bahseden yok. Polislerin iyi eğitilmiyor oluşu, hemen her videoda panik yaptığının belli olması bile bütçenin azaltılmanın tam tersine arttırılması gerektiğini söylüyor. Irkçılık ABD polisinde ciddi bir sorun, ancak tek sorun değil. Bunu anlamadan da ABD büyük sorunlarını asla çözemeyecek. Haftaya başka bir yazıda görüşmek dileğiyle, iyi hafta sonları efendim.

Etiketler
Polis