İstanbul'dan Uzaklaşmak İsteyenler İçin Eşsiz Bir Sığınak! Polonezköy'de Lezzet ve Huzurun Buluşması

Polonezköy, İstanbul’un gürültüsünden uzak, yemyeşil bir vaha. 19. yüzyılın ortalarında Polonyalı göçmenler tarafından kurulan bu şirin köy, 600 yıllık Türk-Polonya dostluğunun yaşayan bir simgesi.

A+ Yazı Boyutunu Büyüt A- Yazı Boyutunu Küçült

Osmanlı’dan günümüze uzanan bu bağ, Polonezköy’ün dar yollarında, ahşap evlerinde ve özellikle yerel işletmelerinde hissediliyor.

İstanbul'dan Uzaklaşmak İsteyenler İçin Eşsiz Bir Sığınak! Polonezköy'de Lezzet ve Huzurun Buluşması - Resim : 1

Çoğu hâlâ Polonyalı aileler tarafından işletilen bu mekânlar, köyün kültürünü ve gastronomi mirasını yaşatıyor.

Bu huzurlu atmosferde, kısa bir süre önce ziyaret ettiğim Leonardo Restaurant, hem doğanın kucağında hem de lezzet dolu bir deneyim sundu.

Leonardo Restaurant, Polonezköy’ün kalbinde, 20 dönümlük bir arazide yer alan 80 yıllık bir aile konağının restore edilmesiyle hayata geçmiş.

32 yıldır konuklarını ağırlayan bu mekân, sadece bir restoran değil, adeta bir kültür elçisi.
Bahçesindeki asırlık ağaçlar ve kuş sesleri, İstanbul’un karmaşasından uzaklaşmak isteyenler için eşsiz bir sığınak.

Leonardo’ya adım attığımda, bahçedeki masalardan birine oturup doğanın tadını çıkarmak istedim.

İstanbul'dan Uzaklaşmak İsteyenler İçin Eşsiz Bir Sığınak! Polonezköy'de Lezzet ve Huzurun Buluşması - Resim : 2

Yanımdaki konağın sade ama zarif mimarisinin çevresindeki doğa ile uyumunu etkileyici buldum.

Leonardo’nun mutfak yaklaşımı, Polonya gastronomi mirasını temel alıyor ama bunu modern ve evrensel bir bakışla sunuyor.

Geleneksel Polonya lezzetlerini Türk damak tadına uyarlarken, Avrupa mutfağından seçkin örnekleri de menüsüne dâhil ediyor.

Bu denge, yemeklerin hem tanıdık hem de keşfe açık olmasını sağlıyor.

Burada Polonya mutfağının sadeliği ve fermente tatları, Türk mutfağının baharatlı ve soslu yapısıyla ustalıkla birleştiriliyor.

Menüdeki yemekler, sadece lezzet değil, aynı zamanda bir hikâye anlatıyor.

Polonya mutfağı, tarih boyunca Almanya, Avusturya, Rusya ve Osmanlı gibi kültürlerden etkilenmiş.

İstanbul'dan Uzaklaşmak İsteyenler İçin Eşsiz Bir Sığınak! Polonezköy'de Lezzet ve Huzurun Buluşması - Resim : 3

Bu çeşitlilik, yemeklerinde hem tanıdık hem de özgün tatlar sunuyor.

Türk mutfağıyla benzerlikleri, özellikle bölgesel çeşitlilikte göze çarpıyor.

Tıpkı Türkiye’de olduğu gibi, Polonya’da da her bölgenin kendine özgü ürünleri ve pişirme teknikleri var.

Ancak Türk mutfağında baharatlar daha baskınken, Polonya mutfağı daha sade ve hafif tatlara yöneliyor.

Leonardo, bu iki mutfağı birleştirirken ne Türk mutfağının zenginliğini ne de Polonya mutfağının rustik karakterini gölgede bırakıyor.

Tüm bunları Leonardo’nun işletmecisi ve ailenin 6.kuşak temsilcisi Antoni Dohoda’dan dinledikten sonra ben de menüye göz attım ve Polonya mutfağının öne çıkan lezzetlerinden birkaçını denemeye karar verdim.

İstanbul'dan Uzaklaşmak İsteyenler İçin Eşsiz Bir Sığınak! Polonezköy'de Lezzet ve Huzurun Buluşması - Resim : 4

İlk olarak, kemik suyu, pancar ve dana etiyle hazırlanan “Borç Çorbası” sipariş ettim.

Çorbanın yoğun ama ferahlatıcı tadı, hem doyurucu hem de hafifti; serin bir günde içimi ısıttı.

Ardından, patatesli ve kıymalı “Klutsky” mantısını denedim.

Polonya’ya özgü bu mantı, Türk mantısına kıyasla daha az baharatlı ama bir o kadar lezzetliydi.

Hamurunun inceliği ve iç harcın dengesi, her lokmada kendini hissettirdi.

Polonya’nın tarihsel zenginliğiyle Türk mutfağının çeşitliliğini aynı tabakta buluşturduğunu söyleyebilirim.

Ana yemek olarak “Krewetka”yı seçtim; tatlı patates püresi ve köz biber sosuyla sunulan karides, hem görsel hem de lezzet açısından etkileyiciydi.

İstanbul'dan Uzaklaşmak İsteyenler İçin Eşsiz Bir Sığınak! Polonezköy'de Lezzet ve Huzurun Buluşması - Resim : 5

Karidesin tazeliği, sosun hafif baharatlı dokusuyla mükemmel bir uyum içindeydi.

Yanında, Polonya usulü Cheesecake olan “Sernik”i tatlı olarak denedim.

Lor peynirinin verdiği hafif ekşilik ve kremsi doku, alışık olduğumuz Cheesecake’ten farklı ama bir o kadar keyifliydi.

Menüdeki bu çeşitlilik, hem Polonya mutfağını keşfetmek isteyenler hem de tanıdık tatlar arayanlar için ideal.

Bu arada Leonardo’nun Brunch’ı da ayrı bir deneyim.

Sabah kahvaltısında ev yapımı hamur işleri, yerel peynirler ve geniş bir meze seçkisi sunuluyor.

Öğlen saatlerinde ise “Arancini”den tiftik ete kadar uzanan seçeneklerle sıcak yemekler servis edilmeye başlıyor.

İstanbul'dan Uzaklaşmak İsteyenler İçin Eşsiz Bir Sığınak! Polonezköy'de Lezzet ve Huzurun Buluşması - Resim : 6

Leonardo’nun hizmet anlayışında ise samimiyet ve özen ön planda.

Servis personelinin güler yüzü ve mekânın sıcak atmosferi, kendinizi evinizde hissettiriyor.

Şefler servis sonrası masalara uğrayıp misafirlerle sohbet ederek geri bildirim alıyor.

Bu yaklaşım hem misafirperverliği hem de yemeklere duyulan güveni yansıtıyor.

32 yıllık ağırlama deneyimine 2014 yılında açtıkları Leo’s Butik Otel ile konaklamayı da ekleyen Dohoda

Ailesi bu alanda da oldukça rafine ve keyifli bir deneyim sunuyor.

Bu otelde konaklayan misafirler Leonardo Restaurant ve yeşillikler içindeki havuzundan da faydalanabiliyor.

Kısacası Leonardo sadece yemekleriyle değil, sunduğu hizmet anlayışıyla da akılda kalıyor.

Polonezköy’ün doğasıyla bütünleşen mekân, hem sakinlik hem de lezzet arayanlar için ideal.