Ordu uygun adım Millet’e doğru (2)

Ordu’da hava değişmiş. Bir zamanlar AKP’lilerin övünçle “Ordu’da her üç vatandaştan ikisi AKP’li” söyleminin artık geçerli olmadığını gözledik. İlk yazıda...

Ordu’da hava değişmiş. Bir zamanlar AKP’lilerin övünçle “Ordu’da her üç vatandaştan ikisi AKP’li” söyleminin artık geçerli olmadığını gözledik. İlk yazıda vurguladığımız üzere Ordu seçmeni körü körüne oy veren bir “dava” seçmeni değil. Refahını, hizmeti ve içinde yaşadığı koşulları önemseyen ve buna göre tercihini yapan bir seçmen profiline sahip. Bu olguyu önceki yazımızda tarihsel olarak irdelemiştik. Şimdi ise AKP’nin ekonomik kriz ve pahalılığa sebep olan iktisat politikalarını cezalandıracağını ön görebiliyoruz.

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun yurtiçi gezilerinden dördüne katıldık. Seçim sürecine doğru il il CHP’nin ve yurttaşların nabzını ölçmeye gayret ettik. Diyarbakır, Van ve Konya’dan sonra Ordu seçmenin CHP liderine en çok ilgi gösterdiğini söyleyebiliriz.

Kılıçdaroğlu’nun esnaf ziyaretleriyle başlayan Ordu ziyaretinde ilk dikkati çeken, Orduluların adeta bir miting atmosferinde CHP liderini beklemesiydi. Kalabalık CHP liderinin gelmesiyle hareketlendi ve Kılıçdaroğlu alkışlarla karşılandı. Esnaf ziyaretlerinde farklı siyasal eğilimlerden esnaf da ekonomik kriz, siftah yapamamak, pahalılık ve sattığı malın yerine yenisini koyamamaktan yakındı.

Esnaf ziyareti Ordulu minibüsçülerle yapılan çaylı tabure sohbeti ile nihayetlendiğinde, minibüsçüler iki ayda bir taşıma ücretine yapılan zamlara karşılık, neredeyse günlük olarak yapılan akaryakıt zamları karşısında mağdur olduklarını anlattı.

CHP lideri ikinci durağı Kültür Sarayı’na giderken, Orduluların içini yakan 17 yaşında denizde yaşamını yitiren bir gencin ailesine başsağlığı ziyareti ile programda olmayan bir taziye ziyareti sonrasında Kültür Sarayı’na ulaştı. Yaklaşık 1500 kişilik salonun ilk sakinleri kadınlardı. Ziyaretlerle programın gecikmesi Karadenizli kadınları etkilememişti. Horonlarla CHP liderini bekleyen coşkulu bir kalabalık vardı.

Kılıçdaroğlu’nun diğer şehirlerde olduğu gibi iki ana mesajı vardı. Birincisi yarına ilişkin verilen umuttu. CHP’liler ‘enkaz devralacağız’ söylemi yerine ‘sorunların altı ay içinde çözüleceği’ taahhüdü ile salondakilerin beklentilerine uygun bir duruşa sahipti. İkinci önemli mesaj ise somut kaynak ve çözümlerle ailelerin refahını artıracak vaatlerdi. Örneğin kadınlara aile sigortası, muhtarlara asgari ücret düzeyinde kaynak yaratmak için emlak vergisinden yüzde bir düzeyinde oran ayrılması, çiftçilere anayasada milli gelirin yüzde 1’nin sosyal yardım olarak dağıtılacağına ilişkin vaatlerle salonu hareketlendirdi.

VARSA YOKSA YOKSULLUK

Kılıçdaroğlu ‘yüksek siyaset’ diyebileceğimiz, demokrasi, insan hakları, uluslararası ilişkiler vb. konuları gezilerinde bir tema olarak işlemiyordu. Varsa yoksa yoksulluk, işsizlik, pahalılık gibi sokaktaki yurttaşın en acil sorunlarına dönük mesajlar vermeyi tercih ediyordu.

