Doğal, Sağlıklı ve Leziz Tabakların Tutkulu Yolculuğu
İstanbul’un mutfak sahnesinde bir efsane haline gelen Fauna Restoran, aslında küçücük bir dükkânda filizlenen büyük bir hayalin ürünü. 2003 yılında İbrahim Tuna’nın Moda’da, sadece 5 masalı bir mekânda başlattığı bu lezzet yolculuğu, bugün İstanbul’un en önemli gastronomi duraklarından biri haline gelmiş durumda. Fauna sadece bir restoranın değil, aynı zamanda bir tutkunun, emeğin ve inancın hikâyesi.
Fauna’nın yolculuğu 2003 yılının enerjisini ve umutlarını yansıtan mütevazı bir başlangıçla hayat buluyor. İbrahim Tuna, Moda’nın kalbinde, sadece 5 masalı küçücük bir dükkânda faaliyete başlıyor. Yemeğe ve doğaya duyduğu derin saygı, onun gastronomiye dair vizyonunun temelini atıyor.
İbrahim Bey, “Her malzeme doğanın bize sunduğu bir armağandır. Onunla yaratılan her lezzet, yaşamın ta kendisidir.” diyerek doğal ürünlerin, sürdürülebilirliğin ve kaliteli malzemenin önemini her daim vurguluyor.
Zaman geçtikçe Fauna’nın hikâyesi tek kişilik bir tutkunun ötesine geçiyor. Pandemi sonrasında Emrah Coşkun ile yolları kesişiyor.
İki vizyoner, ortak tutkuları ve değerleri etrafında buluşuyor. Emrah Coşkun, doğal ve yerel ürünlerin önemine olan inancını, modern tekniklerle harmanlayarak işine taşıyan bir şef.
İbrahim Tuna ile birlikte, Fauna’yı sadece lezzetlerin buluştuğu bir mekân olmaktan çıkarıp, aynı zamanda doğayla uyumlu, sürdürülebilir ve yenilikçi bir gastronomi üssü olarak yeniden tanımlıyorlar.
Fauna’nın kapısından içeri adım attığınız anda samimiyetin ve sıcaklığın hâkim olduğu bir atmosfer sizi karşılıyor.
Dekorasyonda kullanılan materyallerin sadeliği Fauna’nın misafirlerine evlerindeki rahatlığı hatırlatıyor. Mekânın her köşesi İbrahim Tuna’nın mutfağındaki ideal çalışma hayaline göre tasarlanmış.
Bence İbrahim Şef tabaklarını hazırlarken misafirleriyle de kurduğu göz temasından besleniyor ve bunu tabaklarına da yansıtıyor.
Fauna’nın sahip olduğu bu özellikler misafirlerine sadece yemek sunmadığını, aynı zamanda bir yaşam tarzı ve kültürel deneyim de sunduğunu hissettiriyor.
Menüde, doğal ürünlerin ve yerel üretimin verdiği tazelik ön planda.
Her tabakta, doğanın cömertliği ve ustaların emeği kendini belli ediyor.
İster deniz ürünleri, ister et yemekleri olsun; tüm seçeneklerde, malzemelerin en doğal hâliyle buluştuğunu ve en kaliteli şekilde sunulduğunu gözlemliyorsunuz.
Yemekler, sade ama etkili sunumlarıyla damaklarda kalıcı izler bırakıyor.
Sürdürülebilirlik, Fauna’nın en önemli prensiplerinden biri.
İbrahim Tuna ile Emrah Coşkun, sadece lezzeti hedeflemiyor; aynı zamanda çevreye ve üreticilere de saygılı bir yaklaşım sergiliyor.
Yerel üreticilerle kurdukları güçlü bağ, malzemelerin tazeliğini ve doğallığını garanti altına alıyor. Bu tutum, menüye yansıyan her detayı besliyor.
Restoranın her köşesinde, doğanın dengesini korumaya yönelik bir özen ve titizlik kendini hissettiriyor. İbrahim Tuna’nın mutfak vizyonu, adeta bir sanat anlayışını yansıtıyor.
Onun dilinden; “Yemek yaparken, doğanın sesini dinliyoruz. Her bir malzeme, bizlere yaşamın inceliklerini anlatır. Kalite ve doğallık, yemeklerimize ruh katar,” sözleri, Fauna’nın her lokmasında kendini hissettiriyor.
Bu sözler lezzete dair duyulan tutkuyu ve doğaya olan bağlılığı açıkça ortaya koyuyor. Emrah Coşkun da bu ortak vizyona katkısını esirgemiyor.
İki isim birlikte çalışarak Fauna’yı, her geçen gün gelişen ve yenilenen bir mekân haline getiriyor.
Modern tekniklerin, geleneksel tatlarla uyum içinde buluştuğu bu anlayış, Fauna’yı ülkemizin gastronomi sahnesinde ayrıcalıklı bir konuma taşıyor.
Kısacası Fauna hala 2003’te Moda’da küçük bir dükkânda başlayan serüvenin tüm izlerini yaşatıyor. Her lokmada, o ilk günkü tutkuyu, doğaya olan saygıyı ve ustaların emeğini hissediyorsunuz.
Fauna, misafirlerine sadece eşsiz tatlar sunmuyor; aynı zamanda doğal ürünlere, sürdürülebilirliğe ve kaliteli malzeme kullanımına dair bir yaşam felsefesini de yansıtıyor.
Her yeni gün, içerisinde bulunulan döneme özel ürünlere göre menüye eklenen yenilikçi tatlarla, bu felsefe daha da derinleşiyor.
Gastronomi dünyasında nadir bulunan bu yaklaşım Fauna’yı İstanbul’un mutfak sahnesinde bir ikon haline getirmiş durumda.
İbrahim Tuna ve Emrah Coşkun’un doğal ürünlere, sürdürülebilirliğe ve kaliteye olan tutkuları, bu restoranı sıradanlıktan uzaklaştırıyor.
Fauna, sadece bir restoran değil, aynı zamanda bir gastronomi tutkusunun yaşayan bir örneği. İstanbul’da saklı bir lezzet durağı arayanlar için, Fauna kesinlikle keşfedilmesi gereken bir adres.