Gastronomi, Sanat ve Yaşamın Buluşma Noktası
İstanbul'un gözde semtlerinden Zekeriyaköy, son zamanlarda yepyeni bir lezzet durağına ev sahipliği yapmaya başladı: No1 Culinaria. Mart başında kapılarını açan bu mekân, sadece bir restoran değil, bir sanat ve yaşam merkezi olarak dikkat çekiyor.
No1 Culinaria, profesyonel dünyada önemli başarılara imza atmış Zeynep Dayıoğlu ve Dilek Yegül'ün öncülüğünde hayata geçirilmiş gerçek bir kadın girişimi.
Mutfakta ise ülkemizin önde gelen şeflerinden Ufuk Karadağ'ın yaratıcı dokunuşları hissediliyor.
No1 Culinaria, Ege ve Akdeniz mutfağının seçkin örneklerini sunarken, Türk mutfağına da özel bir yer ayırıyor.
Mekânın sahip olduğu odun, taş ve tandır fırınları bu sentezin en önemli kanıtı.
Menüde başlangıçlar arasında yer alan “Armut Saganaki” birbirlerini dengeleyen lezzetiyle damağımda hoş bir iz bıraktı.
Şef Ufuk Karadağ Napoli'nin ünlü pizza restoranlarındaki deneyimini No1 Culinaria'nın pizzalarına da fazlasıyla yansıtmış.
Öğle ve akşam servisinde sunulan makarna, hamur işleri ve sosların da taze ve günlük olarak hazırlandığını belirtmeden geçmeyeceğim.
No1 Culinaria’ya geldiğinizde Zeynep Hanım'ın 60 yıllık aile yadigârı organik mayasıyla hazırlanarak masanıza gelen ekmeklerin tadına bakmadan sofradan kalkmayın derim.
Ayrıca bu ekmeklerden beğendiklerinizi satın alıp eve de götürebiliyorsunuz. Bu arada ürün yelpazelerinde karabuğday, karakılçık ve siyez unu ile hazırlanan seçeneklerin de olduğunu özellikle belirtmek istiyorum.
Mutfağı ziyaret ettiğimde No1 Culinaria’nın genç ve başarılı mutfak ekibi et konusunda da ekmekte oldukları kadar iddialı olduklarını söyledi.
Denediğim “Vişne Soslu Başbaşı Bulgurlu Pirzola”nın bunun bir kanıtı olduğunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim.
Hamburger ise Ufuk Şefin taş fırında pişirdiği özel ekmeği, sosu, turşusu ve karamelize soğanıyla bence bağımlılık yaratacak seviyede. Menüde dikkatimi çeken unsurlardan biri de deniz ürünlerinin çeşitliliği oldu.
Bunun nedenini sorduğumda Ufuk Şef deniz ürünlerinin No1 Culinaria'nın vazgeçilmezleri arasında yer aldığını belirterek bu konuda da mütevazı olmadıklarını ve Çanakkale'nin taze deniz ürünlerini mevsimsel otlarla harmanlayarak sunduklarının altını çizdi.
Bu keyifli tadımın finalini geleneksel usulde yapılarak servis edilen Tiramisu ile yaptım. Tatlıya düşkün olmayan biri olarak hafifliğiyle hafızama kazındığını söyleyebilirim.
Bu arada No1 Culinaria misafirlerine sadece gastronomik bir deneyim yaşatmıyor. Bunun ötesine geçerek sanat ve kültürle iç içe bir deneyim yaşatıyor.
Benim ziyaretim esnasında da çağdaş Türk ressamları Uluç Ali Kılıç ve Nihan Yardımcı Çetinkaya'nın eserlerinden oluşan bir mini sergiye ev sahipliği yapıyorlardı.
Zeynep Hanım’a bu konuyu sorduğumda bana Çağla Caboğlu galerisiyle yaptıkları işbirliği kapsamında üç ayda bir farklı ressamların eserlerine ev sahipliği yapacaklarını söyledi.
Ayrıca gerçekleştirecekleri etkinliklerde misafirlerin sanatçılarla tanışma fırsatı da bulacağının altını çizdi.
Gastronomi, sanat ve yaşamı aynı çatı altında buluşturarak İstanbul'un sosyal hayatında önemli bir açığı kapatan No1 Culinaria Zekeriyaköy benim nezdimde her türlü övgüyü hak ediyor.