Vatandaş ‘bu düzen değişmeli mi’ diyecek? Yoksa ‘filanca aday olmalı’ derdine mi düşecek?

"'Düzen bozuk' demesi gerekenler kimler? Siyasi partiler. Düzenin teşhirini örnekle yapması gereken kim? Siyasi partiler. Halkta “bu bozuk düzenin artık yıkılması gerek” kanaatini oluşturması gereken kim? Siyasi partiler. Geçmişte yapıldı mı?"

Yukarıdaki sorunun yanıtı için yazıyı okumalısınız. Zira buna ‘yazar kurnazlığı’ diyoruz. Yanıtı bilseniz belki de bırakacaksınız. Oysa okunursak kayda geçiyoruz.

Önceki gün CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu internet medyasındaki gazetecilerle bir araya geldi. Kalabalık bir katılım vardı. CHP liderinin önünde prompter yoktu. İsteyen istediği gibi sordu. Ve dahi eleştiride bulundu. Hatta takdirle sebat ve iradesini izlediği “Patronsuz” programının yaratıcısı, Ünsal Ünlü, “sadece sizin karşınızda özgürce soru soruyoruz. AKP Genel başkanı ile buluşan gazetecilerin aksine eleştirimizi de burada söyleyebiliyoruz” diyerek var olan durumu tespit etti.

Yaklaşık 2 saatlik bir toplantıydı. Adaylardan 6’lı Masa’ya, Akşener ile ilişkisinden İmamoğlu’na kadar hemen her konu soruldu. Büyük olasılıkla mevzu ile ilgiliyseniz dün okudunuz. Ancak mesleki sezgi ve söylemden çıkardığım önemli bir sonuç var. Bizim, halkın gündemi ve öncelikleriyle 6’lı Masa bileşenlerininki arasında ciddi farklılıklar var.

Kılıçdaroğlu bu farklılığa dikkat çekerek “bize sürekli adayınız kim dayatmasında bulunuyorsunuz” diyerek, gazetecileri suçlayan bir dil kullandı. Burada muhalif/eleştirel gazeteci ayrımı yapmadan basının ısrarını sorguluyordu. Zira AKP bir an önce 6’lı Masa’nın ‘elini göstermesini, adayı açıklamasını’ istiyordu. Bu oyuna gelinmesi halinde hükümet kanadının adaya dönük kampanya ile süreci yöneteceği görüşündeydi. Bu nedenle ağırdan almaları normaldi. Dahası yaklaşık 10 kez toplanan 6’lı Masa liderleri henüz bırakın isimleri, bu konuyu gündemlerine bile almamıştı.

CHP liderinin basını ayrımsız olarak “adayını açıkla” hususunda suçlaması doğal olarak toplantıya katılan hazirunun tepkisine neden oldu. AKP’nin akredite etmediği, bedel ödeyen ve bütün engellemelerle karşı karşıya kalmasına karşın gazetecilikten vaz geçmeyen meslektaşlarımız bu suçlamayı kabul etmediklerini belirtti.[1]

İşte zurnanın zırt dediği yer de burasıydı. CHP liderine göre AKP tarafından oluşturulan başkanlık rejimi tek kişinin istediği gibi ülkeyi yönettiği, yasama/yürütme ve yargının da Saray’a bağlandığı bir sistem kurulmuştu. Soygun rejimiydi. Oysa basının yarattığı negatif algıda biri gitsin diğeri gelsin yaklaşımı vardı. Dolayısıyla öncelik sistemin değiştirilmesine verilmeliydi. Sistemin konuşulması yerine isimlerin gündeme gelmesi eksiklikti.

Şimdi burada duralım.

“Düzen bozuk” demesi gerekenler kimler? Siyasi partiler. Düzenin teşhirini örnekle yapması gereken kim? Siyasi partiler. Halkta “bu bozuk düzenin artık yıkılması gerek” kanaatini oluşturması gereken kim? Siyasi partiler. Geçmişte yapıldı mı? Evet. Bülent Ecevit’in “ne ezen ne ezilen, insanca hakça bir düzen” söylemi halka anlatılmış ve 1973 seçimlerinde büyük bir başarı kazanılmıştı. Keza 1994-1995 döneminde Necmettin Erbakan’ın ‘Adil Düzen’ söyleminin de halkta karşılık bulduğunu bize seçim sonuçları anlatıyor.

Gazetecinin işi hakikati aramak. Dolayısıyla siyasi partilerin önceliklerinden farklı bir gündemi var. Düzene ilişkin yolsuzluk, hukuksuzluk vb. süreçleri büyük ölçüde gazetecilerden öğreniyoruz. Yani gazeteci işini yapıyor. Ancak halkın beklentisi tabi ki 6’lı Masa’nın adayında somutlaşıyor. Yapılan araştırmalar oy verme davranışında birinci sıranın liderler olduğu konusunda neredeyse hemfikir. Ülke tarihine de baktığınızda Erdal İnönü dışındaki bütün liderlerin karizmatik ve kült isimler olduğunu görüyoruz.

Hal böyleyken, çok ayrıntılı teşhir mekanizmalarının oluşmadığı, Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem ve Anayasa değişiklikleri gibi iki temel konuda halkın gündelik yaşamı yerine reel politik bir refleksin gösterilmiş olmasının gerek yeter şart olmadığını söyleyebiliriz.

AKP tabi ki kiminle rekabet edeceğini bilmek istiyor. Ancak ben de yurttaşlar da istiyor. O kadar belirsizliğin olduğu bir dönemde “düzenin bozukluğunu teşhir eden” ve kendi irade ve yönetim anlayışını güçlendirilmiş parlamenter sistemle izah eden bir lideri dinlemek isterim.



[1] Burada Ankaralı meslektaşlarımdan içtenlikle özür diliyorum. İstanbul basının aksine ortak bir duruşla toplantı sonuna kadar haber merkezlerine haber geçmiyorlarmış. Bunu bilmiyordum. Haberin ambargosu düzenleyen tarafından konulur ve dile getirilmediği için toplantının yarısını haber merkezine geçtim. Uyarılınca da Gerçek Gündem haber editörleri girilen haberi kaldırdılar. Amacım bu yaştan sonra ‘cin gazetecilik’ yapmak değildi. Lütfen, affetsinler

Etiketler
Kemal Kılıçdaroğlu CHP