Salonun ikinci konukları çiftçiler ve muhtarlar oldu. Özellikle fındık taban fiyatlarının 4 dolar olması gerektiğine ilişkin vurgusu tezahüratlarla karşılandı. Fındık üzerinden dünya ekonomisinde 150 milyar dolarlık bir pasta oluştuğunun ve dünyanın en büyük fındık üreticisi Ordu ve Giresunluların bu pastadan sadece 2-2.5 milyar dolarlık bir pay alabildiğine dikkati çekerek, planlı bir üretim ve satış modeli getirileceğini anlattı.

Salonu son olarak dolduranlar gençlerdi. Her defasında salon hınca hınç doluydu. Bu arada bu toplantı aralarında Ordulu iş adamları ve kanaat önderleri ile yapılan toplantılarla neredeyse her dakika değerlendirildi. Bu toplantıların ilginç bir başka başlığı ise basının dışarı çıkarılmasından itibaren salondakilerin özgürce istedikleri gibi soru sorabilmesine imkan sağlayan bir platformun yaratılmasıydı. Kimi sorular gündemle ilgisiz de olsa sabırla yanıtlandı.

Bu gezi programının parti içindeki sorumlu ismi ve mimarı Genel Başkan Yardımcısı Erdoğan Toprak’tı. Toprak ile yaptığımız görüşmede partili vekillerden oluşan 5-6 kişilik birkaç grup oluşturulduğunu ve bu grupların Kılıçdaroğlu’nun ziyaretler öncesinde gidilecek şehirlerde birkaç ay süren ön çalışma yaptığını anlattı. Neden miting yapmadıkları sorusunu ise şöyle yanıtlıyordu:

“Miting en kolay erişim biçimi ama içinde bulunduğumuz koşullar açısından bizim için fonksiyonel değil. Yaptığımız bütün ölçümler Anadolu’da AKP’den kopan ama kararsız kalan büyük bir kitle olduğunu ortaya koyuyor. Biz henüz tercihini yapmamış, bizi de mesafeli duran bu kitlelerle buluşmak istiyoruz. Onun için gittiğimiz illerde ilgili sektörleri, gençleri, kadınları bu toplantılarla ikna etmeyi, dürüstçe kendimizi anlatmayı önemsiyoruz.”

Toprak toplantıya gelenlerle neredeyse yüz yüze görüşmeler yapılarak katılımlarının sağlandığına dikkati çekiyor ve örneğin kendisinin Diyarbakır için dört, Urfa için üç kez bu şehirlere giderek ön görüşmeler yaptığını söylüyordu. Gerçekten de yapılan toplantılarla CHP lideri neredeyse 5-6 bin kişiye erişim sağlamıştı.

Ordu’ya hareketlilik kazandıran bu ziyarete karşı, AKP’nin yaptığı ise “prompter olmadan konuşuyor” daveti ile gençler için hazırlanan afişlerin zabıtalar tarafından yırtılması ve bu durumun kameralara yansıması oldu. Oysa Van’da bilbordlara “Menderes’i astınız, Özal’ı zehirlediniz, Erdoğan’ı yedirmeyiz” afişleri asılarak CHP lideri karşılanmıştı. Ordu, AKP teşkilatının hazırlıksız yakalandığı anlaşılıyordu.

Oysa Ordu CHP İl Teşkilatı’nın bu ziyarete çok iyi hazırlanmıştı. Yurttaşlar salona alındıktan sonra partililer “dışarı çıkalım arkadaşlar” diye uyarılıyor ve hemen her ayrıntının hesaplandığı görülüyordu. CHP’liler, Avukat Atilla Şahin’in Ordu CHP İl Başkanlığı’na seçilmesinden itibaren partinin şehir içinde görünürlüğünün ve erişiminin arttığını anlatıyordu. Bu gezinin ilginç bir başka gözlemi ise 6’lı masanın avantajıydı. CHP liderinin ziyaretine 6’lı masayı oluşturan diğer Ordulu partililer de –özellikle İyi Parti-destek vermişti.

Kılıçdaroğlu’nun Van gezisi sonrası Cumhurbaşkanı Erdoğan Van’a giderek şehirdeki havanın yeniden AKP’ye dönmesi için 1982 yılında açılan Van 100. Yıl Üniversitesi’nin kendilerinin açtığını anlatmıştı. Bakalım Ordu’ya da gidecek mi? “Ordu’nun derelerini yukarı akıtan biziz biz…” demez herhalde…

Etiketler
Ordu